Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2022/1993 E. 2023/115 K. 18.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/1993
KARAR NO: 2023/115
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2022/974 Esas
ARA KARAR TARİHİ: 02/12/2022
DAVA: İflas (Adi Takipten Doğan İtirazın Kaldırılması Ve İflas (İİK 156)
KARAR TARİHİ: 18/01/2023
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili iflas muhafaza tedbir talepli dava dilekçesinde, Müvekkil şirketin, davalı şirkete, yedek parça tedarik hizmeti verdiğini, davalı şirketin faturalara ilişkin borcunu müvekkil şirkete ödememesi üzerine fatura alacağının tahsili amacı ile davalı şirket aleyhine İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü … Esas sayılı dosyası ile 17.06.2022 tarihinde ilamsız adi iflas takip yolu ile icra takibine girişildiğini ancak davalının haksız ve kötü niyetli olarak borcun tamamına, faize ve ferilerine itiraz etmesi sebebiyle takibin durduğunu beyan ederek davalının itirazının kaldırılmasını ve iflasına karar verilmesini ve davalı hakkında İcra ve İflas Kanunu’nun 159. maddesi gereğince muhafaza tedbirleri kararı kapsamında defter tutulması tedbiri de dahil olmak üzere, borçlunun menkul, gayrimenkul tüm mal varlığına tedbir konulmasını talep etmiştir. Mahkemenin 02/12/2022 tarihli ara kararı ile ile: ” …Asıl uyuşmazlığı çözecek nitelikte ihtiyati tedbir kararı verilmesine hukuken imkan bulunmadığı gibi taraflar arasındaki uyuşmazlığın yargılamayı gerektirdiğinden istemde HMK 389 ve devamı madde hükümlerinde ön görülen koşullar gerçekleşmediğinden davacı vekilinin davalının menkul, gayrimenkul tüm malvarlığına iflas muhafaza tedbirlerinin uygulanmasına yönelik ihtiyati tedbir isteminin bu aşamada reddine” karar verilmiştir.Davacı vekili yasal süresi içinde sunduğu istinaf dilekçesinde; İcra ve İflas Kanunu m. 159 uyarınca muhafaza tedbirlerine karar verilmesi talep edilmişken mahkemenin işbu muhafaza tedbirlerine ilişkin herhangi bir değerlendirme yapmamış olması, davalı şirketin 1000’den fazla borçlu bulunduğu icra dosyası bulunması ve derdest 2000’den fazla davaya taraf olması, bu kapsamda davalı şirketin ekonomik durumunun kötü olduğu hususunun ve müvekkilin tedbir kararı verilmemesi halinde alacağına kavuşma ihtimalinin neredeyse imkansız hale geleceği hususunun değerlendirilmemiş olması, Hukuk Muhakemeleri Kanununun 389. Maddesi uyarınca ihtiyati tedbir şartlarının oluşmuş olması ve dosya kapsamında sunulan, dava konusu icra takibine dayanak ve davalı tarafından kabul edilen faturalar ve sözleşmeden açıkça anlaşılacağı üzere yaklaşık ispat koşulunun gerçekleşmiş olması nedenleri ile mahkemenin, ihtiyati tedbir talebinin reddi yönündeki maddi hukuk kurallarına açıkça aykırılık teşkil eden ve hukuki dayanaktan yoksun ara kararının kaldırılmasına, İcra ve İflas Kanunu m. 159 ve 163. Maddeleri uyarınca borçlunun menkul gayrimenkul tüm malvarlığına iflas muhafaza tedbirlerinin uygulanmasına karar verilmesini talep etmiştir. Dava, İcra ve İflas Kanunu’nun 155. ve devamı maddeleri uyarınca iflas yolu ile başlatılan adi takibe yapılan itirazın kaldırılması ile davalının iflasına ilişkindir. Talep, İİK 159 vd maddeleri uyarınca iflas muhafaza tedbirlerinin uygulanması istemine ilişkindir.İİK 159. maddesi ” İflas talebi halinde mahkeme ilk önce alacaklıların menfaati için zaruri gördüğü bütün muhafaza tedbirlerini emredebilir. Borçlu ödeme emrine itiraz etmemişse alacaklının talebi üzerine mahkeme mutlaka bu tedbirlere karar vermeye mecburdur. Bu emirler iflas dairesince yerine getirilir. Mahkeme defter tutmadan gayri bir muhafaza tedbiri isteyen alacaklıdan ileride haksız çıktığı takdirde borçlunun ve üçüncü şahsın bu yüzden uğrayabilecekleri zararları karşılamak üzere HMK 96.maddesinde yazılı bir teminat alınmasını isteyebilir. Borçlu ödeme emrine itiraz etmemiş veya alacak bir ilama bağlı ise teminat aranmaz. Devlet veya Adli Yardıma nail kimselerde teminat göstermek mecburiyetinde değildir. Bu maddeye göre alınan muhafaza tedbirleri borçlu aleyhindeki icra takiplerine tesir etmez ” , İİK 161. Maddesi ise ” İflas talebinde bulunan alacaklı isterse, mahkeme borçluya ait bir defterin tutulmasına karar verebilir. Bu defter iflas dairesi tarafından tutulur” şeklinde düzenlenmiştir.Yasa metninde ifade edildiği gibi iflas talebi halinde mahkemenin, ilk başta alacaklıların menfaati için zaruri gördüğü bütün muhafaza tedbirlerini karar verebileceği düzenlenmiştir. Görüldüğü üzere muhafaza tedbirine hükmedilebilmesi için borçlunun itirazının kaldırılmasına yada takibin kesinleşmesine gerek yoktur. İflas davasının açılması halinde, öncelikle mahkemenin muhafaza tedbirine hükmedilebilmesi için alacaklıların menfaatinin zaruri kılması gerekmektedir. Diğer bir ifade ile alacaklıların menfaati tehlikeye düşecekse tedbirin alınmasında zaruret bulunduğu kabul edilmelidir. O halde, muhafaza tedbirleri ile güdülen amaç, aleyhine iflas davası açılan borçlunun müstakbel iflas masasına girecek mal ve hakların muhafazası suretiyle sadece iflas isteyen alacaklının değil, iflas alacaklıların tamamının menfaatlerinin kurunmasıdır. (Muşul, Timuçin, İflas ve Konkordato Hukuku, 2. Baskı, Ankara 2019, s.168). Ancak yasal düzenlemede mahkeme tarafından alacaklıların menfaati için zaruri gördüğü bütün muhafaza tedbirlerinin mahkeme tarafından alınabileceği belirtilmiş ise de borçlu şirketin ticari hayatını ve faaliyetini zedeleyecek, iflasına yol açabilecek nitelikte tedbir talebi de verilmesi mümkün değildir.Yukarıda açıklandığı üzere iflas yoluyla takipte İİK 159. maddesine göre muhafaza tedbirlerine karar verebilmek için iflas yoluyla takibin kesinleşmiş olması zorunlu olmadığı gibi, takibe itiraz edilmemiş ise mahkemenin talep üzerine veya resen muhafaza tedbirlerine karar vermek zorunda olduğu, ancak takibe itiraz edilmiş ise muhafaza tedbirine karar verip vermemek mahkemenin takdirinde olduğu anlaşılmıştır. Mahkeme takdir hakkını kullanırken öncelikle, alacaklıların menfaatinin zaruri kılınıp kılınmadığı, borçlunun ticari hayatını ve faaliyetini etkileyip etkilemediği ve HMK 389. vd maddelerinde düzenlenen ihtiyati tedbir şartlarına ilişkin yaklaşık ispat kuralı sağlanıp sağlamadığı hususlarını dikkate alması gerekmektedir. Şayet hâkim kararında somut sebep gösteremiyor, bunu en azından açıklayacak veya asgari ölçüde ikna edecek delil değerlendirmesi yapamıyor, yaklaşık ispat ölçüsünü yakalayamıyorsa tedbire karar vermemelidir. Ancak bu da hiçbir zaman tam bir ispat seviyesinde ispat şartına dönüşmemelidir.(Pekcanıtez,Hakan/Atalay,Oğuz/Özekes Muhammet; Hukuk Muhakemeleri Kanunu Hükümlerine Göre Medeni Usul Hukuku, 11. Bası, Ankara 2011-Sh.715-717) (Yüksek Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin 24/04/2012 gün ve 2011/15388 esas,2012/6651 karar sayılı ilamında belirtildiği gibi) Somut olayda; iflas yolu ile başlatılan takibe davalı tarafça itiraz edildiğinden iflas muhafaza tedbirlerine hükmedilebilmesi için yukarıda ifade edildiği gibi alacaklıların menfaatinin zaruri kılınıp kılınmadığı, borçlunun ticari hayatını ve faaliyetini etkileyip etkilemediği ve HMK 389. vd maddelerinde düzenlenen ihtiyati tedbir şartlarına ilişkin yaklaşık ispat kuralı sağlanıp sağlamadığı hususlarını dikkate alması gerekmektedir. Davacı tarafça faturaya dayalı alacak talebinde bulunulmuş ise de fatura tek başına alacağın yaklaşık ispatına yeterli olmadığı, taraflar arasında hizmet ilişkisi kurulup kurulmadığı, hizmete konu edimin ifa edilip edilmediği, faturada belirtilen miktar kadar alacağı bulunup bulunmadığı yargılama sonucu belirlenebileceği, bu aşamada dosyaya sunulan deliller dikkate alındığından yaklaşık ispat koşulu gereçekleşmediği görülmekle, mahkemece verilen ihtiyati tedbir talebinin reddine dair verilen kararın yerinde olduğu anlaşılmıştır. Sonuç olarak, mahkemece verilen ana karar usul ve yasaya uygun bulunduğundan iflas muhafaza tedbiri talep eden davacı şirket vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b.1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1.b.l bendi gereğince REDDİNE,2-Davacı tarafından yatırılan istinaf başvuru harcının Hazineye irat kaydına,3-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 179,90 TL istinaf karar harcından, davacı tarafından yatırılan 80,70 TL’nin mahsubu ile bakiye 99,20 TL harcın davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,4-İstinaf yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, 5-Yatırılan gider avansından kalan kısmın davacıya ilk derece mahkemesince iadesine,6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1.b.1 bendi ile aynı Kanunun 362/1.f maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.18/01/2023