Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2022/1985 E. 2023/177 K. 01.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/1985
KARAR NO: 2023/177
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2022/646
ARA KARAR TARİHİ: 06/10/2022
DAVA: İtirazın İptali (Kooperatif Aidat Borcundan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 06/09/2022
KARAR TARİHİ: 01/02/2023
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde tedbir talebi ile ilgili olarak özetle; müvekkilinin İstanbul Havalimanının açılması nedeniyle Türk Hava Yolları personellerinin havalimanına yakın konumda konut ihtiyacını karşılamak amacıyla kurulmuş bir yapı kooperatifi olduğunu, 556 ortaktan oluşmakta olup bu ortakların büyük çoğunluğu Türk Hava Yolları personeli olduğunu, İstanbul havalimanı faaliyete geçmesi sebebiyle uluslararası yolcu trafiğinde Avrupa’da en üst sıralarda yer aldığını, müvekkilinin ortaklarının en yakın zamanda dairelerine kavuşması önem arz ettiğini, müvekkili Kooperatifin 2014 yılında kurulmuş olduğundan Kooperatif Ortakları yaklaşık 8 senedir evlerine kavuşmayı beklediğini, müvekkilinin genel kurulda aldığı karar uyarınca inşaat yapım işini götürü bedel olarak ihale ettiğini, davalının, müvekkili kooperatif ortaklarından birisi ve ayrıca aynı zamanda yukarıda belirtilen ihale neticesinde müvekkilline anahtar teslim götürü bedel sözleşme imzalayan … Limited Şirketi’nin imzaya yetkili şirket müdürü …’nın 1. derece akrabası olduğunu, davalının ortak sıfatını haiz olması dolayısıyla asaleten veya vekaleten genel kurullara katılmış ve/veya genel kurul kararlarına dava açılmaması üzerine alınan genel kurul kararları kesinleştiğini, davalının Kooperatif ortağı olmasına rağmen ortaklıktan doğan borçlarını müvekkiline ifa etmediğini, davalının müvekkiline olan ortaklıktan kaynaklanan borçlarını ödemediğini, Bakırköy … İcra Dairesi … Esas dosyası üzerinden icra takibi başlatıldığını, davalı tarafından haksız olarak olarak bu icra takibine itiraz edildiğini, bu nedenle bu davayı açtıklarını, müvekkilinin alacağının likit olup, Kooperatifin muavin defter kayıtları, muhasebe kayıtları ve diğer ticari defter kayıtları ile sabit olduğunu, İİK’nın 258. maddesinde düzenlenen yaklaşık ispat şartının gerçekleştiğini, müvekkilinin alacağının muaccel olduğundan mal kaçırma şartı aranmasa da yukarıda açıklanan sebeplerle davalının üzerindeki malları kaçırması da söz konusu olduğunu, belirterek İİK M. 257 vd. uyarınca ihtiyati haciz talebimizin kabulü ile davalının taşınır, taşınmaz, banka alacakları, vb. her türlü hak ve alacağının ihtiyaten haczine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP Davalı vekili cevap dilekçesinde tedbir talebi ile ilgili olarak özetle; ”Müvekkilimin davacı Kooperatife İhtiyati Haciz kararı verilebilmesi anlamında likit bir borcu bulunmamaktadır. Ayrıca davacı kooperatif yukarda arz edildiği üzere Kooperatifler Kanunun 23. Maddesinde tanımlanan eşitlik ilkesine aykırı hareket etmektedir. İdare mahkemesince verilen karar gereğince Belediye tarafından inşaat mühürlenmiş olup halen ne zaman başlayacağı ve ne zaman bitirileceği konusunda müvekkilimize ve veya diğer üyelere her hangi bir somut tarih verilememektedir. Davacı Kooperatif üyelerden topladığı aidatları banka hesabında bekletirken inşaatın yapımı için gereken ödemeleri dahi yapmayarak Kooperatif tüzel kişiliğini zarara uğratmaktadır. Hali hazırda her hangi bir yürüyen iş olmadığından, geçmiş dönem borçlarına itiraz edilerek ödemesinden kaçınan davacı Kooperatifin, bir kaç üye üzerinde yasal işlem başlatmış olmasının hukuka uygun olmadığını, söz konusu alacak talebinin ve davanın hakkın kötüye kullanımı niteliğinde olduğunu” belirterek İhtiyati Haciz talebinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece ”Talep kooperatif aidat alacağının tahsili için girişilen icra takibine yapılan itirazın iptali istemli açılan esas davada İİK. 257 vd. maddelerine dayanılarak ihtiyati haciz talebine ilişkindir.Dava konusu uyuşmazlık yukarıda belirlendiği üzere davacının iddiası doğrultusunda davacı kooperatifin davalı ortağından ödenmeyen aidat alacağı bulunup bulunmadığı varsa miktarına ilişkin olduğundan henüz varlığı ve miktarı ispata muhtaç alacak için ihtiyati tedbir niteliğinde de olsa İİK’nun 257. maddesi uyarınca ihtiyati haciz kararı verilemeyeceği gibi davalının iddia olunduğu üzere mal varlığını kaçırması yada bu maksadla alacaklının haklarını ihlal eden hileli işlemlerde bulunması yönünde dosyada delil bulunmadığından şartları oluşmayan ihtiyati haciz isteminin reddine” karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili yasal süresi içinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde özetle; yargılamanın esasında kooperatifin muhasebe kayıtlarının dikkate alınacağını, yaklaşık ispat şartının gerçekleştiğini, davalının kooperatif ortağı olduğu konusunda uyuşmazlık bulunmadığını, mahkemeye sunulan muhasebe kayıtlarına uygun şekilde hesaplanmış borç durum belgesinin dikkate alınmadığını, davalının ortaklıktan kaynaklı yükümlülüğünü yerine getirmemesinin diğer ortakları da etkilediğini, alacağın likit olduğunu belirterek ilk derece mahkeme ara kararının kaldırılmasını talep ve istinaf etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE Talep, İİK 258/2 fıkrası gereğince ihtiyati haciz talebinin reddi kararının kaldırılması istemine ilişkindir. Uyuşmazlık; ihtiyati haciz şartlarının oluşup oluşmadığı, ilk derece mahkemesi kararının usul ve yasaya uygun bulunup bulunmadığı noktasında toplanmıştır. Dosya kapsamından; davacı tarafından davalı aleyhine Bakırköy … İcra Dairesinin … E. sayılı takip dosyasında, dayanak kooperatif genel kurulunun aidat kararı gereğince toplam 510.530,02 TL üzerinden takip başlattığı, davalının takibe itiraz ederek durdurduğu anlaşılmıştır. İİK 257 maddesinde; rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı tarafından, borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz malları ile alacakları ve diğer haklarının ihtiyaten haczettirebileceği, vadesi gelmemiş borçtan dolayı ise borçlunun muayyen yerleşim yeri yoksa ve borçlu taahhütlerinden kurtulmak maksadıyla mallarını gizlemeye, kaçırmaya veya kendisi kaçmaya hazırlanır yahut kaçar ya da bu maksatla alacaklının haklarını ihlâl eden hileli işlemlerde bulunursa ihtiyati haciz kararı verilebileceği düzenlenmiştir. İİK 258 maddesinde ise “İhtiyati hacze 50 nci maddeye göre yetkili mahkeme tarafından karar verilir. Alacaklı alacağı ve icabında haciz sebepleri hakkında mahkemeye kanaat getirecek deliller göstermeye mecburdur.” düzenlemesine yer verilmiştir. Yasal düzenleme gereğince ihtiyati haciz talep eden, İİK’nın 257/1. maddesi kapsamında bir para borcunun alacaklısı olduğunu, borcun rehinle temin edilmediğini ve borcun vadesinin gelmiş olduğunu yaklaşık olarak mahkemeye kanaat getirecek tarzda ispat etmek durumundadır. Geçici hukuki koruma yargılamasını, asıl yargılamadan ayıran özelliklerden biri ispat ölçüsü noktasındadır. Geçici hukuki koruma yargılamasında yaklaşık ispatla yetinilmiş olması, ispatın aranmayacağı ya da ispat kurallarının tamamen dışına çıkılacağı anlamına gelmez. Yaklaşık ispat durumunda ise; hakim o iddianın ağırlıklı ihtimal olarak doğru olduğunu kabul etmekle birlikte, zayıf bir ihtimal de olsa, aksinin mümkün olduğunu gözardı etmez. Somut uyuşmazlık, açıklanan yasal düzenlemeler ve genel ilkeler çerçevesinde değerlendirildiğinde; davacının varsa alacaklı olduğu miktar yargılama aşamasında taraflarca sunulacak kayıtların incelenmesi, delillerin değerlendirilmesi neticesinde tespit edilecek mahiyette olup, tek başına davacı tarafın sunduğu genel kurul kararı ve borç durum belgesi, alacağın yaklaşık ispatına yeterli değildir. İİK 257.maddede öngörülen ihtiyati haciz şartları oluşmadığından davacı vekilinin istinaf sebepleri yerinde değildir. Açıklanan nedenlerle İlk Derece Mahkemesi kararı usul ve yasaya uygun olduğundan 6100 sayılı HMK 353/1.b.1 maddesi uyarınca davacı vekilinin istinaf isteminin reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1.b.l bendi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Davacı tarafından yatırılan 220,70 TL istinaf başvuru harcının Hazineye irat kaydına, 3-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 179,90 TL istinaf karar harcından, davacı tarafından yatırılan 80,70 TL’nin mahsubu ile bakiye 99,20 TL harcın davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, 5-Yatırılan gider avansından kalan kısmın davacıya ilk derece mahkemesince iadesine, 6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,7-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 362/1.f maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 01/02/2023