Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2022/1970 E. 2023/525 K. 29.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/1970
KARAR NO: 2023/525
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 19. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2021/664 Esas
KARAR NO: 2022/309
KARAR TARİHİ: 04/04/2022
DAVA: İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
KARAR TARİHİ: 29/03/2023
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin işletmesi altında bulunan Yavuz Sultan Selim Köprüsü ve Kuzey Marmara Çevre Otoyolu’nu kullanan davalının, kullanım ücretini ödemediğini, bedeli ödenmeyen geçiş ücretleri ve bu ücretlere ait yasal cezaların tahsili amacıyla davalı aleyhinde Ankara … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile takip başlatıldığını, davalının takibe haksız olarak itiraz ettiğini belirterek, davalının haksız itirazının iptaline, takibin devamına, %20 icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesi ile; davacı tarafından başlatılan icra takibinin ve davanın yetkisiz mahkemede açılmış olması sebebiyle davanın usulden reddine, ayrıca müvekkilinin davacıya borcu bulunmadığını, alacağın % 20 sinden az olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine, her türlü yargılama gideri ve vekalet ücretinin de davacı yan üzerine bırakılmasına karar verilmesini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Ankara 9. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2020/227 Esas, 2020/476 Karar sayılı dosyasında öncelikle yetki itirazı yönünden değerlendirme yapılarak genel yetki kuralı gereği davanın davacının ikameti olan İstanbul Asliye Ticaret Mahkemesi’nde görülmesi gerektiği gerekçesiyle davalının yetki itirazı doğrultusunda yetkisizlik kararı üzerine yargılamaya devam olunan İstanbul 19. Asliye Ticaret Mahkemesince,Yargıtay’ın kararlılık kazanmış uygulamasına göre , mahkemenin yetkisine itiraz edilmiş olsun veya olmasın, mahkeme öncelikle, icra dairesinin yetkisine yönelik itirazı inceleyerek kesin olarak sonuçlandırması gerektiğini, icra takibinin yetkili icra dairesinde başlatılmaması nedeniyle davalının icra dairesinin yetkisine itirazı yerinde olduğundan dava şartı eksikliği nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili yasal süresi içinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde; taraflar arasındaki ilişki para borcudan doğduğundan 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 89. maddesi uyarınca götürülecek bir borç kapsamında alacaklının ödeme zamanındaki kendi ikametgâhında takip başlatıp dava açabileceğini, müvekkil şirket 20.05.2013 tarihinde Ankara merkezli olarak kurulmuş olup, takip tarihi itibariyle şirketin merkezi 20.05.2013-09.07.2019 tarihleri arasında Ankara olduğunu, müvekkil şirket 09.07.2019 tarihinde merkezini İstanbul’a taşıdığını, ancak davaya konu icra takibi ise 2017 yılında yetkili icra dairesinde başlatıldığını belirterek mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE: HMK’nın 355. ve 357. maddeleri gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle bağlı olarak ve kamu düzenine aykırılık hususlarını da gözetilerek yapılan inceleme neticesinde; Dava, işletmesi davacıya ait otoyol ve köprülerin kullanılmasından kaynaklı alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası incelendiğinde davacı tarafından davalı aleyhine, ihlalli geçişe dayalı, 79.432,15 TL asıl alacak (geçiş ücreti ile para cezasından oluşan), 2.663,86 TL faiz, 479,49 TL KDV olmak üzere toplam 82.575,50 TL alacağın tahsili amacı ile ilamsız icra takibi başlattığı, davalı borçlu şirket vekili, yasal süre içerisinde, icra dairesinin yetkisine de itiraz ederek yetkili icra müdürlüğünün borçlu şirketin merkezinin bulunduğu Çorlu İcra Müdürlüğü olduğunu belirtip icra müdürlüğünün yetkisine, borca ve ferilerine itiraz etmiştir. Davalı taraf davaya verdiği cevap dilekçesinde ise davacının ikamet adresinin İstanbul Asliye Ticaret Mahkemesi olması nedeniyle yetkisizlik kararı verilmesini talep etmiştir. Uyuşmazlık, icra dairesinin yetkili olup olmadığı, icra dairesinin yetkili olmaması halinde, borçluların icra dairesine yapmış olduğu yetki itirazının hangi aşamada ve ne şekilde değerlendirilmesi gerekeceğine ilişkindir. Yargıtay’ın kararlılık kazanmış uygulamasına göre, itirazın iptali davasını gören mahkemenin, icra takibinin yapıldığı icra dairesinin yetkisine yönelik itirazı öncelikle incelemesi gerekir. Mahkemenin yetkisine yönelik bir itirazın var olup olmaması, bu sonuca etkili değildir. Eş söyleyişle, itirazın iptali davasında, mahkemenin yetkisine itiraz edilmiş olsun veya olmasın, mahkeme öncelikle, icra dairesinin yetkisine yönelik itirazı inceleyerek kesin olarak sonuçlandırmalıdır. Çünkü, itirazın iptali davasının şartlarından birisi geçerli bir icra takibinin yapılmış olmasıdır. İcra takibi yetkisiz yerde başlatılmış ve yetkiye itiraz edilmişse, itirazın iptali davası dinlenemez. Bu da, yetkili yer icra dairesinde takip başlatmış olmayı, özel yasada düzenlenen dava şartları arasında göstermektedir. Çünkü icra dairesi yetkisiz ise ve usulüne uygun icra dairesinin yetkisine itiraz var ise, itirazının iptali davası görülememektedir. 2004 sayılı İİK.nun 50.maddesinde yetki düzenlenmiştir. Düzenlemede, para ve teminat borcu için takip hususunda usul kanununun yetkiye dair hükümlerinin kıyas yolu ile tatbik olunacağı belirtilmiştir.Takip ve dava tarihinde yürürlükte bulunan 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 6. maddesinde genel yetkili mahkeme düzenlenmiş ve genel yetkili mahkemenin, davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesi olduğu ifade edilmiştir. Aynı Kanunun 10. maddesinde sözleşmeden doğan davalar için, sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesinin de yetkili olduğu belirtilmiştir ki bu da özel yetkiye ilişkin bir düzenlemedir. Ayrıca 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 89. maddesi uyarınca para alacağına ilişkin davalarda aksi kararlaştırılmadıkça para borcu alacaklının yerleşim yerinde ödenmesi gerektiğinden alacaklının bulunduğu yer mahkemesi de yetkilidir. Dolayısıyla takip, davacının seçimine göre, hem genel ve hem de özel yetkili mahkemelerin bulunduğu icra dairesinde başlatılabilir. Bir davada, birden fazla genel ve özel yetkili mahkeme varsa, davacı bu mahkemelerden birinde dava açmak ve takip başlatmak hususunda bir seçimlik hakka sahiptir. 2004 sayılı İİK.nun 50. maddesinde yetki düzenlenmiştir. Düzenlemede, para ve teminat borcu için takip hususunda usul kanununun yetkiye dair hükümlerinin kıyas yolu ile tatbik olunacağı belirtilmiştir. Takip ve dava tarihinde yürürlükte bulunan 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 6. maddesinde genel yetkili mahkeme düzenlenmiş ve genel yetkili mahkemenin, davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesi olduğu ifade edilmiştir. Aynı Kanunun 10. maddesinde sözleşmeden doğan davalar için, sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesinin de yetkili olduğu belirtilmiştir ki bu da özel yetkiye ilişkin bir düzenlemedir. Ayrıca 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 89. maddesi uyarınca para alacağına ilişkin davalarda aksi kararlaştırılmadıkça para borcu, alacaklının yerleşim yerinde ödenmesi gerektiğinden alacaklının bulunduğu yer mahkemesi de yetkilidir. Somut olayda; işletmesi davacıya ait otoyol ve köprülerin kullanılmasından kaynaklı alacağın tahsili amacıyla başlatılan takipte; yetkili icra dairesi İİK’nın 50. maddesinin yollamasıyla HMK’nun 6 maddesi uyarınca davalının yerleşim yerinin bulunduğu Tekirdağ İcra Daireleri, TBK’nın 89. Maddesi uyarınca icra takibinin yapıldığı tarihteki davacının yerleşim yerinin bulunduğu Ankara İcra Daireleri ile taraflar arasında sözleşme ilişkisi kurulduğu gözetilerek HMK 10. Madesi uyarınca sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesinin bulunduğu icra dairesidir. Sözleşmenin ifa yeri ise davacının hizmet aldığı köprü ve otoyol gişelerin bulunduğu yargı çevresidir. İhlalli geçişlere ilişkin kayıtlar incelendiğinde akdin ifa yeri hizmetin yapıldığı yer İstanbul yargı içerisinde olduğu görülmüştür. Mahkemenin yetkisizliğine karar verilen Ankara 9. Asliye Ticaret Mahkemesince, davacı şirket adresinin İstanbul, davalı şirket adresinin Tekirdağ olduğu, kaçak geçiş yapılan yerinde mahkemenin yetki sınırları içinde olmadığından yetkisizlik kararı verilmiş, İstanbul Asliye Ticaret Mahkemesince, Ankara Asliye Ticaret Mahkemesinin yetkisizlik kararı esas alınarak takibin yetkili icra takibinde başlatılmamış olması nedeniyle özel dava şartı yokluğundan davanın reddine karar verilmiş ise de emsal dosyalarda ibraz edilen 16/07/2019 tarihli 9869 sayılı Ticaret Sicil Gazetesi suretinde görüldüğü üzere, takip tarihi itibariyle davacı şirketin merkezin Çankaya/Ankara’ da olduğu, takipten sonra 25/01/2019 tarihli Genel Kurul Kararına istinaden şirketin merkezi Sarıyer/İstanbul’a nakledildiği anlaşılmıştır. O halde, TBK’nın 89. Maddesi uyarınca icra takibinin yapıldığı tarihteki davacının yerleşim yerinin bulunduğu yetkili Ankara İcra Daireleri’nde takibin başlatıldığı gözetildiğinde mahkemenin kararı hatalı olmuştur. Açıklanan nedenlerle, mahkemenin işin esasına girerek bir karar vermesi gerekirken yetkili icra dairesinde takip yapılmadığı gerekçesiyle davanın reddine kararı verilmesi hatalı olduğundan HMK’nın 353/1.a.4 bendi uyarınca sair itirazlar incelenmeksizin davacının istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve dosyanın mahal mahkemesine iadesine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacı vekilinin sair itirazlar incelenmeksizin istinaf başvurusunun KABULÜ ile İstanbul 19. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 04/04/2022 tarihli 2021/664 Esas 2022/309 Karar sayılı kararının 6100 sayılı HMK’nun 353/1.a.4 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, 2-Dairemiz kararı uyarınca işlem yapılaması için dosyanın mahkemesine İADESİNE, 3-Harçlar Kanunu gereğince davacı tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye GELİR KAYDINA, istinaf karar harcının talep halinde davacıya İADESİNE, 4-Davacının yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 5-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362/1.g bendi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.29/03/2023