Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2022/1947 E. 2023/244 K. 15.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/1947
KARAR NO: 2023/244
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2022/182
KARAR NO: 2022/630
KARAR TARİHİ: 14/09/2022
DAVA: İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 15/02/2023
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı şirket ile davalı arasında 02/09/2014 tanzim tarihli ve 3 yıl süreli “… Online Rezervasyon Sistemleri Kullanım Sözleşmesi” ile iş bu sözleşmenin eki ve ayrılmaz bir parçası olarak 02/09/2014 tanzim tarihli ve 3 yıl süreli “… Hotel Kanal Yönetimi Programı Kullanım Taahhütnamesi” akdedildiğini, davacının iş bu sözleşmeler gereği üzerine düşen edimlerini ve hizmetleri tümüyle yerine getirdiğini, kesilen faturaların ödenmemesi üzerine borçlu davalı şirket aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … e. Sayılı dosyası ile 29.074,72-TL üzerinden 14/12/2016 tarihinde kanuni takibe geçildiğini, takip üzerine davalının borca, işlemiş ve işleyecek faize, faiz oranına ve borcun tüm ferilene itiraz ettiği belirtilerek itirazın iptaline, takibin devamına, alacağın % 20 sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
CEVAP DİLEKÇESİ: Davalı tarafça cevap dilekçesi sunulmamıştır.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece ”… Taraflarca ibraz edilen deliller ,dosya kapsamı ile uyumlu bulunup hükme esas alınan bozma öncesi dosya kapsamına alınan bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamı bir arada değerlendirildiğinde; taraflar arasında 02/09/2014 tanzim tarihli ve 3 yıl süreli “… Online Rezervasyon Sistemleri Kullanım Sözleşmesi” ile iş bu sözleşmenin eki ve ayrılmaz bir parçası olarak 02/09/2014 tanzim tarihli ve 3 yıl süreli “… Hotel Kanal Yönetimi Programı Kullanım Taahhütnamesi” akdedildiği, davacının sözleşme uyarınca verdiği hizmetleri nedeniyle davacı adına kesilen faturaların ödenmemesi üzerine borçlu davalı şirket aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … e. Sayılı dosyası ile 29.074,72-TL üzerinden 14/12/2016 tarihinde icra takibi başlattığı, usulünce tutulan davacı defter kayıtlarına göre de; davalı şirketin takip ve dava konusu faturalar nedeniyle 26.960,05 TL borçlu olduğu, davalı tarafın ise usulünce yapılan ihtara rağmen defterlerini ibraz etmediğine ilişkin tespit yapılmış, Bam kaldırma ilamı sonrası ise bam ilamında bahsi geçen hususlarda eksikler giderilmiş, hazırlanan raporun kaldırma ilamı öncesi alınan rapor ile uyumlu olduğu, davalı tarafça rapora karşı herhangi bir itiraz dilekçesi sunulmadığı, davalı her ne kadar istinaf dilekçesinde rezervasyon iptallerinden bahsetmiş ise de; böyle bir evrakın istinaf dilekçesinde sunulmadığı gibi davalının davaya cevap vermediği, dolayısı ile delil olarak bu belgelere dayanamayacağı, davacı yanın da bu yönde muvafakati bulunmadığı ve yine bam ilamında da mahkememizce yapılması istenilen hususlara ilişkin olarak sayılan işlerde de rezervasyon iptaline dair belgelerin celbi ve incelenmesi hususunda da kaldırma hükmünün bulunmadığı anlaşılmış, davalı yanın bu yöndeki delil ibrazı ve incelenmesi esaslı savunması mahkememizce itibar görmemiş olup, anılan sebeplerle kaldırma ilamı öncesi yapılan tespit ve değerlendirmelerin bam ilamı sonrası eksiklerin giderilmesi neticesinde elde edilen kanaat ile aynı olduğu değerlendirilmiş, sözleşmenin 2. maddesi kapsamında düzenlenen e-Arşiv Faturaları’nın toplam tutarının 24.821,75 TL olduğu, E-Arşiv Fatura oluşu nedeniyle, anılan faturaların davalı şirkete tebliğ edildiği sonucuna varıldığı, yine taahhütname kapsamında düzenlenen 01.09.2015 tarihli faturanın e-Arşiv Fatura oluşu nedeniyle davalı şirkete tebliğ edildiği sonucuna varıldığı, davalı tarafından da takip konusu edilen faturaların tebliğ edilmediği, içeriği hizmetlerin alınmadığı yönünde itirazının bulunmadığı, davacının; tüm fatura tarihlerine 7 gün ilavesi ile belirlenen ödeme vadelerine göre temerrüt faizi talep ettiği, ancak; sözleşme ve taahhütnamede farklı ödeme vadelerinin belirlendiği, bu nedenle bilirkişi raporu ile tespit olunan 26.960,05-TL asıl alacak, (1.232,64+798,39) 2.031,03-TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 28.991,08-TL alacak üzerinden itirazın iptali ve likit olan alacağın %20 oranı üzerinden icra inkar tazminatına hükmetmek gerektiği kanaatine varılarak ….” dair karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili yasal süresi içinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde özetle; faizin ancak ihtarname sonrasında istenebileceği, hakkaniyete aykırı olarak hesaplanan faizin kabul edilmesinin mümkün olmadığı, müşterilerin rezervasyon iptalleri bulunmasına rağmen bu hususa dikkate edilmediği, bu yönüyle yeniden inceleme yapılması gerektiği, kötü niyet tazminatına da itiraz edildiği belirtilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında inceleme; 6100 sayılı HMK’nin 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı yönü gözetilerek yapılmıştır.Dava, sözleşmeden doğan fatura bedelinin tahsili amacıyla yapılan icra takibine vaki itirazın iptali ile icra inkar tazminatı istemine ilişkindir.Mahkemece, yapılan yargılama sonucunda 11.09.2018 gün ve 2017/314 E. 2018/902 K. sayılı ilam ile davanın kısmen kabulüne dair karar verilmiş olup işbu karara yönelik davalı vekilince istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine dairemizce inceleme sonucunda, sadece davacının ticari defter ve kayıtların incelenmesinde yetinilerek karar verilmiş olmasının usul ve yasaya uygun olmadığı, tarafların davaya ve takibe konu faturaları BA-BS formu düzenlemek suretiyle vergi dairesine bildirip bildirmediği hususunun araştırılması gerektiği, bilirkişi incelemesi yapılması konusunda davalı tarafa usulüne uygun olarak kesin süre verildiğine dair dosyada bir bilginin yer almadığı, iş bu nedenle usulüne uygun ihtarat yapıldığından bahsedilemeyeceği belirtilerek ilk derece mahkemesince verilen kararın HMK’nin 353/1.a.6. maddesi uyarınca kaldırılmasına dair karar verilmiş ve mahkemece işbu kaldırma kararı sonrasında … E. numarası ile yargılamaya devam edilmiştir. İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasının incelenmesinde; davacı tarafından davalı borçlu aleyhine 26.960,05 TL asıl alacak ve 2.114,67-TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 29.074,72-TL alacağın tahsili amacıyla 15/12/2016 tarihinde ilamsız icra takibi başlatıldığı, ödeme emrinin 24/12/2016 tarihinde tebliğ edildiği, davalı borçlunun borca itiraz ettiği, itirazın ve davanın süresinde olduğu anlaşılmıştır. Taraflar arasında 02/09/2014 tarihli … Online Rezervasyon Sistemleri Kullanım Sözleşmesi’nin 2.f. maddesinde; “hizmetler, aylık olarak hizmetin ait olduğu ayın son günü faturalandırılır. Otel, hizmetlerin ait olduğu ayı takip eden ayın 15. günü ilgili faturayı ödemekle yükümlüdür. Bu fatura ödeme günü taraflar arasında kesin vade hükmünde olup, vade tarihinde ödenmeyen borçlar ayrıca ihtara gerek olmaksızın temerrüde düşmüş kabul edilir. Zamanda ödenmeyen faturalara aylık %5 gecikme faizi uygulanır” yer almaktadır. Alacağa dayanak gösterilen faturalar:-… numaralı 360 Euro bedellİ fatura ”… Senelik ücret”, -… numaralı 3.02 Euro bedelli fatura ”… Rezervasyonları komisyon bedeli” -… numaralı 360 Euro bedelli fatura ”Channelpass channel manager-yearly free senelik bedel”, – … numaralı 10,76 numaralı fatura ”… Rezervasyonları komisyon bedeli”, – … numaralı 137,22 Euro bedelli fatura ”… Rezervasyonları komisyon bedeli” – … numaralı 6.445,38 Euro bedelli fatura ”… Rezervasyonları komisyon bedeli” açıklamasıyla düzenlenmiştir. Bilirkişi tarafından düzenlenen 30.01.2018 tarihli kök raporda özetle; davacı şirketi ait defterlerin usule uygun tutulduğu ve sahibi lehine delil olma niteliğini haiz olduğu, alacağa dayanak gösterilen faturanın toplam tutarının 27.616,01 TL olmasına karşılık takipte 26.960,05 TL alacağın talep edildiği, davacı defter kayıtlarına göre davalının 26.960,05 TL borçlu olduğu sözleşmenin 2. maddesi kapsamında düzenlenen e-arşiv faturaların 24.821,75 TL olduğu ve e-Arşiv Fatura oluşu nedeniyle anılan faturanın davalı şirkete tebliğ edildiği sonucuna varılmış ise de, fatura edilen komisyon bedellerinin hesaplanışına dayanak olabilecek herhangi bir bilgi sunulmadığı, taahhütname kapsamında düzenlenen 01.09.2015 tarihli faturanın teyidine dayanak olabilecek herhangi bir belgenin de sunulmadığı, 01.09.2016 tarihli faturanın ise e-Arşiv Fatura oluşu nedeniyle davalı şirkete tebliğ edildiği sonucuna varıldığı, davanın takip konusu edilen faturanın tebliğ edilmediği, içeriği hizmetlerin alınmadığı yönünde itirazda bulunulmadığı davacının fatura tarihlerine 7 gün ilavesi ile belirlenen ödeme maddelerine göre temerrüt faizi talep ettiği ancak sözleşme ve taahhütnamede farklı ödeme vadelerinin belirlendiği, davacının komisyon faturaları nedeniyle 24.821,75 TL alacaklı olduğunun kabulü halinde sözleşme hükmü doğrultusunda talep edilecek işlemiş faiz alacağının 1.232,64 TL olacağı, üyelik bedeli faturanın davalıya ulaştırıldığına dair bir belgenin sunulmadığı, bu nedenle temerrüd tarihlerinin belirlenemediği ve davacının üyelik bedeli tutarları nedeniyle 2.138,30 TL alacaklı olduğu, bu alacak tutarlarını hizmet başlangıç tarihleri nazara alınarak belirlenen temerrüt tarihine göre işlemiş faiz talep edilebileceğinin kabulü halinde işlemiş faizin 798,39 TL olacağı tespit edilmiştir. Bilirkişi tarafından düzenlenen 14.08.2022 tarihli ek raporda özetle; davalı şirkete ait ticari defterlerin açılış ve kapanış onaylarının yasal süre içerisinde yaptırıldığı ve defterlerinin usulüne uygun tutulduğu, davalı şirkete ait defterdeki kayıtlar incelendiğinde davacı şirket faturaları ile ilgili bir kayda rastlanmadığı, alacağa dayanak gösterilen davacı faturalarından sadece 2016/Kasım döneminde düzenlenmiş olan KDV hariç 22.466,66 TL tutarındaki faturanın beyan sınırının doğduğu ve dolayısıyla davalının 2015 /Eylül, 2016 /Haziran, 2016 /Eylül ve 2016 /Ekim dönemlerinde düzenlenen faturalarla ilgili beyan zorunluluğunun bulunmadığı, ancak davalının 2016 yılında boş beyanname verdiği, dolayısıyla KDV hariç 22.466,66 TL tutarındaki davacı faturasında beyan etmediği, istinaf dilekçesinde de rezervasyon iptalinin gerçekleştirildiğinden bahsedildiği belirtilmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda davanın kabulüne dair karar verilmiş olup davalı vekilince istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. Davaya konu somut uyuşmazlıkta dosyada yer alan bilgi ve belgeler bir bütün olarak birlikte incelendiğinde; davalının Beyoğlu Vergi Dairesi Müdürlüğü’nün 19.04.22 tarihli yazı ekinde sunulan 2015 ve 2016 yıllarına ait BA-BS formları incelendiğinde 2016 yılında boş beyanname verildiği ve KDV hariç 22.466,66 TL tutarında davacı faturasını beyan etmediği, taraflar arasında düzenlenen sözleşmenin ”hizmet bedeli” başlıklı 2. maddesinin (f) bendi uyarınca ödenmeyen faturalara %5 gecikme faizi uygulanacağının kararlaştırıldığı, bu nedenle gecikme faizinin uygulanmasına ilişkin itirazların yerinde olmadığı, davacının usulüne uygun tutulan ticari defterlerine göre ise dava konusu faturalar nedeniyle 26.960,05 TL alacaklı olduğu belirtildiği nazara alındığında davacının 26.960,05 TL asıl alacak ve 2.138,30 TL işlemiş faiz alacağı olduğu yönündeki mahkeme kararının dosya kapsamına uygun olduğu anlaşılmaktadır. Her ne kadar, yukarıda belirtilmiş olduğu üzere davalı vekilince sunulan her iki istinaf yasa yolu başvuru dilekçesinde müşteriler tarafından yapılan rezervasyon iptallerinin fatura bedelinden düşümünün yapılması gerektiği belirtilmiş ise de; HMK’nin 357. maddesindeki “İlk derece mahkemesinde ileri sürülmeyen iddia ve savunma istinafta dinlenemez ve istinafta yeni delillere dayanılamaz” kuralı uyarınca istinaf yoluna başvuru aşamasında ileri sürülen işbu iddia ve savunma dairemizce değerlendirilmemiştir. HMK m. 359/3 uyarınca; dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, HMK m. 355/1 gereği incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, re’sen gözetilmesi gereken, kamu düzenine herhangi bir aykırılığın da bulunmadığı anlaşılmakla; kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğunun anlaşılmasına göre; davalı vekilinin istinaf itirazları yerinde görülmediğinden HMK m. 353/1,b.1 gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine dair kararverilmiştir. Yargıtay 6. Hukuk Dairesi’nin 14/09/2021 tarihli 2021/10 E. 2021/61 K. sayılı ilamında; 492 sayılı Harçlar Kanunu’nun 2. maddesinde ifade edilen (1) sayılı tarifenin 1/e bendinde belirtilen işin esasının hüküm altına aldığı kararlardan anlaşılması gerekenin, ilk derece mahkemesi yerine geçilerek verilen ve icra kabiliyeti söz konusu olan kararlar olduğu, ilk derece mahkeme kararlarına dair istinaf başvurusunun esastan reddi yönündeki kararların ise icra edilebilir karar niteliğinde olmadığı için maktu harca tabi olduğu ifade edilmiştir. Somut dosya yönünden Dairemizce yapılan inceleme neticesinde verilen istinaf başvurusunun esastan reddi kararı icra edilebilir bir karar niteliğinde değildir ve ilk derece mahkemesi kararının geçerliliği devam etmektedir. İlk derece mahkemesi kararı kaldırılarak esas hakkında yeni bir karar verilmediği için emsal ilamda açıklanan hususlar Dairemizce de uygun bulunarak, davalı yönünden istinaf karar harcının maktu olarak belirlenmesi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Davalının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nin 353/1-b1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince davalıdan alınan 220,70 TL’nin başvuru harcının hazineye GELİR KAYDINA, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 179,90 TL istinaf nispi karar harcından, davalı tarafından yatırılan 495,10 TL harcın mahsubu ile bakiye 315,20 TL’nin istemi halinde davalı tarafa iadesine, 4-İstinaf yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, 5-Yatırılan gider avansından kalan kısmın davacıya ilk derece mahkemesince iadesine, 6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 7-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 362/1.a maddesi gereğince kesin olmak üzere oy çokluğu (harç yönünden) ile karar verildi. 15.02.2023
MUHALEFET ŞERHİ 492 sayılı Harçlar Yasası’nın 2. maddesinde “Yargı işlemlerinden bu kanuna bağlı (1) sayılı tarifede yazılı olanların yargı harçlarına tabi olduğu” belirtilmiştir. Harçlar Kanunu Genel Tebliği, (1) Sayılı Tarife Yargı Harçlarının III- karar ve ilam harcı başlıklı 1/a maddesinde “Konusu belli bir değerle ilgili bulunan davalarda esas hakkında karar verilmesi halinde hüküm altına alınan anlaşmazlık konusu değer üzerinden binde 68.31 oranında nisbi harç alınacağı”, 1/e maddesinde “(değişik:5235/m. 52) yukarıdaki nisbetlerin Bölge Adliye Mahkemeleri, Bölge İdare Mahkemeleri, Danıştay ve Yargıtay’ın tasdik veya işin esasını hüküm altına aldığı kararları içinde aynen uygulanacağı” belirtilmektedir.Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 27.12.2021 tarih ve 2021/9035 E. 2021/7367 K. sayılı ilamında da ”… Bölge Adliye Mahkemesi’nce verilen karara yönelik olarak yapılan temyiz başvurusu üzerine HMK’nın 344 maddesi uyarınca, Bölge Adliye Mahkemesince davalı vekiline usulüne uygun şekilde tebliğ edilen muhtıra kapsamında 1 haftalık kesin süre içerisinde gerekli harç ve giderlerin yatırılmadığı gerekçesiyle Bölge Adliye Mahkemesi’nce HMK’nin 366/1 maddesi yollamasıyla aynı Kanun’un 344/1 maddesi uyarınca davacının temyiz başvurusunun yapılmamış sayılmasına ilişkin olarak verilen 05/11/2021 tarihli ek kararda hukuk kurallarına aykırı bir yön olmadığı gibi HMK’nin 369/1. ve 371. maddelerinin uygulanmasını gerektirici nedenlerin de bulunmamasına göre usul ve yasaya uygun Bölge Adliye Mahkemesi 05/11/2021 tarihli ek kararının onanmasına” dair karar verildiği nazara alındığında; nisbi değere tabi bulunan davalarda, davanın kabulüne/kısmen kabulüne ilişkin ilk derece mahkemesi kararı aleyhine davalı tarafça istinaf yasa yoluna başvurulması halinde Bölge Adliye Mahkemesince davalının istinaf başvurusunun esastan reddi ile nisbi karar ve ilam harcına hükmedilmesi gerektiği düşüncesiyle, sayın çoğunluğun bu konuya ilişkin görüşüne katılmamaktayım.