Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2022/1938 E. 2023/243 K. 15.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/1938
KARAR NO: 2023/243
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 1.ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2021/863
KARAR NO: 2022/390
KARAR TARİHİ: 20/04/2022
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 15/02/2023
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 27/06/2012 tarihinde meydana gelen …o marka cihazın arızalanmasıyla ilgili olarak, dava dışı ve davacı şirketin sigortalısı … A.Ş ekspertiz tarafından yapılan hasar tespit raporundaki açıklamalar ve mahalde yapılan kontrollere göre cihazın davalı şirkete ait trafoda elektriklerin yanlış bağlanması neticesinde bölgede iş yapan tüm işletmelerde sorun yaşandığı gibi sigortalıya ait klimanın da bu sebeple zarar görüp onarımının mümkün olmadığının tespit edildiğinin ve bu hasar sebebiyle sigortalı dava dışı şirkete 31/07/2012 tarihinde 15.291,00 TL hasar ödemesi yapıldığının, İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyasında sigortalıya ödenen bu alacağın hasara sebep olan davalı şirketten rücuen tahsili amacıyla yapılan icra takibine haksız olarak itiraz edildiğini belirterek anılan icra dosyasındaki davalı itirazının iptaline, takibin devamına ve alacağın % 20 si oranındaki icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın zamanaşımı nedeniyle reddi gerektiğini, zira 6098 sayılı TBK 73.maddesi uyarınca rücu isteminin 2 yıllık zamanaşımı süresine tabi olduğunun, itirazın iptali davasının bir yıllık hak düşürücüsü süre içinde açılmaması nedeniyle bu sebeple davanın reddinin gerektiğinin, bunun dışında 12/09/2006 tarihli resmi gazetede yayınlanan Elektrik Piyasasında Dağıtım Sisteminde Sunulan Elektrik Enerjisinin Tedarik Sürekliliği, Ticari ve Teknik Kalitesi Hakkındaki Yönetmeliğin Geçici 1. maddesinin 11. bendine göre, tazminata ilişkin başvuruların, elektrik enerjisinin tekrar tesis edildiği günden sonraki 5 gün içinde yapılması ve başvuruların dağıtım şirketi tarafından 20 iş günü içinde değerlendirilerek işleme konulması gerektiğinin açık olduğunun, ancak davalı şirkete süresinde herhangi bir müraacatın olmadığının, ayrıca aynı maddenin 12.bendine göre de zarar gören teçhizatın tamir masrafını belgeleyen faturanın ibraz edilmesi ve bu zararın elektrik kesintisi ya da dalgalanmadan kaynaklandığının belgelenmesi halinde tazmin edileceğinin belirtildiğinin, dava konusu hasar bedelinin davalı şirketin dağıtım şebekesinin işletilmesinden kaynaklanmadığının, herhangi bir kusurlarının bulunmadığının, bu sebeple davanın reddi gerektiğini belirtmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece ”… istinaf kararı, istinaf kararı doğrultusunda alınmış olan bilirkişi raporu hep birlikte değerlendirildiğinde davanın kısmen kabulü ile, davalının İstanbul … İcra Müdürlüğününün … Esas sayılı takip dosyasına konu alacağa yönelik itirazının 13.995,94 TL asıl alacak, 808,26 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 14.804,24 TL toplam alacak bakımından iptali ile takip tarihinden itibaren asıl alacağa yıllık %9 oranında yasal faiz uygulanmak suretiyle takibin devamına, fazlaya ilişkin kısmın reddine, alacak likit olmadığından İİK m.67/2 kapsamında davacının icra inkar tazminatı talebinin reddine” dair karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davayı kabul anlamına gelmemekte birlikte iddia olunan hasarın tazmini için mevzuatın öngördüğü şartların dava konusu olayda gerçekleşmediği, hasarın davacı sigorta şirketinin dava dışı sigortalısına ait elektrik tesisatından kaynaklandığı, bağlantı noktasından kullanımı yerine kadar olan tesis ve teçhizat yani bağlantı hattını üreticinin mülkiyetinde olduğu ve kofra sonrasındaki elektrik hattının bina içi tesisat olduğu iddia olunan zarar ile davalı şirketin dağıtım faaliyeti arasında illiyet bağı bulunmadığı, ilk bilirkişi raporunda bilgi işlem odasının klimalara uygun koşullarla sahip olup olmadığının değerlendirilmediği, şayet bilgi işlem odasının konumlandırdığı alan gerekli koşulları taşımıyorsa bu durumun zarar görenin kusurunu oluşturacağı ve illiyet bağını keseceği, sigorta şirketinin teminatı altında klimaların bulunup bulunmadığı ve seri numaraları listenin mevcut olmadığı, cihazların bakımı bağlamında hasarın meydana gelmemesi için sigorta şirketlerine pek çok yükümlülük yüklendiği dolayısıyla gerekli ve yeterli bakımların yapılıp yapılmadığını ispat edilmedikçe söz konusu hasarın poliçe teminatı dışında kalacağından davanın reddi gerektiği, talep edilen meblağın fahiş olduğu belirtilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında inceleme; 6100 sayılı HMK’nin 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı yönü gözetilerek yapılmıştır. Dava; sigortacının, dava dışı sigortalısına aralarındaki sigorta poliçesine dayanarak ödediği hasar bedelinin, hasardan sorumlu olduğunu iddia ettiği davalıdan 6102 Sayılı TTK’nin 1472. maddesi uyarınca rücuen tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda (2015/170 E. 2017/778 K. sayılı ilam ile) davanın kısmen kabulüne dair karar verilmiş olup, davalı vekili tarafından istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine dairemizce yapılan inceleme sonucunda 17.11.2021 tarih ve 2020/513 E. 2021/1166 K. sayılı ilam ile ”İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı takip dosyasında, davacı tarafından (Açıklama: 31.07.2012 hasara konu rücu bedelidir) 15.291,00 TL asıl alacak ve 897,35 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 16.188,35 TL alacağın tahsili istemiyle 26/03/2013 tarihinde davalı ve … A.Ş. aleyhine başlatılan icra takibine ilişkin ödeme emrinin davalıya 03/04/2013 tarihinde tebliğ edildiği belirtilmiş olup, davalı vekilince 08/04/2013 tarihinde itiraz dilekçesi sunulmuş ve borçlu tarafından yapılan itirazın davacıya tebliğ edildiğine dair dosyada herhangi bir bilgi ve belgenin bulunmadığı, bu haliyle davanın yasal süre içerisinde açıldığı anlaşılmaktadır. Davacı sigorta şirketi tarafından, dava dışı sigortalı …A.Ş. isimli işyeri için 02.10.2011/2012 tarihlerini kapsayan, İşyeri Paket Sigorta Poliçesi düzenlendiği, dava konusu hasar 23/06/2012 tarihinde meydana geldiği, poliçede riziko adresi yazan büroda bulunan demirbaş, tesisat, klima ve bilgisayarlar ile davacı dava dışı sigortalı tarafından yapılan tüm mal masraflar nedeniyle 650.00 USD müşterek sigorta esası ile davacı sigorta şirketinin %65, dava dışı … sigorta A.Ş. ‘nin %35 oranıyla sigortalandığı, dosya kapsamından davacı sigorta şirketi tarafından 8.397,55 USD hasar ödemesi yapıldığı anlaşılmıştır. Rücu ve halefiyet, Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulu’nun 22/03/1944 tarih E. 37, K. 9, R.G. 03/07/1944 sayılı kararında “Sigortacının sorumlu kişi aleyhine açacağı dava, sigorta poliçesinden doğan bir dava olmayıp; aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dava gibidir. Sigortalının muhtelif mahkemelerde dava açma hakkı varsa, aynı hak sigortacının halefiyet hakkına dayanan rücu davası için de söz konusudur.” şeklinde vurgulanmıştır. 6102 sayılı TTK’nin “Halefiyet” başlığı altındaki 1472. maddesinde ise “Sigortacı, sigorta tazminatını ödediğinde, hukuken sigortalının yerine geçer. Sigortalının, gerçekleşen zarardan dolayı sorumlulara karşı dava hakkı varsa bu hak, tazmin ettiği bedel kadar, sigortacıya intikal eder.” hükmüne yer verilmiştir. Dosya kapsamında yer alan sigorta sözleşmesi ve ödeme belgesi dikkate alındığında, davacının aktif dava ehliyetinin bulunduğu anlaşılmıştır. Davaya konu uyuşmazlıkta, davalı tarafça TBK’nin 73. maddesinde belirtilen 2 yıllık zaman aşımı süresinden sonra huzurdaki davanın açıldığı ileri sürülerek zaman aşımı definde bulunulmuş ve mahkemece 27.02.2017 tarihli celsede zaman aşımı definin hasarın meydana geldiği (27.06.2012) ve icra takibinin yapıldığı tarih (26.03.2013) nazara alınmak suretiyle reddine dair karar verilen kararın dosya kapsamına uygun olduğu anlaşılmaktadır. Ticari paket sigortası hasar raporunu incelenmesinde; Riziko mahalline gidildiği ve yapılan görüşmede bilgi işlem odası olarak kullanılan yerde yaklaşık 3 gün önce klima arızasının meydana geldiği, gece yarısı saat 01.00 Sularında serbest bölgenin bağlı olduğu trafoda elektriğin yanlış bağlanması neticesi bölgede iş yapan tüm işletmelerde sorun yaşandığı, kendilerin de klima kompresörlerin hasar gördüğünü ve toplamda 6 adet kompresörün stop ettiğini, olayın sabah gelince fark edildiğini ve normal şartlarda bilgi işlem odası ısısının 21-22 derece olması gerekirken bir anda 40 dereceyi ve fazlasını gördüğünü, teknik servisin acilen çağrıldığını ve oluşan hasarın karşılanması için sigorta şirketine haber verildiği, arızanın kompresörlerde tespit edildiği ve sargı uçlarının kısa devre gösterdiği, ayrıca yağ çıkışı borularından yanık kokusu geldiği, yağın bozulmuş olduğunun belirlendiği bu deliller sonucunda kompresörlerdeki mekanik aksamın hasarlı olduğu ve sıkışma yaptığı içinde sargıları yaktığının tahmin edildiği ve sonrasında Serbest Bölge ile görüşüldüğü, alınan bilgiler doğrultusunda bölgenin bağlı olduğu trafik merkezinde … A.Ş. personelinin fazları yanlış sıralamada bağladığı ve bu yüzden motorlarının ters döndüğü dolayısıyla mekanik aksamın tamamen kullanılamaz duruma geldiğinin saptandığı belirtilmiştir. Sigorta uzmanı, İ.T.Ü makine fakültesi öğretim üyesi ve İ.T.Ü. Elektrik mühendisi öğretim üyesinden oluşan bilirkişi heyetince düzenlenen raporda; hasar gören klima kompresörlerinin üretici firma speklerine göre kompresör motorlarının 3 fazlı olup kompresörlerin ilk kurulumları sırasında elektrik bağlantıları kontrol edilerek, doğru bağlantı sırası ile kompresörlerin doğru değerde ve doğru yönde basınç değeri ile çalışacağı bağlantılar kontrol edildikten sonra cihazın montajının tamamlandığı, olay gecesi kompresörlerde mekanik aksamdan kaynaklı bir arızanın meydana geldiği, eş zamanlı olarak bölgede birbirinden uzakta başka işlerle meşgul olan ve o sırada motor çalıştıran tüketicilerde de aynı sorun meydana geldiği, bu durum 24.06.2012 tarihli tutanakta tespit edildiği gibi … trafosu içinde veya AG çıkışının devamında kablolarda yapılan arıza giderme işi sırasında, ek yapılan kabloların faz sıraları kontrol edilmeden yanlış sırada bağlanmaları nedeniyle meydana geldiği, bu durumda doğru elektrik bağlantısı ile tek yönde sağlanan soğutucu gazın iletiminin sağlanamadığı, motorun aşırı yük şartlarına maruz kaldığı, meydana gelen olayda da motor koruma sistemi devreye gelene kadar motor sargılarının izolasyonları kavrularak zarar gördüğü ve aşırı ısıdan kompresör içindeki yağın niteliğinin bozulduğunun anlaşıldığı, bu haliyle bölgedeki elektrik dağıtım işinden sorumlu kuruluşun Bedaş olması nedeniyle meydana gelen olayın … kontrolündeki trafonun AG tarafından meydana geldiği, toplam hasar bedelinin … A.Ş.’yi rücu edebileceği, toplam hasar miktarının 12.919,32 USD olduğu, 1.000 USD muafiyet tenzili sonrası 11.919,32 USD hasar miktarının davacı sigorta şirketinin %65 hissesi karşılığı 7.747,55 USD olduğu görüş ve tespitinde bulunulmuştur. Bilirkişi heyetince düzenlenen ek raporda; daha önceki raporun keşif yapıldıktan sonra yeniden düzenlendiği teknik açıdan herhangi bir değişiklik yapılmasına gerek olmadığı ve buna göre davacı sigorta şirketi ile dava dışı sigorta nezdinde 27.06.2012 tarihinde cihazlarda oluşan hasar ve zararın taraflar arasında geçerli poliçeye göre tanzim olunarak talep olunabileceği ve icra takip dosyasında 15.291 TL asıl alacak, 897,35 TL (yıllık %9 faiz olmak üzere) 16.188,35 TL toplam alacağa yönelik davalı taraf yapılan itirazın yerinde görülmediği belirtilmiştir. Taraflar arasındaki uyuşmazlık; dava konusu hasarın hangi nedenden kaynaklandığı, oluşan zarardan davalının kusur ve sorumluluğunun ya da kusursuz sorumluluğunun bulunup bulunmadığı ve zararın miktarı noktalarında toplanmaktadır. Elektronik cihaz sigortaları genel şartlarının teminat kapsamı başlıklı 1. maddesinde ”sigortacı bu poliçe ile bu poliçenin ayrılmaz cüzünü teşkil eden ekli cetvelde cinsi, sayısı, yapım yılları, niteliği ve sigorta kıymetleri yazılı, münferit ünite veya muhtelif birimler halinde belirtilmiş olan elektronik makine, teçhizat veya bilgi işlem sistemlerinin deneme devresinden sonra normal çalışır halde iken veya aynı işyerinde temizleme, bakım, revizyon ve yer değiştirme esnasında veya dururken, önceden bilinmeyen ani ve beklenmedik her türlü sebepten ve ezcümle -işletme personelinin veya 3. kişilerin ihmali, kusuru, hatası, dikkatsizliği veya sabotajından -sigortalı kıymetlerinin bulunduğu mahallelerde yapılan hırsızlık veya hırsızlığa teşebbüsten -hatalı dizayn ve malzemeden -kısa devre, yüksek voltaj ve endüksiyon akımının etkilerinden -yangın, yıldırım, her nevi infilak ve bunlar sebebiyle yapılan söndürme, yıkıma ve kurtarma ameliyelerinden -kavrulma, kararma, duman ve isten -deprem hariç fırtına, sel, seylap, yer kayması, toprak çökmesi gibi bir afetlerden -su ve rutubet etkisi ve bunlardan doğan korozyon hasarından -istisna edilmeyen diğer hallerden, husule gelen maddi ziyade hasarların gerektirdiği tamirat masrafları ve ikame bedellerini temin eder.” hükmü yer almaktadır. Dairemizce ”… Davaya konu somut uyuşmazlıkta hükme esas alınan bilirkişi heyetince düzenlenen rapor ve diğer bilgi ve belgeler nazara alındığında, kompresörlerin incelenmesi sonucunda içlerindeki bobinlerden yanık kokusunun geldiği, kompresörlerin arızalanış şeklinin içindeki sargıların aşırı akım neticesinde yanması olduğu, olay sırasında elektrik sisteminden kaynaklı arızaların eşzamanlı olarak bölgede birbirinden uzakta başka işlerle meşgul olan ve o sırada motor çalıştıran tüketicilerde de meydana geldiği, meydana gelen olayın …’a rapor edildikten sonra kabloların faz sıralarının düzeltildiği ve sistemin normal çalışır hale getirildiği, kompresörde doğru faz sırası ile tek yönde sağlanan soğutucu gazın iletiminin faz sırasının değiştirilmesi neticesinde sağlanamadığı ve motoru aşırı yük eklendiği, meydana gelen olayda da motor koruma sisteminin devreye girene kadar motor sargılarının izolasyonları kavurarak zarar gördüğü, aşırı ısıdan kompresör içindeki yağ niteliğinin bozulduğu, her ne kadar davalı tarafından arızalarının dava dışı sigortalının sorumluluğu nedeniyle meydana geldiği ve binanın iç tesisatından kaynaklandığı itirazı yapılmış ise de meydana gelen arızanın …’ın arıza ekibinin kendi kusuru ile fazları yanlış bağlamasından kaynaklandığı, ve bu nedenle …’ın %100 kusurlu olduğu yönünde tespitte bulunulmuş ise de; dava dışı sigortalının elektrik enerjisinin olumsuz etkilerinden korunmaya yarar kaçak rölesi taktırıp taktırmadığı, bu durumun müterafik kusura etkisi araştırılarak bilirkişi heyetinden denetime açık, hükme esas teşkil edecek ek rapor tanzim edilmesi istenerek oluşacak sonuç dairesinde karar verilmesi gerekmektedir. Kabule göre de; Elektrik Piyasasında Dağıtım Sisteminde Sunulan Elektrik Enerjisi’nin Tedarik Sürekliliği, Ticari ve Teknik Kalitesi hakkındaki yönetmeliğin geçici 1. maddesinin 11. bendi ”…tazminata ilişkin başvurular elektrik enerjisinin tekrar tesis edildiği günden sonraki 5 iş günü içinde yapılmalıdır. Başvurular dağıtım şirketi tarafından 20 iş günü içerisinde değerlendirilerek işleme konulur. Ödemeler tazminatın kesinleşmesini takip eden ilk elektrik faturasının toplam meblağında indirim yapılmak suretiyle tüketiciye ödenir. Tazminat bedelinin elektrik faturasının toplam meblağını geçmesi durumunda, artan kısım bir sonraki elektrik faturasına yansıtılır” hükmü yer almakta ise de; düzenlemenin emredici bir hüküm olmayıp, madde metninden de anlaşılacağı üzere zarar görene verilmiş bir ödev değil hak niteliğindedir. Zararın tazmini için başvurulmamış olması hakkın kaybı anlamına gelmediğinden davalının bu yöndeki itirazları yerinde görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle davalı vekilinin istinaf başvurusunun bu yönden kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının HMK 353.1.a.6 maddesi gereğince kaldırılmasına,” dair karar verilmiştir. Dava dışı sigortalının faaliyet gösterdiği … Binası No:… Bakırköy İstanbul adresinde yer alan makineler ile ilgili olarak: -15.06.2012 -15.06.2013 dönemlerini kapsar şekilde … sayılı Elektronik Cihaz Sigorta Poliçesi düzenlendiği ve teminatların elektronik cihazlar (sabit), elektronik cihaz (taşınabilir) Glkhh, terör ve deprem olarak, 939.614.00 USD sigorta bedeli olarak belirtildiği anlaşılmaktadır. -02.01. 2012 -06.10.2012 dönemlerini kapsar şekilde düzenlenen … sayılı Ticari Paket Sigorta Poliçesinde poliçe adresinde yazılı adreste bulunan bilumum demirbaşlar, dekorasyon bilgisayar, teçhizat klima ile ilgili olarak müşterek sigorta (… Sigorta A.Ş. % 65, … Sigorta A.Ş. % 35) olarak sigortalanmıştır. Bilirkişi heyetince yukarıda belirtilen kaldırma kararından sonra düzenlenen 22.03.2022 tarihli raporda özetle; 30 Ma (elektrik çarpılmalarına etkili) ve 300 Ma’lık (yangın başlamasını önleyici) kaçak akım rölelerinin etkin bir topraklama ile çalıştığı, topraklama direncinin Elektrik Tesislerinde Topraklamalar Yönetmeliğine belirtilen sınır değerlerin üzerine çıkmaması gerektiği, bu durumun gerçekleşmesi halinde ise topraklama iletkeninden geçecek akım değeri düşeceğinden rölenin zamanında açma yapmayabileceği, dava konusu olayda ise üç faz elektrik motor ve kompresörde gövde kaçağı meydana gelene dek sargılardan geçen akımın giderek yükseldiği, önce aşırı akım seviyesine sonra da kısa devre koşullarının meydana geldiğinin görüldüğü, akım değeri yükseldikçe watt değerinde ısı kaybının ortaya çıktığı, henüz nominal değerinde olan aşırı akım seviyesine gelmemiş akım değeri kablo izalasyonu ve bobin içindeki reçine izolasyon ile eritmeye başlayarak davaya konu olan hasarı meydana getireceği, dava dışı sigortalının elektrik tesisatında kaçak akım rölesi bulunduğu, bulunmaması durumun da olayı değiştirmeyeceği, açıklanan teknik olaylar nedeniyle kaçak akım rölesinin açma yapması için başlangıçta olması gereken koşulların sağlanmadığı, söz konusu hasarı başlatan unsurun ise …’ın faz sırasını yanlışlıkla değiştirerek vermesi olduğu ve kök raporda da belirtildiği gibi …ın % 100 kusurlu olduğu görüş ve tespitinde bulunulmuştur. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda davanın kısmen kabulüne dair karar verilmiş olup davalı vekilince istinaf yoluna başvurulmuştur. Dosyadaki deliller ve bilirkişi heyetince gerek kök gerekse ek raporda yapılan tespitler nazara alındığında; olay gecesi kompresörlerde mekanik aksamdan kaynaklı arızanın meydana geldiği, kompresörlerde meydana gelen elektrik sistemli kaynaklı arızaların eş zamanlı olarak birbirinden uzakta başka işlerle meşgul olan ve motor çalıştıran tüketicilerden meydana geldiği ve bu durumu 24.06.2012 tarihli tutanakta da belirtildiği, … trafosu içinde veya AG çıkışın devamında kablolarda yapılan arıza giderme işlemleri sırasında ek yapılan kabloların faz sıralarının kontrol edilmeden yanlış sıraya bağlanmaları ile meydana geldiği, dava dışı sigortamın elektrik tesisatında kaçak akım projesinin bulunduğu, bulunmaması durumunda olayın değişmeyeceği yönündeki bilirkişi heyetince yapılan teknik tespitler nazara alındığında, uyuşmazlığa konu edilen arızanın …’ın arıza ekibinin kendi kusuru ile fazları yanlış bağlamasından kaynaklandığı ve bu nedenle Bedaş’ın %100 kusurlu olduğu anlaşılmaktadır. HMK m. 359/3 uyarınca; dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, hükme esas alınan ve denetime elverişli bilirkişi raporuna, yasaya uygun gerektirici nedenlere, İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, HMK m. 355/1 gereği incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, re’sen gözetilmesi gereken, kamu düzenine herhangi bir aykırılığın da bulunmamasına ve davacının kusurundan kaynaklı zarar meydana geldiği yönündeki iddianın ispatlanamadığı anlaşılmakla; kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğunun anlaşılmasına göre; davalı vekilinin istinaf itirazları yerinde görülmediğinden HMK m. 353/1,b.1 gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine dair karar verilmiştir. Yargıtay 6. Hukuk Dairesi’nin 14/09/2021 tarihli 2021/10 E. 2021/61 K. sayılı ilamında; 492 sayılı Harçlar Kanunu’nun 2. maddesinde ifade edilen (1) sayılı tarifenin 1/e bendinde belirtilen işin esasının hüküm altına aldığı kararlardan anlaşılması gerekenin, ilk derece mahkemesi yerine geçilerek verilen ve icra kabiliyeti söz konusu olan kararlar olduğu, ilk derece mahkeme kararlarına dair istinaf başvurusunun esastan reddi yönündeki kararların ise icra edilebilir karar niteliğinde olmadığı için maktu harca tabi olduğu ifade edilmiştir. Somut dosya yönünden Dairemizce yapılan inceleme neticesinde verilen istinaf başvurusunun esastan reddi kararı icra edilebilir bir karar niteliğinde değildir ve ilk derece mahkemesi kararının geçerliliği devam etmektedir. İlk derece mahkemesi kararı kaldırılarak esas hakkında yeni bir karar verilmediği için emsal ilamda açıklanan hususlar Dairemizce de uygun bulunarak, davalı yönünden istinaf karar harcının maktu olarak belirlenmesi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Davalının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nin 353/1-b1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,2-Harçlar Kanunu gereğince davalıdan alınan 220,70 TL’nin başvuru harcının hazineye GELİR KAYDINA,3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 179,90 TL istinaf nispi karar harcından, davalı tarafından yatırılan 252,82 TL harcın mahsubu ile bakiye 72,92 TL’nin istemi halinde davalı tarafa iadesine, 4-İstinaf yargılama giderlerinin davalı üzerinde bırakılmasına, 5-Yatırılan gider avansından kalan kısmın davalıya ilk derece mahkemesince iadesine,6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,7-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 362/1.a maddesi gereğince kesin olmak üzere oy çokluğu (harç yönünden) ile karar verildi. 15.02.2023
MUHALEFET ŞERHİ 492 sayılı Harçlar Yasası’nın 2. maddesinde “Yargı işlemlerinden bu kanuna bağlı (1) sayılı tarifede yazılı olanların yargı harçlarına tabi olduğu” belirtilmiştir. Harçlar Kanunu Genel Tebliği, (1) Sayılı Tarife Yargı Harçlarının III- karar ve ilam harcı başlıklı 1/a maddesinde “Konusu belli bir değerle ilgili bulunan davalarda esas hakkında karar verilmesi halinde hüküm altına alınan anlaşmazlık konusu değer üzerinden binde 68.31 oranında nisbi harç alınacağı”, 1/e maddesinde “(değişik:5235/m. 52) yukarıdaki nisbetlerin Bölge Adliye Mahkemeleri, Bölge İdare Mahkemeleri, Danıştay ve Yargıtay’ın tasdik veya işin esasını hüküm altına aldığı kararları içinde aynen uygulanacağı” belirtilmektedir. Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 27.12.2021 tarih ve 2021/9035 E. 2021/7367 K. sayılı ilamında da ”… Bölge Adliye Mahkemesi’nce verilen karara yönelik olarak yapılan temyiz başvurusu üzerine HMK’nın 344 maddesi uyarınca, Bölge Adliye Mahkemesince davalı vekiline usulüne uygun şekilde tebliğ edilen muhtıra kapsamında 1 haftalık kesin süre içerisinde gerekli harç ve giderlerin yatırılmadığı gerekçesiyle Bölge Adliye Mahkemesi’nce HMK’nin 366/1 maddesi yollamasıyla aynı Kanun’un 344/1 maddesi uyarınca davacının temyiz başvurusunun yapılmamış sayılmasına ilişkin olarak verilen 05/11/2021 tarihli ek kararda hukuk kurallarına aykırı bir yön olmadığı gibi HMK’nin 369/1. ve 371. maddelerinin uygulanmasını gerektirici nedenlerin de bulunmamasına göre usul ve yasaya uygun Bölge Adliye Mahkemesi 05/11/2021 tarihli ek kararının onanmasına” dair karar verildiği nazara alındığında; nisbi değere tabi bulunan davalarda, davanın kabulüne/kısmen kabulüne ilişkin ilk derece mahkemesi kararı aleyhine davalı tarafça istinaf yasa yoluna başvurulması halinde Bölge Adliye Mahkemesince davalının istinaf başvurusunun esastan reddi ile nisbi karar ve ilam harcına hükmedilmesi gerektiği düşüncesiyle, sayın çoğunluğun bu konuya ilişkin görüşüne katılmamaktayım.