Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2022/1852 E. 2023/46 K. 11.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/1852
KARAR NO: 2023/46
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 10/03/2022
ESAS NO: 2021/373
KARAR NO: 2022/185
DAVA: Sıra Cetveline İtiraz (İflas Tasfiyesinde Düzenlenen Sıra Cetveline Yönelik Kayıt Kabul Ve Terkin Talebi (İİK 235)
DAVA TARİHİ: 25/05/2021
KARAR TARİHİ: 11/01/2023
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA Davacı şirketin tasfiye memuru dava dilekçesi ile müflis şirket aleyhine olmak üzere iflas masasına kayıt talebinde bulunulduğunu, alacağın tamamının red olunması karşısında alacağın tamamının sıra cetveline kaydını talep etmiştir.
CEVAP Davalı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı müflis adına iflas idare memuru ise davanın hak düşürücü süre içinde açılmadığı, bu nedenle davanın red olunması gerektiği, ayrıca davanı açılmasına dair sebebiyet verilmediği beyanı ile davanın usulden red olunmasını savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece ” Davacının alacak kaydı için iflas masasına başvurduğu, masraf avansı yatırmadığı, davacı şirkete sıra cetvelinin bu nedenle tebliğ olunmadığı, buna mukabil ulusal gazetede 19/02/2021 tarihi itibari ile, sicil gazetesi müdürlüğünde ise 25/02/2021 tarihi itibariyle sıra cetvelinin ilanının gerçekleştirildiği, iflas müdürlüğüne davanın süresi içinde açılıp açılmadığına dair birden fazla müzekkerenin yazıldığı, cevapların geldiği, gelen cevapların aksine ise herhangi bir bilgi ve beyanın ise sunulmadığı, halihazırda davacı şirketin tasfiye halinde olup yetkili temsilcisinin … olduğu, bu durumun sicil kaydı çıktılarından alındığı, ayrıca gider avansı sunulmasa dahi sıra cetvelinin şirketin sicil adresine 26/02/2021 tarihi itibariyle tebliğ olunduğu, ancak avans verilmediğinden dolayı Yargıtay uygulaması çerçevesinde de bu tebligatın süre yönünden etkisinin bulunmadığı gibi bir an için bulunduğu kabul olunsa dahi davacının dava dilekçesinde belirttiği üzere 01/03/2021 tarihi itibariyle sıra cetvelinin davacıya tebliğ olunduğu, ayrıca buna göre tebliğ ve ilan tarihlerinden itibaren on beş günlük yasal hak düşürücü süre içinde kayıt ve kabul davasının açıldığına dair beyan ve bilgi olmadığı, açılan kayıt ve kabul davasındaki harç tarihinin ise 25/05/2021 olduğu tartışmasızdır. Öncelikle dava tarihi itibariyle süresinde açılmış bir dava olup olmadığı ele alınmalıdır. Esasen dava tarihinden sonra meydana gelen usuli değişikliklerin yargılamaya etkisi,süresinde açılan bir dava olup olmadığı ele alındıktan sonra irdelenmelidir. Nitekim Yargıtay uygulamasında da görev,yetki ve sıfat noktasında usuli eksiklik yok ise süre hususunun ele alınması, ondan sonra davaya ilişkin diğer değerlendirmelerin yapılması icap eder. Dava, kayıt kabul istemine ilişkin olup İİK’nın 234/f.1 hükmü gereği “İflas idaresi sıra cetvelini iflas dairesine verir ve alacaklıları 166. maddenin 2. fıkrasındaki usule göre ilan yoluyla haberdar eder. İflas müdürlüğüne yazılan yazı ve gelen dayanaklara göre gerek sıra cetvelinin ilan olunduğu tarihler ve gerekse şirketin sicil adresine avans verilmemiş olsa dahi ve hukuken geçerliliği bulunmasa dahi sıra cetvelinin tebliğ olunduğu tarih bile dikkate alındığında, sıra cetvelinin ilan ve tebliğ tarihinden itibaren onbeş günlük yasal hak düşürücü süre içinde mahkememizde kayıt kabul davası açılmadığı anlaşılmaktadır. Kaldı ki belirtilen zaman dilimi içinde hak düşürücü sürenin işlemesine engel olan yasal herhangi bir düzenleme mevcut olmadığından hak düşürücü süre içinde dava açılmamasının hukuki sonuçları da usulen ortaya çıkacaktır. Kayıt kabul davasının hak düşürücü süre içinde açılmamış olması nedeniyle davanın dava şartı noksanlığı nedeniyle ve HMK m.114/f.2 ve HMK m.115/f.2 hükümleri dikkate alınmak suretiyle reddolunması gerektiği açıktır. Mahkememiz bazı kararlarında bu tip davalarda usul hukuku tekniği açısından davanın hak düşürücü sürenin geçmiş olması nedeniyle reddine dair karar oluşturmuştur. Yargıtay’ın istikrarlı uygulaması ve bu uygulamaya ilişkin BAM tarafından da direnme kararı verilmemesi karşısında taraflar aleyhine ve lehine somut davada farklı bir sonuç dahi doğmadığından davacının davasının hak düşürücü süre içinde dava açılmadığından dolayı dava şartı noksanlığından ve usulden reddi gerektiği değerlendirilmiştir. Yapılan açıklamalar karşısında, Yargıtay (Kapatılan) 23.HD ve Yargıtay 6.HD’nin uygulamaları karşısında on beş günlük yasal hak düşürücü süre içinde kayıt kabul davası açılmadığından davacının davasının dava şartı noksanlığından usulden reddine” karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili yasal süresi içinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde; İlk derece mahkemesi tarafından on beş günlük yasal hak düşürücü süre içinde kayıt kabul davası açılmadığından davanın dava şartı noksanlığından usulden reddine karar verilmiştir. Bu durum davacı şirketin haklı ve yerinde olan alacağına kavuşmasını engelleyen aynı zamanda kanunun iflas kurumu ile elde edilmesini amaçlayan alacaklıların alacaklarına kavuşmasını engelleyen ve davacı şirketin mağduriyetine sebep olan hakkaniyete aykırı bir karardır. Yargıtayın emsal kararlarına göre ” İflasın kapatılmasına kadar masaya alacak yazdırmak mümkündür. Öte yandan masaya kayıt davası açılması için iflas idaresine başvuru yapılması da bir ön şart değildir. Davacının masaya başvurusu olmadığına göre doğrudan dava açmasında hukuka aykırı bir yön yoktur. Davacının davalı aleyhine bir alacak iddiası bulunduğundan mahkemece alacağın mevcudiyeti üzerinde durulmak ve davacı yanca alacağın usulüne uygun delillerle ispatlanması halinde masaya kayıt kararı vermek gerekir. “(Yargıtay 19. hukuk dairesi e. 2011/666, K. 2011/3028, T. 9.3.2011)” beyan ederek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında inceleme; 6100 sayılı HMK’nın 355.maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılmış, kamu düzenine aykırılık olup olmadığı ise re’sen gözetilmiş ayrıca HMK’nın 357. maddesindeki “İlk derece mahkemesinde ileri sürülmeyen iddia ve savunma istinafta dinlenemez ve istinafta yeni delillere dayanılamaz” kuralı nazara alınmıştır. Dava, İİK 235. maddesi gereğince açılmış olan sıra cetveline itiraz (kayıt kabul) davasıdır. İİK 235. maddede, sıra cetveline itiraz edenlerin, cetvelin ilanından itibaren 15 gün içinde iflasa karar verilen yerdeki ticaret mahkemesine dava açmaya mecbur oldukları, 223. maddenin üçüncü fıkrası hükmünün mahfuz olduğu belirtilmiştir. Maddede düzenlendiği üzere, sıra cetveline itiraz davası açma süresi 15 gündür. Süre, sıra cetvelinin ilanından itibaren başlar. İİK 166. maddedeki gazetelerde yapılan ilanlardan en son ilan tarihinden itibaren işlemeye başlar. İflas masasına alacak yazdırırken, tebligatı kabule elverişli adres gösterilerek, Adalet Bakanlığınca çıkarılan tarifede gösterilen yazı ve tebliğ giderlerini avans olarak vermek suretiyle, İflas idaresince alınacak kararların kendisine tebliğ edilmesini istemiş olan alacaklılara, alacaklarının kabul veya ret edildiği ayrıca tebliğ edilir (İİK 223).Bu alacaklılar için sıra cetveline itiraz davası açma süresi, sıra cetvelinin ilanından itibaren değil, bu tebligatın yapıldığı tarihten itibaren işlemeye başlar. Kayıt kabul davası için yasada öngörülen 15 günlük süre özel dava şartıdır. Nitekim bu husus Yargıtay 23. Hukuk Dairesi’nin 24/06/2020 tarihli 2016/8277 E. 2020/2247 K. sayılı ilamında; “Dava, alacağın iflas masasına kayıt kabul istemine ilişkindir. İİK’nın 235. maddesine göre, kural olarak sıra cetveline itiraz edenler, cetvelin ilanından itibaren 15 gün içinde ticaret mahkemesine dava açabilirler. Ancak aynı Kanun’un 223. maddesi hükmüne göre alacaklı tebligata elverişli adresini bildirip kararın tebliği için avans yatırmışsa 15 günlük dava açma süresi, kararın tebliğ tarihinden itibaren işlemeye başlar. Somut olayda, iflas sıra cetveli, son olarak 02/12/2013 tarihli Ticaret Sicil Gazetesin’de ilan edilmiştir. Davacı kayıt başvurusu sırasında tebliğ avansı yatırmamıştır. Buna rağmen iflas sıra cetvelinin 18/12/2013 tarihinde davacıya bilgi mahiyetinde ayrıca tebliğ edildiği görülmüştür. Dava dosyasında mevcut harçlandırma formu, tevzi formuna göre dava 31/12/2013 tarihinde açılmış olup ilan tarihine göre yasal 15 günlük hak düşürücü süreden sonra davanın açıldığı anlaşılmaktadır. Hak düşürücü süre, dava şartı olup, yargılamanın her aşamasında mahkemece re’sen gözetilmesi gerekmektedir. Bu durumda mahkemece, reddedilen miktar yönünden bu sebeplerle reddi gerekirken yazılı şekilde reddi doğru değilse de sonucu itibariyle doğru olan kararın HUMK’nın 438/son maddesi uyarınca gerekçesi düzeltilerek onanması uygun bulunmuştur…” şeklinde ifade edilmiştir. İstanbul … İflas Dairesi’nin … İflas sayılı dosyasında masaya kayıt istemiyle 02/02/2021 tarihinde yapılan başvuruda tebligat giderinin yatırılmadığı, davacının kayıt isteminin reddine karar verildiği, sıra cetvelinin 25/02/2021 tarihli Türkiye Ticaret Sicil Gazetesinde, 19/02/2021 tarihli Milat Gazetesinde ilan edildiği ve davacıya 26/02/2021 tarihinde tebliğ edildiği tespit edilmiştir. Davacı vekili tarafından tebligat avansı yatırılmadığından 15 günlük yasal süre, en son ilan tarihi olan 25/02/2020 tarihinden itibaren hesaplanmalıdır. Bu durumda davanın en geç 12/03/2021 tarihinde açılması gerekmesine rağmen üç ay sonra 25/05/2021 tarihinde açılmıştır. Mahkemece davanın yasal süre içerisinde açılmadığı gerekçesiyle hak düşürücü süre dava şartı yokluğundan davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Açıklanan nedenlerle; dosya kapsamına göre ilk derece mahkemesi kararı usul ve yasaya uygundur. HMK’nun 355. maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık olup olmadığı hususunda re’sen ve istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak inceleme yapılmış, kamu düzenine aykırı herhangi bir husus tespit edilmemiştir. Davacının istinaf dilekçesinde yer verdiği itirazların açıklanan gerekçelerle yerinde olmadığı anlaşılmakla, istinaf başvurusunun HMK 353/1.b.1 bendi gereğince esastan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1.b.l bendi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-Davacı tarafından yatırılan 220,70 TL istinaf başvuru harcının Hazineye irat kaydına,3-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 179,90 TL istinaf karar harcından, davacı tarafından yatırılan 80,70 TL’nin mahsubu ile bakiye 99,20 TL harcın davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,4-İstinaf yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, 5-Yatırılan gider avansından kalan kısmın davacıya ilk derece mahkemesince iadesine,6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,7-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 362/1.a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 11/01/2023