Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2022/184 E. 2022/255 K. 02.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/184
KARAR NO: 2022/255
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2021/363 Esas
KARAR NO: 2021/783 Karar
KARAR TARİHİ: 08/11/2021
DAVA: Tazminat (Sigorta Ödemesine Dayanan Rücuen)
KARAR TARİHİ: 02/03/2022
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili sigorta şirketi tarafından … İşyeri Paket Sigorta Poliçesi ile 01/03/2016-01/03/2017 tarihleri arasında sigortalı bulunan … San. Tic. Ltd. Şti.’nin kiracısı bulunduğu, … Sok. No:… Bayrampaşa/İstanbul adresindeki iş yerinin 30/06/2016 tarihinde … tarafından iş yerinin önünden geçen ana bina pis su hattının yapılan kazı çalışması sonrasında kırılarak tıkanması ile buradan akan pis suların rögara tahliye olamaması nedeniyle geri tepen pis suların sigortalı iş yerine sirayeti sonucunda hasara uğradığını, düzenlenen ekspertiz raporunda, hasar miktarının 21.564,67 TL olduğunun, hasarın …’ye rücu imkanının bulunduğunun belirtildiğini, sigortalı şirketin olayla ilgili …’ye müracaatı üzerine … tarafından sigortalı şirkete hitaben yazılmış olan cevabı yazıda, “söz konusu adreste 20/06/2016 ve 02/07/2017 tarihleri arasında idarelerince atık su şebeke kanal yenileme çalışması yapıldığı”nın belirtildiğini, davaya konu zararın, sigortalı iş yerinin önünde yer alan …’ye ait atık su hattında yapılan yenileme çalışması sırasında kanalın tıkanması sonucunda pis suların geri tepmesi ile meydana geldiğini, bu nedenle fazlaya ilişkin talep ve dava haklarının saklı kalmak kaydı ile 21.564,00 TL sigorta rücu tazminatının, sigortalıya ödeme tarihi olan 05/09/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; belirtilen adresle ilgili 30/06/2016 tarihinde ve yakın bir tarihte 185 servisine gelen atık su arıza şikayeti bulunmadığını, hasar gününe ait idarelerinin de herhangi bir tespitinin bulunmadığını, ayrıca başka binalardan da su baskın şikayeti bulunmadığını, imar mevzuatına uygun olmayan ve müvekkili idarece herhangi bir uygunluk görüşü bulunmayan yapıda meydana gelen hasardan müvekkili idarenin sorumlu olmadığını, fen ve sanat kurallarına uygun yapı yapmayanların, uğranılan zararın tazminini isteyemeyeceklerini, uğranılan zararın, ancak fen ve sanat kurallarına aykırı yapı yapanlardan ve gerekli tedbirleri almayanlardan istenebileceğini, davanın tazminat davası olduğunu, Borçlar Kanununun 41.maddesine göre tazminat sorumluluğunun doğması için, tazminat talep edilenin, zarara neden olayda kasıt, ihmal, teseyyüp yada kusurunun olması, tazminat talep edilen hasar ile arasında bir illiyet bağının bulunması gerektiğini, dava konusu olayda böyle bir hasarın gerçekleşmesi durumunda, zararın sigortalının ihmal ve kusuru sonucu meydana gelmiş olabileceğini, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece ”… açılan davanın, sigortacının, dava dışı sigortalısına aralarındaki sigorta poliçesine dayanarak ödediği hasar bedelinin, hasardan sorumlu olduğunu iddia ettiği davalı kurumdan 6102 Sayılı TTK’nın 1472. maddesi uyarınca rücuen tahsili istemine ilişkin olduğu, dava konusu somut olaya ilişkin olarak tüm delillerin toplandığı, hasarın meydana geldiği mahalde keşfen bilirkişi incelemesi yapılarak rapor alındığı, alınan raporun hukuki yönleri ayrık olmak üzere, yapılan teknik inceleme ve kusura yönelik tespitler bakımından ayrıntılı ve dosya kapsamına uygun olduğunun anlaşıldığı ve hükme esas alınmasına karar verildiği, alınan rapor sonucu az yukarıda ayrıntılı olarak izah edildiği üzere; zararın meydana geldiği yapının atıksı sıhhi tesisatının teknik esaslara uygun yapılmamış olduğu, atıksu borularının bodrum kat tavan seviyesine indiriklikten sonra herhangi bir mekanik sistem olmaksızın cebri yolla bodrum-zemin kat arasından biriken atıksuyun rögara bağlanmasının tercih edildiği, belirtilen atıksu bağlantı sistemini hatalı olduğu, hiçbir sıhhi tesisat projesinde bu şekilde teknik planlama ve projelendirme yapılmadığı, bodrum kat içerisinde bulunan boruların her zaman atıksu ile dolu olduğu anlamına geldiği, mevcut atıksu tesisatının teknik yönden hatalı ve kabul edilebilir olmadığı, bodrum kat tavanında yer alan atıksu borularından dolayı söz konusu hasarın oluştuğu, bina içerisindeki tesisattan kaynaklı hasarlanmanın davalı …’nin sorumluluk alanında yer almadığı, davacı tarafın dilekçesinde belirttiği ve rögarda kırık olduğu belgeleyecek yönde dosya içerisinde evrak bulunmadığı, 30.06.2016 ve yakın tarihte dava konusu sokaktan şikayet bildirimi bulunmadığı ve dava konusu yapıya ait sıhhi tesisat projesinin teknik yönden hatalı olduğu hususu birlikte değerlendirildiğinde, tazminat konusu dosyada oluşan hasarın sorumlusunun davalı … olmadığı ve bu haliyle yapılan değerlendirmede de; yapılan inceleme ile hasarın, davalı yanın sorumluluk sahasının dışında bulunan bina içerisindeki tesisattan kaynaklı olduğunun görüldüğü, tesisat projesinin hatalı olması ve … hattında herhangi bir bozukluk, bakım, muhafaza eksikliğinin tespit edilememesi ile bina içindeki tesisattan kaynaklı oluşan zarar ile … hattı arasında illiyet bağının mevcut olmadığı ve bu nedenle de davalının kusursuz sorumluluğundan da bahsedilemeyeceği anlaşıldığından davanın reddine” karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili yasal süresi içinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde özetle; davaya konu zararın davalıya ait su hattında yapılan yenileme çalışması sırasında kanalın kalması sonucunda pis suların geri tepmesi sonucu meydana geldiği , davalının kendisine yükümlülükleri yerine getirmediği, 2560 sayılı yasada belirtildiği üzere davalının kullanılmış sular ve her türlü tesisin etüt projesi yapmak, yaptırmak ve gerektiğinde projelere göre tesis kurmak, bakım ve onarımını yaptırmakla yükümlü olduğu ve davalının atık su borularının yapımından veya muhafazasındaki kusurdan dolayı kusursuz sorumluluğu bulunduğu belirtilerek mahkemece verilen kararın kaldırılması talep edilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE HMK’nın 355. ve 357. maddeleri gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle bağlı olarak ve kamu düzenine aykırılık hususlarını da gözetilerek yapılan inceleme neticesinde; Dava, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun (T.T.K.) 1472 (6762 sayılı T.T.K.’nun 1301)maddesi uyarınca sigorta şirketi tarafından sigortalısına ödenen tazminatın, haksız fiile sebebiyet verdiği iddiasıyla davalıdan rücuen tahsili istemine ilişkindir. … nolu davacı ile dava dışı … Ltd Şti arasında düzenlenen sigorta poliçesinin incelenmesinde 01.03.2016-2017 dönemlerini kapsadığı, sigortalı işyerinde 30/06/2016 tarihinde meydana gelen su basması neticesinde maddi hasar meydana geldiği, hasar bedelini ödeyen davacı … şirketinin halefiyet ilkesi gereğince iş bu davayı açtığı anlaşılmıştır. Rücu ve halefiyet, Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulu’nun 22/03/1944 Tarih E. 37, K. 9, R.G. 03/07/1944 sayılı kararında “Sigortacının sorumlu kişi aleyhine açacağı dava, sigorta poliçesinden doğan bir dava olmayıp; aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dava gibidir. Sigortalının muhtelif mahkemelerde dava açma hakkı varsa, aynı hak sigortacının halefiyet hakkına dayanan rücu davası için de söz konusudur.” şeklinde vurgulanmıştır. 6102 sayılı TTK’nun “Halefiyet” başlığı altındaki 1472.maddesinde ise “Sigortacı, sigorta tazminatını ödediğinde, hukuken sigortalının yerine geçer. Sigortalının, gerçekleşen zarardan dolayı sorumlulara karşı dava hakkı varsa bu hak, tazmin ettiği bedel kadar, sigortacıya intikal eder.” hükmüne yer verilmiştir. Dosya kapsamında yer alan sigorta sözleşmesi ve ödeme belgesi dikkate alındığında, davacının aktif dava ehliyetinin bulunduğu anlaşılmıştır. Uyuşmazlık, 30.06.2016 tarihinde meydana gelen hasar nedeniyle davalının sorumlu olup olmadığı, sorumlu olacaksa hangi oranda sorumlu kılınacağı noktasında toplanmaktadır. Yargılamayı yapan İstanbul 7. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce 2017 / 98 esas 2019/984 karar sayılı ilamı ile davanın reddine dair karar verilmiş olup işbu kararın davacı vekilince istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine dairemizce inceleme yapılmış ve 17.02.2021 tarih, 2020/1186 esas 2021/168 karar sayılı ilamı ile davalı ve dava dışı şirketin tacir sıfatını haiz olduğu ve TTK’nun 5/1 maddesi gereğince ticari davalara bakmakla görevli mahkemenin asliye ticaret mahkemesi olduğu belirtilerek esasa ilişkin istinaf sebepleri incelenmeksizin mahkemece verilen kararın HMK’nun 353/1.a.3 maddesi uyarınca kaldırılmasına dair karar verilmiştir.İstanbul 17. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce 2021/104 Esas 2021/67 Karar sayılı ilamı ile mahkemenin görevsizliğine ve dosyanın görevli mahkeme olan İstanbul Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine dair verilen kararın 18.05.2021 tarihinde kesinleştiği ve dosyanın İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2021/363 esasına kaydının yapıldığı anlaşılmaktadır. İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda davanın reddine dair karar verilmiş ve işbu karara yönelik davacı vekilince istinaf yasa yoluna başvurulmuştur . İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğünce mahkemeye gönderilen cevabı yazıda; … mahallesi … sokak No: … adresindeki bina ile ilgili olarak 20.06.2016 ve 02.07.2016 tarihleri arasında 2016 yılında … Bayrampaşa şube müdürlüğü mesuliyet sahası içerisinde atık su ve içme suyu hatlarında yapım, bakım ve onarım işi kapsamında yüklenici …. Şirketi tarafından atık su şebekesi kanal yenileme çalışması yapıldığı, yüklenici firma tarafından yapılan yenileme çalışmasında binaya ait çatı sularının kanalizasyon şebekesine bağlandığının tespit edildiği ve yasak olan bu durumun kaldırıldığı, çatı sularının atık su rögarına bağlantısının yapılmadığının belirtildiği ve bahse konu hasarın çatı suları tahliyesinin sigortalı tarafından sağlıklı olarak yapılmaması sebebiyle oluştuğunu tespit edildiği belirtilmiştir .Ekspertiz raporunda; hasarın oluş şekli ve nedeninin sigorta tarafından 30.06.2016 tarihinde …ve belediyenin iş yerinin önünde kazı çalışması yapıp kazı alanının açık bırakılması ve kapatılmamasından dolayı yağan yağmur sularının pimaş borularından taşıması sonucunda tavandan aşağıya akan yağmur sularının depolanan mallarının ıslatması sonucunda maddi hasar oluştuğu yönünde sigortanın beyanının bulunduğu, firma görevlileriyle yapılan görüşmede 2 farklı hasarın meydana geldiğini tespit edildiği bunlardan birincisinin 30.06.2016 tarihinde iş yeri önünden geçen ana bina pis su hattının … tarafından yapılan kazı sırasında kırılarak tıkandığı ve binanın pis surlarının rögara tahliye olunmadığı için bodrum kat tavanından geçen borulardan geri teperek malların hasarlanmasına neden olduğu ve borunun … ye yapılan başvuru sonrasında … tarafından onarıldığı bilgisinin alındığı, 2. hasarın ise 05.07.2016 tarihinde İstanbul’da etkili olan yağış sonucunda iş yerinin dış cephesinden pencere kenarından su sirayeti sonucunda pencere önünde bulunan kolilerdeki ıslanma sonucu emtiaların hasar gördüğü, ilk zararla ilgili olarak … ye rücu imkanının bulunduğu 2. halde ise yoğun yağış nedeniyle rücu imkanının bulunmadığı tespit edilmiştir. Bilirkişi heyetince düzenlenen raporda özetle; bahse konu yerde yapının atık su tesisatının teknik esaslara uygun yapılmadığı, atık su borularının bodrum kat tavan seviyesine indirildikten sonra herhangi bir mekanik sistem olmaksızın cebri yolla bodrum – zemin kat arasında biriken atık suyun rögara bağlanmasının tercih edildiği ve belirtilen atık su bağlantı sisteminin hatalı olduğu, hiçbir sıhhi tesisat projesinde bu şekilde bir planlama ve projelendirme yapılmadığı, bodrum kat içerisinde bulunan borularının her zaman atık su ile dolu olduğu anlamına geldiği ve mevcut atık su tesisatının teknik yönden hatalı ve kabul edilebilir olmadığı, bina içerisindeki tesisattan kaynaklı hasarlanmanın davalının sorumluluk alanında yer almadığı, davacı tarafın dilekçesini belirtilen logarda kırık olduğunu belirleyen veya ispatlayan bir belgenin dosyada bulunmadığı, …’ye yakın tarihte dava konusu sokaktan herhangi bir şikayet bildiriminin bulunmadığı ve dava konusu yapıya ait sıhhi tesisat projesinin teknik yönden hatalı olduğu bilgisi değerlendirildiğinde davalının oluşan hasardan sorumlu olmadığı görüş ve kanaatine varıldığı belirtilmiştir 2560 sayılı … Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanununun 2.maddesinde …’nin görev ve yetkileri düzenlenmiş, b bendinde “Kullanılmış sular ile yağış sularının toplanması, yerleşim yerlerinden uzaklaştırılması ve zararsız bir biçimde boşaltma yerine ulaştırılması veya bu sulardan yeniden yararlanılması için abonelerden başlanarak bu suların toplanacakları veya bırakılacakları noktaya kadar her türlü tesisin etüt ve projesini yapmak veya yaptırmak; gerektiğinde bu projelere göre tesisleri kurmak ya da kurdurmak; kurulu olanları devralıp işletmek ve bunların bakım ve onarımını yapmak, yaptırmak ve gerekli yenilemelere girişmek”, d bendinde ise “Su ve kanalizasyon hizmetleri konusunda hizmet alanı içindeki belediyelere verilen görevleri yürütmek ve bu konulardaki yetkileri kullanmak” …’nin görev ve yetkileri arasında sayılmıştır. Aynı kanunun 17. maddesinde “Kanalizasyon şebekesi bulunan cadde ve sokaklardaki her taşınmazın kanalizasyona bağlanması zorunludur. Bu bağlantılar, bedeli taşınmazın sahibinden alınmak suretiyle … tarafından yapılır veya projesine uygun olarak yaptırılır.” 18.maddesinde “Yapı için belediyeden ruhsat isteyen gerçek ve tüzel kişiler, daha önce …’den su ve kanalizasyon durumu hakkında belge almak zorundadır. … o yerdeki su ve kanalizasyon şebekesine göre su ve kanalizasyon durum belgesi verir. Yapıların durum belgesi alınmadan veya tesisatın durum belgesine aykırı olarak yapılması hallerinde imar mevzuatının ruhsatsız yapılar hakkındaki hükümleri uygulanır. İmar planlarının hazırlık safhasında altyapı tesisleriyle uyum yönünden …’nin de görüşünü almak şarttır.” 25. maddesinde ise “Yağmur sularının uzaklaştırılması ile ilgili tesislerin yapılması veya bu tip tesislerin işletilmesi, gerekli harcamalar ilgili belediyelerce karşılanmak şartıyla … tarafından yerine getirilir. Bu tesislerin yapılması veya işletilmesine ilişkin harcamalar tarifelere dahil edilemez.” hükümleri yer almaktadır. Yine 3030 sayılı Yasanın kapsamı dışında kalan Belediyeler Tip İmar Yönetmeliğinin “Yapı Kullanım İzni” başlıklı 64. maddesinin 6. fıkrasında ise kullanma izni verilmeyen ve alınmayan yapılarda elektrik, su, kanalizasyon, haberleşme ve benzeri hizmetlerden ve tesislerden faydalanamayacağı, bu hizmetlerden faydalanması durumunda hizmet veren idarenin sorumlu olacağı ifade edilmiştir. Yasal düzenlemeler uyarınca …’nin kanalizasyon hattının yapım, bakım, onarım görevlerinin yanı sıra denetim yükümlülüğü de bulunmaktadır. … Atıksuların Kanalizasyon Şebekesine Deşarj Yönetmeliği 11.17 maddesinde atık su parsel bacısı ile kanalizasyon şebekesi arasında kalan bağlantı kanalının bakım ve işletmesinin gayrimenkul sahiplerinin sorumluluğu altında olduğu, gayrimenkul sahiplerinin bağlantı kanalında meydana gelebilecek tıkanıklıkları açtırmakla yükümlü olduğu belirtilmiştir. Davaya konu somut olayda, ekspertiz raporunda ve borunun davalıya yapılan başvuru sonrasında onarıldığı bilgisi alındığı belirtilmiş ise de, … tarafından yapılan onarım ve tadilatı ilişkin bir iş emrinin dosyada yer almadığı, nitekim İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı tarafından mahkemeye gönderilen yazı cevabında hasarın meydana geldiği adresle ilgili 30.06.2016 tarihinde ve yakın bir tarihte 185 numaralı telefon hattına gelen atık su arızasına ilişkin şikayetin bulunmadığının belirtildiği, hükme esas alınan bilirkişi raporunda da atık su bağlantı sisteminin hatalı olduğu ve hiçbir su tesisat projesinde davaya konu somut olayda ki gibi teknik planlama ve projelendirmenin yapılmadığı, bodrum kat içerisinde bulunan buraların atık su ile her zaman dolu olduğu, bodrum kat tavanında yer alan atık su borularından söz konusu hasarın oluştuğu yönündeki tespit nazara alındığında; HMK m. 359/3 uyarınca; dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, hükme esas alınan ve denetime elverişli bilirkişi raporuna, yasaya uygun gerektirici nedenlere, İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, HMK m. 355/1 gereği incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, re’sen gözetilmesi gereken, kamu düzenine herhangi bir aykırılığın da bulunmadığı anlaşılmakla; kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğunun anlaşılmasına göre; davacı vekilinin istinaf itirazları yerinde görülmediğinden HMK m. 353/1,b.1 gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine dair karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince davacıdan alınan 162,10 TL’nin başvuru harcının hazineye GELİR KAYDINA,3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL’nin istinaf karar harcından, davacı tarafından yatırılan 59,30 TL’nin harcın mahsubu ile bakiye 21,40 TL’nin istinaf eden davacıdan tahsili ile hazineye GELİR KAYDINA, 4-İstinaf yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, 5-Yatırılan gider avansından kalan kısmın davacıya ilk derece mahkemesince iadesine, 6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 7-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 362/1.a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.02/03/2022