Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2022/1785 E. 2023/250 K. 15.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/1785
KARAR NO: 2023/250
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi
ESAS NO: 2021/569 Esas
KARAR NO: 2022/733
KARAR TARİHİ: 07/09/2022
DAVA: Kayıt Kabul
KARAR TARİHİ: 15/02/2023
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; iflas idaresince 28.03.2014 tarihinde Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi’nde ilan edilen sıra cetvelinde müvekkili şirket alacağının kaydının iflas idaresi tarafından alacaklı şirketin iflasına karar verilmiş olup söz konusu haklar iflas masasına intikal ettiğinden usulüne uygun alacak kayıt talebi de bulunmadığından tümüyle reddine karar verildiğini, davacı şirketin yıllarca verilen hizmetler karşılığında müvekkili şirkete herhangi bir bedel ödenmediğini, verilen hizmetlerin tamamına dair ilgili belgelerin şirket defterlerine işlendiğini, bu kapsamda düzenlenen faturaları ve sair borçlandırıcı belgeleri mahkemeye sunacaklarını, davacı şirketin müflis şirketten 30.06.2013 tarihi itibariyle yıllara sari verdiği hizmetler dolayısıyla 1.243.430.79 Euro alacağı bulunduğunu, bu Euro alacağının 30.06.2013 tarihi itibariyle karşılığının 3.125.611,00 TL olduğuna, bu alacağının müflis şirket sıra cetveline İİK hükümleri uyarınca kayıt ve kabulüne karar verilmesi gerektiğini, sıra cetvelinin itirazları doğrultusunda düzeltilmesine karar verilmesini, ikinci alacaklılar toplantısına ve diğer toplantılara katılma yönündeki tedbir taleplerinin kabulüne, müvekkilin alacağın ödeme günündeki kur üzerinden tüm ferileri ile birlikte ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir,
CEVAP Müflis … A.Ş İflas Masası’nı temsilen iflas idare memurları cevap dilekçesinde özetle; Almanya’da iflas etmiş olan … adına alacak kayıt talebinde bulunma yetkisinin ancak iflas idaresine ait olup, davacının böyle bir talep yetkisinin bulunmadığını, davacının söz konusu kayıt talebine konu vekaletnamenin düzenlendiği sırada davacı şirket iflas etmemiş ve iflas etmeden düzenlenmiş vekaletname ile alacak kayıt talebinde bulunulduğundan bahisle talep ettiği alacağın kayıt ve kabulünü talep ettiğini ancak iflas kararının verilmesiyle birlikte artık … adına vekillik görevinin sürdürülmesinin mümkün olmadığını, davacının da belirtmiş olduğu gibi … isimli şirket Alman menşeli şirket olup, iflasına karar verildiğini, iflas idaresi üyeliğine … seçilmiş ve mahkeme tarafından atamasının yapıldığını, iflasla birlikte bu müflise ait malvarlığının yönetilmesi için iflas idaresi oluşturulmakta olduğunu, bu hususun Alman İflas Kanunu’nda da açıkça belirtildiğini, dolayısıyla davacının müflis şirkete ait bir alacağı tahsil talep yetkisinin bulunmadığını, iflastan önce müflis şirketin kendisini vekil tayin etmiş olmasının bir hükmü bulunmadığından işbu davayı açma hak ve yetkisinin ancak müflis şirketin iflas idaresine ait olabileceğini, izah edilen nedenlerle davacının iflas idaresinden alacak kayıt ve kabul etme ve işbu davayı açma yetkisi bulunmadığından davanın reddine karar verilmesini talep etmişlerdir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece ”… Davacının alacağının olup olmadığının belirlenmesi için yeni bir bilirkişiden rapor alınmış davacının iflas tarihi itibariyle müflis şirketin defter ve kayıtlarınında görüldüğü gibi bakiye 3.125.611,98 TL alacağı olduğu belirlenmekle bilirkişi raporu gerekçeli ve denetime elverişli bulunmakla hükme esas alınmıştır. Davacı şirket hakkında verilen iflas kararı nazara alınarak davacı vekilinin iflas yöneticisi tarafından görevlendirilmesine ilişkin vekaletname ve eklerinin tercümeleri ile birlikte davacı vekili tarafından sunulduğu anlaşılmıştır. Bu itibarla toplanan deliller, mahkememizce benimsenen bilirkişi raporu, tarafların iddia ve savunmaları hep birlikte değerlendirildiğinde, Davacının benimsenen bilirkişi raporuyla belirlenen alacağının müflisin iflas masasına İİK’nin 235. maddesi gereğince kayıt ve kabulüne” karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili yasal süresi içinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde özetle; öncelikle davacı vekilinin davacı müflis şirketi temsilen gerek alacak kayıt talebinde bulunmaya ve gerekse istinafa konu davayı açmaya yetkisinin bulunmadığı, zira Hamburg Bölge Mahkemesi’nce davacı müflis şirket hakkında iflas kararı verildiği ve geçici iflas yöneticisi olarak atandığı tarihin 01.10.2013 olduğu, davacının sunduğu vekaletnamenin apostilin ise 28.08.2013 tarihini taşıdığı, bu haliyle davacı vekili adına davacı müflis şirketin iflası öncesine ve de sonrası yasaya uygun yetki ve vekaletnamenin bulunmadığı, müflis şirketin bugüne kadar birçok dosyasında ticari defterlerin incelendiği ancak hükme esas alınan bilirkişi raporunda defterlerin çok olmasından kaynaklı incelemenin yapılamadığı ve defterlerin ibraz edilmediğinin belirtilmesinin gerçeği yansıtmadığı, müflis şirketin defterlerinde davacının kayıtlarının tespit edilemiyor olmasına rağmen bilirkişi tarafından davacının alacaklı olduğu tespitinin yapıldığı, müflis şirket tarafından tutulan defterlerin bilirkişiye ibraz edilmesine rağmen iş bu defterlerin incelenmesinin yapılmadığı ve bu haliyle davacının alacağının kabulüne karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu belirtilerek mahkemece verilen kararın kaldırılması talep edilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE HMK’nin 355. ve 357. maddeleri gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle bağlı olarak ve kamu düzenine aykırılık hususlarını da gözetilerek yapılan inceleme neticesinde; Dava, İİK 235. maddesi gereğince açılmış olan sıra cetveline itiraz (kayıt kabul) davasıdır.Mahkemece yapılan yargılama sonucunda davanın kabulüne dair karar verilmiş olup davalı vekilince istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine dairemizce yapılan inceleme sonucunda 30.06.2021 gün ve 2020/359 E. 2021/733 K. sayılı ilamı ile (davanın süresinde açılıp açılmadığının incelenmesi, davalı defterlerinin daha önce aynı mahkemenin 2014/646 Esas sayılı dava dosyasının da incelendi belirtildiğinden iş bu dava dosyasının taraflarının da aynı olması nazara alınarak anılan dosyada yer alan bilirkişi raporlarının incelenmek üzere dosya arasında alınması, anayasal ve yasal zorunluluklara rağmen mahkemece verilen kararın HMK’nin 388 (HMK 297) maddesine aykırı davranılarak kararın gerekçesiz olarak yazılması, davanın hak düşürücü süre içerisinde açıldığının kabulü halinde ise davacının sunulan vekaletnameler nazara alınarak dava açma ehliyetinin bulunup bulunmadığı, davacı şirket hakkında verilen iflas kararı uyarınca davacı vekilinin tasfiye memuru/iflas yöneticisi tarafından görevlendirildiğine dair sunulacak vekaletnamenin dosya arasında alınması, dava dilekçesinde 30.06.2013 tarihi itibariyle 1.243.43,79 Euro alacağın Türk Lirası karşılığı olarak 3.125.611 TL’nin kayıt ve kabulüne karar verilmesi talep edilmesine rağmen davacı vekilince sunulan cevaba cevap dilekçesinde davalı müflis şirketten 30.06.2013 tarihi itibariyle verdiği hizmetler dolayısıyla 1.510. 118,27 Euro ve bunun TL karşılığı 3.795.984,00 TL alacağın kayıt ve kabulüne karar verilmesi belirtildiğinden, davacı tarafa HMK’nin 31. maddesi uyarınca alacak miktarı konusunda açıklama yapılmasına yönelik beyan dilekçesi sunması için süre verilmesi, alınan bilirkişi raporlarında itirazının karşılanmadığı, sağlıklı incelemenin yapılabilmesi için dosyaların hacimli olduğu yönündeki bilirkişiler tarafından yapılan tespitler nazara alınarak bilirkişilere HMK’nin 278 ve 218 maddeleri uyarınca yerinde inceleme yetkisi de verilmesi, yeni kurulacak bilirkişi heyetinden tarafların tüm beyan ve itirazını karşılar mahiyette hüküm kurmaya elverişli denetime açık rapor alınması gibi eksiklikler nazara alınarak davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının HMK’nin 353/1.a.6. maddesi uyarınca kaldırılmasına dair karar verilmiştir. Mahkemece yukarıda belirtilen kaldırma kararına istinaden eksikliklerin tamamlanması amacıyla yazışmalar yapılmış, bilirkişiden yeni rapor alınmış ve davacı vekilinin vekaletnamesini ibraz etmesi için süre verilmiştir. Bilirkişi tarafından düzenlenen raporda özetle; müflis şirketin 2013 yılına ait yevmiye ve kebir defterleri incelenmiş olup, envanter defterlerine ise rastlanılmadığı, incelenen yevmiye defterlerinin açılış ve kapanış bilançolarında, SAP muhasebe sisteminin kullanılması nedeniyle davacı şirkete borcunu gösteren herhangi bir kayıt tespit edilemediği, 2013 yılı kebir defteri incelendiğinde ise şirkete iflas tarihi itibariyle bakiye 3.125.611.98 TL borcunun olduğunun tespit edildiği, davacı şirketin 24.11.2017 tarihli apostil kayıtlarında 1.244.056,75 Euro alacağının olduğunun görüldüğü, huzurdaki davada ise 1.243.430,79 Euro karşılığı 3.125.611,00 TL’nin talep edildiği ve davacının talebinin şirketin defterindeki borç miktarı ile birebir örtüştüğü, 2013 yılındaki kayıtlar nedeniyle 2011 ve 2012 yılı ticari defterlerini incelenmesine gerek kalmadığı, envanter defterinin bilirkişiye ibraz edilmiş veya edilmemiş olmasının hiçbir şekilde borç miktarını etkilemediği, davalı iflas idaresi tarafından mali yönden beyan ettiği itirazları yerinde olmadığı ve davacının iflas tarihi itibari ile müflis şirketten 3.125.611,98 TL alacaklı olduğu, talep 3.125.611,00 TL olduğundan bu alacağın iflas masasına kaydettirilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı görüş ve tespitinde bulunmuştur. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda davanın kabulüne dair karar verilmiş olup davalı vekilince istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. -Davanın süresinde açılıp açılmadığı konusunun incelenmesi: İİK 235. maddede, sıra cetveline itiraz edenlerin, cetvelin ilanından itibaren 15 gün içinde iflasa karar verilen yerdeki ticaret mahkemesine dava açmaya mecbur oldukları, 223. maddenin üçüncü fıkrası hükmünün mahfuz olduğu belirtilmiştir. Maddede düzenlendiği üzere, sıra cetveline itiraz davası açma süresi 15 gündür. Süre, sıra cetvelinin ilanından itibaren başlar. İİK 166. maddedeki gazetelerde yapılan ilanlardan en son ilan tarihinden itibaren işlemeye başlar. İflas masasına alacak yazdırırken, tebligatı kabulü elverişli adres gösterilerek, Adalet Bakanlığı’nca çıkarılan tarifede gösterilen yazı ve tebliğ giderlerini avans olarak vermek suretiyle, İflas İdaresi’nce alınacak kararların kendisine tebliğ edilmesini istemiş olan alacaklılara, alacaklarının kabul veya ret edildiği ayrıca tebliğ edilir (İİK 223. M). Bu alacaklılar için sıra cetveline itiraz davası açma süresi, sıra cetvelinin ilanından itibaren değil, bu tebligatın yapıldığı tarihten itibaren işlemeye başlar. İcra dairesine yazılan müzekkereye verilen cevapta davacının tebliği giderine depo ettiği ve tanzim olunan sonra cetveli ilanı ve masa kararının davacı vekili Av. …’ye tebliğe gönderildiği, … barkot numaralı tebligat parçasının henüz dosyaya gönderilmediği ve PTT sorgulamasında tebliğ tarihi tespit edilemediği, iflas idaresince düzenlenen sıra cetvelinin 26.03.2014 tarihli … Gazetesinde ve Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde ayrı ayrı ilan edildiği, Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi’nin dosyaya henüz dönmediği belirtilmiştir. PTT Bakırköy Posta Dağıtım Müdürlüğü tarafından mahkemeye gönderilen cevabi yazıda … barkot numaralı gönderiye ilişkin dağıtım teslim belgelerini saklama süresinin 5 yıl geçtiği ve anılan tarihe ait evrağın zaman aşımı uğraması sebebiyle arşiv kayıtlarında gönderi kaydına rastlanılmadığı belirtilmiştir. İflas idaresince mahkemeye gönderilen 02.03.2022 tarihli yazıda ise müdürlüğün 2013/49 iflas dosyasından iflas tasfiye işlemlerine başlanan davalı müflis şirketle ilgili olarak istenilen PTT sorgu çıktısının bir örneği mahkemeye gönderilmiş ve yapılan incelemede, … barkot numaralı tebligat parçasının 04. 04.2014 tarihinde posta teslim bordrosu kapatıldığı, son işlem tarihinde 10.04.2015 olduğu belirtilmiş olup uyuşmazlığa konu işbu davanın 03.04.2014 tarihinde açıldığı nazara alındığında, davanın İİK 235. madde de belirtilen 15 günlük hak düşürücü sürede açıldığı sabittir. -Talep edilen miktarın belirlenmesine yönelik HMK’nin 31. maddesi uyarınca davacı vekili tarafından sunulan beyan dilekçesi: Davacı vekilince mahkemeye sunulan 23.12.2021 tarihli beyan dilekçesinde dava dilekçesinde 1.243.43,79 Euro alacağın Türk Lirası karşılığı olan 3.125.611,00 TL alacağın kayıt kabulüne karar verilmesini talep edildiği, cevaba cevap dilekçesinde ise 1.510.118,27 Euro ve bunun TL karşılığı olan 3.795.9864 TL alacağım kayıt ve kabulüne karar verilmesi gerektiğinin belirtildiği ancak cevap dilekçesinde belirtilen rakam farklılığının sehven yazıldığı ve alacak miktarının dava dilekçesinde belirtildiği gibi 1.243.430,79 Euro karşılığı olan 3.125.611,00 TL olduğu ve bu miktar nazara alınarak davanın kabulüne karar verilmesi gerektiği belirtilmiştir.-Davacı vekilinin dava açma yetkisinin bulunup/bulunmadığı konusunun incelenmesi:Davacı vekilince 03.08.2022 tarihli beyan dilekçesi ekinde yer alan evrakların Türkçe tercümelerinin incelenmesinde; Hamburg Yerel Mahkemesince yasal olarak şirket müdürü … tarafından temsil edilen, … Hamburg adresinde yerleşik, Hamburg Genel Mahkemesi Ticaret Sicilinde … numara ile kayıtlı bulunan … unvanı şirketin iflas davasında avukat … 01.10.2013 tarihli kararla iflas masası yöneticisi olarak tayin edildiği ve iş bu belgenin tanzim tarihinin 23.11.2013 olarak belirtildiği anlaşılmaktadır. Davaya konu uyuşmazlıkta 03.04.2014 tarihinde davanın açıldığı ,dosyaya ibraz edilen apostil şerhli vekaletname ve diğer belgelerle birlikte değerlendirme yapıldığında, avukat … 01.10.2013 tarihli kararla iflas masası yöneticisi olarak tayin edildiği, Beşiktaş 3. noterliği vasıtasıyla …yevmiye numaralı apostil şerhli vekaletnamede davacı şirketin avukat …’yü vekil tayin ettiğinin belirtildiği, davacı şirketin İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2021/569 Esas sayılı dava dosyası ile ilgili olarak ise avukat …’nün (dava açıldıktan sonra düzenlenen vekaletname ile) tayin edildiği tespit edilmiştir. Her ne kadar dava açılırken yetkili iflas idaresinin aldığı karar ile düzenlenen vekaletname ibraz edilmemiş ise de, yargılama aşamasında bu eksikliğin giderildiği ve bu nedenle usul ekonomisi nazara alındığında davacı vekilinin yetkili bulunduğunun kabulü gerekmektedir. İş bu nedenle davalı vekilinin aksi yöndeki istinaf sebeplerinin reddine karar verilmiştir. Ancak, dairemizce 30.06.2021 tarih ve 2020/359 E. 2021/733 K. sayılı ilamda ”…Yukarıda belirtilen bilirkişi kök ve ek raporlarında yeterli incelemenin yapılamadığı, bilirkişi heyetinin muhasebeden anlayan bir bilirkişinin tayin edilmesi yönünde 3. ek raporun sunulmuş olduğu, ayrıca raporlarda istinaf dilekçesinde belirtilen itirazları karşılamadığı anlaşıldığından hükme esas alınmasının mümkün bulunmadığı anlaşılmaktadır. İş bu nedenle öncelikle, davalı iflas idaresine davaya konu alacağa ilişkin incelemenin sağlıklı yapılabilmesi amacıyla talebe konu alacak dönemine tekabül eden tüm ticari defterlerin mahkemece belirlenecek inceleme gün ve saatinde, dosyaların hacimli olması nazara alınarak HMK 278 ve 218 maddeleri uyarınca yerinde inceleme yetkisi verilmesi gerektiği de göz önünde bulundurularak hazır edilmesinin sağlanmasına yönelik kesin süre verildiğini belirtir şerhli tebligat çıkartılmalı ve yeniden kurulacak bilirkişi heyetinden taraflarının tüm beyan ve itirazını karşılar mahiyette hüküm kurmaya elverişli, denetime açık rapor alınması gerekmektedir.” belirtilmektedir.Mahkemece, yukarıda belirtilen kaldırma kararından sonra mali müşavir bilirkişiden rapor alındığı ve yukarıda kaldırma kararımızda belirtildiği üzere bilirkişi heyetinin oluşturulmadığı anlaşılmaktadır. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda müflis şirketin 2013 yılına ait envanter defteri sunulduğu belirtilmiş ise de iş bu deftere rastlanılmadığı, yevmiye defterinde davacı şirkete borcunu gösterir herhangi bir kaydı tespit edilemediği ve kebir defterinin 1888. Sayfasındaki bilgiler nazara alınarak davalının, davacıya bakiye 3.125.611.98 TL borcu olduğu belirtilmiştir. Ancak, muhasebe alanında uzman bilirkişilerin olduğu mali müşavirlerden oluşan bilirkişi heyeti oluşturularak ibraz edilen tüm ticari defterler, davacı delilleri incelenerek ve önceki raporlara atıf yapılmak suretiyle bilirkişi heyetince rapor düzenlemelidir. Böylece uyuşmazlığa konu alacağın mevcudiyeti ve miktarı yönünden hiçbir şüpheye mahal bırakılmadan tespit yapılarak hüküm tesisi yoluna gidilmelidir. Açıklanan sebeplerle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının 6100 sayılı HMK’nin 353/1.a.6 maddesi gereğince kaldırılmasına, dairemizin kararına uygun şekilde yargılama yaptıktan sonra yeniden karar verilmek üzere dosyanın mahkemesine iadesine dair karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Davalı tarafın istinaf başvurusunun KABULÜNE, 2-İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin, 2021/569 Esas, 2022/733 Karar sayılı ve 07/09/2022 tarihli kararının HMK’nin 353/1a.6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,3-Dosyanın, Dairemiz kararına uygun şekilde yargılama yapılmak ve yeniden bir karar verilmek üzere mahal Mahkemesine İadesine,4-Harçlar Kanunu gereğince davalı tarafından yatırılan 220,70 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye GELİR KAYDINA, istinaf karar harcının talep halinde davalıya İADESİNE, 5-Davalının yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,7-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362/1-g bendi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 15.02.2023