Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2022/178 E. 2022/557 K. 10.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/178
KARAR NO: 2022/557
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 19. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2020/138
KARAR NO: 2021/751
DAVA TARİHİ: 09/03/2020
KARAR TARİHİ: 13/10/2021
DAVA: İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 10/05/2022
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin, … A.Ş aracısı olarak sunmuş olduğu yazılımsal altyapı sayesinde internet üzerinden alışveriş yapan alıcı ve satıcı arasındaki para aktarımını sağlayan bir ödeme hizmeti şirketi olduğunu, Pazaryeri Sanal Mağaza Sahibi (online satıcı) olan davalı …’nın online oyun firmalarına toplu E-PIN [Electronic Personal Identification Number (oyun içi para)] satışı yaptığını, daha önce … (… A.Ş) ile çalıştığını ve artık müvekkili şirkete ait sistemi kullanmak istediğini söyleyerek 24/10/2019 tarihinde kayıt yaptırarak sistem üzerinden satış yapmak suretiyle ödeme almaya başladığını, müvekkil şirketi ile davalı … arasındaki sözleşmenin online olarak internet üzerinden imzalandığını, ilerleyen zamanda limit artırım talebinde bulunan davalının günlük işlem limitinin 15.000,00 TL’ye çıkartıldığını ancak ilk 4 işleminin ardından davalının sürekli olarak 15.000,00 TL sınırında işlem yaptığı tespit edildiğinden müvekkili şirket yetkilileri tarafından aranarak yasa dışı bahis veya illegal başka bir hizmet verdiği takdirde hakkında işlem yapılacağı ve bu konuda sorumluluğun kendisine ait olduğu hatırlatılarak yapmış olduğu işlemlerle alakalı evrak veya LOG kaydı istendiğini, söz konusu 4 adet işlemin ardından 13 işlem daha yapıldığını davalının yazılı ve sözlü tüm ikazlara rağmen evrak veya log kaydı sunmaması, müvekkilini oyalamaya çalışması ve nihayet telefonlara çıkmamaya başlaması üzerine davalının üyeliği askıya alınarak müvekkili şirket tarafından son iki işlemden birinin tutarının kullanıcının kredi kartına iade edildiğini, başka bir işlemin ise direkt olarak sistem üzerinden müvekkili şirketçe iptal edildiğini, … A.Ş. Risk Birimi yetkilileri ile yapılan görüşmede yetkililerce bunun bir dolandırıcılık taktiği olduğu aslında satıcı ile alıcının aynı kişi veya birlikte hareket eden kişiler olabileceği, birçok ödeme kuruluşu ve aracı şirketin bu şekilde dolandırıldığı ve müvekkili şirketin dikkatli olması gerektiğinin ifade edildiğini, nihayetinde, bahsedilen 13 işlemden 6 tanesinin itiraza uğradığını, diğer 7 adet (birisi iptal ve birisi iade olduğundan 5 adet) işlemin yapıldığı … numaralı karta ilişkin bir itiraz gelmemiş olsa da bu kartla yapılan işlemlerde aynı isimle ve aynı şekilde yapılmış olduğundan işlemlerin itiraza uğramaları ve dolandırıcılık sakıncasının kuvvetle muhtemel olduğunu, bu sebeple davanın belirsiz alacak davası olarak açıldığını, … (… Bankası) numaralı kart hamili … tarafından 04/12/2019 tarihinde bankaya harcama itirazları sunulduğunu ve bu harcama itirazları üye işyeri bankası olan … Bankası tarafından …’ya bildirilerek 7 gün içinde hizmet teminine ilişkin evrak veya log kaydı sunulmadığı takdirde son kullanıcıya iade edilecek miktarın kendilerinden tahsil edileceğinin “Üye işyeri bankası olarak uluslararası kart kuruluşları chargeback kuralları ve 5464 sayılı kanun gereği, yükümlülüklerin zamanında yerine getirilememesinden dolayı, Bankamızda oluşacak mali yükümlülüklerin işyerinize yansıtılması riski bulunduğundan, belirtilen tarihe kadar belgelerin tarafımıza iletilmesini önemle rica ederiz.” şeklinde bildirildiğini, davalı online oyun firmalarına toplu E-PIN [Electronic Personal Identification Number (oyun içi para)] satışı yaptığını ifade ettiği hâlde … isimli kişinin müvekkil şirketten para iadesi istediği sırada cep telefonu satın aldığını söylediğini, Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 11/12/2019 tarihli ve 2019/566 D.iş 2019/580 K. sayılı kararı ile 53.980,00 TL bedelin müvekkili şirketten talep edilmemesine ilişkin ihtiyati tedbir kararı verilmiş ise de …’in satın aldığı telefonlarını geç de olsa teslim aldığını ve hizmet temini itirazını geri çektiğini müvekkili şirkete bildirdiğinden zarar tehlikesinin ortadan kalktığı düşüncesiyle dava açılmadığını ve sonuç olarak tedbir kararının düştüğünü ancak kart hamili … Bankası’ndan gelen cevaba göre hizmet temini itirazının devam ettiğini, …’in chargeback itirazını geri çektiğine ilişkin … Bankası’na sunmuş gibi sahte bir dilekçe örneğini müvekkiline göndererek ihtiyati tedbir kararının düşmesine sebep olduğunu ve müvekkili şirketi tuzağa düşürdüğünü, bu nedenle davalı … ve işlemlerin yapıldığı kart sahibi … hakkında savcılığa suç duyurusunda (Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2019/116027 soruşturma sayılı dosyası) bulunulduğunu, müvekkili şirket tarafından davalıya ulaşılamadığından bankaya hizmet teminine ilişkin evrakların sunulamadığını, bu sebeple banka tarafından 53.980,00 TL’nin kart hamiline iade edilerek müvekkili şirkete yansıtılacağını, her ne kadar ilk ihtiyati tedbir talepleri … sebebiyle düşmüş ise de ortada telafisi mümkün olmayan bir zarar tehlikesi söz konusu olduğundan dava açmadan evvel yeniden ihtiyati tedbir talebinde bulunulduğunu ve İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2020/57 D.İş 2020/63 K. sayılı kararı ile dava konusu miktarın müvekkili şirketten istenmemesine ilişkin ihtiyati tedbir kararı verildiğini, öncelikle tedbirin devamını, davanın …’e ihbar edilmesini, neticeten müvekkil şirket ile davalı … arasındaki sözleşmenin feshi ve işbu sözleşme ile uluslararası kartlı ödeme sistemleri “chargeback” kuralları gereğince davalı …’nın hizmet teminine ilişkin herhangi bir evrak sunmaması sebebiyle almış olduğu 53.980,00 TL’yi (şimdilik) müvekkili şirkete iade etmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP Davalı tarafça cevap dilekçesi sunulmamıştır.
İHBAR OLUNAN İhbar olunan vekili dilekçesinde özetle; Müvekkili …’in, davacı …’nin ödeme hizmeti sağlayıcılığı faaliyetini üstlendiği, davalı Pazaryeri Sanal Mağaza Sahibi (online satıcı) …’nın sanal mağazasından yaptığı alışverişler neticesinde söz konusu davada meydana gelen hukuki ihtilafların odağında kaldığını, davaya konu 6 adet cep telefonu alışverişinin tarihleri ve bedellerinin 31/10/2019 tarihinde 5.949,00 TL, 31/10/2019 tarihinde 7.000,00 TL, 01/11/2019 tarihinde 15.000,00 TL, 04/11/2019 tarihinde 5.000,00 TL, 06/11/2019 tarihinde 15.000,00 TL, 07/11/2019 tarihinde 6.031,00 TL olduğunu, davacı vekili her ne kadar online satıcı davalı …’nın Pazaryeri Sanal Mağazasında E-PIN(oyun içi para) satışı yaptığını, cep telefonu satışı yapmadığını belirtmiş olsa da, bu pazaryeri sanal mağazada legal yahut illegal, hangi ürün ve malların satışının yapıldığını kontrol etme yükümlülüğünün davacıya ait olduğunu, müvekkilinin toplam 53.980 TL’lik alışverişinden sonra sipariş ettiği ürünler kendisine gönderilmediğinden kart hamili sıfatıyla … Bankası’na 04/12/2019 tarihinde harcama itirazlarını sunarak chargeback kuralları gereğince parasının iadesini istediğini, … Bankası’nın ise işbu harcama itirazlarını davacı tarafın üye işyeri bankası olan … Bankası’na ilettiğini ve üye işyeri bankasının asıl muhatap olan davacı şirkette söz konusu işleme ilişkin belge sunulmasını talep ettiğini, davalı … tarafından hizmete ilişkin belge sunulmamasından dolayı müvekkilinin harcama itirazından doğan mali yükümlülüğün işyeri olan davacı tarafa yükletildiğini, her ne kadar müvekkili kabule ilişkin dilekçe sunmuş olsa da sonrasında ilgili mallar ayıplı çıktığından ürünleri TTK çerçevesinde iade ederek süresi içerisindeki bildirim ile harcama itirazına devam ettiğini ayrıca müvekkili tarafından satın alınan ve ayıplı çıkan ürünler iade edilmesine rağmen kendisine ödediği bedeli iade etmeyen davalı … hakkında Lüleburgaz Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunduğunu, müvekkili davanın bir tarafı olmayıp üçüncü kişi konumunda bulunmasına rağmen usul ve yasaya aykırı olarak İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2020/57 D. İş 2020/63 K. sayılı kararı ile müvekkiline ait hesaba ”İhtiyati tedbir talebinin kabulü ile, … Bankası’nın kart hamili …’e itiraza konu 53.980,00 TL’nin bedeli talep etmesinin ve bu tutarı … Bankası A.Ş ‘den tahsil etmesinin açılacak dava kesinleşinceye kadar tedbiren durdurulmasına…” şeklindeki karar ile ihtiyati tedbir konulduğunu belirterek tedbir kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece; “Dava; taraflar arasında ödeme-hizmet-kullanıcı sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili talebine ilişkindir. HMK’nun 114/1-h maddesi gereğince, davacının dava açmakta hukuki yararının bulunması dava şartı olup yargılamanın her aşamasında mahkemece resen dikkate alınabileceği gibi taraflarca da ileri sürülebilir. Hukuki yarar, mahkemeden hukuksal korunma istemi ile bir dava açılabilemesi için, bu davayı açmakta veya hukuki korunma istemekte, “hukuki ve meşru”, “doğrudan ve kişisel” ve “doğmuş ve güncel” haklı bir yararın bulunmasıdır. Somut olayda gerek dosya kapsamından gerekse davacı şirket yetkilisi …’nın isticvaben alınan beyanlarına göre; davacının pazar yeri sağlayıcısı olduğu ve satıcılara sanal pos veren ödeme hizmeti kuruluşu olduğu, davalının ise satıcı olduğu ve davaya konu alacak iddiasının temelinin dava dışı alıcı …’in davalı …’dan satın aldığı ürünün kendisine teslim edilmemesi nedeniyle davalı uhdesine satışa konu bedel olan 53.980,00 TL’nin geçişi sonrası bankaya yapmış olduğu itiraz gereği chargeback kuralları uyarınca banka tarafından davacıya başvurulması ihtimaline karşılık açılmış dava olduğu anlaşılmış olup, mahkememizce 3 no’lu celsede davacı vekilinin alınan beyanı ile de bu husus sabit olmuştur. Buna göre davaya konu edilen alacak hakkında dava dışı banka yahut … tarafından davacıyı borçlandırıcı bir eylem bulunmadığı ve bu alacak miktarının henüz doğmadığı, yine davalı … tarafından haksız olarak ele geçirildiği iddia olunan bedel hakkında davacının alacak hakkı bulunmadığı davacının yapılan satış ilişkisinin tarafı olmadığı gibi salt pazaryeri sağlayıcısı ve ödeme hizmeti kuruluşu olduğu ve henüz kendisi hakkında borçlandırıcı bir işlem meydana gelmediği ve davalı ile dava dışı … arasında yapılan satım ilişkisi nedeniyle meydana gelebilecek zarar hakkında ileride kendisine rücu edilmesi ihtimaline binaen açılan iş bu davada bu aşamada korunmaya değer bir hukuki yarar bulunmadığı kanaatine varılarak; davacının davasının HMK’nun 114/1-h maddesi uyarınca hukuki yarar yokluğu nedeni ile reddine” karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili yasal süre içerisinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde özetle; Dava dilekçesinde ileri sürdüğü hususları tekrar ederek, 13/10/2021 tarihli karar duruşmasında davayı ıslah edeceklerini bildirmelerine rağmen mahkemece ıslah için süre verilmeyerek taleplerinin reddedilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, ihbar olunan …’in harcama itirazının reddi yönünde … Bankası’na yapılan başvurularının … lehine sonuçlandığına ilişkin yazının işbu dilekçe ekinde ibraz edildiğini, banka tarafından ihtiyati tedbir kararı nedeniyle …’e ödeme yapılamadığını, bu durumda hukuki yararın mevcut olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında inceleme; 6100 sayılı HMK’nun 355.maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılmış, kamu düzenine aykırılık olup olmadığı ise re’sen gözetilmiş ayrıca HMK’nun 357. maddesindeki “İlk derece mahkemesinde ileri sürülmeyen iddia ve savunma istinafta dinlenemez ve istinafta yeni delillere dayanılamaz” kuralı nazara alınmıştır.Dava, taraflar arasında imzalandığı belirtilen ödeme hizmeti kullanıcı sözleşmesi kapsamında, davalı şirketin sistem üzerinden yaptığı satışlara ilişkin kart hamilince itiraz edilmesi sebebiyle, davacı şirket hesabından kart sahibi bankaya aktarılacağı iddia edilen bedellerin davalıdan tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece hukuki yarar dava şartı yokluğundan davanın reddine karar verilmiştir. Davacı vekilinin istinaf sebeplerinden biri davayı ıslah edeceklerini bildirmelerine rağmen mahkemece ıslah için süre verilmeyerek taleplerinin reddedilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu yönündedir. 6100 sayılı HMK’nın “ıslah ve maddi hataların düzeltilmesi” başlığı altında 176 ile 182. maddeleri arasında ıslah düzenlenmiştir. Islah tarafların iddia ve savunmaları çerçevesinde yaptığı usul işlemlerini, kanunda öngörülen sınırlar içinde düzeltmeye yarayan, iddia ve savunmanın genişletilmesi ve değiştirilmesi yasağının istisnası olan bir hukuki imkan (Pekcanıtez Usul, Prof. Dr.Hakan Pekcanıtez, Prof.Dr. Muhammet Özekes, Doç.Dr.Hülya Taş Korkmaz, Doç.Dr.Mine Akkan, Cilt.II, s.1487) olarak tanımlanmaktadır. Islah, mahkemeye yöneltilen tek taraflı ve açık bir irade beyanı olup şartları yerine getirildiği takdirde ıslahın yapılabilmesi, karşı tarafın ve mahkemenin kabulüne bağlı değildir. Islah yoluna başvurulmak istendiğinde bu yönde yazılı veya sözlü bir talebin olması gerekir. Kanunun davanın tamamen ıslahını düzenleyen 180. maddesine göre, davasını tamamen ıslah ettiğini bildiren taraf, bu bildirimden itibaren bir hafta içinde yeni bir dava dilekçesi vermek zorundadır. Aksi halde, ıslah hakkı kullanılmış sayılır ve ıslah hiç yapılmamış gibi davaya devam edilir. HMK 181. maddesine göre, kısmen ıslaha başvuran tarafa ıslah ettiği usul işlemini yapması için bir haftalık süre verilir, bu süre içinde ıslah edilen işlem yapılmazsa ıslah hiç yapılmamış gibi davaya devam edilir. Islahın ne zamana kadar yapılacağı HMK’nun 177. maddenin birinci fıkrasında “Islah, tahkikatın sona ermesine kadar yapılabilir.” şeklinde düzenlenmiştir. Mahkemece yargılamanın sonuçlandırıldığı 13/10/2021 tarihli celsede, davacı vekilinin “bizim ıslah talebimiz olacaktır, ıslah dilekçesi ile davamızı menfi tespit davası ile devamını isteyeceğiz, süre verilsin.” beyanında bulunduğu, mahkemece “davacı vekilinin istemi yerinde görülmediğinden reddine karar verildi.” şeklinde karar verilerek, ardından tahkikatın sonuçlandığının bildirildiği anlaşılmaktadır. Mahkemece ıslah istemi reddedilmiş ise de, bu yönde bir gerekçe yazılmadığı gibi davacı vekili tarafından ıslah beyanının tahkikatın sona ermesinden önce yasal düzenlemeye uygun olarak bildirilmesine rağmen davacı yana, ıslah için gerekli usuli işlemlerin tamamlanması yönünde önel verilerek usulüne uygun olarak yapıldığı takdirde ıslah sonucu ileri sürülen talep çerçevesinde inceleme ve değerlendirme yapılmaması hatalıdır. Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin sair istinaf sebepleri incelenmeksizin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının 6100 sayılı HMK’nun 353/1.a.6 maddesi uyarınca kaldırılmasına, dairemizin kararına uygun şekilde yargılama yapıldıktan sonra yeniden karar verilmek üzere dosyanın mahkemesine iadesine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile İstanbul 19. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2020/138 E. 2021/751 K. Sayılı 13/10/2021 tarihli kararının 6100 sayılı HMK’nun 353/1.a.6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, 2-Dosyanın, Dairemiz kararına uygun şekilde yargılama yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere mahal mahkemesine İADESİNE, 3-Davacı tarafça yatırılan 162,10 TL istinaf başvuru harcının Hazineye irat kaydına, 4-Davacı tarafından yatırılan istinaf karar harcının talep halinde ilk derece mahkemesince iadesine, 5-Davacının yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 7-Yatırılan gider avansından kalan kısmın davacıya ilk derece mahkemesince iadesine, 8-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362/1.g bendi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 10/05/2022