Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2022/1753 E. 2023/704 K. 03.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/1753
KARAR NO: 2023/704
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2020/631
KARAR NO: 2021/283
DAVA TARİHİ: 09/12/2014
KARAR TARİHİ: 13/04/2021
DAVA: Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 03/05/2023
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, müvekkili ile davalılar arasında sayaç okuma işini konu alan hizmet alım sözleşmeleri imzalandığını, davalıların çalıştırdığı dava dışı işçiye, mahkeme kararına dayalı işçilik alacaklarının, icra takibi sonucunda müvekkili kurum tarafından ödendiğini, söz konusu borçtan davalıların sorumlu olduğunu ileri sürerek 54.497,26 TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep ve dava etmiştir. Dava Asliye Hukuk Mahkemesinde açılmış, İstanbul Anadolu 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 01/07/2015 tarihli 2014/570 E. 2015/307 K. sayılı kararı ile; “taraflar arasıdaki sözleşme uyarınca bu borçtan davalıların sorumlu olduğu gerekçesiyle davanın kabulü ile 54.497,26 TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline” karar verilmiştir. Kararın temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 23. Hukuk Dairesi’nin 01/11/2018 tarihli 2016/783 E. 2018/5055 K. sayılı ilamı ile; “…mahkemece, uyuşmazlığın, tacir olan tarafların ticari işletmesi ile ilgili ve dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan TTK’nın 4. maddesi uyarınca nispi ticari dava niteliğinde olduğu, bu itibarla, 6100 Sayılı HMK’nın 114/1-c ve 115/2. maddeleri uyarınca mahkemenin görevine ilişkin dava şartı noksanlığı bulunduğu gerekçesiyle, davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken, uyuşmazlığın esası incelenerek yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır….” gerekçesiyle bozulmasına karar verilmiştir. Bozma ilamına uyan İstanbul Anadolu 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 25/04/2019 tarihli 2018/551 E. 2019/205 K. sayılı kararı ile; “uyuşmazlığın, tacir olan tarafların ticari işletmesi ile ilgili ve dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan TTK’nın 4. maddesi uyarınca nispi ticari dava niteliğinde olduğu, bu itibarla, 6100 Sayılı HMK’nın 114/1-c ve 115/2. maddeleri uyarınca mahkemenin görevine ilişkin dava şartı noksanlığı bulunduğu gerekçesiyle, davanın usulden reddine” karar verilmiştir.Kararın kesinleşmesi üzerine dosya İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi’ne tevzi edilmiştir. İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 13/04/2021 tarihli 2020/631 E. 2021/283 K. sayılı kararı ile; “taraflar arasında düzenlenmiş sözleşme uyarınca davacının herhangi bir sorumluluğunun bulunmadığı, işçilerin alacaklarından davalıların sorumlu olduğu” gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş, bu karara karşı istinaf yoluna başvurulması üzerine dosya Dairemize gönderilmiştir.Emsal mahiyette Yargıtay 6. Hukuk Dairesi’nin 01/11/2022 tarihli 2022/3039 E. 2022/5071 K. sayılı ilamında; “Davacı vekili; müvekkilleri ile … Birliği arasında danışmanlık sözleşmesi imzalandığını, müvekkillerinin sözleşme gereği üzerlerine düşen tüm hak ve yükümlülükleri yerine getirdiklerini, ücretlere hak kazandıklarını, davalının haksız ve kötü niyetli olarak müvekkillerinin sözleşmeden doğan alacaklarının ödemediğini belirterek sözleşmeden doğan alacaklarının tam ve kesin olarak tespitine, belirlenebilmesinin mümkün olduğu anda arttırılmak üzere fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 10.000,00 TL’nin alacağın doğduğu tarihten itibaren reeskont faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş, davayı ıslah ederek eksik harcı ikmal etmiştir… İlk derece mahkemesince 20.11.2014 tarihli ilamla mahkemenin yetkisizliğine dair verilen karar Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin 25.06.2015 gün, 2015/7131 Esas ve 2015/21752 Karar sayılı ilamıyla bozulmuştur. Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama neticesinde; davacı tarafın danışmanlık sözleşmesinin 4.1 maddesinde düzenlenmiş yükümlülüklerin yerine getirilerek başarı ücretine hak kazanıldığını ispatlayamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi tarafından, taraflar arasında imzalanan 11.03.2010 tarihli danışmanlık sözleşmesi kapsamında davacıların üstlendiği, davalıya ait taşınmazların projelendirilmesi ve davalı birliğin bankaya olan borcun yapılandırılması edimlerini yerine getirdiği, sözleşmede kararlaştırılan toplam proje bedelinin %1 oranında danışmanlık ücretine hak kazandıkları gerekçeleriyle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir. 6100 Sayılı HMK’nın 373/4 maddesi; “Yargıtayın bozma kararı üzerine ilk derece mahkemesince bozmaya uygun olarak karar verildiği takdirde, bu karara karşı temyiz yoluna başvurulabilir” hükmünü, geçici 3/2 maddesi; “Bölge Adliye Mahkemelerinin göreve başlama tarihinden önce verilen kararlar hakkında, kesinleşinceye kadar 1086 Sayılı Kanun’un 26.09.2004 tarihli ve 5236 Sayılı Kanun’la yapılan değişiklikten önceki 427. ve 454. madde hükümlerinin uygulanmasına devam olunur. Bu kararlara ilişkin dosyalar Bölge Adliye Mahkemelerine gönderilemez” hükmünü içermektedir. Yukarıda açıklanan yasa maddelerinin düzenleniş amacı, Bölge Adliye Mahkemelerinin göreve başlama tarihinden önce verilen kararlara karşı Yargıtay yoluna başvurulmasını ve karar kesinleşinceye kadar kanun yolu denetiminin Yargıtay tarafından yapılmasını sağlamaktır. İş bu dosyaya konu dava, 25.06.2015 tarihinde Yargıtay incelemesinden geçtiğine göre, ilk derece mahkemesince verilen kararın HMK’nın geçici 1. maddesi ve geçici 3/2. maddesi uyarınca temyiz incelemesi görevi Yargıtay Dairelerine ait bulunduğundan İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesinin 13.04.2022 tarihli, 2020/2189 Esas ve 2022/456 Karar sayılı yok hükmünde olan kararı kaldırılmak ve istinaf dilekçesi de temyiz dilekçesi olarak kabul edilmek suretiyle ilk derece mahkemesi kararının temyiz incelemesi yapılmıştır…” gerekçesiyle, daha önce sadece usul yönünden incelenmiş olsa bile Yargıtay denetiminden geçmiş dosyalarda, ilk derece mahkemesi tarafından yeniden verilen karara karşı temyiz yasa yolunun açık olduğuna ve inceleme görevinin Yargıtay Dairelerine ait olduğuna işaret edilmiştir. İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 13/04/2021 tarihli 2020/631 E. 2021/283 K. sayılı kararı kararında istinaf yasa yolunun açık olduğu belirtilmiş ise de; 6100 sayılı HMK’nın Geçici 3. maddesi; “(1) Bölge adliye mahkemelerinin, 26/9/2004 tarihli ve 5235 sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanunun geçici 2 nci maddesi uyarınca Resmî Gazete’de ilan edilecek göreve başlama tarihine kadar, 1086 sayılı Kanunun temyize ilişkin yürürlükteki hükümlerinin uygulanmasına devam olunur. (2) Bölge adliye mahkemelerinin göreve başlama tarihinden önce verilen kararlar hakkında, kesinleşinceye kadar 1086 sayılı Kanunun 26/9/2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki 427 ilâ 454 üncü madde hükümlerinin uygulanmasına devam olunur. Bu kararlara ilişkin dosyalar bölge adliye mahkemelerine gönderilemez. (3) Bu Kanunda bölge adliye mahkemelerine görev verilen hallerde bu mahkemelerin göreve başlama tarihine kadar 1086 sayılı Kanunun bu Kanuna aykırı olmayan hükümleri uygulanır.” Aynı Yasanın 373/4. fıkrası ise “…Yargıtayın bozma kararı üzerine ilk derece mahkemesince bozmaya uygun olarak karar verildiği takdirde, bu karara karşı temyiz yoluna başvurulabilir…” şeklindedir. Somut olayda, yerel mahkemece Yargıtay 23. Hukuk Dairesi’nin bozma ilamına uyularak yargılama yapılıp yeniden karar verildiğinden, HMK’nın 373/4. maddesi gereğince, mahkemece verilen bu hüküm istinaf kanun yoluna değil, temyiz kanun yoluna tabi olacaktır. Yukarıda açıklanan nedenlerle, HMK’nın 373/4 madde ve fıkrasının amir hükmü gereği bozma üzerine ilk derece mahkemesince bozmaya uyularak verilen kararlara karşı, hangi tarihte verildiğine bakılmaksızın temyiz kanun yoluna başvurulabilecek olup, temyiz incelemesini yapma görev ve yetkisi Yargıtay’ın ilgili hukuk dairesine aittir. İlk derece mahkemesinin istinaf kanun yolunun açık olduğu belirtmesi, başvuranın haklarını ortadan kaldırmayacağından, yukarıda yer verilen emsal nitelikte Yargıtay 6. Hukuk Dairesi’nin 01/11/2022 tarihli 2022/3039 E. 2022/5071 K. sayılı ilamı da nazara alınarak, daha önce dosya incelemesinin Yargıtay 23. Hukuk Dairesi’nce yapılmış olması nedeniyle Yargıtay’a gönderilmek üzere İlk Derece Mahkemesine iadesine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarı açıklandığı üzere; 1-6100 sayılı HMK’nın 373/4.maddesi dikkate alınarak Dairemizin GÖREVSİZLİĞİNE, 2-Dosyanın 5236 sayılı kanunla yapılan değişiklik öncesi 1086 sayılı HUMK’nda düzenlenen temyize ilişkin hükümlere göre işlem yapılması için ilk derece mahkemesine GERİ ÇEVRİLMESİNE, 3-Dairemiz esasının bu şekilde kapatılmasına, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 352/1. Maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 03/05/2023