Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2022/1687 E. 2022/1362 K. 30.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/1687
KARAR NO: 2022/1362
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2022/417 Esas
ARA KARAR TARİHİ: 09/06/2022
DAVA: Tapu İptali Ve Tescil (Satın Almaya Dayalı)
KARAR TARİHİ: 30/11/2022
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ Davacı vekili ihtiyati tedbir talepli dava dilekçesi ile; Davalı kooperatif ile diğer davalılar bir gayrimenkul satış vaadi ve kat karşılığı inşaat sözleşmesi imzaladıklarını ve bu sözleşme uyarınca davalı kooperatif yüklenici sıfatıyla diğer davalılar arsa sahiplerine ait taşınmaz üzeride inşaat yapımına başladığını, bu sözleşmeye istinaden onaylı proje zemin+7 katlı olmak üzere toplam 12 adet blok olup davacı müvekkil davalı kooperatife üye olmak suretiyle bu projeden kendisine daire tahsis edildiğini ve ortaklık senedi düzenlendiğini, davalı kooperatif tarafından inşaatlar tamamlanarak bitirildiğini, kat irtifakları tesis edilip kura çekimleri gerçekleştirildiğini, kooperatif üyelerine ait olacak bağımsız bölümler kooperatif kayıtlarında ferdileştirilmek suretiyle ortaklara tahsis edildiğini, Kooperatif paylaşım protokolünde de görüleceği üzere … Blok … numaralı bağımsız bölüm müvekkiline tahsis edildiğini, tahsis edildiği tarihten itibaren yaklaşık 20 senedir kesintisiz müvekkilin zilyetliğinde olduğunu, Ancak inşaatlar tamamlanarak bitirilmiş, kat irtifakları tesis edilmiş olmasına karşın geç teslim gerekçesiyle davalı arsa sahipleri sözleşmenin feshi talepli bir dava açmışlarsa da taraflar 20.07.2006 tarihinde imzaladıkları sulh anlaşması ile anlaştıklarını, iş bu sözleşme ile taraflar inşaattaki bağımsız bölümleri paylaşmış onaylı projeye dahil olmayan kaçak katlar yapıp bağımsız bölümleri büyütüp aralarında paylaşarak ve yükleniciye ait olan işler için teminat olarak üyelerinin rızası ve bilgisi dışında biri müvekkilime ait olan bir çok bağımsız bölümü teminat olarak arsa sahiplerinin uhdesine kooperatif genel kurul kararı alınmadan hukuka aykırı olarak bırakıldığını, kooperatif kayıtlarından teminat olarak arsa sahiplerine bırakılan dairelerden müvekkile ait olan dairenin müvekkile tahsis edildiği kayıtlardan açıkça görülmesine rağmen davalı arsa sahipleri tarafından kötüniyetle teminat olarak alındığını, ve ayrıca hiç bir menfaatleri kalmamalarına rağmen, kaldı ki olabilecek taleplerine kıyasla aşkın şekilde haksız olarak dava konusu taşınmazın da içinde bulunduğu onu aşkın bağımsız bölüm haksız ve hukuka, hakkaniyete aykırı olarak uhdelerinde tutulduğunu belirterek öncelikle teminat amaçlı davalı arsa sahiplerinin uhdesinde bırakılan davaya konu Çekmeköy İlçesi, … Mah. … parsel … blok … numaralı bağımsız bölüm davalı arsa sahipleri tarafından izale-i şüyu çekişmesine dahil edilerek icra memurluğu aracılığıyla satılma riski içerisinde olduğundan satış, cebri satış, üçüncü sahışlara devir ve temlikinin önlenmesi açısından tapu kaydına öncelikle teminatsız ihtiyadi tedbir konulmasına, taleplerinin kabul edilmemesi halinde, dava konusu taşınmaza davalıdır şerhi konulmasına karar verilmesini talep etmiştir.Mahkemenin 09/06/2022 tarihli ara kararı ile “Eldeki tapu iptal tescil davasına konu dava incelendiğinde, izale-i şuyu davası sonucunda taşınmazın icra yoluyla satışının engellenmesi yönünde tedbir kararı verilemeyeceği görülmekle bu talebin reddine, taşınmazın rızaen 3.kişilere devrinin önlenmesine ilişkin tedbir talebinin kabulüne, davacı tarafça taşınmaz değerinin bildirilmediği görülmekle bu aşamada teminat miktarı olarak 250.000,00 TL belirlenmesine, davalıdır şerhinin mahiyet itibariyle ihtiyati tedbir olmadığı, Türk Medeni Kanunun 1010.maddesinde düzenlendiği görülmekle davalıdır şerhi talebinin kabulüne karar verilmiştir.Verilen ara karara karşı davacı vekili tarafından dava dilekçesindeki nedenler tekrarlanarak ve ayrıca takdir edilen teminat miktarın çok yüksek olduğu belirtilerek istinaf yasa yoluna başvurulmuştur.Dava, kooperatif üyeliğinden kaynaklı tapu iptal tescil istemine ilişkin olup uyuşmazlığın, davaya konu bağımsız bölümünün, izale-i şuyu davası sonucunda taşınmazın cebri icra yoluyla satışının tedbiren durdurulması istemine ilişkindir.Geçici hukuki korumaların bir türü olan ihtiyati tedbirin şartları 6100 sayılı HMK’nun 389 uncu maddesinde düzenlenmiş olup, anılan düzenleme “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir.” hükmünü haizdir. Anılan hükümde de açıkça belirtildiği üzere, ihtiyati tedbir kararı, bir hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında uygulanacak geçici bir hukuki korumadır. İhtiyati tedbir verilebilmesinin en önemli şartlarında biri, ihtiyati tedbir sebebinin mevcut olmasıdır. Kanunda bu husus genel olarak düzenlenmiş, hâkime oldukça geniş bir takdir alanı bırakılmıştır.(m. 389/1). Kanun, burada “mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından” söz etmektedir. Bu hüküm dikkate alındığında, mevcut durumun değişmesi hâlinde,hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşması,hakkın elde edilmesinin tamamen imkânsız hâle gelmesi,gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğması tehlikesi varsa, ihtiyati tedbir sebebi var kabul edilecektir. Hâkim kararında somut sebep gösteremiyor, bunu en azından açıklayacak veya asgari ölçüde ikna edecek delil değerlendirmesi yapamıyor, yaklaşık ispat ölçüsünü yakalayamıyorsa tedbire karar vermemelidir. Ancak bu da hiçbir zaman tam bir ispat seviyesinde ispat şartına dönüşmemelidir.(Pekcanıtez,Hakan/Atalay,Oğuz/Özekes Muhammet; Hukuk Muhakemeleri Kanunu Hükümlerine Göre Medeni Usul Hukuku, 11. Bası, Ankara 2011-Sh.715-717) (Yüksek Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin 24/04/2012 gün ve 2011/15388 esas,2012/6651 karar sayılı ilamında belirtildiği gibi) Somut olayda; davacı, davalı kooperatif üyesi olduğunu, davalı kooperatif ile arsa sahibi diğer davalılar arasında kat karşılığı inşaat sözleşmesi düzenlendiğini, yüklenici davalı kooperatif tarafından inşaatın tamamlandığını, ancak davalı arsa sahipleri ile davalı kooperatif arasındaki bir takım ihtilaflar nedeniyle davacıya tahsis edilen bağımsız bölümün teminat amacıyla arsa sahiplerinin uhdesinde bırakıldığını, oysa arsa sahipleri kat karşılığı inşaat sözleşmesi doğrultusundaki oran üzerinden bağımsız bölümleri adına tescil almakla kalmayıp kaçak yapılan kattlardaki bağımsız bölümleri de kat karşığı inşaat sözleşmesi oranın üzerinden davalı koopertaif ile paylaşıp dava konusu sitede ki tüm taşınmazlarını satıp site ile bir bağı kalmadığını, teminat olarak 3.kişi olan kooperatif üyelerine ait olan bağımsız bölümleri de kooperaif ile arsa sahipleri aralarında yaptıkları Sulh sözleşmesine dayanarak iskan alınamaması nedeniyle uhdesinde tutmaya devam ettiğini, iskan alınmamasının sebebide, arsa sahipleri ve o zaman ki mevcut kooperatif yönetimi tarafından kaçak katların yapılması ve bağımsız bölümlerin projeye uygun yapılmaması olduğunu iddia ederek, dava konusu müvekkilline ait bağımsız bölümün, arsa sahipleri tarafından izale-i şuyu çekişmesine dahil edilmesi nedeniyle, satılıp paraya çevrilmesi riski içerisinde bulunduğundan cebri satışının tedbiren durdurulmasını talep etmiştir.Mahkemece, davacının taleplerinin kısmen kabulü ile bağımsız bölümün 3. Kişilere devrinin önlemesi amacıyla ihtiyati tedbir kararı verilmiş ancak izale-i şuyu davası sonucunda taşınmazın icra yoluyla satışının engellenmesi yönünde tedbir kararı verilemeyeceğinden bu yöndeki tedbir talebinin reddine karar verilmiş ise de tedbir talep edilen izale-i şuyu davası sonucu, işbu davada husumet yöneltilen davalı arsa sahiplerini ve dava konusunu doğrudan etkilediğinden bu yönde tedbir kararı verilmesinde bir engel bulunmamaktadır. Mahkemenin gerekçesinde ifade ettiği, ihtiyati tedbir kararın, üçüncü kişilerce başlatılan takipte taşınmazın cebren icra yolu ile satışının durdurulmasını engel teşkil etmediği yönündedir. Bu itibarla dosyaya ibraz edilen davalılar arasında düzenlenen gayrimenkul satış vaadi ve kat karşılığı inşaat sözleşmesi ile 20/07/2006 tarihli sulh anlaşması örneği, tapu kaydı, davacıya ait kooperatif kayıtları, İstanbul … İcra Müdürlüğü … sayılı dosyasından kooperatife gönderilen satış ilanı ve dava dilekçesine eklenen deliller dikkate alındığında bu aşamada yaklaşık ispat koşulu gerçekleştiği kabulü ile tedbir kararı verilmemesi halinde telafisi imkansız zararların doğma ihtimali bulunduğu anlaşılmakla 6100 sayılı HMK’nun 389 ve devamı maddeleri uyarınca davalı arsa sahipleri arasında görülen izalei şuyu davası sonucunda dava konu bağımsız bölümün cebri icra sonucu satışının engellenmesi yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesi gerekirken bu yöndeki talebin reddine karar verilmesi hatalı olmuştur. Mahkemece, davacı tarafça taşınmaz değerinin bildirilmediğinden şimdilik teminat miktarı 250.000,00 TL belirlenmiş ise de teminat miktarının yüksek olduğu, taşınmazın değeri tespit edildikten sonra teminat miktarı mahkemece yeniden takdir edileceği gözetilerek bu aşamada HMK 392. Maddesi hükmü uyarınca teminat miktarı 100.000,00 TL olarak kararlaştırılmıştır.Yukarıda açıklanan gerekçelerle, davaya konu bağımsız bölümünün, izale-i şuyu davası sonucunda taşınmazın cebri icra yoluyla satışının tedbiren durdurulması isteminin reddine ilişkin karara itiraz eden davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK. 353/1.b.2 maddesi uyarınca kabulüne, ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına, kazanılmış haklar gözetilirek uyuşmazlık konusu olan hususlar ve dosyadaki mevcut belgelere göre teminat mukabilinde ihtiyati tedbir kararı verilmesine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile İstanbul Anadolu 10 Asliye Ticaret Mahkemesinin 2022/417 Esas sayılı dosyasında verilen 09/02/2022 tarihli davaya konu bağımsız bölümünün, izale-i şuyu davası sonucunda taşınmazın cebri icra yoluyla satışının tedbiren durdurulması talebinin reddine yönelik ara kararının HMK’nın 353/1-b-2. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA ve YENİDEN KARAR VERİLMESİNE,1-Davacıların ihtiyati tedbir talebinin kabulü ile davaya konu Çekmeköy İlçesi, … Mah. … Parsel … Blok … numaralı taşınmazın rızaen 3. kişilere devir ve temliki ile davalı arsa sahipleri arasında görülen izale-i şuyu davası sonucunda taşınmazın cebri icra yoluyla satışının önlenmesine ilişkin ihtiyati tedbir talebinin 100.000,00 TL teminat mukabilinde kabulüne, taşınmaza davalıdır şerhi işlenmesine,2-Davalıdır şerhi için tapuya müzekkere yazılmasına,3-Kabul edilen ihtiyati tedbir talebi yönünden teminatın yatırılması halinde tapuya ve ilgili icra müdürlüğüne müzekkere yazılmasına,4-HMK 393/1 maddesi uyarınca ihtiyati tedbir kararının tebliğinden itibaren 1 hafta içerisinde uygulanmasına, aksi halde tedbir kararı kendiliğinden kalkacağının İHTARINA,5-Davacılarca yapılan istinaf başvurma harcının hazineye irat kaydına, karar harcın istem halinde davacılara iadesine, 6-İstinaf kanun yoluna başvuran davacılarca yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına, 7-İstinaf kararının ilk derece mahkemesince taraflara tebliğ edilmesine,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1.b.2 bendi ile aynı Kanunun 362/1.f maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.30/11/2022