Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2022/1657 E. 2022/1317 K. 16.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/1657
KARAR NO: 2022/1317
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2021/1136 (DERDEST)
ARA KARAR TARİHİ: 21/10/2022
DAVA: Konkordato (Adi Konkordatodan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 16/11/2022
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Alacaklı Sosyal Güvenlik Müdürlüğü vekilinin 21/09/2022 tarihli dilekçesini özetle; Kurumlarının prim alacaklarının açıkça işletme gideri olduğunu, mahkemenizce iş bu işletme giderlerinin vadesinde ve tam olarak borçlu şirket tarafından ödenmesi gerektiğine dair karar alınmasını, tereddüt hasıl olması halinde bu hususun incelenerek bu konuda bilirkişi raporu alınmasına karar verilmesini, bu nedenle prim alacaklarının ihtiyati tedbir kapsamında olmadığından takip ve takas yasağına tabi tutulmamasına karar verilmesini, kurumlarının 6183 sayılı kanuna tabi prim alacaklarının ve gecikme zamlarının İşletme faaliyet gideri kapsamında olduğunun tespiti ve prim alacaklarının ve ferilerinin vadesinde ve tam olarak ödenmesine karar verilmesini talep etmişlerdir. Mahkemenin 21/10/2022 tarihli ara kararı ile; “…Sonuç olarak, alacaklı kurumun geçici mühletin ilan tarihi ve sonrasında oluşan prim alacaklarının Mahkememizce verilen tedbir kapsamının dışında olduğu ve bu alacaklar ile ilgili olarak icra takibi yapılabileceği, icra takibi yapılabildiğine göre de takas ve mahsup işlemlerinin de yapılabileceği…” gerekçesiyle; “1-Alacaklı SGK’nın geçici mühlet ilan tarihi ve sonrasında doğmuş prim alacaklarının Mahkememizce verilen tedbirlerin kapsamı dışında olduğunun tespiti ile bu alacaklar ile ilgili olarak icra takibi yapılabileceği gibi takas-mahsup işleminin yapılabileceğine, Mahkememizce verilen tedbirlere bu şekilde açıklama getirilmesine, 2-Tarafların menfaat dengesi gözetilerek alacaklı SGK tarafından geçici mühletin ilan tarihi ve sonrasına ait prim borçları nedeniyle yapılan tüm kesintiler ile Mahkememizce verilen ara karar tarihinden sonra yapılacak tüm kesintilerin Mahkememizce verilen ara kararın kesinleşmesine kadar SGK tarafından açılan/açılacak emanet bir hesapta tutulmasına, bu konuda SGK İl Müdürlüğüne müzekkere yazılmasına” karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili yasal süre içerisinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde özetle; Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2021/1136 Esas sayılı dosyasında görülmekte olan konkordato davasında ihtiyati tedbir taleplerinin reddedilmesi üzerine Dairemizin 19/01/2022 tarih 2022/43 E. 2022/38 K. sayılı kararıyla “Davacı şirketin hakediş bedellerinin SGK tarafından kendi alacaklarına takas- mahsup edilmesinin ÖNLENMESİNE” kesin olarak karar verildiğini, bu kararın uygulanması için mahkemeye talep dilekçesi sunduklarını, yerel mahkemece SGK prim alacaklarının “İstinaf kararında takas-mahsup yasağı ile ilgili bir ayrım yapılmamış ise de, konkordatonun niteliği ile bağdaşan tedbirin davacının alacaklı kurum nezdinde oluşuşan geçici mühlet tarihinden önceki borçlarına ilişkin olduğunun yorumlanması konkordatonun niteliği ve amacı gözetildiğinde daha doğru bir yorum olacaktır.” şeklinde kendi vermediği bir karar hakkında yorum yaparak açıklama getirme şeklinde ara karar tesis edildiğini, tedbir kararının açık olmasına ve herhangi bir yoruma ihtiyaç olmamasına rağmen yerel mahkemece kanunda yer almayan bir yorumla kesin mahiyette üst mahkeme kararının konkordato komiser heyeti ve bilimsel mütalaaya aykırı olarak değiştirilerek uygulanmasının imkansız hale getirildiğini beyan ederek, hukuka aykırı kararın kaldırılmasını ve verilen tedbir kararları gereğince davacı şirketlerin hak edişleri üzerine her ne sebeple olursa olsun takas-mahsup uygulanmaksızın davacı şirketlere ödenmesi ve bu kararın yerine getirilmesi adına İstanbul Topkapı Sağlık Sosyal Güvenlik Merkezi Müdürlüğü ile İstanbul Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğüne ihtaratlı müzekkere yazılmasını, ihtiyati tedbir kararının yerine getirilmekten çekinilmeye devam edilmesi halinde HMK 398. Maddesi uyarınca tedbire muhalefetten ilgililer hakkında işlem yapılması yönünde karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında inceleme; 6100 sayılı HMK’nın 355.maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılmış, kamu düzenine aykırılık olup olmadığı ise re’sen gözetilmiş ayrıca HMK’nın 357. maddesindeki “İlk derece mahkemesinde ileri sürülmeyen iddia ve savunma istinafta dinlenemez ve istinafta yeni delillere dayanılamaz” kuralı nazara alınmıştır.Dava, borçlu şirketler hakkında geçici ve kesin mühlet verilerek tedbirlere hükmedilmesi, nihayetinde konkordatonun tasdik edilmesi istemine ilişkindir. Dairemizin 19/01/2022 tarihli 2022/43 E. 2022/38 K. sayılı kararında; “…Davacı şirket hastane işletmekte olup, geçici komiser heyetinin raporunda 2021 yılı ilk 10 ayına ilişkin 177.689 toplam hasta sayısının %87,43 oranına isabet eden 155.354 kişinin SGK’lı olduğu ve SGK’lı hastalardan elde edilen 78.235.469,33 TL tutarında kaynağın ise şirketin 102.082.573,32 TL tutarında toplam cirosu içerisindeki payının %76,64 oranına isabet ettiği belirlenmiştir. Yani davacı şirket cirosunun önemli bir kısmının SGK’lı hastalardan sağlandığı için davacının SGK ile akdetmiş olduğu sözleşmelerin iptali yada sözleşme iptal edilmeksizin davacı şirketin faaliyetinin önlenmesine yönelik işlemlerin yapılması halinde konkordatonun başarı ihtimalini etkileyeceği açıktır. Yine bu sözleşmeler kapsamında davacı şirketin elde edeceği gelir üzerinden SGK tarafından davacı şirketin ceza veya borçlarına ilişkin hakedişlerinden kesinti yapılması İİK 294 hükmüne aykırılık teşkil edecek ve alacaklılar arasında eşitsizlik yaratacaktır. Bu durumda konkordatonun amacı ile aykırı düşmeyecek olan, borçlu şirketin geçici mühletin ilan tarihi ve sonrasında gelecek olan hakediş bedellerinin SGK tarafından kendi alacaklarına takas mahsup edilmemesi yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesidir…” gerekçesiyle, “a) Davacı vekilinin ek tedbir talebinin KISMEN KABULÜ ile; davacı ile SGK arasında yapılan sözleşmelerin SGK tarafından feshinin ve SGK’nın davacının faaliyetinin durdurulmasına yönelik işlemlerinin TEDBİREN DURDURULMASINA,b) Davacı şirketin hakediş bedellerinin SGK tarafından kendi alacaklarına takas- mahsup edilmesinin ÖNLENMESİNE” karar verilmiştir. Komiser heyetinin 19/10/2022 tarihli görüşünde; … Ticaret Anonim Şirketi hakkında Dairemizin 19/01/2022 tarih ve 2022/43 E 2022/38 K. sayılı kararında “…davacı şirketin hakkediş bedellerinin SGK tarafından kendi alacaklarına takas-mahsup edilmesinin önlenmesine…” kesin olarak karar verildiği, ihtiyati tedbir kararının HMK’da düzenlenmiş olan hukuki imkanlar ile değiştirilmediği yada kaldırılmadığı, Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı’nın mahkemeye sunmuş olduğu dilekçesinde borçlu şirketlerin SGK’ya olan prim borçlarının borçlu şirketin Kurumdan olan alacaklarından da kesinti yapılarak tahsil edilemediğini ifade ederek prim alacaklarının ihtiyati tedbir kapsamında olmadığından takip ve takas yasağına tabi tutulmamasına karar verilmesini talep ettiği, Sosyal Güvenlik Kurumu’nun söz konusu talebinin Dairemizin kararına aykırılık teşkil ettiği, bu nedenle Dairemizin tedbir kararının uygulanması gerektiği yönünde beyan sunulmuştur. Davacı vekilinin sunduğu Prof. Dr. … ve Doç. Dr. … tarafından tanzim edilen 07/10/2022 tarihli uzman görüşü-bilimsel mütalaada; Dairemizin 19/01/2022 tarih ve 2022/43 E 2022/38 K. sayılı kararının ihtiyati tedbir niteliğinde kesin karar olduğu, kararın değiştirilmediği yada kaldırılmadığı, bu nedenle Sosyal Güvenlik Kurumu’nun ihtiyati tedbir kararına uymak ve borçlu şirketin hak ediş bedellerini bütün konkordato yargılaması süreci boyunca (hangi sebeple olursa olsun) kendi alacaklarına takas-mahsup etmemek zorunda olduğu, aksi hâlde HMK m.398 uyarınca tedbire muhalefeti etmenin yaptırımının uygulama alanı bulabileceği, konkordato talebinde bulunan şirketin ticari faaliyetinin hastane işletmek olduğu, bu ticari faaliyet çerçevesinde konkordatoya başvuran şirketin elde ettiği cironun çok büyük payının SGK’lı hastalara ait olduğu, bu nedenlerle Sosyal Güvenlik Kurumu’nun bu tedbir kararının gereklerine uyarak borçlu şirketin doğmuş ve doğacak hakediş bedellerini takas-mahsup etmemesinin, konkordatonun amacı bakımından hayati öneme sahip bulunduğu ifade edilmiştir. Konkordatonun amacı borçluyu borçlarından ve eğer iflas şartlarını taşıyorsa muhtemel bir iflastan kurtarmak, alacaklıların da belirli bir vadede ve/veya indirimle alacaklarını tahsil etmelerini sağlamaktır. Konkordato süreci alacaklılar arasında eşitlik ilkesine dayalı olarak yürütülür. Konkordatoda alacaklılar arasında herhangi bir ayırım yapılmaksızın benzer durumda bulunan bütün alacaklıları kapsayan adil ve dengeli bir ödeme planının ortaya konulması ve alacaklıların tatmin edilmesinde de aynı ilkelerin gözetilmesi gerekir. Mahkeme, konkordato talebi üzerine İİK’nun 286. maddesinde belirtilen belgelerin mevcut olduğunu tespit ettiğinde derhal geçici mühlet kararı vererek borçlunun malvarlığının korunması ve işletmesinin bütünlüğünün korunması, konkordatonun amacına ulaşması için gerekli olan tüm tedbirleri alır. Bu bağlamda İİK’nun 294.maddesinde mühlet içinde borçlu aleyhine 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanuna göre yapılan takipler de dahil olmak üzere hiçbir takip yapılamayacağı ve evvelce başlamış takiplerin duracağı, ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz kararları uygulanmayacağı belirtilmiştir. İİK’nun 308/c/3 bendi uyarınca konkordato kamu alacakları yönünden bağlayıcı değil ise de İİK’nun 294/1 bendinde mühlet içinde kamu alacakları için de takip yapılamayacağı açık olarak düzenlenmiştir. İİK’nun 296. maddesinde, kesin mühletin sözleşmeler bakımından sonuçları başlığı altında ilk fıkrada, sözleşmenin karşı tarafın konkordato projesinden etkilenip etkilenmediğine bakılmaksızın, borçlunun taraf olduğu ve işletmenin faaliyetinin devamı için önem arz eden sözleşmelerde yer alıp da borçlunun konkordato talebinde bulunmasının sözleşmeye aykırılık teşkil edeceğine, haklı fesih sebebi sayılacağına yahut borcu muaccel hale getireceğine ilişkin hükümlerin borçlunun konkordato yoluna başvurmasında uygulanmayacağı ifade edilmiştir. Dairemizin önceki kararında da bu hususlar açıklanarak, geçici mühletin ilan tarihi ve sonrasında gelecek olan hakediş bedellerinin SGK tarafından kendi alacaklarına takas mahsup edilmemesi yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesine rağmen, mahkemece SGK’nın prim alacaklarının işletmenin faaliyetinden kaynaklanan giderlerden olduğu gerekçesiyle yukarıda yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olduğundan davacılar vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak 6100 sayılı HMK’nın 353/1.b.2 maddesi uyarınca aşağıdaki şekilde yeniden hüküm tesis edilmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Davacılar vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2021/1136 E. (derdes) sayılı 21/10/2022 tarihli ara kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/1.b.2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA ve YENİDEN HÜKÜM TESİSİNE,a) Davacı şirketlerin hakediş bedellerinin SGK tarafından kendi alacaklarına takas-mahsup edilmesinin ÖNLENMESİNE” 2-Davacılar tarafından ayrı ayrı yatırılan 220,70 TL istinaf başvuru harcının Hazineye irat kaydına,3-Davacılar tarafından ayrı ayrı yatırılan 80,70 TL istinaf karar harcının Hazineye irat kaydına,4-Dava ve talebin mahiyeti dikkate alındığında, davacıların yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin davacılar üzerinde bırakılmasına, 5-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362/1.f bendi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.16/11/2022