Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2022/1655 E. 2022/1480 K. 21.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/1655
KARAR NO: 2022/1480
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 21. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2021/248 Esas
KARAR NO: 2022/413
KARAR TARİHİ: 30/05/2022
DAVA: İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
KARAR TARİHİ: 21/12/2022
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesi ile; Müvekkili olan sigorta şirketinde … sayılı Eczane Paket Sigorta Poliçe ile sigortalı bulunun …’nun kiracısı olduğu iş yerinde, ekspertiz raporuna göre davalının mal sahibi olduğu iş yerinin wc kısmındaki rezervuarın bozuk olması sebebiyle 01/10/2015 tarihinde davalının katından su sızdığını ve sigortalının depolanmış emtialarının ıslandığını, açılan hasar dosyası sonucunda üst kattan sızan suyun sigortalı işyerinde 14.026,24 TL’lik hasara neden olduğunun tespit edildiğini ve müvekkili olan sigorta şirketi 04/12/2015 tarihinde bu tutarı sigortalısı …’na ödediğini ve işbu meydana gelen hasarda davalı tarafın %100 oranında kusurlu olduğunu ve meydana gelen hasar miktarının davalı tarafından ödenmediğininden dolayı TTK halefiyet hükümleri gereğince müvekkili olan sigorta şirketinin sigortalısına ödediği tazminat bedeli için İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile takip başlatıldığını ve başlatılan takibe haksız ve mesnetsiz olarak davalı tarafça itiraz edildiğini, arabulucuya başvuruda bulunulduğunu ancak anlaşma sağlanamadığını belirterek, borçlunun icra takibine itirazının iptali ile takibin devamını, davalı aleyhine takip konusu alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra ve inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesi ile; müvekkilinin söz konusu taşınmazını 01/05/2012 tarihinde kiraladığını, kiralanan taşınmaz, müvekkili tarafından kiracıya ayıpsız olarak verdiğini, 2012 yılında imzalanmış bir kira sözleşmesi ve bu tarihten beri aralıksız devam eden bir kira ilişkisi bulunduğunu, 2015 yılına gelindiğinde ise, 3 yıl aralıksız kullanımın neticesinde kiralananda su baskını olduğunu ve içeride bulunan malların zarar gördüğünü, davacının sunmuş olduğu ekspertiz raporunda bu durumun bozuk olan sifondan kaynaklandığını, ancak kiracı tarafından gerek teslimden itibaren gerekse de sonrasında sifonun bozuk olduğuna dair kiralayan müvekkiline herhangi bir ihbar yapılmadığını, kaldı ki sifonun neden bozulduğu hususunda herhangi bir tespitin olmadığını, eğer kiralananda ilk günden bire bir sifon arızası mevcutsa bu durumun kiracı tarafından kiralayana ihbar edilmemiş olması kiracının kiralananı bozuk sifon ile kullanmayı kabul ettiğini ve artık bunu bir ayıp olarak değerlendirilmediğini, bu durumda da kiralanın ayıplı olmaması nedeni ile oluşan zarar arasında müvekkilinin başta tazminat olmak üzere herhangi bir sorumluluğunun olmadığını, müvekkilinin kusurlu olduğu düşünülse de davacının talepte bulunduğu tazminat miktarı yargılamayı gerektirdiğini ve bu nedenle değeri milyonları bulan bir taşınmaza yargılama yapılmadan tedbir konulması hukuka aykırı oluşturacağından, davacı tarafın ihtiyati tedbir talebinin reddini, davacının İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E. Sayılı dosyasından haksız olarak başlatmış olduğu takip nedeni ile %20’den az olmamak kaydı ile kötü niyet tazminatına hükmedilmesini, tüm yargılama giderleri ile vekalet ücretlerinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece, hükme esas alınan bilirkişi heyetinin ” “…01.10.2015 tarihinde davalının sahibi bulunduğu, Beyoğlu, … Mah., …, 7 (Yeni 3B) adresinde bulunan dükkanın bodrum katında WC rezervuarının şamandırasında arıza olması nedeni ile bodrum katın tabanına su akıntısı olduğu, bunun sonucu olarak burada depo edilen ilaç, kozmetik, v.s. emtiaların zarar görerek kullanılamaz duruma gelmiş olduğu, Olayda dükkan sahibi davalının %75, dükkanı kullanan kiracının da %25 oranında kusurlu oldukları kanaatine varıldığı, Ekspertiz raporuna göre hasar gören emtianın değerinin 26.003,41 TL olduğu, eksik sigorta nedeni ile %46,06 indirim ile zararın 14.026,24 TL olarak hesaplanmış olduğu, Hesaplanan bu miktarın davacı Sigorta şirketi tarafından sigortalıya ödenmiş olduğu, Davalı tarafın söz konusu hasarın oluşumunda %75 oranında kusurlu olduğu tespitine dayanarak, Davacı sigorta şirketi tarafından dava dışı sigortalısına ödenen 14.026,41 TL hasar tazminatının %75’ i olan 10.519,81 TL tutarı kadar davacı sigorta şirketi tarafından davalı tarafa rücu talebinde bulunabileceği…” yönündeki raporu doğrultusunda davanın kısmen kabulü ile davalının İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazın 10.519,81TL yönünden iptaline, takibin bu alacak yönünden kaldığı yerden devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine, asıl alacağın %20 si olan 2.103,96TL icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmiştir,
İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili tarafından cevap dilekçesindeki nedenlerle birlikte görevli mahkemenin sulh hukuk mahkemesi olduğu belirtilerek istinaf yasa yoluna başvurulmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE HMK’nın 355. ve 357. maddeleri gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle bağlı olarak ve kamu düzenine aykırılık hususlarını da gözetilerek yapılan inceleme neticesinde; Dava, “ İşyeri Paket Sigorta Poliçesi “ kapsamında ödenen hasar bedelinin rücuen tahsili amacı ile başlatılan icra takibine karşı itirazın iptali davasıdır. Dosya kapsamından, davacı sigorta şirketi ile dava dışı … arasında, 28/05/2015-2016 dönemine ait eczane paket sigorta poliçesi düzenlendiği, sel ve su baskının da teminat kapsamına alındığı, dava dışı sigortalının kiracısı olduğu dükkanın bodrum katında bulunan WC rezervuarın şamandırasındaki arazıdan kaynaklı gelen suyun kapatılamaması nedeniyle su baskını sonucu eczanede bulunan emteaların zarar görmesi neticesinde oluşan hasar nedeniyle sigortalıya yapılan ödemenin rücuen tazmini amacıyla davalı aleyhine 14.053,09 TL asıl alacak, 703,42 TL işlemiş faiz olmak üzere toplamda 14.756,51 TL alacak üzerinden icra takibi başlatıldığı, davalının bu takibe itiraz üzerine takibin iptali amacıyla işbu davanın açıldığı anlaşılmıştır. Tarafların sıfatı, poliçenin niteliği, halefiyet ilkesinin özellikleri de göz önünde bulundurularak, öncelikle mahkemenin görevi ile ilgili dava şartının incelenmesi gerekmiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 1. maddesinde; “Mahkemelerin görevi, ancak kanunla düzenlenir. Göreve ilişkin kurallar, kamu düzenindendir.” hükmü yer almaktadır. HMK 114/1.c maddesi uyarınca “Mahkemenin görevli olması” dava şartlarından olup, HMK 138 maddesi dikkate alınarak dava şartlarının öncelikle karara bağlanması gerekmektedir. HMK 115. maddesinde ise “Mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler. Mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir…” düzenlemesi yer almaktadır. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulu’nun 22.03.1944 Tarih E. 37, K. 9, RG. 3.7.1944 sayılı kararında “Sigortacının sorumlu kişi aleyhine açacağı dava, sigorta poliçesinden doğan bir dava değildir. Bu dava, aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dava gibidir. Sigortalının muhtelif mahkemelerde dava açma hakkı varsa, aynı hak sigortacının halefiyet hakkına dayanan rücu davası için de söz konusudur.” şeklinde vurgulanmaktadır. Öte yandan, TTK’nun “Halefiyet” başlığı altındaki 1472. maddesinde “Sigortacı, sigorta tazminatını ödediğinde, hukuken sigortalının yerine geçer. Sigortalının, gerçekleşen zarardan dolayı sorumlulara karşı dava hakkı varsa bu hak, tazmin ettiği bedel kadar, sigortacıya intikal eder.” hükmüne yer verilmiştir. Dava dışı sigortalı … ile davalı şirket arasında 01/05/2012 tarihli kira sözleşmesi düzenlendiği, hasarın meydana geldiği tarihte kira ilişkisinin devam ettiği, dava konusu su baskını sonucu oluşan hasarın, davalı şirket tarafından kiralanan işyerinde meydana geldiği anlaşımıştır. 6100 sayılı HMK’nun “Sulh hukuk mahkemelerinin görevi” başlığı altındaki 4. maddesinde de “(1) Sulh hukuk mahkemeleri, dava konusunun değer veya tutarına bakılmaksızın; a) Kiralanan taşınmazların, 09.06.1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununa göre ilamsız icra yoluyla tahliyesine ilişkin hükümler ayrık olmak üzere, kira ilişkisinden doğan alacak davaları da dâhil olmak üzere tüm uyuşmazlıkları konu alan davalar ile bu davalara karşı açılan davaları, b) Taşınır ve taşınmaz mal veya hakkın paylaştırılmasına ve ortaklığın giderilmesine ilişkin davaları, c) Taşınır ve taşınmaz mallarda, sadece zilyetliğin korunmasına yönelik olan davaları, ç) Bu Kanun ile diğer kanunların, sulh hukuk mahkemesi veya sulh hukuk hâkimini görevlendirdiği davaları, görürler.” hükmüne yer verilmiştir. Somut olayda, davacı, kiralanan taşınmazın yapımındaki bozukluktan dolayı zararın meydana geldiği iddiasıyla kiraya veren bina malikinin sorumluluğuna dayanmıştır. Davacı sigorta şirketinin, sigortalısının halefi olarak açtığı davada, dava dışı sigorta ettiren ile davalı arasındaki temel hukuki ilişkinin kira sözleşmesi olduğu açıktır. Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin emsal kararlarında sigortalı ile davalı arasındaki temel hukuki ilişkinin kira ilişkisi olması halinde, görevli mahkemenin Sulh Hukuk Mahkemesi olduğuna işaret edilmiştir. (Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 30/01/2017 tarihli, 2014/17930 E. 2017/720 K. sayılı ilamı) Yine sigorta şirketi tarafından, sigortalının halefi olarak açılan davada da, Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulu’nun 22/03/1944 tarih E. 37, K. 9, RG. 03/07/1944 sayılı kararı ve TTK’nun 1472.maddesi uyarınca görevli mahkeme Sulh Hukuk Mahkemesidir. Açıklanan nedenlerle mahkemece, sulh hukuk mahkemesinin görevli olduğu gözetilerek, HMK’nın 114/1-c, 115/2. maddesi uyarınca davanın, mahkemenin görevine ilişkin dava şartı yokluğundan, usulden reddine karar verilmesi gerekirken, uyuşmazlığın esası hakkında hüküm tesis edilmesi hatalı olduğundan davacı vekilini istinaf başvurusunun sair hususlar incelenmeksizin HMK 353/1.a.3 maddesi uyarınca kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmiş aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Davalı taarfın istinaf başvurusunun esasa ilişkin sebepler incelenmeksizin KABULÜ ile İstanbul 21. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2021/248 Esas, 2022/413 Karar, 30/05/2022 tarihli kararının KALDIRILMASINA,2-HMK’nın 114/1-c maddesindeki görev dava şartı yokluğundan HMK’nın 115/2. maddesi uyarınca görevsizlik (davanın usulden reddi) kararı verilerek dosyanın görevli Sulh Hukuk Mahkemesine gönderilmesi kararı verilmek üzere mahkemesine İADESİNE,3-Davalı tarafından yatırılan istinaf başvuru harcının Hazineye gelir kaydına, 4-Davalı tarafça peşin yatırılan karar harcının talep halinde davalı tarafa iadesine, 5-İstinaf başvurusu için yapılan yargılama giderlerinin esas hükümle birlikte ilk derece mahkemesince yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine,6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nun 362-1-c maddesi uyarınca oy birliğiyle ve kesin olmak üzere karar verildi.21/12/2022