Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2022/1586 E. 2023/66 K. 11.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/1586
KARAR NO: 2023/66
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2014/1261 Esas
KARAR NO: 2022/219
KARAR TARİHİ: 25/03/2022
DAVA: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
KARAR TARİHİ: 11/01/2022
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesi ile; Müvekkili …, eşi çocukları ve arkadaşları ile birlikte tatil için geldikleri Didim’de bulunan davalılardan … Tic. Ltd. Şti (kısaca “…”)’nin sahibi ve işleticisi olduğu …’ta müvekkil …, Aquaparkta bulunan bir kaydıraklı havuzu kullanmak istediğini, müvekkilinin suyun da gücüyle makul bir hızda kaydıraktan kaydığını, fakat kaydıktan sonra kaydırağın sonunda bulunan havuzun merdivenlere yüz üstü şekilde çarparak ağır şekilde yaralandığını, kaza sonrası davalı … tarafından herhangi bir kaza tespit tutanağının tutulmadığını, kazanın meydana gelmesinin asıl sebebinin kaydırağın sonunda bulunan ve kaydırağı kullanan kişilerin düşmelerini yavaşlatması gereken havuzdaki su miklarının yetersiz oluşunun olduğunu, kazanın meydancı geldiği sırada su seviyesi olması gerekenin neredeyse yarısı kadar olduğunu, öte yandan havuzdaki su seviyesi düşmeyi yeterli derecede yavaşlatacak seviyeye gelmeden su kaydırağı konukların kullanımına açıldığını ve kaydırağı kullanan konuklara bu yönde bir uyarı yapılmadığını, kaydırak görevlisi tarafından sadece minderde yüz üstü şekilde ve yine minderin ön kısmında bulunan tutmaçlardan tutunarak kayılması gerektiği uyarısında bulunulduğunu, kazadan yaklaşık 30 dakika sonra kaza yerine gelen sağlık görevlilerinin müvekkilin her iki el bileğinde kırık olduğu şüphesiyle müvekkilinin Didim Devlet Hastanesine götürüldüğünü, burada ultrason ve x-ray taraması yapıldıktan sonra her iki bileğinin alçıya alınan müvekkilinin … Hastane’sine sevk edildiğini ve geceyi bu hastanede geçirmek zorunda kaldığını, kaza neticesinde tatilini yarım bırakmak zorunda kalan müvekkili ve ailesinin 10 Haziran 2012 günü İngiltere’ye döndüğünü, kaydırak görevlisinin de konukları su seviyesi konusunda uyarmamasına istinaden davalının sorumluluğunun izahtan vareste olduğunu, kaldı ki daha önce de aynı aquaparkta kaydırak kazasının yaşandığını ve başka bir kazazadenin kolunu, burnunu, çene ve elmacık kemiklerini kırdığını, müvekkilinin geçirdiği kaza nedeniyle iki bileğinde kalıcı ağrı meydana geldiğini, kaza nedeniyle maddi zararların ortaya çıktığını, müvekkilinin kaza nedeniyle ortaya çıkan maddi zararın toplamda 344,40 GEP (İngiliz Sterlini)’karşılığı olan 1.210-TL olduğunu, müvekkilinin işbu maddi zararın olay tarihinden itibaren işletilecek avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini, müvekkilinin manevi zararlarının tazmini için 25.000 TL manevi tazminatın davalı …’ten alınarak müvekkiline verilmesini, bilirkişiler marifetiyle belirlenecek iş göremezlik tazminatına istinaden, bu aşamada taraflarınca hesaplanması mümkün olmadığından ve ileride artırılmak üzere şimdilik 1.000 TL iş göremezlik tazminatının davalılardan müştereken ve müteselsilen tazminini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı … Sigorta A.Ş. vekili cevap dilekçesi ile; Davalı … Taah. LTD. ŞTİ.’nin müvekkili şirket nezdinde 31.05.2012-31.10.2012 başlangıç ve bitiş tarihli üçüncü şahıs mali mesuliyet sigorta poliçesi üçüncü şahıs mali mesuliyet sigorta poliçesi ile sigortalı olduğunu, müvekkili şirketin sorumluluğunun poliçe özel ve genel şartları dahilinde olduğunu, poliçe gereği üçüncü şahıs sorumluluk sigortasının olay başına azami teminat limitin 750.000 TL ile sınırlı olduğunu, manevi tazminat talepleri, netice zararları ve güvenlik önlemleri alınmayan su oyunları sigorta poliçesi teminatı dışında olduğunu, davacının geçici iş göremezlik dönemine ilişkin tazminat talepleri poliçe teminatı dışında olduğunu, davaya konu kazaya dair poliçede yer alan klozlar bakımından müvekkili şirketin hiçbir sorumluluğunun bulunmadığını, davayı kabul anlamına gelmemek kaydıyla; müvekkili şirketin sigorta poliçesinden dolayı sorumluluğu sigortalısının kusurunun ve sorumluluğunun ispat edilmesi halinde başlayacağını, davacı tarafından sigortalının kusur ve sorumluluğunun ispatlanması gerektiğini, dava konusu kaza hakkında adli tıp kurumundan kusur raporu alınmasını talep ettiklerini, kabul anlamına gelmemek üzere davacının sürekli sakatlığı Adli Tıp Kurumu 3. ihtisas Dairesi’nden alınacak rapor ile ispatlanması gerektiğini, davacının maddi tazminat talepleri fahiş olup davacı tarafından ispatlanması gerektiğini, haksız ve hukuki dayanaktan yoksun davanın reddine, vekalet ücretleri ve yargılama giderlerinin davacı yana yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … Tic. Ltd Şti vekili cevap dilekçesi ile; yetki ve görev yönünden itirazlarının olduğunu, müvekkiline ait Aquapark’ın Ege bölgesinin en büyük ve en kaliteli su parklarından başta geleni olduğunu, müvekkiline ait aquapark niteliğindeki, büyüklüğündeki ve kalitesindeki aquaparkların rastgele yapılamadığını ya da yaptırılamadığını, aquaparkın açılabilmesi için sayısız izin ve ruhsatın gerektiğini, kurulumda en iyi malzemelerin ve en iyi ekiplerle aquaparkın kurulup işletildiğini, davaya konu aquaparkın yerli ve yabancı misafirlere hizmet verdiğini, parkın her bölümünde uzman insanların çalıştığını, su seviyesinin yetersiz olduğu iddiasının yersiz olduğunu, müvekkilinin kusurunun bulunmadığını, davacının iddia edildiği gibi beliğinde kırığın olmadığını, hiçbir kusuru bulunmayan müvekkili şirketin yapılan tedavi giderlerinden sorumlu olmadığını, konu ile ilgili herhangi bir soruşturma ya da ceza davasının olmadığını, iddia edilen olayda davacının kişilik haklarına saldırı olmadığını, kişilik haklarının zarar görmediğini, zedelenmediğini, öncelikle usule yönelik itirazlarının değerlendirilerek davanın yetki ve görev yönünden reddine, dosyanın yetkili ve görevli Didim Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine, haksız, mesnetsiz ve hukuka aykırı davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı karşı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece, ” Davacı vekili mahkememize vermiş olduğu tamamen ıslah dilekçesi incelendiğinde dava sebebini ve olayları değiştirmediği, dava dilekçesindeki neticeyi talep kısmında TL olarak talep ettiği tazminatın İngiliz Sterlini olarak değiştirdiği bu dilekçe incelendiğinde davanın tamamen ıslahı değil kısmi olarak değerlendirildiği,( talep sonucu veya dava sebebi muhafaza edilmekle birlikte, bunların genişletilmesi veya kısmen değiştirilmesi talebini içeren ıslah, davanın kısmen ıslahı olarak kabul edilmelidir.) davacı vekilini ıslah harcını yatırmadığı, mahkememizce iki kez Adli Tıp Raporu aldırılması karşısında iki Adli Tıp Raporda da maluliyete rapor olmadığı yönünde rapor düzenlenmesi, tekrardan davacı vekilinin maliyet raporu istediği bu istemin red edilmesi sonucunda ıslah için süre verildiği ve sözlü yargılamaya geçildiği gelinen aşamada davacı tarafça ileri sürülen ıslah dilekçesi ile davacı tarafça davayı uzatmak için yapıldığı, harcın yatırılmadığı hususuda göz önüne alındığında ıslah dilekçesinin usulüne uygun görülmemekle mahkememizce davanın, dava dilekçesindeki talebi ile bağlı kalarak ” davanın kısmen kabul kısmen reddi ile; Maddi tazminat talepleri yönünden: 904,21 TL tedavi gideri, 1.000,00 TL iş görmezlik tazminatı için davalı … Ltd. Şti.’nden 06/12/2012 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile tahsili ile davacıya verilmesine, 1.000,00 TL iş görmezlik tazminat talebinin davalı … Sigorta A.Ş.’den 02/06/2014 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, Manevi tazminat talebi yönünden 5.000,00 TL’nin 06/06/2012 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalı … Otelcilik Turizm … .Ltd. Şti.’nden tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili yasal süresi içinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde; yerel mahkemece eksik harç tamamlanması için tarafımıza süre verilmeden harç eksikliği nedeniyle ıslahın dikkate alınmamış olması açıkça usule ve kanuna aykırı olup, adil yargılnma hakkının da açık ihlali niteliğinde olduğunu, HMK 179 kapsamında ıslah doğrultusunda önceki usuli işlemlerin yapılmamış sayılacağı açıkken işbu husus gözetilmeksizin ıslah ile yok hükmünde olan usuli işlemlere dayanılarak kanuna açıkça aykırı şekilde hüküm kurulduğunu, Mahkemeye sunulmuş olan ıslah dilekçemizin kaza nedeniyle ortaya çıkan maddi zararlar başlıklı paragrafında detaylıca izah edildiği üzere müvekkil, haksız fiil tarihinden itibaren tedavi masrafları, hastaneye geliş gidiş masrafları, otopark ödemeleri gibi doğrudan haksız fiil ile aralarında illiyet bağı bulunan zarar kalemlerine katlanmak zorunda kaldığını, bu süreçte müvekkil hastaneye geliş gidiş, otopark, yakıt ücretleri olarak toplamda 266,60 İngiliz Sterlini harcama yaptığını, bunun yanında müvekkilin özel sağlık hizmetlerinde gördüğü tedavi nedeniyle 1284 İngiliz Sterlini tedavi masrafına katlandığını, ayrıca müvekkil hala fizik tedavi görmesi nedeniyle bugüne kadar 1000 ingiliz sterlini tutarında fizik tedavi masrafına katlandığını, tüm bu tedavi ve masraflara ilişkin evrak ve fatura örnekleri dosyada bulunmasına rağmen mahkemece dikkate alınmadığını ve müvekkilin gerçek zararı kesinlikle tazmin edilmediğini, tüm bu maddi zarar kalemlerinin yanında ayrıca müvekkilin uğramış olduğu haksız fiil nedeniyle aktif iş hayatı ve sosyal hayatı da doğrudan olumsuz olarak etkilendiğini, müvekkilin aktif olarak çalıştığı işyerinde danışman pozisyonunda olduğunu, müvekkil işi gereği yapmak zorunda olduğu yazmak, araba kullanmak ve bir şeyler kaldırmak gibi en temel faaliyetleri bile tek başına yürütemez durumda olup bunun yanında müvekkil herhangi bir refakatçi yanında olmadan en temel faaliyetleri bile gerçekleştiremediğini ve bu olumsuzluklar sebebiyle iş hayatı ve sosyal hayatı son derece olumsuz bir şekilde etkilendiğini ancak tüm bu hususlar yazılı delillerle de desteklenmesine rağmen yerel mahkemece dikkate alınmadığını belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılarak ıslah dilekçesi çerçevesinde yeniden hüküm kurulmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE HMK’nın 355. ve 357. maddeleri gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle bağlı olarak ve kamu düzenine aykırılık hususlarını da gözetilerek yapılan inceleme neticesinde; Dava, davacının, davalı işletene ait tesisteki kaydırakta kayarken havuza düşüp yaralanması neticesinde uğranılan maddi ve manevi zararın, işleten davalı şirketten haksız fiil hükümleri, davalı sigorta şirketi yönünden sigorta poliçesi kapsamında müştereken ve müteselsilen tazmini istemine ilişkindir.Tarafların istinaf sebeplerinin incelenmesinde, taraflar arasındaki esasa ilişkin uyuşmazlığın çözümünden önce, davada HMK’nın 355. maddesi gereğince kamu düzeni nedeniyle re’sen dikkate alınması gereken usule ilişkin aykırılıkların mevcut olup olmadığının tespiti gereklidir. Usule ilişkin aykırılıklar konusunda da öncelikli olarak ve mahkemece re’sen dikkate alınması gereken husus ise, mahkemenin görevli olup olmadığı sorunudur. Zira görev, kamu düzenine ilişkin olup, mahkemece kendiliğinden dikkate alınabileceği gibi, taraflarca da davanın her aşamasında ileri sürülebilir. Dava tarihinde yürürlükte bulunan 6502 sayılı TKHK’nın tanımları düzenleyen 3. maddesinde, “Hizmet: Bir ücret veya menfaat karşılığında yapılan ya da yapılması taahhüt edilen mal sağlama dışındaki her türlü tüketici işleminin konusunu, Sağlayıcı: Kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla tüketiciye hizmet sunan ya da hizmet sunanın adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi; Tüketici: Ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi; Tüketici işlemi: Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi ifade eder.” şeklinde düzenleme yapılmıştır. Aynı Kanunun 73/1. maddesinde “tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda” tüketici mahkemelerinin görevli olduğu belirtilirken; 83/2. maddesinde de “taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olması, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu Kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemez” hükmüne yer verilmiştir. Somut olayda, davacının, olay tarihinde davalı işletene ait tesisteki kaydırakta kayarken havuza düşmesi neticesinde yaralandığı, tesisi işleten davalının gerekli önlemleri almadığı iddiası ile uğranılan maddi ve manevi zararın tazmini talep edilmiştir. Görüldüğü üzere davacı ile davalı işleten arasındaki uyuşmazlık ayıplı hizmetten kaynaklanmaktadır. Havuz-Aquapark hizmetinin niteliği itibariyle davacının tüketici sıfatını taşıması nedeniyle taraflar arasındaki işlem TKHK’nın 3. maddesinde tanımlanan tüketici işlemi niteliğindedir. Her ne kadar davalı sigorta şirketi yönünden sigorta poliçesinden doğan uyuşmazlıkta görevli mahkeme asliye ticaret mahkemesi ise de birden fazla mahkemenin görevli olduğu durumlarda yargılamanın özel mahkemede görülmesi gerektiği gözetildiğinde Tüketici Mahkemesi, Asliye Ticaret Mahkemesine göre özel durumda olduğundan TKHK’nın 73. maddesi gereğince davaya bakma görevi Tüketici Mahkemesine aittir. Açıklanan nedenlerle, mahkemece, tüketici mahkemesinin görevli olduğu gözetilerek görevsizlik kararı verilmesi gerekirken, uyuşmazlığın esası hakkında hüküm tesis edilmesi hatalı olduğundan davacı vekilinin istinaf başvurusunun sair hususlar incelenmeksizin HMK 353/1.a.3 maddesi uyarınca kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmiş aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun sair hususlar incelenmeksizin KABULÜ ile İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin, 2014/1261 Esas, 2022/219 Karar sayılı ve 25/03/2022 tarihli kararının HMK’nun 353/1a.3. madde uyarınca KALDIRILMASINA, 2-HMK’nın 114/1-c maddesindeki görev dava şartı yokluğundan HMK’nın 115/2.maddesi uyarınca görevsizlik (davanın usulden reddi) kararı verilerek dosyanın görevli Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesi kararı verilmek üzere mahkemesine İADESİNE, 3-Davacı tarafça yatırılan istinaf başvuru harcının Hazineye irat kaydına, 4-Davacı tarafından yatırılan istinaf karar harcının talep halinde ilk derece mahkemesince iadesine, 5-İstinaf başvurusu için yapılan yargılama giderlerinin esas hükümle birlikte ilk derece mahkemesince yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine,6-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nun 362-1-c maddesi uyarınca oy birliğiyle ve kesin olmak üzere karar verildi.11/01/2022