Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2022/1526 E. 2023/1 K. 04.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/1526
KARAR NO: 2023/1
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2020/160
KARAR NO: 2021/710
DAVA TARİHİ: 20/01/2020
KARAR TARİHİ: 08/10/2021
DAVA: İtirazın İptali (Sigorta Poliçesinden Kaynaklanan Rücu)
KARAR TARİHİ: 04/01/2023
K. YAZIM TARİHİ: 04/01/2023
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı firmanın sigortalısı … San Paz A.Ş’nin … Alışveriş Merkezi unvalı adres mahallinde bodrum katında … mağazası olarak faaliyet gösterdiğini, alışveriş merkezinin ortak alan tesisatından 28/03/2018 tarihinde sızan sular sonucu sigortalının iş yerinin zemin, tavan ve duvarlarında maddi hasar oluştuğunu, oluşan hasar ile ilgili olarak … Hiz Ltd Şti tarafından düzenlenen … nolu rapor ile 7.255,00 TL olarak hesaplanan hasar miktarının sigortalıya ödendiğini, ödenen bedelin TTK’nın 1472. Maddesi gereğince davalıdan tazmininin gerektiğini, … AVM yönetimi adi ortaklığına avm ortak alan tesisatından sızan suların davacının sigortalısına verdiği maddi zarardan doğan rücu hakkı vuku bulduğunu, dava konusu hasar nedeniyle İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyası ile açılan icra dosyasında yapılan itirazın iptalini ve % 20 den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; … San. Ve Tic. A.Ş. ve … San. Tic. A.Ş. … A.Ş. … Avm Adi Ortaklığı’nın TBK hükümleri çerçevesinde kurulan, tüzel kişiliği bulunmayan bir adi ortaklık olduğunu, adi ortaklığın tüzel kişiliği olmadığından meydana gelen topluluğun bir bütün olarak medeni hakları kullanma yeteneği olmadığını, adi ortaklık dava ve taraf ehliyetine sahip olmadığı gibi ortaklığa karşı da dava açılamadığını, ortaklığı ilgilendiren haklar ve borçlar bakımından bütün ortakların birlikte davacı ve davalı olarak katılmaları gerektiğini, davaya konu ihtilafta kusurun kimden kaynaklandığının mahkemece belirlenmesi gerektiğini, davalıya atfedilecek bir kusur olmadığını, davaya konu alacak likit olmadığından icra inkar tazminatı talebinin hukuka aykırı olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece; “…Mahkememizce dosyada bulunan bilgi ve belgeler incelenmiş olup; davanın itirazın iptali davası olduğu, icra takibinin alacaklısının … Sigorta A.Ş olduğu, borçlusunun … Avm Yönetimi olduğu, … Avm Yönetimi’nin tüzel kişiliği bulunmadığı, davanın … Tic Aş. Ve … İnş Tes San Tic A.Ş Ortaklığı … Avm Yönetimi Adi Ortaklığına karşı açıldığı, adi ortaklığın tüzel kişiliği bulunmadığından adi ortaklığa karşı açılan dava ve yapılan takiplerde adi ortaklığı oluşturan kişi ve şirketlerin davalı veya borçlu olarak gösterilmesi gerektiği, yapılan icra takibi adi ortaklığa karşı yapılmış, ancak adi ortaklığı oluşturan şirketler borçlu olarak icra takibinde gösterilmemişlerdir. Açıklanan gerekçelerle adi ortaklığı oluşturan şirketler yönünden usulüne uygun yapılmış icra takibi bulunmadığı…” gerekçesiyle, “1-)Usulüne uygun başlatılan icra takibi bulunmadığından davanın reddine, 2-)Şartları oluşmadığından kötü niyet tazminatı talebinin reddine” karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili yasal süre içerisinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde özetle; Davalı vekili tarafından dosyaya sunulan Kadıköy …Noterliği tarafından 05/09/2018 tarihinde düzenlenen … yevmiye numaralı vekaletnamede, vekil eden sıfatına … vergi numaralı “… San. ve Tic. A.ş. Ve … San. ve Tic. A.Ş…. A.Ş. … Avm Adi Ortaklığı” haiz olup vekaletnamede adi ortaklığı oluşturan ortaklardan … San. ve Tic. A.Ş. de bulunduğundan taraf teşkilinin sağlandığını ve usulüne uygun icra takibinin bulunduğunun kabulü gerektiğini, kaldı ki mahkeme tarafından diğer ortaklara karşı husumetin yönetilmesi için süre verilmemesi de yerinde olmayıp kararın bu sebeple de hukuka aykırı olduğunu beyan ederek kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında inceleme; 6100 sayılı HMK’nın 355.maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılmış, kamu düzenine aykırılık olup olmadığı ise re’sen gözetilmiş ayrıca HMK’nın 357. maddesindeki “İlk derece mahkemesinde ileri sürülmeyen iddia ve savunma istinafta dinlenemez ve istinafta yeni delillere dayanılamaz” kuralı nazara alınmıştır.Dava, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 1472. maddesi uyarınca sigorta şirketi tarafından sigortalısına ödenen tazminatın, davalılardan rücuen tahsili amacıyla başlatılan takibe vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyası incelendiğinde; davacı tarafından 7.225,00 TL hasar tazminatı ve 804,80 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 8.029,80 TL alacağın tahsili istemiyle borçlu olarak gösterilen “… Avm Yönetimi” hakkında takip başlatıldığı anlaşılmıştır. İcra takibine karşı “… San. ve Tic. A.Ş. Ve … San. ve Tic. A.Ş. … Yatırım Ortaklığı A.Ş. … Avm Adi Ortaklığı” vekili tarafından itiraz edilmesi üzerine, itirazın iptali talebiyle eldeki dava açılmıştır. Davacı vekili tarafından, dava dilekçesinde davalı olarak “… San. Ve Tic. A.Ş. Ve … San. Tic. A.Ş. Ortaklığı – … Avm Yönetimi Adi Ortaklığı” gösterilmiş, mahkemece husumetin adi ortaklığa mı yoksa ortaklığı oluşturan şirketlere mi yöneltildiği hususunda beyanda bulunması için davacı vekiline süre verilmiş, davacı vekili husumeti … San. Ve Tic. A.Ş.’ye yönelttiğini bildirmiş ve mahkemece davalı olarak … İnş. San. Ve Tic. A.Ş.’nin kabulüne karar verilerek yargılamaya devam edilmiştir. HMK’nın 114. maddesinde dava şartları tek tek sayılmış olup dava şartı, davanın esası hakkında inceleme yapılabilmesi ve karar verilebilmesi için varlığı veya yokluğu mutlaka gerekli olan şartlardır. Mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını 6100 sayılı HMK’nın 114.maddesinde yer alan sıralamaya göre belirleyecektir. HMK’nın 114.maddesinde düzenlenen dava şartları mahkemeye, taraflara ve dava konusuna (müddeabihe) ilişkin olmak üzere, üçe ayrılır. Mahkemeye ilişkin dava şartları; “yargı hakkı, yargı yolu, görev, kesin yetki”, taraflara ilişkin dava şartları; “davada iki tarafın bulunması, taraf ehliyeti, dava ehliyeti, davaya vekalet ehliyeti ve geçerli vekaletname, davayı takip yetkisi”, dava konusuna ilişkin dava şartları ise; “davacı tarafından gider avansının yatırılması, teminat gösterilmesine ilişkin kararın yerine getirilmesi, kesin hüküm bulunmaması, hukuki yarar (menfaat) bulunması, davanın derdest olmaması” olarak sıralanmaktadır. HMK’nın 114/2 maddesinde ise diğer kanunlarda yer alan dava şartlarına ilişkin hükümlerin saklı olduğu ifade edilmiştir. Yine HMK’nın 115. maddesinde “Mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler. Mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir…” düzenlemesi yer almaktadır. Mahkemece “Usulüne uygun başlatılan icra takibi bulunmadığından davanın reddine” karar verilmiş ise de dava şartlarının HMK’nın 114.maddesinde yer alan sıralamaya göre değerlendirilmesi gerekmektedir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 1. maddesinde; “Mahkemelerin görevi, ancak kanunla düzenlenir. Göreve ilişkin kurallar, kamu düzenindendir.” hükmü yer almaktadır. Göreve ilişkin dava şartı HMK’nın 114/1.c maddesinde düzenlenmiştir. Rücu ve halefiyet Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulu’nun 22/03/1944 Tarih E. 37, K. 9, R.G. 03/07/1944 sayılı kararında “Sigortacının sorumlu kişi aleyhine açacağı dava, sigorta poliçesinden doğan bir dava olmayıp; aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dava gibidir. Sigortalının muhtelif mahkemelerde dava açma hakkı varsa, aynı hak sigortacının halefiyet hakkına dayanan rücu davası için de söz konusudur.” şeklinde vurgulanmıştır. 6102 sayılı TTK’nın “Halefiyet” başlığı altındaki 1472.maddesinde ise “Sigortacı, sigorta tazminatını ödediğinde, hukuken sigortalının yerine geçer. Sigortalının, gerçekleşen zarardan dolayı sorumlulara karşı dava hakkı varsa bu hak, tazmin ettiği bedel kadar, sigortacıya intikal eder.” hükmüne yer verilmiştir. Buna göre; davacı sigorta şirketinin sigortalısı hangi görevli ve yetkili mahkemede dava açabilecek ise, sigorta şirketinin de halefiyet gereğince aynen sigortalı gibi o mahkemede dava açabileceğine işaret edilmiştir. 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu’nun 34.maddesinin 1.fıkrasında “Kat malikleri, ana gayrimenkulün yönetimini kendi aralarından veya dışarıdan seçecekleri bir kimseye veya üç kişilik bir kurula verebilirler; bu kimseye (Yönetici), Kurula da (Yönetim Kurulu) denir.” hükmüne yer verilmiş, aynı Kanunun 35.maddesinde de yöneticinin görevleri sayılmıştır. Yine aynı Kanunun 38.maddesinde yöneticinin sorumluluğuna ilişkin genel kural “Yönetici, kat maliklerine karşı aynen bir vekil gibi sorumludur.” şeklinde ortaya konularak 39.maddesinde ise yöneticinin hesap verme yükümlülüğü düzenlenmiş, 40.maddenin 1.fıkrasında ise Yöneticinin Hakları “Yönetici kaide olarak vekilin haklarına sahiptir.” şeklinde ifade edilmiştir. Davacı tarafça, avm ortak alan tesisatından sızan sular nedeniyle, sigortalı işyerinde meydana gelen hasarın rücuen tahsili talebiyle eldeki davanın açıldığı anlaşılmaktadır. Kat Mülkiyeti Kanunu’nun 35/b maddesine göre ana gayrimenkulün gayesine uygun olarak kullanılması, korunması, bakımı ve onarımı için kat maliklerinin yararına gereken tedbirlerin alınması yöneticinin görevleri arasındadır. 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu’nun Ek 1.maddesinde, “kat mülkiyetinden kaynaklanan her türlü uyuşmazlığın değerine bakılmaksızın Sulh Hukuk Mahkemesi’nde çözümleneceği” ve 17/3. maddesinde ise “kat irtifakı kurulmuş gayrimenkullerde yapı fiilen tamamlanmış ve bağımsız bölümlerin üçte ikisi fiilen kullanılmaya başlanmışsa, kat mülkiyetine geçilmemiş olsa dahi anagayrimenkulün yönetiminde kat mülkiyeti hükümleri uygulanır” düzenlemesine yer verilmiştir. Mahkemece dosya kapsamına taşınmaza ait tapu kayıtları ve yönetim planı getirtilmemiş, taşınmazın 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu hükümlerine tabi olup olmadığı tespit edilmemiştir. Dosya kapsamında tapu kayıtları olmadığı gibi tapu bilgileri de yer almadığından zararın gerçekleştiği tarih itibariyle kat mülkiyetinin yada kat irtifakının kurulu olup olmadığı belirlenememiştir. Mahkemece davaya konu anataşınmaza ait tapu kaydının dosya arasına alınması, anataşınmazın üzerinde kurulu olduğu tüm parsel ya da parsellerde kat mülkiyeti veya kat irtifakı kurulup kurulmadığı, birden fazla parselde kurulu ise 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu hükümlerine göre toplu yapı yönetimine geçilip geçilmediği, geçilmiş ise tarihi, Kat Mülkiyeti Kanununun 66. ve 67. maddeleri gereğince toplu yapıyı oluşturan imar parselleri ve ortak yerlerin tapuda birbirleriyle bağlantıları sağlanmak suretiyle irtibatlandırılıp irtibatlandırılmadığı sorularak buna ilişkin kayıtların, toplu yapı yönetim planı örneğinin, toplu yapı kurulmamış ise ilgili ada ve parsellere ait tapu kayıtları ile taşınmaza ait yürürlükteki yönetim planları örneklerinin tapu müdürlüğünden getirtilerek dosya kapsamına alınması ve Kat Mülkiyeti Kanunu gereğince sulh hukuk mahkemesinin görevli olup olmadığının tespit edilmesi gerekmektedir. 6100 sayılı HMK’nın 4.maddesinde sulh hukuk mahkemelerinin görev alanı belirlenmiş ve 4/1.a maddesinde ise kiralanan taşınmazların, 9/6/1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununa göre ilamsız icra yoluyla tahliyesine ilişkin hükümler ayrık olmak üzere, kira ilişkisinden doğan alacak davaları da dâhil olmak üzere tüm uyuşmazlıkları konu alan davalar ile bu davalara karşı açılan davaların sulh hukuk mahkemesinde görüleceği belirtilmiştir. Sigortalının bahse konu yerde kiracı olup olmadığı da dosya kapsamı itibariyle tespit edilememiştir. Kira ilişkisinin olması ve kiralayanın site yönetimi olması halinde de taraflar arasındaki temel ilişki kira ilişkisi olacağından görevli mahkemenin bu durumda da sulh hukuk mahkemesi olacağı açıktır. Bu nedenle varsa kira sözleşmesi de temin edilerek dosya kapsamına alınmalıdır. Mahkemece öncelikle anılan eksikliklerin ikmal edilmesi, yukarıda açıklanan hususlar kapsamında inceleme yapılarak görev hususunun değerlendirilmesi, dava konusu uyuşmazlığa ilişkin sulh hukuk mahkemesinin görevli olduğunun tespit edilmesi halinde 6100 sayılı HMK’nın 114/1.c ve 115 maddeleri uyarınca davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu şekilde hüküm tesis edilmesi yasal düzenlemeye aykırı olup, görev hususu kamu düzenine ilişkin olduğundan re’sen değerlendirilmiş ve davacı vekillerinin sair istinaf sebepleri şimdilik incelenmeksizin, kararın 6100 sayılı HMK’nın 353/1.a.6 ve 355. maddeleri uyarınca kaldırılması karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile İstanbul Anadolu 11. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2020/160 E. 2021/710 K. sayılı 08/10/2021 tarihli kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/1.a.6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,2-Dosyanın, Dairemiz kararına uygun şekilde yargılama yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere mahal mahkemesine İADESİNE,3-Davacı tarafça yatırılan 220,70 TL istinaf başvuru harcının Hazineye irat kaydına,4-Davacı tarafından yatırılan 80,70 TL istinaf karar harcının talep halinde ilk derece mahkemesince iadesine,5-Davacının yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,7-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362/1.g bendi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 04/01/2023