Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2022/1513 E. 2022/1244 K. 02.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/1513
KARAR NO: 2022/1244
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 19. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2022/427 Esas
ARA KARAR TARİHİ: 23/08/2022
DAVA: Kooperatif Üyeliğinin Tesbiti
KARAR TARİHİ: 26/10/2022
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ Davacı vekili ihtiyati tedbir talepli dava dilekçesi ile; Müvekkilini, kooperatife ilk olarak 23.11.2017 tarihinde ortaklık başvurusunda bulunduğunu ancak ortaklık anasözleşmesindeki bütün üyelik şartlarını taşımasına rağmen hukuka aykırı olarak dayanaksız bir şekilde başvurusu reddedildiğini, işbu nedenlerle, müvekkilin … İşletme Kooperatifi’ne üye olma şartlarını sağladığından, site maliki olarak her türlü yükümlülüğünü yerine getirdiğinden, Kooperatifler Kanunu 1. maddesinde, kooperatiflerin değişir ortak ve değişir sermayeli ortaklıklar olduğu şeklinde belirtilen “açık kapı ilkesi”ne dayanarak bu başvuruyu haklı sebep olmadan reddedilmesi hukuka aykırı olduğunu, İşbu hususta davalı yana tarafımızca 08/06/2022 tarihinde Beşiktaş … Noterliği … Yevmiye nolu ihtarname ile için 7(yedi) gün içerisinde tarafımıza ilk başvuru tarihi esas alınmak suretiyle her yeni ortağın ödemesi gereken katılım payının bildirilmesini ve kabul işlemlerinin başlatılmasını aksi takdirde müvekkilin uğradığı maddi manevi, menfi müspet doğrudan dolaylı doğumu doğacak her türlü zararı için davalı yana ve kooperatif yönetim kurulu üyelerine karşı yöneltilecek hukuki, idari ve cezai işlemler başlatılacağı ihtar edilmesine rağmen davalı yana 10/06/2022 tarihinde tebliğ olan ihtarnameye herhangi bir cevap gelmediğinden işbu davanın açılması zarureti hasıl olduğunu,Müvekkilin maliki olduğu konutu; iş merkezlerine, hastanelere, eğitim olanaklarına sahip olan şehir merkezinde ormanlık arazileri nedeniyle doğal yaşamı sürdürme imkânına sahip oldukça kıymetli bir konumda olup aynı zamanda, kooperatif sitesinde terzi, kasap, güzellik salonu, market vb. gibi site sakinlerinin yararlanacağı birçok işletme mevcut olduğunu ancak kooperatif, bu alanları da satışa çıkarttığını, bu satışlardan dolayı otopark ve arsa değeri taşıyan yeşil alan da satışa çıkardığından dolayı, müvekkilin malik olduğu konutun da değeri düşeceğini, bu satışlar, öncelikle kooperatif üyelerine yapıldığını ancak müvekkilin başvurusu reddedilerek müvekkilin bu alanlara teklifte dahi bulunması ve ön alım hakkını kullanması engellendiğini, iş bu taşınmazların listesi ekli olarak sunulduğunu, bu nedenle anılan konutlar söz konusu kooperatif tarafından taşınmaz satış ilanında kıymetinin ve piyasa fiyatının oldukça altında kalması ve müvekkilin kooperatife üye olma şartlarını taşırken üye olma talebinin kabul edilmemesi ile açılan dava sonunda müvekkilin kooperatife üyeliğinin tespit olunması halinde kooperatifin satışları gerçekleştirilmiş, piyasa değeri düşmüş olacağından müvekkilin bir kez daha hak kaybına uğraması söz konusu olacağını ve bu kapsamda telafisi mümkün olmayan bir zarar ortaya çıkacağından kooperatife ait satışa çıkarılan gayrimenkullerin satışının teminatsız olarak ihtiyaten durdurulmasını talep etmiştir. Mahkemenin 23/08/2022 tarihli ara kararı ile ” İhtiyati tedbir talep edilen taşınmazların davanın konusunun oluşturmaması, gerekse HMK 390/3 maddesindeki yaklaşık ispat koşulunun gerçekleşmemesi nedeni ile ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiştir. Verilen ara karara karşı davacı vekili tarafından dava dilekçesindeki nedenler tekrarlanarak istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. Dava, kooperatif üyeliğin tespiti istemine ilişkin olup, uyuşmazlık, kooperatife ait gayrimenkullerin satışının tedbiren durdurulması istemine ilişkindir. 6100 Sayılı HMK’unu 390. maddesi uyarınca “tedbir talep eden taraf dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır. 6100 Sayılı HMK’nun 389. maddesi “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir.” şeklinde düzenlenmiştir. Bu hüküm dikkate alındığında, mevcut durumun değişmesi hâlinde, hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşması, hakkın elde edilmesinin tamamen imkânsız hâle gelmesi, gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğması tehlikesi varsa, ihtiyati tedbir sebebi var kabul edilecektir. Hâkim kararında somut sebep gösteremiyor, bunu en azından açıklayacak veya asgari ölçüde ikna edecek delil değerlendirmesi yapamıyor, yaklaşık ispat ölçüsünü yakalayamıyorsa tedbire karar vermemelidir. Ancak bu da hiçbir zaman tam bir ispat seviyesinde ispat şartına dönüşmemelidir.(Pekcanıtez,Hakan/Atalay,Oğuz/Özekes Muhammet; Hukuk Muhakemeleri Kanunu Hükümlerine Göre Medeni Usul Hukuku, 11. Bası, Ankara 2011-Sh.715-717) (Yüksek Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin 24/04/2012 gün ve 2011/15388 esas,2012/6651 karar sayılı ilamında belirtildiği gibi) Somut olayda; davacı, davalı kooperatife üye olma şartlarını taşımasına rağmen üyelik talebinin hukuka aykırı olarak reddedildiğini belirterek kooperatif üyeliğinin tespiti ile, kooperatife ait taşınmazların satışının gerçekleşmesi durumunda site içerisinde bulunan evin değerinin düşeceğinden ve bu satışlara dair hiç bir katkı payı alamayacağından bahisle kooperatife ait gayrimenkullerin satışının tedbiren durdurulmasını talep etmiş ise de davacının kooperatif üyeliğini hak kazanıp kazanmadığı, yargılama sonucu belirlenebileceği, bu aşamada ibraz edilen belgelerin niteliği ve dosya kapsamına göre, yaklaşık ispat koşulu gerçekleşmediği gibi, davacı açısından telafisi güç veya imkansız zararlara yol açma ihtimali bulunmadığı, aynı zamanda tedbir talep edilen taşınmazlar uyuşmazlığın konusunu oluşturmadığından HMK’nın 389 vd. maddelerinde ön görülen koşullar oluşmadığından mahkemece ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. Sonuç olarak, mahkemece verilen ara karar usul ve yasaya uygun bulunduğundan ihtiyati tedbir talep eden davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiş aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nun 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davacı tarafından yatırılan 220,70 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının Hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince davacıdan alınan 80,70 TL istinaf karar harcının Hazineye GELİR KAYDINA, 4-İstinaf yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, 5-Yatırılan gider avansından kalan kısmın taraflara ilk derece mahkemesince iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1.b.1 bendi ile aynı Kanunun 362/1.f maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.26/10/2022