Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2022/1510 E. 2022/1226 K. 02.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/1510
KARAR NO: 2022/1226
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2022/249
KARAR NO: 2022/603
KARAR TARİHİ: 13/06/2022
ASIL DAVA: Genel Kurul Kararının İptali (13/06/2015 tarihli)
BİRLEŞEN BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’NİN
2016/701 ESAS SAYILI DOSYASI
BİRLEŞEN DAVA: Genel Kurul Kararının İptali (11/06/2016 tarih)
KARAR TARİHİ: 02/11/2022
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA Yargılamanın yenilenmesi talebinde bulunan davacı … dilekçesinde özetle; bilirkişinin eksik inceleme yaptığını, kooperatifin 5 tam üyesi olup diğer üyelerin naylon üyeler olduğunu, nisabın bu nedenle sağlanamayacağını, adresine ilişkin kira kontratını dilekçe ekinde sunduğunu, usulsüz işlemler ve usulsüz tebligat ile karara süresinde itiraz edemediğini beyan ederek yargılamanın yenilenmesini talep etmiştir.
CEVAP Davalı kooperatif vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafın bugüne kadar yapılan her genel kurul sonrası dava açtığını, bu durumun yıllardır devam ettiğini, kooperatifin fesih aşamasında olduğunu ancak davacının açtığı davalar nedeniyle kapatılamadığını, açtığı davaların bir kısmının red edilip kesinleştiğini, davanın temelini oluşturan asıl dava ve birleşen davada da aynı şeyleri tekrarladığını, bilirkişi raporları ile davacının haksız olduğunun ortaya çıktığını ve davanın red edildiğini, beyan ederek davacının iade-i muhakeme talebinin hukuki dayanağının olmadığını savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece; “…Somut olayda, davacı her ne kadar bilirkişinin eksik inceleme yaparak inceleme yaptığını, usulsüz işlemler ve usulsüz tebligat ile süresinde itiraz edemediğinden yargılamanın yenilenmesini talep etmiş ise de; HMK 375.maddesinde sayılan yargılamanın iadesi nedenlerinin sınırlı sayı ilkesi ile sayılmış olması ve kıyas veya yorum yolu ile genişletilmesinin mümkün olmaması karşısında dinlenilmesine imkan bulunmaktadır. HMK 377. maddesinde yargılamanın iadesini talep süreleri belirlenmiş olup, belirtilen nedenlere göre talep süresi değişmektedir. Davacı vekilinin yargılamanın iadesi nedeni olarak gösterdiği nedenler HMK 375. maddesinde belirtilen yargılamanın iadesi nedenlerinden biri olmadığından süre yönünden ayrıca incelenmesine gerek görülmemiştir. Hal böyle olunca davacının yargılamanın iadesi talebinin reddine” karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı asil yasal süre içerisinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde özetle; 13/06/2015 tarihinde yapılan genel kurulda 3.gündem maddesinin oybirliği ile kabul edildiği iddiasının tamamen gerçek dışı ve hukuka aykırı olduğunun karar kesinleştikten sonra yaptığı inceleme ve araştırmayla tesbit ettiğini, kooperatif varlıklarının yapım, devir ve satış işlemlerinden elde edilen gelirler kooperatif fonunda toplandıktan sonra kooperatif ortaklarına, hisse payları oranında dağıtılması gerekirken kendi payına düşen alacaklarının başkalarına verilerek tarafına ödeme yapılmadığını, bu hususun kooperatif ödeme kayıtları ile somutlaştığını, bu nedenle genel kurulda bütün gündem maddelerine ayrı ayrı itiraz ettiğini, itirazının kayda geçirilmesinde ısrar etmiş ise de sözlü tehditlerle geçen genel kurulda sadece kooperatif yüklenici şirket smm mühendislik hizmet alacakları yönünde eksik kayıt düşüldüğünü, genel kurulda itirazlarını kısmen de olsa tutanağa geçirttiğini, Dairelerin tesliminden sonra yönetimin üyelerden aldığı istinad perdesi, mantolama ve peyzaj ödemeleri şahsıma oranlanarak ödemelerine eklenmediği halde diğer bütün üyelere oranlanmadan ödeme tutarlarına eklendiğini, Ek Madde 3 (29/03/2011 günü 6215 sayılı kanunun 18.mad. ile ek 141: 12/04/2013 günlü 27903 sayılı Resmi Gazetede yayımlandığını, bu hüküm gereği kooperatif yüklenici şirketin özel vakfında görev alan ve de kooperatif 9.gündem maddesinde vakıfla bağdaşmayan görev alan … ve yine cem vakfı şubesinde görev alan …’ın kooperatifte divan başkanı olarak görev aldıklarının genel kurul iptal red kararından sonra anlaşıldığını, gündemin 9.maddesinin bozma sebebi olduğunu, bir dairenin tarafına %47 seviyesinde verildiğini, fondan ödenmesi gereken fark %53 bedelin fondan başkalarına ödenerek tarafına verilmediğini, … Yapı Kooperatifine, Başakşehir Belediyesi konut kuruluşu … Kooperatifler Birliği tarafından bedelsiz tahsis edilen (sonradan üyeler tarafından ödenmek kaydıyla) parsellerin devir ve satışından elde edilen gelirler fonda başkalarına aktarıldığı için bilanço, yönetim ve denetim ibrasının mümkün olamayacağını, tapu sicil tesciline esas teşkil eden teknik sorumlu mühendis olan kendisi ve kooperatif taşeronu … Bey yerine ruhsatta … ve …’ye usulsüz yer verilerek tapu ruhsat kayıtlarının tahrif edilerek sahte düzenlendiğini, bu nedenlerle bilirkişi raporunun kasıtlı olarak taraflı şekilde düzenlendiğini, maddi hukuka ve gerçeğe aykırı olduğunu, belgelenmiş yazılı ve rakamsal gerekçelerle tasfiye şartları oluşmadığı gibi, HMK 375.madde hükümleri şartları doğmuş olup yargılamanın yenilenmesi için yerel mahkemenin red kararının kaldırılarak tedbirli olarak özel denetçi atanmak kaydıyla olağan genel kurul toplanarak gerekli düzeltmelerin yapılması için yargılamanın yenilenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında inceleme; 6100 sayılı HMK’nın 355.maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılmış, kamu düzenine aykırılık olup olmadığı ise re’sen gözetilmiştir. Dava, yargılamanın iadesi istemine ilişkindir. Yargılamanın iadesi, yargılama hataları ve noksanlarından dolayı, maddi anlamda kesin hükmün bertaraf edilmesini ve daha önce kesin hükme bağlanmış olan bir dava hakkında yeniden yargılama ve inceleme yapılmasını sağlayan hukuki yoldur. Yargılamanın iadesi, nihai bir kararın (nihai kararlar içinde de kesinleşmiş bir kararın) gözden geçirilmesini, denetlenmesini sağlaması bakımından geniş anlamda bir kanun yolu olmakla ve Kanun’da sistematik olarak kanun yolları arasında düzenlenmekle birlikte, aslında kesinleşen kararı yeniden ele almaya yarayan ve dava şeklinde görülen bir hukukî çaredir…Yargılamanın iadesi yolu, kesinleşmiş hükümlere karşı başvurulan istisnai bir yoldur. Bu sebeple yargılamanın tekrarlanmasının mümkün olmadığı, o konuda yeniden mahkemeye başvurulamayacak, şeklen ve madden kesinleşmiş hükümlere karşı yargılamanın iadesi istenebilir. Eğer mahkeme kararı henüz şeklen kesinleşmemişse veya şeklen kesinleşmiş olsa dahi maddi anlamda kesin hüküm oluşturmuyorsa yeniden ele alınıp incelenmesi mümkünse yargılamanın iadesi yoluna gidilemez. Çünkü ya henüz kesinleşmiş bir karar yoktur, bu sebeple başvuru imkanları tüketilmemiştir veya kesinleşse dahi kararın başka şekilde yeniden ele alınıp incelenmesi mümkündür. (Pekcanıtez Usul, Prof. Dr.Hakan Pekcanıtez, Prof.Dr. Muhammet Özekes, Doç.Dr.Hülya Taş Korkmaz, Doç.Dr.Mine Akkan, Cilt.III, s.2324,2325) Yargılamanın iadesi talebi, kendisine karşı bu yola başvurulan kararın verildiği mahkemeden talep edilecektir (m. 378/1). Yargılamanın iadesi talebi bir dava niteliğindedir. Bu sebeple yargılamanın iadesinin gerektirdiği özellikler dikkate alınarak bir davanın açılmasında verilmesi gereken dilekçe verilecektir. Yargılamanın iadesi bir dava açarak ileri sürülebileceğinden dava şartları ve davaya ilişkin genel hükümler geçerli olacak, yapılması gereken diğer işlemler yapılacaktır. Yargılamanın iadesi talebinin dava dilekçesi şeklinde düzenlenmesi gerekir. Bu dilekçede bulunması gereken unsurlara yer verilecektir. Ancak, içeriğinde talebin bir yargılamanın iadesi talebi olduğu belirtilmeli ve buna uygun açıklamalar yapılmalıdır. Dava açılmasına ilişkin kurallar uygulanarak, bu konudaki gerekli tüm işlemler yerine getirilmeli, gerekli harç ve giderler ödenmelidir. Mahkemece talep edilirse ayrıca bu konudaki teminat da yatırılmalıdır (m. 378/2). Yargılamanın iadesinde talepte bulunan, diğer tarafı karşı taraf olarak göstermeli, üçüncü kişilerin bu yola başvurması halinde ise ilk davanın tarafları karşı taraf olarak belirtilmelidir (Pekcanıtez Usul Cilt.III, s.2343,2344). 6100 sayılı HMK’nun 374. maddesine göre yargılamanın iadesi, kesin olarak verilen veya kesinleşmiş olan hükümlere karşı istenebilir. Yine 375. maddede yargılamanın iadesi sebepleri sayılmış olup bunlar; “a) Mahkemenin kanuna uygun olarak teşekkül etmemiş olması. b) Davaya bakması yasak olan yahut hakkındaki ret talebi, merciince kesin olarak kabul edilen hâkimin karar vermiş veya karara katılmış bulunması. c) Vekil veya temsilci olmayan kimselerin huzuruyla davanın görülmüş ve karara bağlanmış olması. ç) Yargılama sırasında, aleyhine hüküm verilen tarafın elinde olmayan nedenlerle elde edilemeyen bir belgenin, kararın verilmesinden sonra ele geçirilmiş olması. d) Karara esas alınan senedin sahteliğine karar verilmiş veya senedin sahte olduğunun mahkeme veya resmî makam önünde ikrar edilmiş olması. e) İfadesi karara esas alınan tanığın, karardan sonra yalan tanıklık yaptığının sabit olması. f) Bilirkişi veya tercümanın, hükme esas alınan husus hakkında kasten gerçeğe aykırı beyanda bulunduğunun sabit olması. g) Lehine karar verilen tarafın, karara esas alınan yemini yalan yere ettiğinin, ikrar veya yazılı delille sabit olması. ğ) Karara esas alınan bir hükmün, kesinleşmiş başka bir hükümle ortadan kalkmış olması. h) Lehine karar verilen tarafın, karara tesir eden hileli bir davranışta bulunmuş olması. ı) Bir dava sonunda verilen hükmün kesinleşmesinden sonra tarafları, konusu ve sebebi aynı olan ikinci davada, öncekine aykırı bir hüküm verilmiş ve bu hükmün de kesinleşmiş olması. i) Kararın, İnsan Haklarını ve Ana Hürriyetleri Korumaya Dair Sözleşmenin veya eki protokollerin ihlali suretiyle verildiğinin, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kesinleşmiş kararıyla tespit edilmiş olması.” halleridir. Asıl dava 13/06/2015 tarihli, birleşen dava ise 11/06/2016 tarihli kooperatif genel kurulunda alınan kararların oylamaya katılan ortakların, ortaklık vasfına haiz olmadığı iddiası ile yoklukla malul olduğundan iptali istemine ilişkindir. Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/802 E. 2018/561 K. sayılı 07/06/2018 tarihli kararı; “Birleşen davanın ve ana davanın ispatlanamadığından reddine” karar verilmiştir. Karara karşı davacı tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, Dairemizin 20/10/2021 tarihli 2020/395 E. 2021/1026 K. sayılı kararı ile; Asıl dava yönünden genel kurul tarihinin 13/06/2015 olup davanın 03/09/2015 tarihinde açılmış olması nedeniyle 1 aylık hak düşürücü süre içerisinde dava açılmadığından 6100 sayılı HMK’nun 114/2. maddesi hükmü yollamasıyla, 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 53. maddesi ve anasözleşmenin 38. maddesi hükmünde aranan dava şartının mevcut olmadığı gerekçesiyle HMK’nun 114/2 ve 115/2. maddesi uyarınca asıl davanın usulden reddine, birleşen dava yönünden davacının 11/06/2016 tarihli 2015 hesap yılı genel kurul toplantısında alınan kararlara karşı kabul oyu kullandığı açık olup 6100 sayılı HMK’nun 114/2. maddesi hükmü yollamasıyla, 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 53. maddesi ve anasözleşmenin 38. maddesi hükmünde aranan dava şartının mevcut olmadığı gerekçesiyle HMK’nun 114/2 ve 115/2. maddesi uyarınca 3, 4, 5, 6, 7 ve 8 no’lu kararlar yönünden davanın usulden reddine karar verilmiş, ayrıca her iki genel kurul toplantısına ilişkin gündem maddeleri kamu düzeni nazara alınarak mutlak butlanla batıl olup olmadığı yönünden tek tek incelenmiştir. Davacı asil yargılamanın iadesi dilekçesinde; bilirkişi tarafından ödeme kayıt ve belgelerinin dikkate alınmadığını, eksik inceleme yapıldığını, naylon üyelerin karar nisabında dikkate alındığını ileri sürmüş ise de davacı asilin ileri sürdüğü esasa yönelik nedenlerin ve delillerinin iadesi istenen yargılamada değerlendirildiği, Dairemizin 20/10/2021 tarihli 2020/395 E. 2021/1026 K. sayılı kararı ile yeniden hüküm tesis edildiği ve kararın kesinleştiği anlaşılmaktadır. Davacı asil ayrıca karar tebliğinin usulsüz olduğu iddia etmiş ise de, davacının merniste kayıtlı adresine Dairemizin 20/10/2021 tarihli 2020/395 E. 2021/1026 K. sayılı kararının öncelikle normal tebligat yapıldığı, iade edilmesi üzerine TK 21/2 maddesi uyarınca tebligat yapıldığı, tebliğ tarihinin 29/12/2021 olduğu, davacı asilin ise UYAP sisteminden temin edilen adres kayıtlarına göre adresini 08/02/2022 tarihinde … Mah. … Sok. No:… Ümraniye/İstanbul adresine taşıdığı tespit edildiğinden, tebligatın usulüne uygun olarak yapıldığı açıktır. Somut dosya yönünden; HMK’nın 375. maddesinde sayılan yargılamanın iadesi sebepleri mevcut olmadığından ilk derece mahkemesi kararı usul ve yasaya uygundur. HMK’nın 355. maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık olup olmadığı hususunda re’sen ve istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak inceleme yapılmış, kamu düzenine aykırı herhangi bir husus tespit edilmemiştir. Davacı asil istinaf dilekçesinde, ilk dilekçesine ek iddialar ileri sürmüş ise de HMK’nın 357. maddesindeki “İlk derece mahkemesinde ileri sürülmeyen iddia ve savunma istinafta dinlenemez ve istinafta yeni delillere dayanılamaz” kuralı gereği bu iddiaların istinaf aşamasında dinlenmesi mümkün olmadığı ve davacı asilin istinaf dilekçesinde yer verdiği itirazların açıklanan gerekçelerle yerinde olmadığı anlaşılmakla istinaf başvurusunun HMK 353/1.b.1 bendi gereğince esastan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Davacı asilin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1.b.l bendi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-Davacı tarafından yatırılan 220,70 TL istinaf başvuru harcının Hazineye irat kaydına,3-Davacı tarafından yatırılan 80,70 TL istinaf karar harcının Hazineye irat kaydına,4-İstinaf yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, 5-Yatırılan gider avansından kalan kısmın davacıya karar kesinleştiğinde ilk derece mahkemesince iadesine,6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 361/1 maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay nezdinde temyiz kanun yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 02/11/2022