Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2022/149 E. 2022/285 K. 09.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/149
KARAR NO: 2022/285
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2020/907 Esas
KARAR NO: 2021/907
KARAR TARİHİ: 20/10/2021
DAVA: Kooperatif Üyeliğinden İhraç Kararının İptali
KARAR TARİHİ: 09/03/2022
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesi ile; müvekkilin, davalı kooperatifin yönetim kurulu üyesi olduğunu, davalı kooperatif yönetim kurulunun aldığı karar ile müvekklinin özürsüz üst üste 3 kez toplantıya katılmadığı gerekçe gösterilerek üyeliğin düşürülmesine ilişkin alınan kararının hukuka aykırı olduğunu, toplantı daveti usulüne uygun şekilde tebliğ edilmediğini , müvekkilinin diyabet ve kollestrol ile ilgili kronik sağlık sorunları mevcut olduğunu ilgili sağlık kurumunun verdiği raporla riskli hasta grubunda olduğu için karantinada olduğunu, bu nedenle online toplantı dışında herhangi bir toplantıya katılması mümkün olmadığını, işbu durumun kooperatif yönetimince bilindiğini ve buna rağmen kooperatif yönetiminin müvekkilin bilgisi dışında usule ve hukuka aykırı bir surette toplanıp, karar almak suretiyle görevini sonlandırdığını, 18/08/2020 tarihinde …@….com adlı kurumsal mail adresinden bir e-posta gönderilerek, üst üste 3 defa yönetim kurulu toplantısına mazeretsiz olarak katılmadığı gerekçesiyle yönetim kurulu üyeliğinin sonlandırıldığının bildirildiğini, işbu bildirimin e-posta adresinden bildirilmesinin de hukuka aykırılık teşkil ettiğini, davalı kooperatifin yönetim kurulu ile davacı müvekkil arasındaki esas ihtilafın davalı yönetim kurulunun inşaat işini fahiş bedellerle bir firmaya ihale etmesi ve müvekkilinin bu ihaleye şiddetle itiraz etmesi olduğunu, ayrıca kooperatifler de azil yetkisi genel kurula ait olduğundan yönetim kurulu üyesini azletme yetkisi olmayan yönetim kurulu kararı da hukuka aykırı olduğunu, tüm bu nedenlerle; S.S. Hava-İş Konut Yapı Kooperatifinin İstanbul … Noterliği’nin 26/10/2020 tarih … sayı ile tasdikli 01/10/2020 tarih ve 34 sayılı Yönetim Kurulu Kararının öncelikle tedbiren durdurulması ile müvekkilinin yönetim kurulu üyeliğinin devamına ve kooperatif kararının iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesi ile; Yönetim Kurulu toplantı tutanaklarından da anlaşılacağı üzere davacının, üst üste beş toplantıya katılmadığını ve Yönetim Kurulu’na da herhangi bir özür de sunmadığını, davacı sadece üyelikten çıkartıldığı tarihe kadar ihale sürecine iştirak etmiş olduğunu, bunun dışındaki toplantılara iştirak etmediğini, ihale sürecinde ise akrabası olan bir inşaat firmasını ihaleye katılmasını sağladığını, ihalenin tanıdığı firmaya verilmesi hususunda Yönetim Kurulu’na ciddi şekilde baskı yaptığını ve tehditler yönelttiğini ancak Yönetim Kurulu’nun bu hususları ciddiye almadığını ve kooperatif tarafından ihalesini en düşük ücreti veren firmaya verilmek üzere çoğunluk kararı aldığını, davacının, ihalenin … firmasına verilmesi halinde istifa edeceğini kamuya açık sosyal medya platformunda ilan ettiğini ve bu beyanı doğrultusunda da bir daha yönetim kurulu toplantısına katılmadığını, yönetim kurulu toplantılarına katılmamak sureti ile de eylemli olarak istifa beyanının arkasında durduğunu, Kooperatifin ana sözleşmesinin 45. Maddesine uygun olarak, oy birliği ile alınan Yönetim kurulu kararı ile sona erdirildiğini, toplantı davetinin kendisine ulaşmadığı iddiası gerçekle bağdaşmayan ve samimi olmayan bir iddia olduğunu, zira ilk beş toplantıya katılan ve toplantı davetlerinden haberdar olan davacının, bir anda son beş toplantıya katılmamış ve davetlerin kendisine usulüne uygun şekilde yapılmadığını ileri sürmesinin samimi olmadığını, gerek Kooperatifler Kanunu ve gerekse Türk ticaret Kanunu’nun 62 ve 369’uncu maddeleri çerçevesinde kooperatif defter ve belgelerinin usulüne uygun şekilde tutulmasından sorumlu olan bir yönetim kurulu üyesinin, 2 ay gibi uzun bir süreç içinde defterleri incelememesi, toplantı yapılıp yapılmadığından dahi haberdar olmadığını ileri sürmesi hayatın olağan akışına uygun olmadığını, tüm bu nedenlerle; davacı yanın yürütmenin durdurulması isteminin ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece, ” …Genel kurul toplantılarına ilişkin ne suretle olacağının ana sözleşmenin 28. Maddesinde düzenlendiği, yönetim kurulu üyelerinin haberleşmelerine ilişkin… “yönetim” grubunun olduğu, toplantıların bu grupta mesaj yoluyla bildirildiği, davacının da bu grupta bulunduğu, mesaj gönderdiği, dolayısı ile yönetim kurulu toplantılarından haberinin olduğu, bu nedenle davacı tarafın bu husustaki itirazlarının yerinde olmadığı, davacı tarafın sunduğu tek hekim rapor tarihinin üyeliğin düşürülmesine ilişkin 17.08.2020 tarihinden sonraki tarihe ilişkin olduğu, bu nedenle raporun mazeret olarak kabul edilmediği, davacının 25.07.2020 tarihli yönetim kurulu ve üyelere yazı gönderdiği yazı içeriğinden ihalenin … Yapıya verilmesi halinde yönetim kurulu üyeliğinden istifa edeceğini beyan ettiği, davalı kooperatifin 28.07.2020 tarihli 2020/17 karar numaralı kararında bu ihaleye ilişkin hususta değerlendirme yapılarak ihalenin … İnşaat Firmasıyla sözleşme yapılmasına oy çokluğu ile karar verildiği, bu kararda davacının bulunmadığı, davacının 01.07.2020 tarihinden itibaren yapılan toplantılara katılmadığı, üst üste beş kez yönetim kurulu toplantısına katılmadığı, ana sözleşmede belirtilen 45. Madde şartlarının oluştuğu, madde düzenlemesi içeriği de dikkate alınarak bu fiili durumun tespiti için Genel Kurul’dan karar alınmasına gerek olmadığı ” gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili yasal süresi içinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde; davalı kooperatif yönetim kurulunun aldığı karar ile müvekklinin özürsüz üst üste 3 kez toplantıya katılmadığı gerekçe gösterilerek üyeliğin düşürülmesine karar verildiğini, ancak toplantı davetinin usulüne uygun yapılmadığını, toplantıya kim tarafından ne şekilde çağrı yapılacağı kooperatif ana sözleşmesinde gösterildiğini, sözleşme gereğince çağrının öncelikle taahhütlü mektupla yapılması gerektiğini, ayrıca mevcut usulde toplantının 30 gün önceden bildirilmesi gerektiği belirtilse de yapılan çağrıların toplantıdan bir gün önce yapıldığı görüldüğünü, dolayısıyla yapılan çağrıların usulüne aykırı olduğunu, müvekkili, kronik rahatsız olup pandemi sürecinde fiilen toplantılara katılması yasak olduğunu ve yönetim kurulu üyesinin azli yetkisi genel kurulu ait olduğunu belirterek mahkeme kararının kaldırılmasını davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE HMK’nın 355. ve 357. maddeleri gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle bağlı olarak ve kamu düzenine aykırılık hususlarını da gözetilerek yapılan inceleme neticesinde; Dava, kooperatif ana sözleşmesinin 45. maddesinden kaynaklı yönetim kurulu üyeliği görevinin düşmesine ilişkin alınan kooperatif yönetim kurulu kararının iptali istemine ilişkindir. Dosya kapsamına göre, davacı …’ın 14/03/2020 tarihinde yönetim kurulu üyesi olarak seçildiği, yedi yönetim kurulu üyesinden beş üyenin katılımı ile alınan kooperatif yönetim kurulunun 17/08/2020 tarih 2020/23 nolu kararı ile üst üste üç kez yönetim kuruluna katılmayan davacı … ile …’ın ana sözleşmenin 45. Maddesi uyarınca üyeliklerinin düştüğünü ilişkin oy birliği ile karar alındığı anlaşılmıştır. Kooperatif ana sözleşmesinin 45. Maddesinde, yönetim kurulunun, başkanın bulunmadığı zamanda başkan yardımcısının çağrısı ile toplanacağı, toplantının en az ayda bir defa ve en az yarıdan fazla üyenin katılmasıyla yapılacağı, kararların toplantıda bulunanların çoğunluğu ile verileceği, özürsüz olarak üst üste üç toplantıda hazır bulunmayan üyenin çekilmiş sayılacağı düzenlenmiştir.Kooperatiflerle ilgili ana düzenleme 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nda düzenlenmiş olmakla birlikte, aynı yasanın 98. maddesinde bu Kanunda aksine açıklama olmayan hususlarda TTK’daki anonim şirketlere ait hükümlerin uygulanacağı ifade edilmiştir. Kooperatifler Kanunu ile kooperatif ana sözleşmesinde ve Türk Ticaret Kanunun’da olağan ve olağanüstü genel kurul toplantılara çağrı usulü düzenlemiş ise de yönetim kurulu toplantılarına çağrı usulü belirlenmediği gibi, Kooperatifler Kanunu ve Türk Ticaret Kanunu’nda çağrı için herhangi bir şekil şartı bulunmamaktadır. Kooperatif ana sözleşmenin 28. Maddesinde olağan ve olağanüstü genel kurul toplantılara çağrı; taahhütlü mektupla, elektronik posta ile ayrıca gerektiğinde gazete ile gazete olmayan yerlerde mahalli örf ve adete göre ilan yoluyla yapılır. Çağrının sadece yazılı olarak imza karşılığında yapılması da mümkün olduğu düzenlenmiştir. Somut olayda yönetim kurulu üyelerinin haberleşme amacıyla whatsapp grubunu kurdukları, toplantıların bu grupta mesaj yolu ile bildirildiği, davacının da whatsapp yönetim grubunda bulunduğu, alınan bilirkişi raporu ile davacının whatsapp sistemini faal olarak kullandığı, kooperatif ile bu sistem üzerinden yazışmalarda bulunduğu, toplantıların yapılacağına dair bilgisi olduğu gözetildiğinde toplantıya çağrı usulünde kanuna aykırılık görülmemiştir.Davacı vekili, yönetim kurulu üyesinin azli yetkisinin genel kurulu ait olduğunu ileri sürmüş ise de Kooperatifler Kanunun 42. Maddesinde, genel kurulun görevleri arasında, yönetim kurulu ve denetçiler kurulu üyeleriyle gerektiğinde tasfiye kurulunu seçmek ve ibra etmek olduğu, Kooperatif ana sözleşmesinin 23. maddesinde de, yönetim ve denetim kurulunu seçmek, ibra etmek veya sorumluluklarına karar vermek gerektiğinde bunları azletmek görevinin genel kurulun yetkisinde olduğu düzenlemiştir. Görüldüğü üzere ana sözleşmede sadece yönetim kurulu üyelerinin sorumluluklarına karar vermek gerektiğinde azil yetkisini genel kurula vermiştir. Oysa ki yönetim kurulu üyesinin özürsüz olarak üst üste üç toplantıda hazır bulunmaması halinde üyenin çekilmiş sayılacağı hususu, mahkeme gerekçesinde belirtildiği gibi fiili bir durumun tespiti olup bu konuda genel kurulda karar alınmasına gerek olmadığı, bu durumun tespiti yönetim kurulunca alınacak karar ile mümkündür. Aksi halde özürsüz üst üste 3 toplantıya katılmayan üyenin, ana sözleşmenin 45. Maddesi uyarınca üyeliği düşmesine rağmen genel kurul kurul toplantısına kadar görevi devam edeceği anlamına gelir ki buda kanunun amacına ile bağdaşmamaktadır. Davacı vekili diğer bir istinaf nedeni olarak, davacının kronik rahatsızlığı olup, pandemi sürecinde fiilen toplantılara katılması yasak olduğuna ilişkindir. Davacı vekili bu hususta sunduğu, İstanbul Ümraniye … nolu AHB Tek Hekimli 09/09/2020 tarihli Sağlık Raporu’nda ” hastanın uzun süredir kullandığı diyabet ve kollestrol ile ilgili raporları mevcuttur. Hasta Covid 19 Pozitif sebebi ile riskli hasta grubunda olduğu için karantinada” belirtilmiştir. Davacının sunduğu tek hekimli sağlık raporu, davacının üyeliğinin düşürülmesine ilişkin alınan karar tarihinden sonra olduğu gibi, öncesinde kronik rahatsızlığı bulunduğuna ilişkin usulüne uygun sağlık kurulu raporu ile mazeretini belgelendirmediğinden bu yöndeki istinaf nedeni yerinde görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle ilk derece mahkemesinin kararında usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığından, HMK 353/1.b.1 bendi uyarınca davacı vekilinin istinaf başvusunun esastan reddine karar verilmiş aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;1-HMK’ nın 353/1.b.1 Maddesi gereğince davacının istinaf başvurusunun esastan REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince davacıdan alınan 162,10 TL’nin başvuru harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL’nin istinaf karar harcından, davacı tarafça yatırılan 59,30 TL’nin harcın mahsubu ile bakiye 21,40 TL’nin istinaf eden davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,4-Davacının yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerine bırakılmasına,Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 361/1. fıkrası gereğince kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde Yargıtay nezdinde temyiz kanun yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.09/03/2022