Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2022/1483 E. 2022/1322 K. 16.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/1483
KARAR NO: 2022/1322
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2021/589
KARAR NO: 2022/597
KARAR TARİHİ: 16/06/2022
DAVA: Konkordato Tasdiki
DAVA: Doğrudan İflas
KARAR TARİHİ: 16/11/2022
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Tek ortaklı 17.000.000,00 TL sermayeli … Turizm A.Ş.’nin otel işletme faaliyetinde bulunduğunu, vadesi gelen borçlarını ödeyememe durumuyla karşı karşıya kaldığını ileri sürerek, konkordato projesinde faaliyet giderlerinde azami tasarruf sağlanacağı, yabancı para cinsinden olan borçların kur riskinden korunmak amacıyla Türk Lirasına dönüştürüleceği, şirket kaynaklarının yeni yatırım faaliyetleri için kullanılmayacağı, şirket ortağının ihtiyaç duyulması halinde kaynak yaratabildiği ölçüde sermaye niteliğinde özel imkanlarını şirkete kullanmaya devam edeceği, şirketin genel hatlarıyla küçülme stratejisi uygulayarak değer yaratmayan unsurları tespit ederek kaynak tüketiminin önüne geçileceği, otellerde %100 doluluk oranı sağlamak amacıyla agresif pazarlama stratejisi izleneceği ve konkordato talebinin kabulü halinde borçların faiz işletilmeksizin 9 ay ertelenerek 3 yılda 3’er aylık taksitler halinde ödeneceği belirtilmiş ve konkordatonun tasdikine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 21/02/2020 tarihli 2018/932 E. 2020/118 K. sayılı kararı; “…Somut olayda İİK 289/5. maddesinde tanımlanan “güçlük arz eden durumun” oluşmadığı gibi konkordato tasdik koşullarının da olmadığı veya konkordato talebinin kabul edilme ihtimalinin bulunmadığı kanaatine varılmış olup, İİK. 304. maddesi uyarınca konkordato talebinin kabul edilme ihtimalinin bulunması, ancak bir kısım eksikliklerin kesin mühlette tamamlanamayacak olması halinde mühletin sonuçlarının devamına karar verilebileceği, borçlu şirket tasdik talebinin kabulünün mümkün bulunmadığı konusunda kesin bir kanaate varılmış olması nedeniyle İİK 304. maddesinin uygulanmasına gerek görülmemiş ve iflas koşulunun oluşup oluşmadığının tespiti bakımından dosyanın tefriki ile ayrı bir esasa kaydedilip, tefrik edilen dosya üzerinden doğrudan iflas koşullarının oluşup oluşmadığının araştırılmasının en uygun çözüm olduğu sonucuna varılmış ve doğrudan iflasa ilişkin araştırmanın yapılmasını teminen tefrik edilen 2020/140 Esas sayılı dosyasına yürütülmesine karar verilmiştir. Saptanan hukuki durum bu olunca; yukarıda ayrıntıları ile açıklandığı üzere konkordato tasdik talebinin reddine karar verilmesi gerekmiştir. Tasdik talebinin reddiyle birlikte kesin mühlet, kesin mühletin sonuçları ve komiser heyetinin görevi yasa gereği kendiliğinden sona erdiğinden hüküm fıkrasında bu konuda açıklama yapılmasına gerek görülmemiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.” gerekçesiyle, “Davacı borçlu şirketin konkordato tasdik talebinin reddine, Tasdik talebinin reddedildiğinin İİK. 288. maddesindeki usulle ilanına” karar verilmiştir. Dairemizin 30/06/2021 tarihli 2020/1644 E. 2021/709 K. sayılı kararı; “…6100 sayılı HMK’nun 74.maddesi 114/1.f bendi, 6098 sayılı TBK’nun 504. maddesinde yer alan düzenlemeler uyarınca müvekkili adına dava açıp konkordato teklifinde bulunan vekilin, vekaletnamesinde özel olarak yetkilendirilmiş olması zorunludur. Dosyaya sunulan vekaletnamede, davacı vekilinin konkordato yönünden özel olarak yetkilendirilmediği anlaşılmıştır… Mahkemece 21/02/2020 tarihinde yapılan duruşmada, bilirkişi incelemesi neticesinde alınan raporun daha önceki komiser heyeti raporlarındaki rayiç değer bilançosu ve en son komiser heyetince sunulan ek rapordaki rayiç değer bilançosu arasında çok ciddi farklılıklar bulunup çelişki olması nedeniyle şirketin borca batıklık durumunun sağlıklı olarak belirlenmesi ve davacı borçlu şirketin doğrudan iflas koşullarının oluşup oluşmadığının değerlendirilebilmesi gerektiği belirtilerek doğrudan iflas yönünden dosyanın tefrikine ilişkin ara karar oluşturulmuş, konkordato tasdik talebi yönünden yapılan yargılama neticesinde aynı oturumda konkordato tasdik talebinin reddine karar verilmiştir… Mahkeme gerekçesinde bir yandan borçlu şirketin muvazaalı işlemleri olduğu, alacaklıların zararına olacak şekilde işlemler yapıldığı, komiser talimatlarına uyulmadığı belirtilerek İİK 292.maddesinde yer alan şartlardan bahsedilmesine rağmen diğer yandan ise İİK’nun 292 ve 297.maddelerinin tasdik yargılamasında değerlendirilemeyeceği belirtilerek çelişki oluşturulmuş, iflas yönünden tefrik edilen dosyada ise iflas şartları İİK’nun 292.maddesi çerçevesinde değerlendirilmiştir… …konkordato tasdik talebinin reddine karar veren mahkemenin, şartları mevcut ise yani İİK’nun 292.maddesinde yer alan koşullardan biri gerçekleşmiş ise re’sen iflas kararı vermesi gerekirken, şirketin borca batık olup olmadığının araştırılması için tefrik kararı vermesi hatalıdır. Açılan davanın niteliği ve verilen karar dikkate alındığında; konkordato için başvurmuş olan davacı yönünden iflas şartlarının araştırılması ve sonucuna göre bu kısım yönünden bir karar oluşturulmak üzere iflas hususunun değerlendirilmesi için dosyanın tefrik edilmesinin yasal bir karşılığı bulunmadığı gibi İİK’nun 292.maddesi hükmüne de aykırıdır. Açıklanan nedenlerle, davacı borçlu vekilinin vekaletnamesinde konkordato yönünden özel yetkisinin olmadığı anlaşılmakla bu eksikliğin giderilmesi, iflas yönünden tefrik edilen dosyanın bu dosya ile birleştirilmesi sağlanıp, konkordato ve iflas hükümleri bir arada değerlendirilerek karar verilmesi gerektiğinden…” 6100 sayılı HMK’nın 353/1.a.6 maddesi uyarınca kararın kaldırılmasına karar verilmiştir. İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 16/06/2022 tarihli 2021/589 E. 2022/597 K. sayılı kararı; “…Borçlu şirketin ödeme teklifine kabul oyu verilmesini teminen bir kısım alacaklıların alacağını ödediği, kayıtlarında anılan işlemlerin temlik olarak gösterilmesinin sonuca etkisinin olmadığı, muvazaalı olarak bu şekilde gösterildiğinin kabul edildiği, nisabın oluşturulması için hiç alacağı olmayan grup şirketleri veya grup dışı şirketlerin kabul yönünde oy kullandıkları, tüm bu işlemlerin dürüstlük kuralına aykırı olduğu hususlarının dosyada mevcut bulunan 04.02.2020 ve 20.02.2020 tarihli bilirkişi raporları ve komiser heyetince düzenlenen 19/02/2020 tarihli ek rapor içeriği ile sübuta erdiği kabul edilerek borçlu şirketin konkordato tasdik talebinin reddine karar verilmiş, iflas koşullarının bulunup bulunmadığının tetkiki amacıyla iflas yönünden yargılamaya devam etmek üzere dosya tefrik edilerek mahkememizin 2020/140 Esas sırasına kaydedilmiş, 2020/140 E sayılı dosyada 13/03/2020 tarihli bilirkişi raporu hükme esas alınarak borca batık durumda olduğu tespit edilen davacı şirketin 17.09.2020 tarihinde iflasına karar verilmiş, iflas kararının istinaf edilmesi üzerine İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesinin 2021/23 Esas 2021/710 Karar sayılı ilamı ile; ”…Bu kapsamda konkordato tasdik talebinin reddine karar veren mahkemenin, şartları mevcut ise yani İİK’nun 292.maddesinde yer alan koşullardan biri gerçekleşmiş ise re’sen iflas kararı vermesi gerekirken, şirketin borca batık olup olmadığının araştırılması için tefrik kararı vermesi hatalıdır. Açılan davanın niteliği ve verilen karar dikkate alındığında; konkordato için başvurmuş olan davacı yönünden iflas şartlarının araştırılması ve sonucuna göre bu kısım yönünden bir karar oluşturulmak üzere iflas hususunun değerlendirilmesi için dosyanın tefrik edilmesinin yasal bir karşılığı bulunmadığı gibi İİK’nun 292.maddesi hükmüne de aykırıdır. …konkordato talep eden borçlu şirket yetkilisinin İİK 292/son maddesi uyarınca ihtaratlı tebligat çıkartılmak suretiyle mahkemeye çağrılması, dinlendikten sonra karar verilmesi gerektiğinden, bu usul uygulanmaksızın davacı şirket yönünden iflas kararı verilmesi de doğru görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle, iflas yönünden tefrik edilen işbu dosyanın, Mahkemenin konkordato tasdiki yönünden değerlendirme yaptığı 2018/932 E. bu dosya ile birleştirilmesi, konkordato ve iflas hükümleri bir arada değerlendirilerek karar verilmesi gerektiğinden, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile sair istinaf itirazları şimdilik incelenmeksizin 6100 sayılı HMK’nın 353/1.a.6 maddesi uyarınca kararın kaldırılmasına ve Dairemizin kararına uygun şekilde yargılama yapıldıktan sonra yeniden karar verilmek üzere dosyanın mahkemesine iadesine…” şeklinde karar verilmiş olduğundan mahkememizin 2020/140 esas sayılı dosyası yeniden esasa kaydedilmiş ve … numarası aldıktan sonra konkordato tasdik koşullarının değerlendirildiği 2021/589 E sayılı dosya ile birleştirilerek yargılamaya devam edilmiştir. Mahkememizin 21.02.2020 tarih 2018/932 E. 2020/118 K. sayılı dosyasında verilen tasdik talebinin reddine dair kararın ise İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesinin 30.06.2021 tarih 2020/1644 E. 2021/709 K. sayılı kararı ile kaldırıldığı, dosyanın yeniden esasa kaydedildiği, mahkememizin 2021/590 Esas sayılı dosyasının iş bu dosya ile birleştirildiği, tasdik koşullarının oluşup oluşmadığı konusunda rapor tanzim edilmesi için dosyanın bilirkişi heyetine tevdi edildiği, davacı vekiline, davacı şirkete ve şirket yetkilisine ayrı ayrı duruşma gün ve saatinin tebliğ edildiği, ihtara rağmen bilirkişi masrafının depo edilmemiş olması sebebiyle dosyada mevcut iflas avansından karşılanmak suretiyle dosyanın 29.12.2021 tarihinde bilirkişiye tevdi edildiği, ibraz edilen 11/05/2022 tarihli bilirkişi raporunda özetle, konkordatonun başarıya ulaşma ihtimalinin bulunmadığı, borçlu Şirket’in 31.12.2020 tarihi itibari ile kaydi değerler üzerinden (-) 6.054.208,16 TL borca batık olduğu, tasdik bakımından yapılan incelemeler neticesinde İİK m. 292/I- b ve c bentlerinde sayılan hallerin gerçekleştiği belirtilmiştir…Alacaklılar toplantısından önce veya sonra olması önemli olmaksızın İİK m. 292’de belirlenen sebeplerin varlığı halinde İİK m. 305’te belirtilen diğer tasdik koşulları oluşsa dahi konkordato talebinin reddi ile iflasa tabi borçlunun iflasına karar verilmesi gerekmektedir. Zira konkordatonun başarıya ulaşması, dürüstlük gibi haller konkordatonun tasdik edilebilmesinin ön şartlarındandır. Borçlu şirketin komiser talimatlarına uymadığı, konkordato teklifine kabul oyu verilmesini teminen bir kısım alacaklıların alacağını ödediği, kayıtlarında anılan işlemlerin temlik olarak gösterilmesinin sonuca etkisinin olmadığı, nisabın oluşturulması için hiç alacağı bulunmayan şirketlerin kabul yönünde oy kullandıkları, alacaklıların zararına olacak şekilde işlemler yapıldığı, tüm bu işlemlerin dürüstlük kuralına aykırı olduğu, bunun yanında davacı şirketin faal olmadığı, konkordato projesinin başarıya ulaşma şansının bulunmadığı anlaşılmakla davacı şirketin, komiser heyetinin talimatlarına uymaması ve alacaklıları zarara uğratma kastı ile hareket etmesi sebebi ile borca batık durumda olup olmadığına bakılmaksızın İİK. madde 292/1-c uyarınca borçlu şirket hakkında re’sen iflas kararı verilmesi gerektiği kanaatine varılarak…, “1-Asıl dosya ve birleştirilen Mahkememizin 2021/590 Esas Sayılı Dosyası Yönünden; Davacının konkordatonun tasdiki talebinin reddine, İstanbul Ticaret Sicili Müdürlüğünün … sicil numarasında kayıtlı … OTELCİLİK VE TURİZM ANONİM ŞİRKETİ’nin (ESKİ ÜNVANI: … VE TURİZM ANONİM ŞİRKETİ)’nin İFLASINA, iflasın 16/06/2022 günü saat 16:05’te açılmasına” karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili yasal süre içerisinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde özetle; Kesin mühlet kaldırılarak konkordato talebinin reddine resen karar verilmeden önce borçlunun duruşmaya davet edilmesi gerektiği İİK’nın 292. maddesi ve Yargıtay içtihatları ile sabit olmasına, önceki kararın da bu gerekçeyle Dairemizce kaldırılmasına rağmen mahkemece yasal düzenleme gözetilmeden verilen kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında inceleme; 6100 sayılı HMK’nın 355.maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılmış, kamu düzenine aykırılık olup olmadığı ise re’sen gözetilmiş ayrıca HMK’nın 357. maddesindeki “İlk derece mahkemesinde ileri sürülmeyen iddia ve savunma istinafta dinlenemez ve istinafta yeni delillere dayanılamaz” kuralı nazara alınmıştır. Talep, İİK’nın 285. vd. maddeleri uyarınca geçici ve kesin mühlet kararları verilmesi ve konkordato projesinin tasdiki istemine ilişkindir. Dairemizin kaldırma kararında, müvekkili adına dava açıp konkordato teklifinde bulunan vekilin, vekaletnamesinde özel olarak yetkilendirilmiş olmasının zorunlu olduğuna işaret edilerek, davacı borçlu vekilinin vekaletnamesinde konkordato yönünden özel yetkisi olmadığından bu eksikliğin giderilmesi gerektiği ifade edilmiştir. 6100 sayılı HMK’nın 74.maddesinde; “Açıkça yetki verilmemiş ise vekil; sulh olamaz, hâkimi reddedemez, davanın tamamını ıslah edemez, yemin teklif edemez, yemini kabul, iade veya reddedemez, başkasını tevkil edemez, haczi kaldıramaz, müvekkilinin iflasını isteyemez, tahkim ve hakem sözleşmesi yapamaz, konkordato veya sermaye şirketleri ve kooperatiflerin uzlaşma yoluyla yeniden yapılandırılması teklifinde bulunamaz ve bunlara muvafakat veremez, alternatif uyuşmazlık çözüm yollarına başvuramaz, davadan veya kanun yollarından feragat edemez, karşı tarafı ibra ve davasını kabul edemez, yargılamanın iadesi yoluna gidemez, hâkimlerin fiilleri sebebiyle Devlet aleyhine tazminat davası açamaz, hangileri hakkında yetki verildiği açıklanmadıkça kişiye sıkı sıkıya bağlı haklarla ilgili davaları açamaz ve takip edemez.”, 6098 sayılı TBK’nın 504/3 bendinde; “Vekil, özel olarak yetkili kılınmadıkça dava açamaz, sulh olamaz, hakeme başvuramaz, iflas, iflasın ertelenmesi ve konkordato talep edemez, kambiyo taahhüdünde bulunamaz, bağışlama yapamaz, kefil olamaz, taşınmazı devredemez ve bir hak ile sınırlandıramaz.” hükümleri yer almaktadır. Yasal düzenlemeler gereğince vekilin iflas, iflasın ertelenmesi ve konkordato talepleri yönünden özel olarak yetkilendirilmesi zorunludur. Dairemizin kaldırma kararında da bu husus ifade edilmiş olup, mahkemece kaldırma kararının ardından oluşturulan 29/09/2021 tarihli tensip zaptında davacı vekiline vekaletnamesini sunması yönünde süre verilmiş ise de davacı vekili 30/12/2021 tarihli celsede “konkordato özel yetkisini içeren vekaletname sunamıyoruz, zira bu konuda hiçbir noterden vekaletname çıkaramadık, bu haliyle şirket MERSİS kayıtlarında müflis olarak görüldüğü için vekaletnameyi çıkaramıyoruz, bu kayıtların düzeltilmesini talep ederiz.” şeklinde beyan sunmuş, aynı celse mahkemece “Davacı vekiline son kez konkordato özel yetkisini içeren vekaletname sunmak için gelecek celseye kadar süre verilmesine” karar verilmiştir. HMK’nın 114/1.f bendinde “Vekil aracılığıyla takip edilen davalarda, vekilin davaya vekâlet ehliyetine sahip olması ve usulüne uygun düzenlenmiş bir vekâletnamesinin bulunması” dava şartları arasında sayılmıştır. HMK’nın 77/1 bendinde ise “Vekâletnamesinin aslını veya onaylı örneğini vermeyen avukat, dava açamaz ve yargılamayla ilgili hiçbir işlem yapamaz. Şu kadar ki, gecikmesinde zarar doğabilecek hâllerde mahkeme, vereceği kesin süre içinde vekâletnamesini getirmek koşuluyla avukatın dava açmasına veya usul işlemlerini yapmasına izin verebilir. Bu süre içinde vekâletname verilmez veya asıl taraf yapılan işlemleri kabul ettiğini dilekçeyle mahkemeye bildirmez ise dava açılmamış veya gerçekleştirilen işlemler yapılmamış sayılır.” düzenlemesi yer almaktadır. Vekaletname yönünden eksikliğin ikmal edilmediği gibi Mahkemece bu hususta bir değerlendirme yapılmadığı anlaşılmakla, HMK’nın 77.maddesi de değerlendirilerek işlem yapılması gerekmektedir. Vekaletname eksikliğinin giderilmemesi halinde ise şirketin borca batık olup olmadığı, karar tarihine yakın rayiç değerlere göre tespit ettirilerek, şirketin borca batık olması halinde iflas kararı verilmesi kamu düzenine ilişkin olduğundan bu yönde bir değerlendirme yapılmalıdır. Nitekim Yargıtay 23. Hukuk Dairesi’nin 24/06/2020 tarihli 2016/9531 E. 2020/2241 K sayılı ilamı ile; “…Dava, iflasın ertelenmesi talebine ilişkindir. Dava tarihinde yürürlükte bulunan 6762 sayılı TTK’nın 324 (6102 sayılı TTK’nın 376/3) ve İİK’nın 179. maddesi uyarınca borca batık hale gelen şirket bunu mahkemeye bildirmek ve iflasını istemek zorundadır. İflasın ertelenmesi talebi de anılan 324. madde hükmüne göre borca batıklık bildirimi anlamındadır. Şirketin borca batık durumda olduğunun mahkemeye bildirimi yeterli olup, iflasın ertelenmesi ya da iflas kamu düzenine ilişkin sonuçlar meydana getirdiğinden borca batıklık mahkemece resen göz önünde bulundurulmalıdır. Vekilin vekaletnamesinde yetkisi olmasa veya şirket yetkilisinin yapılan işlemleri kabul etmese dahi mahkeme gerekli araştırmayı yaparak iflasla ilgili bir karar vermelidir. Somut olayda, şirketin borca batık durumda olduğu, iflasın kamu düzenini ilgilendirdiği göz önünde bulundurularak, davacı şirketin iflasın ertelenmesi talebinin reddi ile iflasına karar verilmesi gerekirken yanılgılı gerekçeye dayalı yazılı şekilde hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir.” şeklinde açıklanan hususların somut olay yönünden de uygulanması mümkündür. Dairemizin kaldırma kararında ayrıca konkordato talep eden borçlu şirket yetkilisinin İİK 292/son maddesi uyarınca ihtaratlı tebligat çıkartılmak suretiyle mahkemeye çağrılması, dinlendikten sonra karar verilmesi gerektiğinden, bu usul uygulanmaksızın davacı şirket yönünden iflas kararı verilmesinin hatalı olduğuna işaret edilmiştir. Mahkemece kaldırma kararının ardından oluşturulan 29/09/2021 tarihli tensip zaptında “Davacı şirkete, şirket yetkilisine ve vekiline ayrı ayrı duruşma günü ve saatini bildirir davetiye tebliğine,” ve “Tasdik koşullarının oluşup oluşmadığı, davacı şirketin borca batık durumda olup olmadığı konusunda İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesinin 30.06.2021 tarih 2020/1644 E. 2021/709 K. sayılı kararı da değerlendirilerek” rapor tanzimi için dosyanın yeminli mali müşavir …, mali müşavir … ve icra iflas hukukunda uzman … vasıtasıyla inceleme yapılarak rapor tanzim edilmesinin istenmesine” karar verilmiştir. Celse arası dosyanın bilirkişiye tevdi edildiği, şirket yetkilisi adına tebligat çıkartıldığı, 30/12/2021 tarihli celsede şirket yetkilisi duruşmaya katılmadığı, bilirkişi raporunun da sunulmamış olması nedeniyle mahkemece duruşma 12/05/2022 tarihine ertelendiği anlaşılmıştır. 12/05/2022 tarihli celsede davacı vekili ve bir kısım alacaklı vekillerince e-duruşma talep edilmiş, e-duruşma talebinin kabulüne karar verilmiş ise de bağlantı sağlanamadığı ve e-duruşmanın yapılamadığı gerekçesiyle davacı vekilinin ve bir kısım alacaklı vekillerinin mazeretli sayılmasına karar verilerek duruşma 16/06/2022 tarihine ertelenmiş, 16/06/2022 tarihli celsede ise bilirkişi raporunun ibraz edilip davacı vekiline tebliğ edildiği, daha önce davalı şirket yetkilisi adına İİK 292 maddesi uyarınca davetiye tebliğ edilmiş olduğu zapta geçirilmiş ve nihai hüküm tesis edilmiştir. Yargıtay 6. Hukuk Dairesi’nin 15/12/2021 tarihli 2021/2569 E. 2021/2290 K sayılı ilamında; “…İİK’nın 292. maddesinde kesin mühletin verilmesinden sonra a,b,c,d fıkralarında belirtilen durumların gerçekleşmesi hâlinde komiserin yazılı raporu üzerine mahkeme kesin mühleti kaldırarak konkordato talebinin reddine ve borçlunun iflâsına karar verileceği düzenlenmiş olup, İİK 292/ son fıkrası “Mahkeme, bu madde uyarınca karar vermeden önce borçlu ve varsa konkordato talep eden alacaklı ve alacaklılar kurulunu duruşmaya davet eder; diğer alacaklıları ise gerekli görürse davet eder” hükmünü içermektedir. Somut olayda asıl ve birleşen davalarda konkordato talep edenlerin konkordato projesinin Alacaklılar Toplantısında ve İltihak süresinde İİK’nun 302/2-a ve b bendinde belirtilen çoğunluğu sağlayamadığı, konkordato projesinin alacaklılar tarafından kabul edilmediği kanunun 292/1-b maddesinde belirlendiği haliyle konkordatonun başarıya ulaşamayacağının anlaşıldığı gerekçesi ile davacı şirketin iflasına karar verildiği anlaşılmaktadır. İİK 292. maddenin son fıkrasında bu madde uyarınca karar verilmeden önce borçlunun yani davacının davet edileceği hükmünü içermektedir. Dosya kapsamında son celseye davacı şirket yetkilisinin katılmadığı bu amaçla mahkemeye davet edilmediği anlaşılmaktadır….” gerekçesiyle bozma kararı verilmiştir. Somut dosya yönünden de mahkemece tensip ara kararıyla şirket yetkilisine tebligat çıkartılmış ise de, bildirilen duruşma tarihinde dosyada eksiklik olduğu, bilirkişi raporunun gelmediği, dosyanın karar aşamasında olmadığı ve duruşmanın ileri tarihe ertelendiği anlaşılmakla, mahkemece karar verilmeden önce şirket yetkilisine İİK 292/son maddesi uyarınca tebligat çıkartılması ve beyanının alınması gerekirken, amir hükmün yerine getirilmediği anlaşılmaktadır. İİK’nın 308.maddesinde; “Konkordato tasdik edilmezse mahkeme konkordato talebinin reddine karar verir ve bu karar 288 inci madde uyarınca ilân edilerek ilgili yerlere bildirilir. Borçlunun iflâsa tabi şahıslardan olması ve doğrudan doğruya iflâs sebeplerinden birinin mevcut olması hâlinde mahkeme, borçlunun iflâsına resen karar verir. (Ek fıkra:9/6/2021-7327/6 md.) Konkordato süreci iflâsla sonuçlandığı takdirde, iflâs kararını veren mahkeme tasfiyenin basit veya adi tasfiye usulüne göre yapılmasına ve gerektiğinde adi tasfiyenin komiserler tarafından yerine getirilmesine karar verir. Bu hâlde iflâs idaresine ait görev ve yetkiler komiserler tarafından kullanılır.” hükmü yer almaktadır. 19/06/2021 tarih ve 31516 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 7327 sayılı yasanın 6.maddesi ile İİK’nın 308.maddesine eklenen fıkra gereğince, iflasa karar verilmesi halinde tasfiye usulünün de mahkemece belirlenmesi gerektiğinden, somut dosyada iflasa karar verilmesine rağmen tasfiye usulünün belirlenmemiş olması ve İİK’nın 288.maddesi uyarınca ilanların yapılmaması da hatalıdır. Açıklanan nedenlerle davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/1.a.6 maddesi uyarınca kaldırılmasına, Dairemizin kararına uygun şekilde yargılama yapıldıktan sonra yeniden karar verilmek üzere dosyanın mahkemesine iadesine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2021/589 E. 2022/597 K. sayılı 16/06/2022 tarihli kararının 6100 sayılı HMK’nun 353/1.a.6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,2-Dosyanın, Dairemiz kararına uygun şekilde yargılama yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere mahal mahkemesine İADESİNE,3-Davacı tarafça yatırılan 220,70 TL istinaf başvuru harcının Hazineye irat kaydına,4-Davacı tarafından yatırılan 80,70 TL istinaf karar harcının talep halinde ilk derece mahkemesince iadesine,5-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362/1.g bendi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 16/11/2022