Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2022/1396 E. 2022/1329 K. 16.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/1396
KARAR NO: 2022/1329
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2021/226 Esas
KARAR NO: 2022/63
KARAR TARİHİ: 08/02/2022
DAVA: Tazminat (Sigorta Ödemesine Dayanan Rücuen)
KARAR TARİHİ: 16/11/2022
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı şirkete Yeni Tüm İşyeri Sigorta Poliçesi ile sigortalı bulunan İstanbul … Hizmetleri ve Tic. Ltd. Şti,’nin kullanmakta olduğu … Mah. … Cad. No:.. Maltepe/İstanbul adresinde 02/02/2016 tarihinde sigortalı mahalde İSKİ şebekesinden hastane binasına gelen su borusunun patlaması ile borudan boşalan suların önce binaya ait fosseptik çukuruna dolması buradan da geri tepen suların da makine dairesi zeminindeki giderden bina içerisine dolması sonucu 16.460,53-TL maddi zararın meydana geldiği belirtilerek dava dışı sigortalıya ödenen bedelin davalıdan tahsili talep edilmiştir.
CEVAP Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili ihmal ve kusurunun olmadığı, sigortalı binanın imar mevzuatı ve inşaat tekniğine İSKİ Deşarj Yönetmeliği hükümlerine uygun olup olmadığı ve kanal bağlantı ruhsat görüşünün alınıp alınmadığı hususunun incelenmesi ve araştırılması gerektiği, sayaçtan sonra gerçekleşen arızalardan sorumlu olmadıkları, sigortalı konutta bodrum katlar için alınması gerekli olan tedbirlerin alınıp alınmadığı hususunun araştırılması gerektiği, bodrum katlarında dışarıdan gelebilecek su sızıntılarına karşı tedbirlerin alınması, atık su parsel bacalarında atık su geri tepme ihtimaline karşı geri tepme klapesi veya çekvalf takılması, su izolasyonlu betonarme tecrit duvarının yapılması ve muhtemel su baskınlarına karşı tahliye pompasının bulundurulması gerektiğini, bu hususların sigortalı tarafından yerine getirilip getirilmediğinin araştırılmasının gerektiği belirtilerek davanın reddine karar verilmesi talep edilmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece ”… taraflarca dayanılan tüm deliller, tapu kaydı ve mimari proje, ekspertiz raporu, sigorta poliçesi, yapılan keşif ve tüm dosya kapsamına göre alınan bilirkişi raporu hüküm kurmaya yeterli denetime elverişli görülmüş, 2560 sayılı … Kuruluş ve Görevleri hakkındaki kanunun 2.maddesi ile içme, kullanma ve endüstri suyu ihtiyaçlarının her türlü yeraltı ve yer üstü kaynaklarından sağlanması ve ihtiyaç sahiplerine dağıtılması için; kaynaklardan abonelere ulaşıncaya kadar sorumluluğun davalıda olduğu, yine İski Abone Hizmetleri ve Tarife Uygulama Yönetmeliğinin 48 maddesinin 5 maddesi ile ( d) ve ( e ) bentlerinden bu sorumluluğun sayaca kadar olduğunun anlaşıldığı, taraflar arasında su borusunun sayaçtan sonra patladığı hususunda bir uyuşmazlık bulunmadığı hususları hep birlikte değerlendirildiğinde sayaçtan sonra borunun patlaması nedeniyle oluşan su basmasından kaynaklı zarardan davalının sorumlu tutulamayacağı kanaatine varılmakla davacının davasının reddine” karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili yasal süresi içinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde özetle; mahkemece eksik inceleme ile karar verildiği, meydana gelen olayda İski’nin gerekli bakım ve onarımları yapmaması nedeniyle hizmet kusuru bulunduğu, hasarın İski’nin sorumluluğunda bulunan su borusunun patlaması sonucu meydana gelmesi, hasarla İski’nin yürüttüğü hizmet arasında illiyet bağının kurulması için yeterli olduğunu, ekspertiz raporu ile bilirkişi raporu arasında çelişkinin giderilmesi gerektiği, , hasar tarihinden önce ve sonra İski tarafından bölgede yapılan çalışmaların mahkemece celbinin gerektiği, kabul anlamına gelmemek üzere davalının müterafik kusurunun da irdelenmediği belirtilerek mahkemece verilen kararın kaldırılması talep edilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE HMK’nin 355. ve 357. maddeleri gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle bağlı olarak ve kamu düzenine aykırılık hususlarını da gözetilerek yapılan inceleme neticesinde; Dava; sigortacının, dava dışı sigortalısına aralarındaki sigorta poliçesine dayanarak ödediği hasar bedelinin, hasardan sorumlu olduğunu iddia ettiği davalıdan 6102 Sayılı TTK’nin 1472. maddesi uyarınca rücuen tahsili istemine ilişkindir. İstanbul 22. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce yapılan yargılama sonucunda davanın görev şartı eksikliği nedeniyle (Görevli mahkemenin asliye ticaret mahkemeleri olduğu belirtilerek) usulden reddine karar verilmiş olup iş bu karar yönünden davalı vekilince istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine dairemizce inceleme yapılmış ve 2020/879 Esas 2021/96 Karar sayılı ilamı ile davalının istinaf başvurusunun reddine dair karar verilmiş ve yargılamaya İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce devam edilmiştir. Davacı … şirketi tarafından, dava dışı sigortalı İstanbul … Şti. arasında 31/12/2015-2016 tarihlerini kapsayan Tüm İşyeri Sigorta Poliçesi düzenlenmiş, … ve … nolu zeyilnameler yapılmış olup, dava konusu hasar 02/02/2016 tarihinde meydana gelmiş ve davacı … şirketi tarafından sigortalısına 08/04/2016 tarihinde 16.460,53 TL ödeme yapılmıştır. Rücu ve halefiyet, Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulu’nun 22/03/1944 Tarih E. 37, K. 9, R.G. 03/07/1944 sayılı kararında “Sigortacının sorumlu kişi aleyhine açacağı dava, sigorta poliçesinden doğan bir dava olmayıp; aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dava gibidir. Sigortalının muhtelif mahkemelerde dava açma hakkı varsa, aynı hak sigortacının halefiyet hakkına dayanan rücu davası için de söz konusudur.” şeklinde vurgulanmıştır. 6102 sayılı TTK’nin “Halefiyet” başlığı altındaki 1472. maddesinde ise “Sigortacı, sigorta tazminatını ödediğinde, hukuken sigortalının yerine geçer. Sigortalının, gerçekleşen zarardan dolayı sorumlulara karşı dava hakkı varsa bu hak, tazmin ettiği bedel kadar, sigortacıya intikal eder.” hükmüne yer verilmiştir. Dosya kapsamında yer alan sigorta sözleşmesi ve ödeme belgesi dikkate alındığında, davacının aktif husumet ehliyetinin bulunduğu anlaşılmıştır. Dava konusu ihtilaf, hasara sebebiyet veren hasarın davalının sorumluluğunda olup olmadığı noktasında toplanmaktadır. Hasar dosyası kapsamında yer alan 08/03/2016 tarihli ekspertiz raporunda; Firma yetkililerinin 02.02.2016 günü gece saatlerinde İSKİ şebekesinden hastane binasına gelen (sayaçtan sonraki boru) su borusunun patladığını, borudan boşalan suların yeraltındaki binaya ait foseptik çukuruna dolduğunu bildirdiğini, patladığı bildirilen borusunun, su saati ile bina arasında olup hastane binasına ait olduğu ve zeminde toprak altından geçtiğinin anlaşıldığı, -2.kaptan makine dairesinin zemininden geri tepen suların -2. Kat, eczane, kan merkezi, morg, doktor dinlenme odası, laboratuvar, mescit zeminle doğdu ve hasarın nedeninin dahili su olarak belirlendiği, poliçede teminat altına alındığı, rücu imkanı bulunmadığı, hasarın poliçe başlangıç tarihinden sonraki 33. günde meydana geldiği, hasar bedelinin 27.768, 65 TL olarak belirtildiği ancak teminat harici kalemler (kan ürünleri, bina dekorasyon kıymetlerinden olan epoksi zemin kaplaması, sigortalının betonu delerek onların yapmış olması nedeniyle tesisat malzemesi haricindeki hasarın hesaplamalar dikkate alındığı belirtilerek) gözetildiğinde tazminatın 16.460, 53 TL olarak tespit edilmiştir. İnşaat mühendisi, Gayrimenkul değerleme uzmanı ve Aktüerya hesap bilirkişisinden oluşan bilirkişi heyetince düzenlenen raporda ise; dava konusu mahallin proje ile uyumlu olduğunu, patlayan su borusunun sayaçtan sonraki boru olduğu gerek taraflar ve gerekse ekspertiz raporunda tartışmasız olduğu, İstanbul Büyükşehir Belediyesi … tarafından yayınlanan İSKİ Abone Hizmetleri Tarife ve Uygulama Yönetmeliği göz önünde bulundurulduğunda hasar ile ilgili sorumluluğun aboneye yani dava dışı sigortalıya ait olduğu ve bu sebeple tazminatın rücu edilemeyeceği, mahkeme aksi kanaatte ise ödeme tarihi nazara alındığında 2 yıllık zaman aşımı süresi dolmadığı ve davacı … şirketi tarafından ödenen bedelin ödeme tarihi olan 08.04.2016 tarihinden itibaren işleyecek faiziyle birlikte tahsil gerektiği belirtilmiştir.İSKİ Abone Hizmetleri Tarife ve Uygulama Yönetmeliği 14. Bölüm -Su ve Atık Su Tesisatlarına ilişkin hükümler başlığı altında bulunan ”İçme Suyu Tesisatlarına İlişkin Hükümler” madde 48: ”İdarenin mesuliyeti site girişinde bulunan kontrol sayacına kadardır. Kontrol sayacından itibaren site içindeki boru ve bina bağlantılarının bakım ve onarımı site/bina yönetimi tarafından yapılır. Toprak zeminde döşenen DF boru bağlantı noktasına konulacak kotrol vanasından itibaren yeraltı otoparkı, galeri, zemin altı katlar v.b. yerlerde döşenen ve bağımsız birimlere su veren hatlar site/bina yönetiminin sorumluluğunda olan iç tesisat hattıdır. Bu tesisatlardan oluşabilecek zararlardan hiçbir şekil ve surette idare sorumlu tutulamaz. İdarenin mesuliyeti toprak zeminde döşenen DF boru uzunluğu kadardır. Bunun haricindeki mesuliyet site/bina yönetimine aittir. İdarenin mesuliyeti; kolon sistemi ile su kullanan binalarda döşediği şube yolu kadar, bahçe nizamla yapılarda ise parsel sınırından itibaren en fazla 2 m mesafeye kadardır. (şube yolu :ana musluktan başlayıp, bahçe zamlı binalarda parsel sınırından azami 2m içeride, bahçesi olmayan binalarda ise cephe duvarında idare sorumluluğunun sonlandığı su temin borusu)” yer almaktadır. Yukarıda yer alan bilgiler ışığında tüm dosya kapsamı bir bütün olarak değerlendirildiğinde, patlayan su borusunun sayaçtan sonraki boru olduğu gerek ekspertiz raporu ve gerekse hükme esas alınan bilirkişi heyet raporuyla sabit olup, İSKİ Abone Hizmetleri Tarife ve Uygulama Yönetmeliği 14.Bölüm -Su ve Atık Su Tesisatlarına ilişkin hükümler başlığı altında bulunan ”İçme Suyu Tesisatlarına İlişkin Hükümler” ( madde 48, 5, d ve e bentleri) nazara alındığında meydana gelen hasardan davalının sorumlu kılınamayacağı ve bu yönde mahkeme kararın yerinde olduğu anlaşılmaktadır. HMK m. 359/3 uyarınca; dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, HMK m. 355/1 gereği incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, re’sen gözetilmesi gereken, kamu düzenine herhangi bir aykırılığın da bulunmadığı anlaşılmakla; kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğunun anlaşılmasına göre; davacı vekilinin istinaf itirazları yerinde görülmediğinden HMK m. 353/1,b.1 gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine dair karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nin 353/1-b1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince davacıdan alınan 220,70 TL’nin başvuru harcının hazineye GELİR KAYDINA,3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince davacıdan alınan 80,70 TL’nin istinaf karar harcının hazineye GELİR KAYDINA,4-İstinaf yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, 5-Yatırılan gider avansından kalan kısmın davacıya ilk derece mahkemesince iadesine,6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,7-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 362/1.a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 16/11/2022