Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2022/1365 E. 2022/1151 K. 19.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/1365
KARAR NO: 2022/1151
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2020/640
KARAR NO: 2022/277
DAVA TARİHİ: 16/09/2020
KARAR TARİHİ: 22/03/2022
DAVA: Kooperatif Üyeliğinin Kooperatif Kayıtlarına Tescili
KARAR TARİHİ: 19/10/2022
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkil …’nin, …’nin üyesi olduğunu ancak ihtilaf nedeniyle kooperatifteki üyeliklerinin tespiti amacıyla açılan davada davalı kooperatifin yönetim kurulu üyelerinin beyan sunarak davayı kabul ettiklerini, yargılama neticesinde Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/50 E. 2018/435 K. sayılı kararıyla üç bağımsız bölüm yönünden 3 adet üyeliği bulunduğunun tespitine karar verilerek kararın kesinleştiğini, mahkemece verilen karar kooperatif üyeliğinin tespitine ilişkin olup müvekkilinin kooperatif üyeliğinin tescili ile taşınmazların müvekkiline teslim ve tescilini sağlamaktan uzak olduğunu, bu nedenle iş bu davanın müvekkilinin kooperatif üyeliğinin tescilini sağlamak amacıyla ikame edildiğini, Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/50 E. 2018/435 K. sayılı kararı gereği ihtarname ile davalı kooperatife başvurularak talepte bulunulmasına rağmen üyeliğin henüz tescil edilmediğini beyanla; müvekkilinin davalı Kooperatifinde bulunan … Mah. … Sok. … Sitesi … Blok …, … ve … no.lu bağımsız bölümlere ilişkin kooperatif üyeliklerinin kooperatif kayıtlarına tesciline/kaydına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP Mahkemece tasfiye memurlarına usulüne uygun tebligat yapılmasına rağmen cevap dilekçesi sunulmamıştır.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece; “…10/09/2018 tarihinde kesinleşen Mahkememizin 2016/50 Esas 2018/435 Karar sayılı kararı ile davacının dava konusu edilen bağımsız bölümlere ilişkin olmak üzere 3 adet üyeliği bulunduğunun tespitine karar verildiği gibi davacının, davalı kooperatif kayıtlarına işlenmiş olduğu üzere halen davalı kooperatifin üyesi bulunduğu, bu hususun ayrıca davalı kooperatifin genel kurul kayıtlarıyla da tevsik edildiği, davacının kooperatif üyeliğinden ihraç edildiği yönünde dosya kapsamına sunulan bir delilin de bulunmadığı, o halde yapılan açıklamalar uyarınca davacının dava konusu her 3 daire yönünden de üyeliğinin bulunduğunun ve devam ettiğinin kabul edilmesi gerektiği, bu durumda davacının her üç taşınmaz yönünden kooperatif üyeliğinin kooperatif kayıtlarına tescil edilmesi talebi bakımından hukuki yararının bulunmadığı, kaldı ki öyle olmasa bile davacının dava konusu edilen bağımsız bölümlere ilişkin olmak üzere 3 adet üyeliği bulunduğunun tespitine dair verilen ve 10/09/2018 tarihinde kesinleşen Mahkememizin 2016/50 Esas 2018/435 Karar sayılı kararı ile tescil işlemi yerine getirilebileceğinden davacının talebinde yine hukuki yararın bulunmadığı kanaatine varılmakla davanın reddine” karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili yasal süre içerisinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde özetle; Davanın konusunun müvekkiline ait olduğu daha evvel tespit edilen 3 adet üyeliğin bu kez tescili istemine ilişkin olduğunu, mahkemece tespite hükmeden 2016/50 E. sayılı dosyanın ve bilirkişi raporununun yeterince değerlendirilmediğini, kooperatife emir vermek niteliğinde olacak şekilde bir “eda hükmü” elde etmek uğruna açılan eldeki davada müvekkilinin üyeliğini yok sayan kooperatif yararına karar verildiğini, müvekkilinin üyelikten ihraç edildiğine dair bir kayıt olmamasının davalı kooperatifin müvekkilini yok saymadığının kabulü için yeterli bir gerekçe olmadığını, nitekim uzunca bir süre üyelik aidatı ödemeyen, toplantılara katılmayan üyelerin kooperatiften çıktıklarının kabul edileceğine dair kararlar karşısında, hiçbir genel kurula çağrılmayan ve hatta üyeliğinin karşısında kendisine isabet eden taşınmazlardan yararlandırılmayan müvekkilinin eda hükmü almakta hukuki yararı bulunduğunu ayrıca kabule göre de davanın “hukuki yarar” yani dava şartı yokluğundan reddi gerektiği halde esastan ret kararı verilmesinin de hatalı olduğunu beyan ederek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında inceleme; 6100 sayılı HMK’nın 355.maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılmış, kamu düzenine aykırılık olup olmadığı ise re’sen gözetilmiş ayrıca HMK’nın 357. maddesindeki “İlk derece mahkemesinde ileri sürülmeyen iddia ve savunma istinafta dinlenemez ve istinafta yeni delillere dayanılamaz” kuralı nazara alınmıştır.Dava, kooperatif üyeliğinin, kooperatif kayıtlarına tescil edilmesi istemine ilişkindir. Mahkemece davacının kooperatif üyeliğinin tespitine dair Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/50 E. 2018/435 K. sayılı kararı nedeniyle, işbu dava yönünden hukuki yararının olmadığı gerekçesiyle davanın reddi yönünde hüküm tesis edilmiştir. Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/50 E. 2018/435 K. sayılı kararı incelendiğinde; “davacı tarafından kooperatif üyeliğinin tespiti istemiyle açtığı dava neticesinde “Mahkememizin 26.04.2018 tarihli duruşmasında davalı koopratif yönetim kurulu üyeleri … ve …’ün davayı kabul ettiklerine dair beyanda bulundukları anlaşılmakla iki ayrı kooperatif üyesinin kabul beyanları nazara alınarak davanın kabulü ile, davacının davalı … kooperatifinde … Mah. … Sok. … sitesi … Blok … D:…, diğeri aynı Blok … Daire no: … öbürü ise aynı Blok … Daire … olmak üzere 3 adet üyeliği bulunduğunun tespitine” karar verilmiş olup, kararın 10/09/2018 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır. Mahkemece kooperatif uzmanı bilirkişi … ve SMMM bilirkişi …’den alınan 25/01/2022 tarihli bilirkişi heyet raporunda özetle; davacının davalı kooperatifin üyesi olduğunun genel kurul kayıtlarıyla tevsik edildiği gibi ayrıca Mahkemenin 2016/50 E, 2018/435 K sayılı 26/042018 tarih 10/09/2018 kesinleşme tarihli hükmü gereğince 3 adet daire yönünden üyeliğinin tespitine karar verildiği, bu hususun davalı kooperatifin yetkili yönetim kurulu üyelerinin de kabulünde olduğu, davacının üyeliğin tespitine dair alınan bu mahkeme kararının 10/09/2018 tarihinde kesinleşmesinden sonraki tarihte 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu ve kooperatif ana sözleşmesine uygun olarak ihraç edildiği yönünde bir beyan sunulmadığı için davacının her 3 daire yönünden üyeliğinin devam ettiğinin kabul edilmesi gerekeceği, davalı kooperatifin 15/12/2012 tarihinde yapılan 2009-2010-2011 hesap yıllarına ait genel kurulun 8 nolu kararı ile yönetim kurulunun hazırladığı üye listesine göre genel kurulun huzurunda kapalı olarak Blok Kat ve Daire numarası belirtilerek daire kura çekiminin yapıldığı, anılan bu genel kurul hazirun cetvelinde davacı …’nin hazirun cetvelinin 40. sırasında kooperatif üyesi olarak kaydının bulunduğu gibi kura çekiminin yapıldığı genel kurul toplantısına bizzat katıldığının imzası ile tevsik edildiği, davacının 10/09/2018 tarihinden sonra halen davalı kooperatifin üyesi olduğu ve bu üyeliğin davalı kooperatif kayıtlarına işlenmiş olması karşısında davacı tarafın, üyeliğinin 2. kez yeniden kooperatif kayıtlarına işlenmesine/tesciline ilişkin talebinin (dava konusunun ve hukuki yararının bulunmaması nedeniyle) yerinde olmayacağı yönünde görüş ve kanaat bildirmişlerdir. Bilirkişi incelemesinde davacının kooperatif üyeliğinin kayıtlara işlenmiş olması karşısında, üyeliğinin 2. kez yeniden kooperatif kayıtlarına işlenmesine/tesciline ilişkin talebinin hukuki yararının bulunmaması nedeniyle yerinde olmayacağı ifade edilmiş ise, bilirkişilerce üye kayıt defterinde bir inceleme yapılmadığı, sadece kooperatif hazirun cetvellerinde inceleme yapıldığı, bu cetvellerde davacının kaç üyeliği olduğuna dair bir kaydın bulunmadığı sadece üye olarak yer aldığı anlaşılmıştır. Yargıtay 23. Hukuk Dairesi’nin 27/03/2015 tarihli 2015/2204 E. 2015/2036 K. sayılı ilamında; “…Mahkemece, iddia, savunma, bozma ilamı ve tüm dosya kapsamına göre; davacının davalı ….’dan ortaklığı geçerli bir şekilde devraldığı gerekçesiyle, davacının davalı … adına olan ortaklığı devir aldığının tespiti ile … adına olan ortaklık kaydının terkinine ve davacının ortaklığının tesciline karar verilmiştir. Kararı, asıl davada davalı kooperatif vekili temyiz etmiştir. 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir. 2-Mahkemece, davacının üyeliğinin tespitine karar verilmesi gerekirken, kooperatif yönetimi yerine geçerek davalı … adına yapılan ortaklık kaydının terkini ile davacının üyeliğinin tesciline dair yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamış, hükmün bu nedenle davalı yararına bozulması gerekmiş ise de, anılan yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, hükmün HUMK’nın 438/IV. maddesi uyarınca aşağıdaki şekilde düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, temyiz itirazının kabulü ile kararın “HÜKÜM” bölümünün 1 no’lu bendinde yer alan ”… adına yapılmış ortaklık kaydının terkini ile kooperatif kayıtlarına davacının ortaklığının tesciline” cümlesinin hüküm fıkrasından çıkarılarak, yerine “Davacının davalı kooperatifin üyesi olduğunun tespitine” cümlesinin hüküm fıkrasına yazılmasına, kararın bu şekilde DÜZELTİLEREK ONANMASINA” karar verilmiştir. Yargıtay 6. Hukuk Dairesi’nin 19/01/2022 tarihli 2021/1817 E. 2022/123 K. sayılı ilamında; “…İlk derece Mahkemesince, davacının adının Genel Kurul hazirun cetvellerinde geçmediği, davacının dava tarihine kadar davalı kooperatif ile ilişki kurmadığı, kooperatife aidat ödediğine dair belge ibraz etmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. İlk derece mahkemesi kararına karşı davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23.Hukuk Dairesi tarafından, dava dışı …’nın üç hissesinin bulunduğu, …’nın davalı kooperatifte kalan son hissesini 26.06.2009 tarihli hisse devir sözleşmesiyle davacıya devrettiği, bu suretle davalı kooperatifte başka üyeliğinin kalmadığı, davacının aidat ödememiş olması halinde yönetim kurulunca icra yoluyla tahsili istenebileceği veya ihraç prosedürünün işletilebileceği, aidat ödeme yükümlülüğü bulunan bir kooperatife ortağın uzun süre uğramaması, genel kurullara çağrılma nedenlerini araştırmaması, aidat borcu bulunup bulunmadığını uzun süre takip etmemesinin ortaklığının sona erdiğinin zımnen kabul ettiği anlamına geleceği, iş bu davanın hisse devri nedeniyle ortaklığın tespiti davası olduğu gerekçesiyle, davanın kabulüne, davacının davalı kooperatifte ortak olduğunun tespitine, kooperatifin yerine geçerek idari nitelikteki tescile ve ortaklık senedi düzenlenmesine karar verilemeyeceği gerekçesiyle üyeliğin kooperatif kayıtlarına tescili ve ortaklık senedi düzenlenmesi istemlerinin reddine, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne karar verilmiştir.Kararı davacı vekili temyiz etmiştir. …Davacı vekili, davacının davalı kooperatife üye olduğunun tespiti, tescili ve ortaklık senedi düzenlenmesi talebi ile dava açmıştır. Davacının tescil ve ortaklık belgesi düzenlenmesine ilişkin talebi, kooperatife üyeliğinin tespitine ilişkin talebin kapsamı içerisindedir. Bu taleplerin reddine dair verilen karar nedeniyle ayrıca vekalet ücretine hükmedilmesi doğru olmamış ise de yapılan yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, HUMK’nın 438/7. maddesi uyarınca aşağıda yazılı olduğu şekilde düzeltilerek onanması…” şeklinde karar verilmiştir. Somut dosya incelendiğinde; Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/50 E. 2018/435 K. sayılı kararı ile davacının, davalı … Kooperatifinde … Mah. … Sok. … Sitesi … Blokta bulunan …, … ve … numaralı bağımsız bölümlere ilişkin olmak üzere 3 adet üyeliği bulunduğunun tespitine karar verildiği, kararın 10/09/2018 tarihinde kesinleştiği, eldeki davada ise her üç taşınmaz yönünden kooperatif üyeliğinin kooperatif kayıtlarına tescil edilmesine karar verilmesini talep ettiği anlaşılmıştır. Emsal ilamlarda da belirtildiği gibi üyeliğin kooperatif kayıtlarına tescil edilmesi idari bir işlem olduğundan, bu yönde karar verilmeyecektir. Mahkemece bu gerekçeyle davanın reddine karar verilmesi gerekirken, hukuki yarar yokluğu nedeniyle ret kararı hatalı olduğundan davacı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/1.b.2 bendi gereğince kaldırılmasına, yargılamada eksiklik olmaması nedeniyle yeniden hüküm tesis edilerek açıklanan gerekçelerle davanın reddine, istinaf isteminin kabul sebebine göre istinaf yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nun 353/1.b.2 bendi uyarınca KABULÜNE,2-Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin, 2020/640 E. 2022/277 K. sayılı ve 22/03/2022 tarihli kararının KALDIRILMASINA ve YENİDEN HÜKÜM TESİSİNE,a-Davanın REDDİNE,3-İlk derece mahkemesi yargılama giderleri yönünden,b-Alınması gereken 80,70 TL harçtan peşin alınan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 26,30 TL eksik harcın davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına, c-Davacı tarafça sarf edilen yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, ç-Davacı tarafça yatırılan ve kullanılmayan bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine, 4-İstinaf yargılama giderleri yönünden,a-Davacı tarafça yatırılan 220,70 TL istinaf başvuru harcının Hazineye irat kaydına,b-Davacı tarafça yatırılan 80,70 TL istinaf karar harcının Hazineye irat kaydına,c-İstinaf yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,ç-Yatırılan gider avansından kalan kısmın karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,d-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 361/1 maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay nezdinde temyiz kanun yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 19/10/2022