Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2022/1325 E. 2022/1155 K. 19.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/1325
KARAR NO: 2022/1155
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: TEKİRDAĞ ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2022/398 Esas
ARA KARAR TARİHİ: 04/07/2022
DAVA: Genel Kurul Kararının İptali (Kooperatif Genel Kurul Kararının İptali)
KARAR TARİHİ: 19/10/2022
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili ihtiyati tedbir talepli dava dilekçesi ile; 12/03/2022 tarihli olağanüstü genel kurulda alınan 9 nolu kararın Türk Ticaret Kanunu’nun 449. maddesi gereğince yürütmesinin geri bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemenin 29/04/2022 tarihli ara kararı ile, “Davacı taraf 12/03/2022 tarihli olağanüstü genel kurul toplantısına katılmış, ayrıca yokluğunu veyahut iptalini talep etmiş olduğu genel kurulun 9 nolu kararına karşı muhalefet şerhini toplantı tutanağına ekletmiştir. Yürütmenin durdurulmasına konu 9 nolu karar 12/03/2022 tarihli genel kurulun iş yeri tahsis belgeleri ve ferdileşme tapularının dağıtımına ilişkindir. Genel kurulun 9 nolu ara kararı uyarınca iş yeri tahsis belgeleri ve ferdileşme tapularının dağıtımı konusunda yönetim kuruluna yetki verilmesine karar verilmiş, kararın oy çokluğu ile verildiği tutanak altına alınmış, ancak oy çokluğu bakımından toplantıya katılan kaç kişinin karara olumlu oy verdiği, kaç kişinin olumsuz oy verdiği, kaç kişinin çekimser kaldığı tutanağa yazılmamıştır. 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 51. maddesi gereğince kooperatifin dağılmasında fiilen kullanılan oyların 2/3 çoğunluğunun gerekli olduğu ifade edilmiştir. Ana sözleşme kapsamında bu kararın alınması için oy çoğunluğu hakkında daha ağır hükümlerin koyulabileceği düzenlenmiştir. Bu kapsamda 12/03/2022 tarihinde yapılan olağanüstü genel kurulun 9 nolu ara kararındaki iş yeri tahsis belgeleri ve ferdileşme tapularının dağıtımının kooperatifin dağılması anlamına geldiği, bu yüzden kullanılan oylar bakımından 2/3 çoğunluğun gerektiği, dava dilekçesindeki sayılan sebepler ve olağanüstü genel kurul tutanağının 9 nolu kararı gereğince yaklaşık ispat şartının dosya kapsamı itibariyle gerçekleştiği kanaatine varılmıştır. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 389. maddesi gereğince mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi şeklindeki hususların dava konusu uyuşmazlıkta gerçekleşmiş olması karşısında olağanüstü genel kurul toplantısı yönetim kurulu kararına istinaden yapıldığından dava konusu 112/03/2022 tarihli olağanüstü genel kurulda alınan 9 nolu kararının durdurulmasına dair ihtiyati tedbir talebinin kabulüne ” karar verilmiştir.Davalı vekilince ihtiyati tedbir kararına itiraz edilmiş olup itiraz nedenleri olarak ; ferdileşme tapularının 03.01.2015 tarihli genel kurulunda proje tamamlandığında sicil numarasına göre talep etme sırası elde edeceği kararı alındığını, yönetim kurulu da itiraza veya iptale uğramayan işbu madde için 12.03.2022 tarihli olağanüstü genel kurulda alınan kararla 2015 tarihli Genel Kurulda alınan 6.6 maddesinin yürütme görevini üstleneceği izahtan vareste olduğunu, yönetim kurulu yalnızca genel kurul kararlarını uygulayacağını, bu hususta hukuka aykırı bir durum bulunmadığını, nitelikli çoğunlukla alınması gereken bir karar olmadığını, ferdileşme tapularının verilmesi kooperatifin dağılması anlamına gelmediğini, dağılma (tasfiye) gerçekleşmesi için genel kurul kararı alınması gerektiğini, kooperatif ana sözleşmesi 82. maddesinde kooperatifin dağılması sebepleri yer aldığını, buna göre ortak sayısının 7’den aşağıya düşmesi üzerine, genel kurul kararıyla, iflasın açılmasıyla, Çevre ve Şehircilik Bakanlığının mahkemeden alacağı karar üzerine, 3 yıl olağan genel kurul yapılmaması halinde ve amacına ulaşma imkanının kalmadığının Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nca tespiti halinda mahkemeden alacağı karar ile dağılabileceğini, ana sözleşmede yazılan maddelerin hiçbiri ferdileşme tapuları verildiği anda kooperatifin dağılacağı anlamına gelmediğini, ara karar gerekçesinde 03.01.2015 tarihli genel kurulda alınan karar ve üyelerin kooperatife girerken imzaladığı taahütnamenin değerlendirilmesinin yargılama gerektirdiğinden bahisle savunmaya bu aşamada itibar edilmeyeceği belirtildiğini, karşı tarafın iddiası yaklaşık olarak incelenerek karara bağlanırken yönetim kurulunun sunmuş olduğu savunmaya itibar edilmeyerek karar verilmesini hukuka aykırı bulduklarını, ara kararın 2 nolu maddesinde ise tedbirin mahiyeti ve mahkemece vurgulanan hususlar neticesinde 6100 sayılı HMK’nın 392. maddesi gereği takdiren teminat alınmasına yer olmadığı kararı verildiğini, söz konusu tapuların verilme aşamasında yaşanacak gecikmenin kooperatif ortakları açısından zarar doğuracağını, tedbirin teminatsız olarak verilmesine itiraz ettiklerini, 12.03.2022 tarihli Olağanüstü Genel Kurulda alınan 9. maddenin tedbiren durdurma kararının iptaline, iptal talebi yerinde bulunmaz ise ortaya çıkabilecek muhtemel zararlar dolayısıyla teminata hükmedilmesi gerektiği ileri sürülmüştür.Davalı vekilinin itirazı üzerine mahkemenin 04/07/2022 tarihli ara kararı ile, ” davalı kooperatifin 9 nolu karar yönünden dosyaya sunmuş olduğu görüş yazısında 03/01/2015 tarihli genel kurul kararı gereğince işlem yapılması ve kooperatife giren üyelerin 9 nolu karardaki hususu kabul ederek taahhütname imzalanması itirazının değerlendirilmesinde ise; söz konusu genel kurul kararının 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 51. maddesi kapsamında iptali talep edilmemiş ise de bağlayıcı olup olmayacağı, kooperatife üye kişiler tarafından verilen taahhütnamenin nitelikli çoğunluk oylaması kararını değiştirip değiştirmeyeceği hususunun yargılamayı gerektirdiği, bu hususların yargılama neticesinde açıklığa kavuşacağı anlaşıldığından davalı kooperatifin yönetim kurulunun savunmasına şu aşamada itibar edilmeyerek dava dilekçesindeki sayılan sebepler gereğince yaklaşık ispat şartının dosyaya sunulan belgeler ile dosya kapsamı itibariyle gerçekleştiği, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 389. maddesi gereğince mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi şeklindeki hususların dava konusu uyuşmazlıkta gerçekleşmiş olması karşısında olağanüstü genel kurul toplantısı yönetim kurulu kararına istinaden yapıldığından, davalı vekilinin mahkememizin 29/04/2022 tarihli ara kararına yapmış olduğu itirazının reddine, Davalı vekili 10/05/2022 havale tarihli dilekçesinde 12.03.2022 tarihli Olağanüstü Genel Kurulda alınan 9. maddenin tedbiren durdurma kararının iptali talebi yerinde bulunmaz ise ortaya çıkabilecek muhtemel zararlar dolayısıyla teminat verilerek kararın kurulmasını talep etmiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 389. maddesi gereğince mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi şeklindeki hususların dava konusu uyuşmazlıkta gerçekleşmiş olması karşısında olağanüstü genel kurul toplantısı yönetim kurulu kararına istinaden yapıldığından dava konusu 12/03/2022 tarihli olağanüstü genel kurulda alınan 9 nolu kararın durdurulmasına teminatsız olarak karar verilerek ve bu yönde de davalı vekilinin itirazının reddine” karar verilmiştir. Verilen karar davalı vekili tarafından itiraz dilekçesindeki nedenler tekrarlanarak istinaf yasa yoluna başvurulmuştur.1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 98. maddesi yollaması ile uygulanması gereken. 6102 sayılı TTK’nın, “Kararın yürütülmesinin geri bırakılması” başlıklı 449. maddesi, “(1) Genel kurul kararı aleyhine iptal veya butlan davası açıldığı takdirde mahkeme, yönetim kurulu üyelerinin görüşünü aldıktan sonra, dava konusu kararın yürütülmesinin geri bırakılmasına karar verebilir.” hükmünü, “Kararın etkisi” başlıklı 450 maddesi,”(1) Genel kurul kararının iptaline veya butlanına ilişkin mahkeme kararı, kesinleştikten sonra bütün pay sahipleri hakkında hüküm ifade eder. Yönetim kurulu bu kararın bir suretini derhâl ticaret siciline tescil ettirmek ve internet sitesine koymak zorundadır.” hükmünü içermektedir.TTK’nun 449. Maddesindeki, “genel kurul kararının yürütülmesinin geri bırakılmasına” ilişkin düzenleme, sadece dava açıldıktan sonra ve yönetim kurulu üyelerinin görüşü alındıktan sonra verilebilen kararlardan olup, özel geçici hukuki korumalardandır, yani bir başka anlatımla özel bir ihtiyati tedbirdir. İhtiyati tedbire ilişkin genel düzenleme, HMK’nın 389-399. maddelerinde düzenlenmiştir. Gerek Yargıtay 11. Hukuk Dairesi, gerekse de Yargıtay 23. Hukuk Dairesince, prosedür ve kanun yolu bakımından HMK’nın ihtiyati tedbire ilişkin hükümlerine tabi olacağı kabul edilmiştir.Geçici hukuki korumaların bir türü olan ihtiyati tedbirin şartları 6100 sayılı HMK’nun 389 uncu maddesinde düzenlenmiş olup, anılan düzenlemede, ihtiyati tedbir verilebilmesinin en önemli şartlarında biri, ihtiyati tedbir sebebinin mevcut olmasıdır. Kanunda bu husus genel olarak düzenlenmiş, hâkime oldukça geniş bir takdir alanı bırakılmıştır.(m. 389/1). Kanun, burada “mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından” söz etmektedir. Bu hüküm dikkate alındığında, mevcut durumun değişmesi hâlinde,hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşması,hakkın elde edilmesinin tamamen imkânsız hâle gelmesi,gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğması tehlikesi varsa, ihtiyati tedbir sebebi var kabul edilecektir. Hâkim kararında somut sebep gösteremiyor, bunu en azından açıklayacak veya asgari ölçüde ikna edecek delil değerlendirmesi yapamıyor, yaklaşık ispat ölçüsünü yakalayamıyorsa tedbire karar vermemelidir. Ancak bu da hiçbir zaman tam bir ispat seviyesinde ispat şartına dönüşmemelidir.(Pekcanıtez,Hakan/Atalay,Oğuz/Özekes Muhammet; Hukuk Muhakemeleri Kanunu Hükümlerine Göre Medeni Usul Hukuku, 11. Bası, Ankara 2011-Sh.715-717) (Yüksek Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin 24/04/2012 gün ve 2011/15388 esas,2012/6651 karar sayılı ilamında belirtildiği gibi)Mahkemece, davaya konu 12/03/2022 tarihli genel kurulun 9. Gündem maddesinin yürütmesinin geri bırakılması talebi yönünden yönetim kurulunun görüşü alınmıştır. Somut olayda ihtiyati tedbire konu 12/03/2022 tarihli olağanüstü genel kurulu 9 nolu kararı, iş yeri tahsis belgeleri ve ferdileşme tapularının dağıtımına ilişkin olup alınan 9 nolu karar ile yönetim kuruluna bu hususta yetki verildiği, kararın oy çokluğu ile alındığı, ancak oy çokluğu bakımından toplantıya katılan kaç kişinin karara olumlu oy verdiği, kaç kişinin olumsuz oy verdiği, kaç kişinin çekimser kaldığı tutanağa yazılmadığı, davacının karşı muhalefet şerhini toplantı tutanağına eklettiği görülmüştür. Davalı kooperatif vekili, davaya konu 12/03/2022 tarihli genel kurulun 9. gündem maddesinin dayanağının öncesinde alınan 03/01/2015 tarihli genel kurulunun 6.6 maddesi olduğunu, buna göre proje tamamlandığında, her ortak kendi yerini seçmeli olarak talep edecek olup talep etme sırası, kooperatif sicil numarasına göre yapılacağını, bu taleplerin yönetim kurulunca karara bağlanacağının belirtildiğini, bu genel kurul kararının da itiraza uğramadığını, ayrıca üye olan her ortağın imzaladığı taahhütnamede de tarafların bu hususu kabul ettiğini, davacı tarafında iş bu taahhütnameyi imzaladığını, yönetim kurulunun 03/01/2015 tarihli genel kurul kararına göre hareket ederek işlemleri yürüteceğini belirterek ihtiyati tedbir kararına itiraz etmiştir. Bu itibarla tedbire konu 9 nolu gündem maddesi ve kararın alınış şekline ilişkin düzenlenen toplantı tutanağı incelendiğinde talep edilen tedbir için bu aşamada yaklaşık ispat koşulunun gerçekleştiği, iptali istenilen kararın uygulanması halinde eşitlik ilkesinin bozulabileceği ve ileride telafisi mümkün olmayan zararların doğabileceği gözetildiğinde mahkemece verilen ihtiyati tedbir kararında bir isabetsizlik görülmemiştir. HMK 392. Maddesinde, talep, resmi belgeye, başkaca kesin bir delile dayanıyor yahut durum ve koşullar gerektiriyorsa, teminat alınmamasına da karar verilebileceği düzenlemiş olmakla somut olayın özelliği, dosyadaki bilgi ve belgeler ile tedbirin niteliği göz önüne alındığında teminata hükmedilmemesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle ilk derece mahkemesinin ara kararında usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığından, HMK 353/1.b.1 bendi uyarınca davalı vekilinin istinaf başvusunun esastan reddine karar verilmiş aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1.b.l bendi gereğince REDDİNE,2-Davalı tarafından yatırılan 220,70 TL istinaf başvuru harcı ve 80,70 TL istinaf karar harcının Hazineye irat kaydına,3-İstinaf yargılama giderlerinin davalı üzerinde bırakılmasına, 4-Yatırılan gider avansından kalan kısmın davalıya ilk derece mahkemesince iadesine,5-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1.b.1 bendi ile aynı Kanunun 362/1.f maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.19/10/2022