Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2022/1288 E. 2022/1127 K. 12.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/1288
KARAR NO: 2022/1127
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2021/351
KARAR NO: 2022/420
DAVA TARİHİ: 11/06/2021
KARAR TARİHİ: 12/05/2022
DAVA: İtirazın İptali (Sigorta Poliçesinden Kaynaklanan Rücu)
KARAR TARİHİ: 12/10/2022
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirket nezdinde … nolu Ticari Paket Sigorta Poliçesi ile sigortalı … Tic. Ltd. Şti’nin kullanımında olan … Mah. … Cad. … Satış Ofisi No:… Sancaktepe/İstanbul adresinde bulunan mahalde 18/01/2020 tarihinde hırsızlık olayı neticesinde maddi zarar gerçekleştiğini, müvekkili şirkete vaki hırsızlık ihbarına müteakip hazırlatılan Ekspertiz Raporuna istinaden hırsızlık dolayısıyla meydana gelen 63.140,19 TL zararın 20/04/2020 tarihinde sigortalıya ödendiğini, yapılan ödeme ile müvekkili sigorta şirketinin TTK m.1472 hükmü gereği sigortalının haklarına halef olduğu, hırsızlık olayı sonucu sigortalının mahalde meydana gelen zarardan sitenin güvenliğini sağlayan davalı/borçlu … Limited Şirketinin ekspertiz raporundan da anlaşılacağı üzere sorumlu olduğunu, sigortalıya ödenen bedelin tahsili için İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalı/borçlunun yasal süresi içinde borca, faize ve tüm fer’ilerine itiraz ettiği beyan ederek itirazın iptali ile takibin devamına karar verilmesi talep ve dava edilmiştir.
CEVAP Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirket söz konusu davada taraf gösterilmiş ise de söz konusu davanın tarafı olmadığı, adı geçen … Ltd. Şti. ile müvekkili şirketin herhangi bir ticari ilişkisi ve bağlantısı bulunmadığını, davanın sıfat yokluğundan (husumetten) reddedilmesi gerektiğini, müvekkili şirketin özel güvenlik hizmet sözleşmesinden de görüleceği üzere … A.Ş. ye ait … Projesi Şantiyesi Özel Güvenlik Hizmet Sözleşmesini 24/01/2020 tarihinde imzaladığını, müvekkilinin işvereninin … A.Ş. olduğunu, hırsızlığın gerçekleştiği 18/01/2020 tarihinde söz konusu yerin güvenliğinin müvekkili şirkette olmadığını, güvenlik görevine başlamadan önce İstanbul Özel Güvenlik Şube Müdürlüğüne başvurarak, gerekli izinlerin alınması gerektiğinden sözleşme tarihlerinin sonradan düzenlenecek ya da değiştirilebilecek nitelikte de olmadığı, sözleşmelerin bir örneğinin İstanbul Özel Güvenlik Şube Müdürlüğünde bulunduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece; “…Dosyaya sunulan özel güvenlik hizmet sözleşmesine göre hırsızlık olayının meydana geldiği şantiyenin güvenlik hizmetinin bir yıl süreli olarak 24/01/2020-31/12/2020 tarihleri arasında davalı şirket tarafından yerine getirildiği görülmüştür. Bu sözleşmeye göre davalı şirketin güvenlik hizmetine hırsızlık vakıasından beş gün sonra başladığı açıktır. Mahkememizce İstanbul İl Emniyet Müdürlüğü Özel Güvenlik Şube Müdürlüğüne yazılan müzekkereye verilen cevapta da haksız fiilin ve zararın meydana geldiği 18/01/2020 tarihinde iş yerinin güvenlik hizmetinin … Sistemleri A.Ş. unvanlı şirket tarafından yerine getirildiği bildirilmiştir. Görüldüğü üzere davalı şirketin davanın dayanağı haksız fiile konu zararla hukuken bir ilgisinin ve sorumluluğunun/yükümlülüğünün bulunmadığı ve bu nedenle kendisine dava yöneltilemeyeceği her türlü izahtan varestedir. Velhasıl, usul hukuk açısından bu durumun resen de gözetilmesi gerektiğinden yapılan tespit ve hukuki değerlendirmeler ışığında davanın, davalı şirketin taraf sıfatı bulunmadığından (pasif husumet) usulden reddine” karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili yasal süre içerisinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde özetle; Yerel mahkemece davalının sorumlu olmadığı gerekçesiyle verilen kararın hatalı olduğunu, tanık beyanları alındığında anlaşılacağı üzere hırsızlık tarihinde sigortalı işyerinde fiilen güvenlik hizmetini davalı … Limited Şirketi’nin sağladığını, şantiyede yetkili …’in ekspere verdiği bilgi ile bu hususun sabit olduğunu, bu nedenle sigortalı …’ten … Bey’in soyisim ve TC kimlik numarasının temin edilerek tanık olarak dinlenmesi gerektiğini, davalı şirketin basiretli tacir gibi davranmayarak hasarın oluşmasına sebebiyet verdiğini beyan ederek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında inceleme; 6100 sayılı HMK’nın 355.maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılmış, kamu düzenine aykırılık olup olmadığı ise re’sen gözetilmiş ayrıca HMK’nın 357. maddesindeki “İlk derece mahkemesinde ileri sürülmeyen iddia ve savunma istinafta dinlenemez ve istinafta yeni delillere dayanılamaz” kuralı nazara alınmıştır. Dava; dava dışı sigortalı … Tic. Ltd. Şti’nin’ye ait mahalde meydana gelen hırsızlık olayında, gerekli güvenlik önlemlerini almadığından bahisle davalının sorumlu olduğu iddiasıyla, sigortalıya ödenen hasar bedelinin davalıdan TTK’nın 1472.maddesi uyarınca rücuen tahsili istemiyle başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. Mahkemece, pasif husumet yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir. Sıfat davanın esasına yani maddi hukuka ilişkin bir kavram olup dava konusu talep bakımından kimin hak sahibi, kimin yükümlü olduğunu ifade eder. Davada davacı ve davalı olarak yer almakla taraf olarak gösterilenlerin maddi hukuk bakımından gerçekten bu niteliği taşıyıp taşımamaları tümüyle birbirinden farklı kavramlardır. Sıfat, tarafın bir özelliği olmadığı gibi usule ilişkin bir kavram da değildir. Aksine sıfat, davanın taraflarının ihtilaflı maddi hukuk ilişkisinin gerçek süjesi olup olmadığı ile ilgilidir (Pekcanıtez Usul, S.607). Sıfat, nihai karar verildiğinde, davanın haklı veya haksız olduğunu ifade eder. Dava takip yetkisi ve sıfatın davadaki durumunu belirtmek bakımından, davanın yürütülmesi ve karara ulaşmasındaki sürecin dava takip yetkisini, bu sürecin sonunda maddi hukuka yönelik sonucun ise sıfatı karşıladığı söylenebilir (Pekcanıtez Usul, S.612). Bir sübjektif hakkı dava etme yetkisi (dava hakkı) kural olarak o hakkın sahibine aittir. Bu nedenle, o hakka ilişkin bir davada davacı olma sıfatı (aktif husumet ehliyeti) da o hakkın sahibine aittir. Mesela, bir alacak davasında davacı olma sıfatı, o alacağın alacaklısına aittir. Alacak davası o alacağın alacaklısından başka bir (üçüncü) kişi tarafından açılırsa, (dava konusu alacağın mevcut olmadığından dolayı değil) davacının davacı (borçlu) sıfatına sahip olmadığından (sıfat yokluğundan, husumetten) dolayı reddedilir… Taraf sıfatı dava şartı değildir. Çünkü sıfat, usul hukuku sorunu olmayıp, dava konusu (subjektif) hakkın özüne ilişkin, bir maddi hukuk sorunudur. Sıfat yokluğu, bir def’i değil, davada taraf olarak gözüken kişiler arasında dava konusu hakkın doğumuna engel olan bir itirazdır. Hakim kendisine sunulan dava malzemesinden (davalı veya davacının bildirdikleri vakıalardan yani dava dosyasından) bir itiraz sebebinin varlığını (sıfat yokluğunu) öğrenirse, bunu kendiliğinden gözetir (Medeni Usul Hukuku El Kitabı, Prof. Dr. Baki Kuru, Av. Burak Aydın, C.I, S.332, 333, 334). İstanbul İl Emniyet Müdürlüğü Özel Güvenlik Şube Müdürlüğüne, hırsızlık olayının gerçekleştiği tarih olan 18/01/2020 tarihi itibariyle, hasarın meydana geldiği yerde güvenlik hizmetinin hangi şirket tarafından yerine getirildiğine yönelik yazılan müzekkereye verilen cevabi yazıda; 18/01/2020 tarihinde iş yerinin güvenlik hizmetinin, İçişleri Bakanlığında 28/09/2018 tarih ve 2088 Belge No ile … Mahalllesi … Caddesi No:… Yalova adresinde kayıtlı “… Sistemleri A.Ş.” tarafından yerine getirildiği bildirilmiştir. Yine İstanbul İl Emniyet Müdürlüğü Özel Güvenlik Şube Müdürlüğünden gelen cevaba göre davalı şirketin olayın gerçekleştiği 18/01/2020 tarihinden sonra 24/01/2020 tarihinden itibaren güvenlik hizmeti vermeye başladığı ekte yer alan sözleşme ve sair kayıtlarla sabittir. Bu durumda mahkemece verilen kararda bir isabetsizlik bulunmamakta olup istinaf dilekçesinde belirtilen tanığın dinlenmesinin ise mevcut kayıtlar dikkate alındığında sonuca etkisi bulunmamaktadır. Açıklanan nedenlerle; dosya kapsamına göre ilk derece mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu ulaşılan sonuç ve pasif husumet yokluğu nedeniyle davanın reddi kararı doğrudur. Ancak sıfat yokluğu davanın usulden değil esastan reddini gerektirdiği için usulden reddine karar verilmesi hatalı olduğundan, davacı vekilinin istinaf isteminin bu yönden kabulü ile 6100 sayılı HMK’nın 353/1.b.2 maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak dava, pasif husumet yokluğu nedeniyle reddedilmiştir. İstinaf talebinin kabul sebebi nazara alınarak istinaf yargılama giderleri davacı üzerinde bırakılmış ve aşağıdaki şekilde yeniden hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1- Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE, 2-İstanbul Anadolu 13. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin, 2021/351 Esas, 2022/420 Karar sayılı ve 12/05/2022 tarihli kararının 6100 Sayılı HMK’nın 353/1.b.2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA ve YENİDEN HÜKÜM TESİSİNE, a-Davanın, pasif husumet yokluğu nedeniyle REDDİNE, b-Davalının, kötüniyet tazminatı talebinin REDDİNE, 3-İlk derece mahkemesi yargılama giderleri yönünden; a-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL karar ve ilam harcının, başlangıçta alınan 1.107,40 TL peşin harçan mahsubu ile bakiye 1.026,70 TL fazla harcın karar kesinleştiğinde talep halinde davacıya iadesine, b-Yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, c-Davalı kendisini bir vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 13/1, 7/2, maddeleri gereğince 5.100,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, ç-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına, d-Arabuluculuk Kanununun 18/A-(13). maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği’nin 26/2. Maddeleri ile AÜT uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 680,00 TL arabuluculuk ücretinin davacıdan alınarak Hazineye irad kaydına, e-6100 sayılı HMK’nın 333. maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra kullanılmayan avansın yatırana iadesine, 4-İstinaf yargılama giderleri yönünden; a-Harçlar Kanunu gereğincedavacı tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının ve istinaf karar harcının Hazineye irat kaydına, b-Davacının yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, c-İstinaf yargılaması duruşmasız yapıldığından vekalet ücreti hakkında karar verilmesine yer olmadığına, ç-Yatırılan gider avansından kalan kısmın davacıya ilk derece mahkemesince iadesine, d-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nun 362/1.a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.12/10/2022