Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2022/1267 E. 2022/1316 K. 16.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/1267
KARAR NO: 2022/1316
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2020/703
KARAR NO: 2021/702
DAVA TARİHİ: 18/12/2020
KARAR TARİHİ: 30/09/2021
DAVA: Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 16/11/2022
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin Artvin’de bulunan Murgul Hidroelektrik Enerji Santrali’nin üretim lisansı sahibi olduğunu, …’in müvekkilinin başvurusu üzerine 2015 yılında EPDK tarafından Yenilenebilir Enerji Kaynakları Destekleme Mekanizması (…) kapsamına alındığını, 29/04/2016 tarih ve 29698 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan … Yönetmeliği’nde Değişiklik Yapılmasına İlişkin Yönetmelik ile … Yönetmeliği’nin 27. Maddesine 2.fıkra hükmünün eklendiğini, davalı … tarafından, yönetmelik yürürlüğe girdikten yaklaşık 18 ay sonra bu yönetmelik değişikliğinden hareketle, müvekkilinin “2015 yılında gerekli şartları taşımadığı halde …’den faydalandığı” gerekçesiyle müvekkilinin … kapsamında elde ettiğini iddia ettiği gelir ve işlemiş faiz olarak 5.048.970,61 TL asıl alacak ve 1.890.006,94 TL gecikme faizi olmak üzere toplamda 6.938.977,55 TL + KDV’nin İnternet Vergi Dairesi’ne borç olarak kaydedildiğini, müvekkili tarafından 23/10/2017 tarihli yazısıyla geçmişe dönük olarak yapılan bu işleme ve davalının talebine itiraz edilmiş ise de hak kaybına sebebiyet verilmemesi açısından borcun ihtirazi kayıtla ödendiğini, itiraz sonucunda davalı tarafından yalnızca taksit taleplerinin kabul edilerek ve toplam 6.938.977,55 TL + KDV’nin müvekkilinden Geçmişe Dönük Düzeltme Kalemi adı altında talep edildiğini, yapılan tahsilatın haksız olduğunu, bahse konu alacağın tahsili amacıyla İstanbul 3. ATM’nin 2018/107 E sayılı dosyasında 5.000 TL üzerinden açılan davada müvekkilinin yanıltıcı bilgi vermediği gibi kusurunun da bulunmadığı gerekçesiyle davalıya yapılan 8.334.848,72 TL tutarındaki ödemelerin yersiz olduğu yönünde davanın kabulüne dair kesin karar verildiğini, Müvekkilinin …’den faydalanmak için 2015 yılında EPDK’ya yapmış olduğu başvurunun kabul edildiğini ancak 2016 yılında yapmış olduğu başvurunun reddedildiğini, davaya konu uyuşmazlığın müvekkilinin 2015 yılında gerekli koşulları taşımadığı halde …’den faydalandığının iddia edilmesi ve EPDK’nın kamu gücünü kullanarak tesis ettiği idari işlemlerin taraflar arasındaki özel hukuk ilişkisine hatalı bir şekilde uygulanmasından kaynaklandığını, davalının müvekkilinden tahsil ettiği borcun tek hukuki dayanağının 01/05/2016’da yürürlüğe girmek üzere 29/04/2016’da 27. maddeye eklenen 2. fıkra (“(2) Gerekli şartları taşımadığı halde …’den faydalandığı tespiti edilen katılımcının geçmişe dönük olarak … kapsamında bulunduğu her bir uzlaştırma dönemi için kendisine ödeme yapılan birim fiyat ile ilgili uzlaştırma dönemi piyasa takas fiyatı ve sistem marjinal fiyatından küçük olan arasındaki fark ve üretim miktarları kullanılarak hesaplanan bedel 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 51 inci maddesine göre belirlenen faiz oranı ile güncellenerek katılımcıya Piyasa İşletmecisi tarafından fatura edilir ve tahsil edilen bedel takip eden uzlaştırma dönemi … gelirine eklenir.”) olduğunu, bir sistem katılımcısından geçmişe dönük tahsilat yapılabilmesi için bu katılımcının gerekli şartları taşımadığı halde …’den faydalandığının tespit edilmiş olması gerektiğini, müvekkilinin …’den faydalanmak için gerekli şartları taşımadığına dair yapılan tespitin doğruluğuna dair her türlü itiraz ve dava hakkımızı saklı olmakla birlikte müvekkil şirketi iade yükümlüsü kılan hükmün Yönetmeliğin 27. maddesine eklenen ikinci fıkra hükmü olduğunu, Yönetmeliğin 16. maddesinde açıkça “Yönetmelik in 01/05/2016 tarihinde yürürlüğe gireceği” hüküm altına alındığından 2015 yılında … kapsamında elde edilen ve kesinleşen gelirlerin uzlaştırma dönemi kapandıktan sonra yürürlüğe giren bir Yönetmelik hükmü dolayısıyla müvekkili şirketten talep edilemeyeceğini, bu bağlamda Yönetmelik hükmünün hukuka aykırılığı bir yana, anılan Yönetmelik hükmü 01/05/2016 tarihinden itibaren yürürlüğe girdiği için, bu hükmün ileriye dönük olarak ve … kapsamında yer almaması gereken şirketlere uygulanması gerektiğini, geçmişe yürütülmek suretiyle 2015 yılında … kapsamında olan müvekkil şirkete de uygulanması ve hatalı hesaplama yöntemiyle müvekkili şirketin toplam 8.187.993,51 TL tutarındaki fahiş bedeli iade ile yükümlü tutulmasının hukuka aykırı olup asıl alacağın ve faizinin tamamının davalıdan istirdadı gerektiğini, Müvekkilinin 2015 yılı uzlaştırma döneminde … için gerekli koşulları taşıdığına EPDK tarafından karar verildiğini, müvekkilinin … için başvuru yaparken EPDK’nın iradesini sakatlamaya yönelik hiçbir kusurlu davranışı olmadığını, …’den faydalanması sürecinde hiçbir kusuru bulunmayan müvekkilinden yapılan geçmişe dönük tahsilat bütünüyle hukuka aykırı olup davalıdan istirdadı gerektiğini, Yönetmelik hükmünün hukuka aykırılığına ve müvekkil Şirkete uygulanamayacağına ilişkin iddiaları saklı kalmak üzere, müvekkili şirketin … kapsamına katılımcı olarak alınmadığı varsayımında, …’i ticari yönden çok daha farklı şekilde işleteceği ve … kapsamında olmadığı için bu statünün doğurduğu avantajlar mevcut olmayacağından bambaşka bir satış ve uzlaştırma stratejisi uygulayacağını, müvekkilinin … Yönetmeliği çerçevesinde iadeyle yükümlü olduğuna kanaat getirilse dahi, müvekkilinin iade yükümlülüğünün en fazla …’e dahil edilmiş olması sebebiyle fiilen elde ettiği fazla kazanç ile sınırlı olması gerektiğini, dolayısıyla …’e hiç dahil edilmemiş olsaydı zaten elde edebilecek olduğu kazancın konunun uzmanı bilirkişiler tarafından hesap edilerek müvekkiline iadesine karar verilmesi gerektiğini, Müvekkili Şirket daha önce temerrüde düşürülmeksizin asıl alacağa işletilen ve 6183 sayılı kanun hükümleri uyarınca hesaplanan faizin istirdadı gerektiğini, davalı … tarafından haklı hiçbir gerekçe olmaksızın yönetmeliğin yürürlüğe girdiği tarihten 18 ay sonra fatura kesilmiş olup bu da iade ile yükümlü olunan faizi arttırdığını beyan ederek, İstanbul 3. ATM’nin 2018/107 E sayılı dosyasında kabul edilen 5.000 TL’nin düşümü ile bakiye 8.182.993,51 TL’nin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu hususların idari yargı denetimine tabi olduğunu, görevli mahkemenin İdare Mahkemeleri olduğunu, davanın 2 yıllık sebepsiz zenginleşme zamanaşımı süresi geçtikten sonra açıldığını, müvekkilinin satıcı ve alıcılar arasında aracı konumda olduğunu, … kapsamına alınacaklara veya çıkarılacaklara EPDK tarafından karar verildiğini, bu kapsamda davacının başvuruda yanıltıcı beyanda bulunması nedeniyle EPDK’nın davacıyı … mekanizmasından çıkartığını ve idari işlemin piyasa işletmecisi olan müvekkiline icra edilmesi için bildirildiğini, yönetmelik hükmünün geriye yürütülmediğini, önceki yönetmelikte de bu durumun mevcut olduğunu, hesaba ilişkin açıklama getirildiğini, davacının kazanılmış hakkının ihlal edilmediğini veya geri alınmadığını, davacıdan tahsil edilen tutarın mevzuata uygun hesaplandığını, davacının sebepsiz zenginleştiğini, bu nedenle müvekkiline geri vermekle yükümlü olduğunu ileri sürerek dilekçesinde bildirdiği diğer nedenlerle davanın reddini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece; “…Dava; … (Yenilebilir Enerji Kaynakları Denetleme Mekanizması) kapsamında davacının elde ettiği ancak, karşı tarafa iade etmek zorunda kaldığı gelirin faizi ile birlikte karşı taraftan tahsili istemine ilişkindir. Davacı taraf, üretim lisansı müvekkiline ait …’in, EPDK tarafından … kapsamına alınması sonrası … Yönetmeliği kapsamında destekleme faaliyetlerinden yararlanan ancak, yönetmelikte yapılan değişiklik sonrası destekleme faaliyetlerinden çıkarılan müvekkilinden, yönetmelikteki değişiklik sonrası elde edilen gelirden yapılan tahsilatın haksız olduğunu ileri sürmüş; davalı taraf ise, davada görevli mahkemenin idare mahkemeleri olduğunu, zamanaşımı süresi geçtiğini, davacıdan mevzuata uygun tahsilat yapıldığını savunmuştur. Davacı şirketin üretim lisansını aldığı … için EPDK tarafından … destekleme faaliyetinden yararlandığı her iki tarafında kabulünde olup, dava konusu uyuşmazlık … Yönetmeliği gereğince davacının katıldığı … programından çıkartılmasının gerekip gerekmediği, başvuruda EPDK’yı yanıltıcı işlemler yapıp yapmadığı, davacının … programında olabilmesi için sağlaması gereken şartları taşımadığının EPDK kararı ile ortaya çıkması neticesinde davacıya sebepsiz yere ödenmiş tutarın geri alınması işleminin … Yönetmeliğinin 27.maddesine uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır. Başka bir ifadeyle dava konusu uyuşmazlık … kapsamına alınan davacı şirketin, ilgili yönetmelikte daha sonra yapılan değişiklik nedeniyle …’den yararlanmak için gerekli koşulları taşıyıp taşımadığı, taşımıyor ise …’den çıkartılıp çıkartılamayacağı ve buna bağlı olarak da elde ettiği gelirin iadesinin gerekip gerekmeyeceği noktalarındadır. Davacı tarafın ilgili yönetmelik hükümleri gereği, yararlanma koşullarını taşımaması gerekçesiyle …’den çıkartılması ve buna bağlı olarak elde ettiği gelirin 6183 sayılı yasa hükümleri gereği tahsili yönündeki işlemler, “idari” nitelikte olup; bu işlemlerin hukuka uygunluk denetimi ise idari yargının görev alanına girer. İşlemin tesisinde kamu gücünün kullanılması hususu göz önüne alındığında, davalı şirketin özel hukuk tüzel kişisi olması da, uyuşmazlığa ticari dava niteliği kazandırmaz” gerekçesiyle, Davanın Yargı Yolu Dava Şartı Yokluğu Nedeniyle Usulden Reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili yasal süre içerisinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde özetle; Dava dilekçesindeki bir kısım açıklamaları tekrar ederek, davalı …’ın 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu ve özel hukuk hükümlerine tabi bir anonim şirket olarak faaliyet gösterdiğini, EPDK’nın tesis ettiği 22/06/2017 tarihli Kurul Kararının uyuşmazlığın ortaya çıkmasında etkisi olduğu doğru olmakla birlikte söz konusu karara karşı dava açma hakkı saklı kalmak üzere bu davanın konusunun adı geçen işlemin iptali olmadığını, …’ın tesis ettiği hukuki işlemin sebebinin bir idari işlem oluşunun …’ın söz konusu hukuki işlemin özel hukuk nezdinde yarattığı hukuki sonuçlardan muaf olacağı anlamına gelmeyeceğini, davalı şirket ile müvekkili şirket arasında Piyasa Katılım Anlaşması, Gün Öncesi Piyasa Katılım Anlaşması ve Gün İçi Piyasa Katılım Anlaşması akdedildiğini, davanın taraflarının özel hukuk ilişkisi içerisinde olduğunu, davalı şirketin salt EPDK kararlarını uygulamış olmasının davalının özel hukuk alanındaki sorumluluğunda bir değişikliğe neden olmayacağı gibi adli yargının görevli olduğu gerçeğini de değiştirmeyeceğini, somut olayda EPDK tarafından değil, … tarafından haksız tahsilat yapıldığını, taraflar arasında salt elektrik mevzuatına ve EPDK kararlarına bağlı bir ilişki değil, aynı zamanda borçlar hukukuna tabi sözleşmesel bir ilişki bulunduğunu, EPDK’nın tek yanlı idari işlemininin yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden dava edilmesi gibi bir durum söz konusu olmadığını, neticeten …’ın hukukun genel ilkeleri ve Türk Borçlar Kanunu hükümleri başta olmak üzere özel hukuk kurallarına aykırı hareket ederek müvekkili şirketten fazla tahsilat yapılmasına neden olduğundan davanın adli yargıda görülmesi gerektiğini beyan ederek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında inceleme; 6100 sayılı HMK’nın 355.maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılmış, kamu düzenine aykırılık olup olmadığı ise re’sen gözetilmiş ayrıca HMK’nın 357. maddesindeki “İlk derece mahkemesinde ileri sürülmeyen iddia ve savunma istinafta dinlenemez ve istinafta yeni delillere dayanılamaz” kuralı nazara alınmıştır. Davacının talebi Yenilenebilir Enerji Kaynaklarının Belgelendirilmesi ve Desteklenmesine İlişkin Yönetmelik’te yapılan değişikliğin geriye etkili uygulandığı, tahsil edilen bedellerin hukuka aykırı olduğu, müvekkilinin herhangi bir kusuru olmadığı bu nedenle ödenen bedelin iadesi gerektiği, ayrıca bedelin hatalı hesap edildiği, temerrüt oluşmadığı ve yönetmeliğin yürürlüğe girdiği tarihten 18 ay sonra fatura kesilerek faizin arttırdığına yöneliktir. Yenilenebilir Enerji Kaynaklarının Belgelendirilmesi ve Desteklenmesine İlişkin Yönetmeliğin 27. maddesi “(1) Bu Yönetmelik hükümleri uyarınca Kuruma yapılan başvurularda başvuru sahibinin yanıltıcı bilgi ve/veya belge verdiğinin/düzenlediğinin tespiti halinde üretim lisansı sahibi tüzel kişi bu Yönetmelik kapsamındaki haklardan yararlandırılmaz, ödenmiş tutarlar geri alınır ve Kanunun 16 ncı maddesi hükümleri çerçevesinde işlem tesis edilir.” şeklinde iken 29 Nisan 2016 tarih ve 29698 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Yenilenebilir Enerji Kaynaklarının Belgelendirilmesi ve Desteklenmesine İlişkin Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına İlişkin Yönetmeliğin 13.maddesi ile “(1) Bu Yönetmelik hükümleri uyarınca Kuruma yapılan başvurularda başvuru sahibinin yanıltıcı bilgi ve/veya belge verdiğinin/düzenlediğinin tespiti halinde üretim lisansı sahibi tüzel kişi bu Yönetmelik kapsamındaki haklardan yararlandırılmaz, ödenmiş tutarlar 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 51 inci maddesine göre belirlenen faiz oranı ile güncellenerek Piyasa İşletmecisi tarafından katılımcıya fatura edilir ve Kanunun 16 ncı maddesi hükümleri çerçevesinde işlem tesis edilir. Bu kapsamda tahsil edilen tutar takip eden uzlaştırma dönemi … gelirine eklenir. (2) Gerekli şartları taşımadığı halde …’den faydalandığı tespiti edilen katılımcının geçmişe dönük olarak … kapsamında bulunduğu her bir uzlaştırma dönemi için kendisine ödeme yapılan birim fiyat ile ilgili uzlaştırma dönemi piyasa takas fiyatı ve sistem marjinal fiyatından küçük olan arasındaki fark ve üretim miktarları kullanılarak hesaplanan bedel 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 51 inci maddesine göre belirlenen faiz oranı ile güncellenerek katılımcıya Piyasa İşletmecisi tarafından fatura edilir ve tahsil edilen bedel takip eden uzlaştırma dönemi … gelirine eklenir.” şeklinde değiştirilmiş, 16.maddesinde yönetmeliğin 01/05/2016 tarihinde yürürlüğe gireceği belirtilmiştir.EPDK’nın 22/06/2017 tarih ve 7144-31 sayılı kararıyla davacı şirketin 2015 yılında …’den yararlanmasına ilişkin olarak; “a) 2015 yılı ‘Nihai YEK Listesi’ hakkında alınan 25/11/2014 tarihli ve 5317-12 sayılı Kurul Kararı ekinde yer alan listede 55 inci sırada yer alan Şirketin söz konusu listeden çıkarılmasına, b) Şirketin 2015 yılına ilişkin … başvurusu hakkırıda Yenilenebilir Enerji Kaynaklarının Belgelendirilmesi Ve Desteklenmesine İlişkin Yönetmelik’in (Yönetmelik) 27 nci Maddesinin ikinci fıkrası kapsamında işlem tesis edilmesine,c) Yönetmeliğin 27 nci Maddesinin ikinci fıkrası çerçevesinde Şirkete 2015 yılında ödenen bedellerle ilgili işlemlerin yapılmasını teminen konunun piyasa işletmecisi olan … A.Ş. ‘ye bildirilmesine” karar verilmiştir. Davalının savunması bu karar gereğince işlemin tesis edildiği yönündedir. Davacı tarafından idari işlemin iptali yönünde dava açıldığına dair bir beyan sunulmamıştır. Dava, EPDK’nın aldığı karar uyarınca … tarafından düzenlenen faturalara konu ve davacı tarafından ödenen bedellerin iadesi istemine ilişkindir. Mahkemece dava konusu uyuşmazlığın çözüm yerinin idari yargının görev alanına girdiği gerekçesiyle yargı yolu dava şartı yokluğundan davanın reddine karar verilmiştir. 30/03/2013 tarih ve 28603 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun “Piyasa işletim faaliyeti ve … (…)’ın kuruluşu” başlıklı 11. maddesinde; piyasa işletim faaliyetinin, organize toptan elektrik piyasalarının işletilmesi ve bu piyasalarda gerçekleştirilen faaliyetlerin mali uzlaştırma işlemleri ile söz konusu faaliyetlere ilişkin diğer mali işlemler olduğu, bu Kanunla kuruluş ve tescile ilişkin hükümleri hariç olmak üzere 13/01/2011 tarihli ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu ve özel hukuk hükümlerine tabi, … ticaret unvanı altında bir anonim şirketin kurulacağı, …’ın bu Kanun ve 6102 sayılı Kanun hükümlerine aykırı olmayacak şekilde Kurum tarafından bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren altı ay içerisinde hazırlanacak ana sözleşmenin ticaret siciline tescil ve ilanı ile faaliyete geçeceği, …’ın piyasa işletim lisansı kapsamında Borsa İstanbul Anonim Şirketi ile … tarafından bu Kanun kapsamında işletilen piyasalar dışındaki organize toptan elektrik piyasalarının işletim faaliyetini yürüteceği, …’ın … tarafından piyasa işletim lisansı kapsamında işletilen organize toptan elektrik piyasalarının mali uzlaştırma işlemleri ile birlikte gerekli diğer mali işlemleri de yürüteceği, …’ın kurulmasından itibaren altı ay içerisinde Kurumdan gerekli piyasa işletim lisansı alarak piyasa işletim faaliyetlerini yürütmeye başlayacağı, … piyasa işletim lisansı alana kadar ilgili piyasa işletim faaliyetinin … tarafından piyasa işletim lisansı alınmaksızın yürütülmesine devam edileceği ifade edilmiştir. 6102 sayılı TTK’nın 16/1 bendinde; “Ticaret şirketleriyle, amacına varmak için ticari bir işletme işleten vakıflar, dernekler ve kendi kuruluş kanunları gereğince özel hukuk hükümlerine göre yönetilmek veya ticari şekilde işletilmek üzere Devlet, il özel idaresi, belediye ve köy ile diğer kamu tüzel kişileri tarafından kurulan kurum ve kuruluşlar da tacir sayılırlar.” düzenlemesi yer almaktadır. Somut dosya incelendiğinde; davanın her iki tarafı tacir sıfatını taşımakta olan anonim şirket tüzel kişiliğine haiz olup, tarafların iş ve işlemlerinin 6102 sayılı Kanun’a tabi olduğu açıktır. Davacının iddiası, kurum işleminin iptali istemine yönelik değildir. Dava konusu bedelin tahsilinin haksız olduğu, bedelin yanlış hesaplandığı, temerrüt oluşmadığı ve faiz miktarının hatalı olduğu yönündedir. Tahsil edilen bedellerin davalıdan iadesi talebiyle eldeki davayı açmıştır. Ancak davacının … için başvuru yaparken EPDK’nın iradesini sakatlamaya yönelik hiçbir kusurlu davranışı olmadığı, …’den faydalanması sürecinde hiçbir kusuru bulunmayan davacıdan geçmişe dönük tahsilat yapılmasının bütünüyle hukuka aykırı olduğu yönündeki iddialarının incelenebilmesi, EPDK’nın işleminin iptal edilip edilmemesine bağlı olarak değerlendirilebilecek mahiyettedir. Bu nedenle davacıdan idari işlemin iptali yönünde dava açıp açmadığı sorularak, gerekirse bu yönde süre verilerek, sonucuna göre değerlendirme yapılması gerekmektedir. Davacının dava konusu ettiği diğer iddiaları ise bedelin hatalı hesap edildiği, temerrüt oluşmadığı ve yönetmeliğin yürürlüğe girdiği tarihten 18 ay sonra fatura kesilerek faizin arttırdığına yöneliktir. Dava konusu faturalar … tarafından düzenlendiğinden, davacının hesaplamaya yönelik bu itirazlarının ise adli yargıda çözümlenmesi gerekmektedir. Bu açıklamalar uyarınca, somut uyuşmazlık yönünden adli yargının görevli olduğu gözetilip taraf delilleri toplanıldıktan sonra hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, uyuşmazlığın çözümünde idari yargının görevli olduğundan bahisle yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemediğinden, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/1.a.6 maddesi uyarınca kaldırılmasına karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2020/703 E. 2021/702 K. Sayılı 30/09/2021 tarihli kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/1.a.6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,2-Dosyanın, Dairemiz kararına uygun şekilde yargılama yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere mahal mahkemesine İADESİNE,3-Davacı tarafça yatırılan 220,70 TL istinaf başvuru harcının Hazineye irat kaydına,4-Davacı tarafından yatırılan 80,70 TL istinaf karar harcının talep halinde ilk derece mahkemesince iadesine,5-Davacının yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,7-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362/1.g bendi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 16/11/2022