Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2022/1258 E. 2022/958 K. 21.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/1258
KARAR NO: 2022/958
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ARA KARAR TARİHİ: 31/12/2021
ESAS NO: 2021/874 (derdest)
TALEP: İHTİYATİ HACİZ
KARAR TARİHİ: 21/09/2022
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA Davacı vekili 27.12.2021 tarihli dava dilekçesi ile, gerekçelerini ayrıntılı olarak açıklayarak davalıların düzenlediği ekspertiz raporunda taşınmazın imar durumunun gerçeğe aykırı olduğunu, bu şekilde kredi müşterisine verilmemesi gereken bir kredinin verilmesinin sağlandığının dosyaya mübrez teftiş raporu ile sabit olduğunu, teftiş raporunun düzenlenmesinden sonra ipoteğin paraya çevrilmesi süreci yürütüldüğünü ve taşınmazın 380.000 TL gibi son derece düşük bir bedel ile satılmasının söz konusu olduğunu, yaklaşık ispat koşulunun sağlandığını belirterek İİK m. 257 gereğince davalıların menkul ve gayrimenkulleri üzerinde ihtiyati haciz kararı verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece ” Talep, ihtiyati haciz istemine ilişkindir. Bilindiği üzere ihtiyati haciz talep edenin alacaklı olduğu iddiası karşısında öncelikle alacağı olduğu iddia eden tarafın alacaklı sıfatının ve bu sıfat çerçevesinde ihtiyati haciz talebini ileri sürmesi gerekir. 2004 sayılı İİK’nın ihtiyati haciz koşullarını düzenleyen 257. maddesinde, vadesi gelmiş ve rehinle temin edilmemiş bir para borcunun alacaklısının borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz malları ve alacakları ile diğer haklarını ihtiyaten haczettirebileceği düzenlenmiştir. Aynı Yasa’nın 258. maddesi uyarınca alacaklının, alacağın varlığı ile haciz sebepleri hakkında mahkemede olumlu şekilde kanaat uyandırması gerekli ve yeterli olup, buradaki ispat asıl davadaki gibi tam bir ispat olmayıp yaklaşık ispattır. 2004 sayılı İİK’nın 258/1. maddesi hükmüne göre ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için mahkemenin ”alacağın varlığı hakkında kanaat edinmiş olması” yeterlidir. Mahkemenin ”alacağın varlığına kanaat edinmiş olmasından” anlaşılması gereken alacağın usul hukuku kurallarına göre kesin veya tam olarak ispat edilmesi değildir. Ancak bu noktada alacağın varlığı ve muacceliyeti ile ilgili kanaat verici belgenin varlığı dahi şarttır. Alacağın muaccel olup olmadığı varsa miktarı hususlarının bilirkişi incelemesi ile tespit edilmesi gerektiği, yaklaşık ispat koşulunun henüz sağlanamadığı anlaşılmakla ihtiyati haciz talebinin reddine karar vermek gerekmiştir.” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili yasal süresi içinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde; ‘… firmasına 2.513.362,28 TL kredi kullandırıldığı banka kayıtları, teftiş raporu ve arabuluculuk tutanağında bu konuda bir itiraz bulunmaması ile sabittir. Müşteri tarafından kredi borcunun ödenmemesi üzerine ipotek teminatı olarak alınan Diyarbakır İli, Sur İlçesi, … Mah. … ada, … parselde kayıtlı 12.329 m2 yüzölçümlü arsanın İstanbul … İcra Müdürlüğü’ nün … E. ve Diyarbakır … İcra Müdürlüğü’ nün … Tal. Dosyasında paraya çevrilmesi süreci yürütülmüştür. Talimat dosyasında alınan bilirkişi raporunda taşınmazın imar durumunun bulunmadığı belirtilerek değeri 370.000 TL olarak takdir edilmiştir. Kıymet takdirine karşı Diyarbakır 1. İcra Hukuk Mahkemesi’ nin 2020/1067 E. sayılı dosyasında tarafımızca itiraz edilmiş ve yargılama neticesinde taşınmazın değeri 739.767 TL olarak belirlenmiştir. Söz konusu taşınmaz 16.10.2021 tarihli açık artırımda 380.000 TL bedel ile müflis Banka’ ya ihale edilmiş olup, bu tutar firmanın borcundan mahsup edildiğinde müflis Banka’nın krediden kaynaklı zararı 23.12.2021 tarihi itibariyle 6.218.407,72 TL’dir. Bu husus icra dosyası kapsamındaki açık artırım tutanağı ve dosya kapak hesabı ile sabittir. Görüldüğü üzere taşınmazın paraya çevrilmesi süreci tamamlanmış olup, tahsil edilen tutarın borçtan mahsup edilmesiyle bakiye borç miktarı banka zararı olarak likid (muayyen) varlığını sürdürmektedir. Dolayısıyla ihtiyati haciz talebinin reddi kararında banka zararının bilinmediği/hesaplanması gerektiği şeklinde oluşturulan gerekçe dosya kapsamına aykırıdır. Yukarıda açıklanan nedenlerle İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/874 E. Sayılı dosyası üzerinden verilen 31.12.2021 tarihli ihtiyati haciz talebinin reddi kararının kaldırılmasına karar verilmesini” talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE 6100 sayılı HMK’nın 355.maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılmış, kamu düzenine aykırılık olup olmadığı ise re’sen gözetilmiş ayrıca HMK’nın 357. maddesindeki “İlk derece mahkemesinde ileri sürülmeyen iddia ve savunma istinafta dinlenemez ve istinafta yeni delillere dayanılamaz” kuralı nazara alınmıştır. Mahkemece ön inceleme duruşmasında uyuşmazlığın davalılardan …Ticaret A.Ş.’ye 14/11/2013-21/07/2014 tarihleri arasında kullandırılan kredilerin teminatı olmak üzere Diyarbakır ili, Sur ilçesi, … mahallesi, … Ada, … Parsel sayılı taşınmazda ipotek tesis edilmesinden ve davalıya ek kredi tahsisinden sonra kredi borçlarının ödenmemesi ve ipotek tesis edilen taşınmazın satışı sonrasında kredi borcunun karşılanmamasından kaynaklanan zararın kredi borçlusu davalı ile ipotek tesisi sırasında taşınmazın değerine ilişkin değerleme raporu sunan şirket ve raporda imzası bulunan gerçek kişilerden ve kredi kullanan şirketin ortağı ve aynı zamanda yetkilisi olan davalı …’dan ayrıca mesleki sorumluluk sigorta poliçesi düzenleyen sigorta şirketinden talep edilip edilemeyeceği, zararın ihale ve satış aşamasındaki değişikliklerden kaynaklanıp kaynaklanmadığı, zararın imar değişikliğinden kaynaklanıp kaynaklanmadığı, davacının zararın artmasına neden olup olmadığı, varsa kredinin tahsil edilmemiş kısmı nedeniyle davalılardan ve kredi borçlusundan talep edilebilecek zarar miktarı konularından ibaret olduğu tespit edilmiştir. Uyuşmazlık, ihtiyati haciz talebinin reddine yönelik verilen kararın usul ve esas yönden hukuka uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır. İİK 257 maddesinde; rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı tarafından, borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz malları ile alacakları ve diğer haklarının ihtiyaten haczettirebileceği, vadesi gelmemiş borçtan dolayı ise borçlunun muayyen yerleşim yeri yoksa ve borçlu taahhütlerinden kurtulmak maksadıyla mallarını gizlemeye, kaçırmaya veya kendisi kaçmaya hazırlanır yahut kaçar ya da bu maksatla alacaklının haklarını ihlâl eden hileli işlemlerde bulunursa ihtiyati haciz kararı verilebileceği düzenlenmiştir. İİK 258 maddesinde ise “İhtiyati hacze 50 nci maddeye göre yetkili mahkeme tarafından karar verilir. Alacaklı alacağı ve icabında haciz sebepleri hakkında mahkemeye kanaat getirecek deliller göstermeye mecburdur.” hükmüne yer verilmiştir. Yasal düzenleme gereğince ihtiyati haciz talep eden, İİK’nın 257/1. maddesi kapsamında bir para borcunun alacaklısı olduğunu, borcun rehinle temin edilmediğini ve borcun vadesinin gelmiş olduğunu yaklaşık olarak mahkemeye kanaat getirecek tarzda ispat etmek durumundadır. Geçici hukuki koruma yargılamasını, asıl yargılamadan ayıran özelliklerden biri ispat ölçüsü noktasındadır. Geçici hukuki koruma yargılamasında yaklaşık ispatla yetinilmiş olması, ispatın aranmayacağı ya da ispat kurallarının tamamen dışına çıkılacağı anlamına gelmez. Mahkemenin ”alacağın varlığına kanaat edinmiş olmasından” anlaşılması gereken alacağın kesin veya tam olarak ispat edilmesi değildir zira ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için tam ispat gerekmez, alacaklının ilişkisinin varlığını ve alacağın muaccel olduğunu yaklaşık olarak ispat etmesi yeterlidir. Yaklaşık ispat durumunda ise hakim o iddianın ağırlıklı ihtimal olarak doğru olduğunu kabul etmekle birlikte, zayıf bir ihtimal de olsa, aksinin mümkün olduğunu gözardı etmez. Somut olayda; davalıların düzenlediği ekspertiz raporunda taşınmazın imar durumunun gerçeğe aykırı olduğunu, bu şekilde kredi müşterisine verilmemesi gereken bir kredinin verilmesinin sağlandığının dosyaya mübrez teftiş raporu ile sabit olduğu, teftiş raporunun düzenlenmesinden sonra ipoteğin paraya çevrilmesi süreci yürütüldüğü ve taşınmazın 380.000 TL gibi son derece düşük bir bedel ile satılmasının söz konusu olduğu ve bu sebeple zarara uğranıldığı iddia edilmiş ise de; uyuşmazlıkta tarafların kusur oranlarının, davalıların sorumlu olup olmadığının, oluşan zarar miktarının toplanacak deliller ve yapılacak inceleme neticesinde tespiti mümkün olup davacı tarafça sunulan deliller bu aşamada alacağın varlığı ve muaccel olduğunu yaklaşık ispata yeterli değildir ve İİK 257.maddede öngörülen ihtiyati haciz şartları oluşmamıştır. Açıklanan nedenlerle İlk Derece Mahkemesi kararı usul ve yasaya uygun olduğundan 6100 sayılı HMK 353/1.b.1 maddesi uyarınca davacı vekilinin istinaf isteminin reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1.b.l bendi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-Davacı 5411 sayılı Bankacılık Kanunun 140. maddesi gereğince harçtan muaf olduğundan harç alınmasına YER OLMADIĞINA,3-İstinaf yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, 4-Yatırılan gider avansından kalan kısmın davacıya ilk derece mahkemesince iadesine,5-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1.b.1 bendi ile aynı Kanunun 362/1.f maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.21/09/2022