Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2022/1233 E. 2022/957 K. 21.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/1233
KARAR NO: 2022/957
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 08/06/2022
ESAS NO: 2022/146 D.İş
KARAR NO: 2022/159
TALEP: İHTİYATİ HACİZ
KARAR TARİHİ : 21/09/2022
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca
dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA İhtiyati haciz isteyen vekili mahkememize sunmuş olduğu 27/05/2022 havale tarihli dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin tekstil ürünü üretim ve ihracat işiyle iştigal ettiğini, davalı tarafın da ihracat işlerine aracılık eden firma olduğunu, müvekkili şirket tarafından ihraç edilen ürünlerle ilgili devlet tarafından ödenen KDV iade alacağının, davalı şirket tarafından tahsil edildiği halde müvekkiline ödenmediğini, Vergi Mahkemesince yapılan yargılamada davalı şirketin gerçekte müvekkilinin ihracatlarından kaynaklanan KDV iadesini kendi borçlarına mahsup ettirerek indirdiği, daha sonra düzeltme beyanı vermiş ise de müvekkilin ihracatından kaynaklanan KDV’yi müvekkile ödemediği, dolayısıyla müvekkilin doğrudan davalıya başvurması gerektiğine karar verilmiştir. zaman aşımı süresinin yaklaşması, davalı şirketin taşınmazlarını elden çıkarmaya başlayarak, adres değişikliğine gitmesi sebebiyle açacakları alacak davasının sonuçsuz kalmaması açısından, müvekkili şirketin tahakkuk eden 1.302.359,43-TL alacağın tahsili amacıyla ihtiyati haciz kararı verilmesini talep etmiştir.
CEVAP Davalı vekili dosyaya sunmuş olduğu beyan dilekçesi ve duruşmadaki beyanında özetle; davacı tarafın iddialarının doğru olmadığını, alacağın dayanağı olarak gösterilen KDV’ye ilişkin faturaların sahte olması sebebiyle vergi müfettişleri tarafından iki ayrı rapor düzenlendiğini, bu sebeplerle KDV iadesinin yapılmadığını, daha önce davacı tarafa yapılan ödemenin de söz konusu sahtelik sebebiyle müvekkili şirkete iade edilmesi gerektiği halde iş bu alacağı da ödemediği, dolayısıyla müvekkili şirketin davacıya borçlu olmadığı gibi kendisinden alacaklı olduğunu, bu sebeplerle yasal dayanağı bulunmayan ihtiyati haciz isteminin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre; davacı tarafın ihtiyati hacze konu ettiği alacağın varlığı yargılamayı gerektirdiği, İİK 257 ve devam maddelerinde ön görüldüğü şekilde yaklaşık ispat kapsamında dahi kayıtsız şartsız borç ikrarını içerir herhangi bir delilin dosyaya sunulmadığı, davalı tarafın kendi iddiasına göre davacı taraftan kendilerinin alacağının bulunduğu, bu koşullarda ihtiyati hacze konu alacağın çekişmeli olması sebep-biyle istemin reddine kararı verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ İhtiyati haciz talep eden vekili yasal süresi içinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde özetle; mahkemenin kanunda aranmayan bir şartı ihtiyati haciz talebinin reddine gerekçe yapmasının hatalı olduğunu, İİK 257. Maddede yaklaşık ispat kapsamında ve kayıtsız şartsız borç ikrarını içerir delil sunulması şartı aranmadığını, kaldı ki yaklaşık ispat şartının gerçekleştiğini, müvekkilinin ihracatların kdv iadelerinin doğrudan kendisine ödenmesi için vergi mahkemesine dava açtığını, Vergi Mahkemesince yapılan yargılamada davalı şirketin gerçekte müvekkilinin ihracatlarından kaynaklanan KDV iadesini kendi borçlarına mahsup ettirerek indirdiği, daha sonra düzeltme beyanı vermiş ise de müvekkilinin ihracatından kaynaklanan KDV’yi müvekkiline ödemediği, dolayısıyla müvekkilinin doğrudan davalıya başvurması gerektiğine karar verildiğini, Mahkemenin kararı üzerine, Dış Ticaret Vergi Dairesinden yapılan araştırmada, davalının müvekkiline ait 2013 dönemi KDV iadelerinin Yeminli Mali Müşavirce uygun görülmediği için alınmadığı şeklindeki beyanın doğru olmadığı, davalı şirketin Yeminli Mali Müşavirince hazırlanan 2013 yılı ilk ve ikinci dönem raporlarının hiçbirinde müvekkili … Ltd.’nin olumsuz inceleme sebebiyle KDV’si iade edilmeyen veya bloke edilen firmalar arasında sayılmadığının görüldüğünü, davalıya karşı müvekkilinin alacağını ödemesi için arabuluculuk yoluna başvurulduğunu, akabinde ihtiyati haciz talebinde bulunulduğunu ancak mahkeme tarafından kanunun aradığı şartların gerçekleşmiş olmasına rağmen ihtiyati haciz talebi reddedildiğini beyan ederek kararın kaldırılarak ihtiyati haciz kararı verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında inceleme; 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen sebepler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı yönü gözetilerek yapılmıştır. İstinaf incelemesine konu talep, ihtiyati haciz kararı verilmesi yönündedir. İİK 257. maddesinde; rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı tarafından, borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz malları ile alacakları ve diğer haklarının ihtiyaten haczettirebileceği, vadesi gelmemiş borçtan dolayı ise borçlunun muayyen yerleşim yeri yoksa ve borçlu taahhütlerinden kurtulmak maksadıyla mallarını gizlemeğe, kaçırmağa veya kendisi kaçmağa hazırlanır yahut kaçar ya da bu maksatla alacaklının haklarını ihlâl eden hileli işlemlerde bulunursa ihtiyati haciz kararı verilebileceği düzenlenmiştir. Yasal düzenleme gereğince ihtiyati haciz talep eden, İİK’nın 257/1. maddesi kapsamında bir para borcunun alacaklısı olduğunu, borcun rehinle temin edilmediğini ve borcun vadesinin gelmiş olduğunu yaklaşık olarak mahkemeye kanaat getirecek tarzda ispat etmek durumundadır. Geçici hukuki koruma yargılamasını, asıl yargılamadan ayıran özelliklerden biri ispat ölçüsü noktasındadır. Geçiçi hukuki koruma yargılamasında yaklaşık ispatla yetinilmiş olması, ispatın aranmayacağı ya da ispat kurallarının tamamen dışına çıkılacağı anlamına gelmez. Yaklaşık ispat durumunda ise; hakim o iddianın ağırlıklı ihtimal olarak doğru olduğunu kabul etmekle birlikte, zayıf bir ihtimal de olsa, aksinin mümkün olduğunu gözardı etmez. Somut olay değerlendirildiğinde; davacı şirketin tekstil ürünü üretim ve ihracat işiyle iştigal ettiği, davalı tarafın da ihracat işlerine aracılık eden firma olduğu, taraflar arasında aracılı ihracat sözleşmesi imzalandığı, davacı tarafından ihraç edilen ürünlerle ilgili devlet tarafından ödenen KDV iade alacağının, davalı şirket tarafından tahsil edildiği halde davacıya ödenmediği, vergi mahkemesinde açılan davada bu hususun tespit edildiği, karşı tarafın yeminli mali müşaviri tarafından hazırlanan raporda da davacının olumsuz inceleme neticesinde KDV’si iade edilmeyen veya bloke edilen firmalardan sayılmadığının görüldüğü iddia edilmiş ve dilekçe ekinde ilgili vergi mahkemesi kararları ile yeminlimali müşavir raporları ibraz edilmiştir. Karşı taraf ise, alacağın dayanağı olarak gösterilen KDV’ye ilişkin faturaların sahte olması sebebiyle vergi müfettişleri tarafından iki ayrı rapor düzenlendiğini, bu sebeplerle KDV iadesinin yapılmadığını ileri sürmektedir. Taraflar arasında hizmet ilişkisi olduğundan, davacının varsa KDV iade alacağının ve miktarının, taraflarca sunulacak kayıtların incelenmesi neticesinde tespiti mümkün olup, sunulan Vergi Mahkemesi ve Danıştay kararları ile mali müşavir raporları, tek başına alacağın yaklaşık ispatı için yeterli değildir. Karşı tarafın KDV’ye ilişkin faturaların sahte olması sebebi ile iade yapılmadığını iddia etmesi karşısında; alacağın varlığı yargılamayı gerektirmektedir. Davalının mal kaçırma ihtimali olduğu ve muayyen bir yerleşim yer olmadığı iddiası ise mevcut dosya kapsamı itibariyle ihtiyati haciz talep eden davacı vekili tarafından somut verilerle ispatlanamamıştır. İİK 257.maddede öngörülen ihtiyati haciz şartları oluşmadığından davacı vekilinin istinaf sebepleri yerinde değildir. Açıklanan sebeplerle, İİK 257. maddede öngörülen ihtiyati haciz şartları bu aşamada oluşmadığından İlk Derece Mahkemesi kararı usul ve yasaya uygun olup 6100 sayılı HMK 353/1.b.1 maddesi uyarınca davacı vekilinin istinaf isteminin reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-İhtiyati haciz talep eden vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1.b.l bendi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-İhtiyati haciz talep eden tarafından yatırılan 220,70 TL istinaf başvuru harcının Hazineye irat kaydına,3-İhtiyati haciz talep eden tarafından yatırılan 80,70 TL istinaf karar harcının Hazineye irat kaydına,4-İstinaf yargılama giderlerinin ihtiyati haciz talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Yatırılan gider avansından kalan kısmın ihtiyati haciz talep eden ilk derece mahkemesince iadesine, 6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,7-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1.b.1 bendi ile aynı Kanunun 362/1.f maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 21/09/2022