Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2022/1206 E. 2022/1173 K. 19.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/1206
KARAR NO: 2022/1173
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2014/366
KARAR NO: 2018/458
KARAR TARİHİ: 26/04/2018
BİRLEŞEN DAVA: (Gebze 2. Asliye Hukuk Mahkemesi 2012/361E.- 2014- 111K. Sayılı dosyası)
DAVA: Tazminat
KARAR TARİHİ: 19/10/2022
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA Asıl dosya davacı vekilinin dava dilekçesi özetle; müvekkileri ile davalı sigorta şirketi Ocak/2009 yılında ailece … Acentası aracılığı ile … Sigorta’ dan Özel Sağlık Sigortası yaptırdığını, davalı şirketin kendi insiyatifi ile poliçenin primini ikinci yılında 30/01/2010′ da 4.448-TL, poliçenin üçüncü yılında 30/01/2011’de 7.000-TL’ye yükselttiğini, davalı sigorta şirketinin davacı … için 2007-2008 yıllarında yaptırmış olduğu check-up tahlul sonuçlarında kan şekerinin 102 olması ve memede bulunan ufak bir kanamayı ileri sürerek ömrü boyu yenileme hakkını kaldırdığını, davacı …’a hiçbir teşhis konulmadığını, davacı …’a hiçbir riziko taşımamasına rağmen ömrü boyu yenileme hakkını da elinden alındığını, hiçbir rahatsızlıkları olmayan davacıları ömrü boyu yenileme haklarının yenilenmesini, fazla alınan 3.000-TL primin iadesini, uğramış oldukları manevi zarar için de 10.000-TL zararın ödenmesi, sigortasız kaldıkları zamanda uğradıkları zararın da sigorta şirketinin mesuliyetinde olduğunun karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Birleşen dosya davacı vekilinin dava dilekçesinde özetle; davacının 2007-2008 yıllarında kendi parası ile yaptırdığı checkhuplardaki teşhislerinde tutulan kayıtların hatalı olması nedeni ile … Sigorta A.Ş.’ye “ömür boyu yenileme hakkını” kaybettiğini, kayıtların yanlış oluşunun 31/01/2012 tarihinde sigorta yenileme olmayınca öğrendiklerini ve davalı hastane yetkililerine müracaatla bu kayıtların düzeltilmesini istediklerini, düzeltme işlemi olmadığında sigorta şirketi “ömür boyu yenileme hakkı”nı iptal ettiğini, bu kayıp nedeni ile ve yapılan teşhisin yanlışlığı sonucunda yapılan tıbbi araştırmalardaki masraf ve manevi üzüntü nedeniyle hiçbir rahatsızlığı olmadığı halde yanlış teşhis nedeniyle çekilen sıkıntılar nedeniyle fazlaya dair haklarının saklı kalmak kaydıyla 10.000 TL manevi tazminatın, yapılan laboratuar incelemeleri ve doktora ödenen ücret dahil olmak üzere 10.000 TL maddi tazminat ile sigorta şirketine ödediği 3.000 TL de olmak üzere toplam 23.000 TL maddi ve manevi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesi talep ve dava edilmiştir.
CEVAP Davalı … Sigorta A.Ş. vekilinin cevap dilekçesi özetle; davacı …, … ve … adına 30/01/2009-30/01/2010 vadeli … nolu-30/01/2010-30/01/2011 vadeli … nolu-30/01/2011-30/01/2012 vadeli … nolu özel sağlık sigortası poliçelerinin düzenlendiği, davacılar sigortalı oldukları 3 yıllık zaman zarfında dosyaya sunmuş oldukları primleri ile sigortalandığı ve aynı dönemlerde belirtilen tutarlarda davalı tarafından hasar ödemesi yapıldığı, davacıların sigorta süresi içinde davalı şirketten tazminat talepleri nedeniyle araştırma yaptıkları ve sigortalanma tarihi öncesinde mevcut rahatsızlıkları olduğu tespit edildiği, davacıların poliçe primleri poliçe özel ve genel şartlarına göre tespit edildiğini, davacıların belirlenen tutarlar üzerinden poliçe düzenlettiği ve primlerini ödediği, bu nedenle 3.000-TL prim iadesinin reddi, davacıların manevi tazminat talebinin yersiz olduğu, poliçelerini yeniletmediği bu nedenle tazminat talebinin reddini, yine poliçe yaptırmaksızın sağlık harcamalarının davalı şirketten karşılanması talebi ile sebepsiz zenginleşmesi talebinin de reddini talep etmiştir. Birleşen dosya davalısı cevap dilekçesinde özetle; davacının ömrü boyu yenileme hakkını kaybetmesinin davalı ile ilgisi bulunmadığını, davacının kendisine sorulan sorulara göre hekim tarafından form düzenlendiğini, bu bilgilerin sigorta şirketi tarafından değerlendirilmesi sonucu verilen kararın davalı ile ilgisi bulunmadığını, davacıya şeker hastalığı teşhisi konulmadığı, açlık kan şekerinin 102 yazıldığı, sigorta hekimlerinin bunu şeker hastalığı olarak yorumlamasının davalının sorumluluğunda olmadığı, davacının hemoroid ve vertigo rahatsızlığının bulunmadığını gösteren 2011 tarihli raporların davalı nezdinde check up yapıldıktan iki yıl altı ay sonraya ait olduğu, bu raporların davacının daha önce bu rahatsızlıkları geçirmediği anlamını taşımadığını, davacının muhatabının sigorta şirketi olduğunu, davacının maddi ve manevi tazminat talebinin haksız olduğunu savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece ”Toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre; davacılar için davalı sigorta şirketince 2009-2010, 2010-2011, 2011-2012 dönemlerini kapsayan ferdi sağlık sigorta poliçeleri düzenlendiği; davacıların 2012-2013 yılı poliçe dönemi için kendilerine ömür boyu yenileme hakkı verilmediğini ve toplam 3.000,00-TL prim artışı yapıldığını fazladan prim ödendiği iddia ettikleri, doktor bilirkişinin de katılımı ile düzenlenen teknik açıdan yeterli, hükme esas almaya elverişli, denetime açık 27/12/2016 tarihli bilirkişi raporuna göre; sigorta şirketi özel şartlarında yer alan ömür boyu yenileme garantisi için 3 dönem üst üste %100 prim oranının aşılmaması şartının geçerli bir şart olduğu, davacılardan … yönünden 3 dönem üst üste %100 H/P oranının aşılmaması şartının yerine gelmediği ve bu davacının ömür boyu yenileme garantisi hakkı kazanmadığı tespit edildiği, yine davacı …’ın Fibrokistik Meme Hastalığı ve Hemoroidektomi rahatsızlıkları yönünden beyan yükümlülüğünü ihlal ettiği bu nedenle poliçede kapsam dışı bırakılmasının sigortacı yönünden haklı olduğu, öte yandan tüm davacıların 2012-2013 döneminden sonra poliçelerini yenilemediklerinin dosya kapsamından ve davacılar vekilinin 13/02/2017 tarihli celsede ki beyanından anlaşıldığı, bu haliyle poliçe yenilense idi dahi davacı … sigorta özel şartlarına göre ömür boyu yenileme hakkının mevcut olmayacağı, kaldı ki tüm davacıların yenilemedikleri poliçe kapsamında ömür boyu yenileme hakkının iadesini dava yolu ile talep etmekte hukuki yararlarının bulunmadığı, sözleşme serbestisi ilkesi çerçevesinde, davacıların kendi iradeleri ile kurmadıkları sözleşme ilişkisinin mahkemece kurulmasına olanak bulunmadığı; asıl ve birleşen dava davacısı …’ın her iki dava dilekçesi incelendiğinde; sürprim uygulanması nedeniyle fazladan ödendiği iddia olunan ve iadesi talep edilen 3.000,00-TL’nin davacı …’a ait prim olduğunun anlaşıldığı, yukarıda izah edilen gerekçeleri tekrarla Fibrokistik Meme Hastalığı ve Hemoroidektomi rahatsızlıkları yönünden beyan yükümlülüğünü ihlal ettiği anlaşılan …’a sürprim uygulanmasının poliçe genel şartlarının 6. maddesi ve 5684 Sayılı Kanun’un 12 maddesi kapsamında sözleşmeye aykırılık teşkil etmediği, bu haliyle davacının asıl davada sigorta şirketinden prim iadesi talep edemeyeceği, birleşen davada ise her ne kadar davacının Dayebetes Mellitus, kolestrol yüksekliği ve Vertigo rahatsızlkarı yönünden beyan yükümlülüğünü ihlal etmediği tespit edilmiş ise de; sigorta şirketinin 2011-2012 döneminde davacıya sürprim uygulamasının tek başına bu rahatsızlıklardan kaynaklanmadığı, davacının aynı zamanda poliçe tanziminden önce var olan Fibrokistik Meme Hastalığı ve Hemoroidektomi rahatsızlıkları yönünden beyan yükümlülüğünü ihlal ettiği, kaldı ki birleşen dosya davalısı tarafından dosyaya sunulan tedavi evraklarında, davalıya ait hastanede çalışan hekimlerce davacıya Dayebetes Mellitus tanısı konulduğuna dair herhangi bir hekim raporu bulunmadığı, davacının sadece açlık kan şekeri sonuçlarının mevcut olduğu, başka ifade ile davacıya sürprim uygulanmasının birleşen dosya davalısının kusurundan ileri gelmediği, bu nedenle prim tutarının birleşen davalıdan tazmin edilmesi talebini kabul şartlarının oluşmadığı, asıl ve birleşen davalarda davacıların dava tarihinden önceki döneme ait maddi zararları bulunduğuna dair dosyaya herhangi bir delil sunmadıkları, davacılar vekilinin 31/03/2017 teslim tarihli dilekçesi ekinde sunduğu … ve …’a ait faturaların tamamının dava tarihinden sonrasına ait olduğu, maddi tazminat talebinin konusunu muhtemel zararların oluşturamayacağı, öte yandan yukarıda da izah edildiği üzere; davacıların kendi iradeleri ile sağlık sigortası poliçesini yenilemedikleri, başka ifade ile sözleşme ilişkisini devam ettirmedikleri, bu nedenle dava tarihinden sonra yaptıkları tedavi masraflarının ne sözleşmeye aykırılık ne de haksız fiil hükümleri çerçevesinde maddi zarar olarak değerlendirilemeyeceği, yine davacıların manevi tazminat talep koşullarının oluştuğunu ispat edemedikleri anlaşılmakla; asıl davada davacıların ömür boyu yenileme haklarının iadesi, fazla ödenen primin iadesi, maddi ve manevi tazminat taleplerinin; birleşen davada davacı …’ın birleşen dava dışı sigorta şirketine fazladan ödediği primin tutarı ile maddi ve manevi zararlarının tazmini taleplerinin reddine” dair karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili yasal süresi içinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde özetle; poliçedeki ömür boyu yenileme kaydının davacılardan Nesrin dışındaki diğerleri yönünden düzeltilmesi gerektiğinin bilirkişi raporunda vurgulandığı ancak mahkemenin bu konuya hiç değinmediği, davacıların sağlık sigortaları olmadığı için manevi yönden zarara uğradığı, dava dışı hastanenin sigorta şirketine davacılar hakkında hiçbir belge göndermediği ve sigorta şirketiyle ihtilafa neden olduğundan yasal olarak cezalandırılması gerektiği belirtilerek mahkemece verilen kararın kaldığımız talep edilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE Dava, (Asıl dava dosyası yönünden); hiçbir rahatsızlığı bulunmadığı iddia olunan davacıların ömür boyu yenileme hakkının iadesi, fazladan tahsil edildiği belirtilen 3.000 TL iadesi ile toplam 10.000 TL manevi tazminatın davalıdan tahsili istemine ilişkindir.Birleşen dava dosyasında ise, fazladan alındığı belirtilen 3000 TL’nin iadesi de dahil olmak üzere maddi tazminat (laboratuvar incelemeleri ve doktora ödenen ücretler de dahil olmak üzere masraflar) ve manevi tazminat olmak üzere toplam 23.000 TL’nin davalıdan tahsili istemine ilişkindir.Mahkemece yapılan yargılama sonucunda gerek asıl dava dosyası yönünden ve gerekse birleşen dava dosyası yönünden davanın reddine dair karar verilmiş olup davacılar vekilince istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. Dairemizce 2020/711 Esas 2022/374 Karar sayılı ilamı ile davacılar vekilince her ne kadar istinaf yasa yoluna başvurulmuş ise de, dosya belirtilmeksizin tek (1) harç yatırıldığı ve HMK’nin 344 maddesi uyarınca eksik istinaf kararı harcının ve başvurma harcının tamamlatılması gerektiği belirtilerek HMK’nin 352. maddesi uyarınca dosyanın geri çevrilmesine dair karar verilmiştir. Davacı vekilince 02.06.2022 tarihli sayman mutemedi alıntıları dosyaya ibraz edilmiş ve bu haliyle eksikliğin giderildiği anlaşılarak dairemizce inceleme yapılmıştır. Yukarıda da belirtilmiş olduğu üzere davacılar vekilince davalı sigorta şirketinin yenileme hakkının haksız kaldırıldığı iddia edilerek prim iadesi ile uğranıldığı iddia olunan maddi ve manevi zararların tazminat talep edilmiş, davalı vekilince sunulan cevap dilekçesinde ise davacıların 3. yıl sonunda sağlık sigorta poliçelerini davalı şirketten devam ettirmediği, 4. yıl için davalı şirketten poliçe düzenlemeleri halinde ömür boyu yenileme garantisi değerlendirmesinin poliçedeki her bir kişinin hasar/prim oranına istinaden yapılacağı, ancak davacıların 3. yıl sonunda poliçelerini yenilemedikleri için değerlendirme yapılmadığı, Poliçe şartları uyarınca davacıların ömür boyu yenileme garantisi haklarının bulunmadığı belirtilmiştir. Sunulan bilgi ve belgelerin incelenmesinde; 05.02.2009-2010 vadeli … numaralı sağlık sigorta poliçesi fotokopisinde davacılar adına düzenlendiği ve tahakkuk eden pirimin 4.710,91 TL olduğu anlaşılmaktadır. İşbu sağlık sigorta poliçesinde davacılar ile ilgili olarak sürprim yapıldığına ilişkin bir tespit yer almamaktadır. 05.02.2010-2011 vadeli … numaralı sağlık sigorta poliçesi fotokopisinin incelenmesinde ise, tahakkuk eden primin 4.448,07 TL olduğu ve davacılar ile ilgili olarak sürprim yapıldığına dair bir tespitin yer almadığı anlaşılmaktadır. 30.01.2011-2012 vadeli … numaralı sağlık sigorta poliçesi fotokopisinin incelenmesinde: davacılardan … yönünden meme hastalıkları ve komplikasyonları, hemoroit ve komplikasyonları, diabetes mellitus ve komplikasyonları özel şartlar 14-1 maddesi gereğince istisna kalınmıştır. Özel sağlık sigortası teminat ve prim tablosunu incelenmesinde davacılardan … ilgili olarak %10 süprim uygulanması, davacılardan … yönünden ise %25 süprim uygulaması yapılmıştır. Sigortacı bilirkişi tarafından düzenlenen raporda özetle; dava dosyasında ömür boyu yenileme garantisi verilmediği belirtilen 4. yıl poliçe teklifinin bulunmadığı, davacı tarafça sunulan elektronik posta yazışmalarında davalının 6.003,84 TL prim taahhuk edilen 26.01.2012 tarihli poliçenin düzenlendiği ve onaylandığının belirtildiği, dava dosyasında sunulan maillerde her 3 davacı içinde ömür boyu yenileme hakkının bulunmadığı yönünde bilgi yer aldığı, hasar ödemeleri ve miktarlarının sigorta şirketinden sorulması gerektiği, dava açmadan 3 yıl arka arkaya ferdi sağlık sigorta poliçeleri düzenlediği, poliçe özel şartları de düzenlenen ömür boyu yenileme garantisi klozu gereğince davacılardan …’in ömür boyu yenileme garantisi hakkının bulunmadığı, davalı sigorta şirketinin 2011-2012 döneminde davacılardan … ve … yönünden disiplin uygulaması gerekçesinin 2009 yılında düzenlenen klinik bulgulara dayandığı, sigortacılık kanununun 12. maddesi uyarınca sigorta şirketlerinin primi tarifelerini düzenlemekte serbest olduğu, davacıların ödediklerini iddia ettiği 3.000 TL süprimi iade alma haklarının mevcut bulunmadığı, ömür boyu yenileme kaydının davacı … dışındaki davacılar açısından düzeltilmesi gerektiği ve hasar ödeme belgeleri göndermesi halinde doktor bilirkişisi eşliğinde inceleme yapılarak yeniden rapor düzenlenebileceği belirtilmiştir. Mahkemece, düzenlenen bilirkişi raporundan sonra sigorta poliçesi genel şartnamesi, prim ödeme cetveli, hasar ödeme miktarları ve hasar ödeme tarihleri ile süprim uygulanıp uygulanmadığı uygulanmış ise gerekçesini bildirmesi için davalı sigorta şirketine müzekkere yazıldığı anlaşılmaktadır. Davacılarda … ile ilgili olarak hasta dosyasının Özel Anadolu Sağlık Merkezi Hastanesi’nce mahkemeye gönderilmiştir. Sigorta şirketince mahkemeye gönderilen bilgi ve belgelerde, davacılardan …’in kendisi ve davacılar adına 2009-2010 /2010 -2011 /2011-2012 dönemlerini kapsayan ferdi sağlık sigorta poliçeleri yaptırdığı, 2011-2012 dönemi poliçelerinde davacılardan … ve … yönünden süprim uygulandığı, davalı sigorta şirketince sigortalı davacı … yönünden %25 hastalık süprim, davacı … yönünden de hemoroit ve komplikasyon ile diğer hastalıklar nedeniyle muafiyeti uyguladığı anlaşılmaktadır. Sigorta bilirkişi ve iç hastalıkları (hemodiyaliz uzmanı) bilirkişisinden oluşan heyet tarafından düzenlenen raporda özetle; tıbbi açıdan sunulan bilgi ve belgelerin incelenmesinde davacı …’ın diyabetes mellitus yönünden açlık plazma glikoz yüksekliğinin sigorta başlangıç tarihinden önce mevcut olduğu ve sigorta tarafından bilinen bir hastalığa işaret etmediği, beyan edilmesine de gerek olmadığı, vertigo iddiası yönünden özel sağlık sigortası başvuru formundaki sağlık beyanı bölümünde sayılan hastalıklar arasında bulunmadığı, fibrokistik meme hastalığı yönünden bu kistlik hastalığın sigorta başlangıç tarihinden önce ve teşhisinin konulduğunun bilindiği, bu nedenle sağlık beyanı bölümünde Kist, yağ bezesi rahatsızlıklarının işaretlenmesi gerektiği, hemoroidektomi iddiası yönünden sigorta başlangıç tarihinden önce bilindiği ve teşhisinin konulduğu ancak işaretlenmemiş olduğu, kolestrol yüksekliği yönünden sağlık sigortası bölümünde kolesterol yüksekliğinin sayılmadığı, bu nedenle sigorta başlangıç tarihinden önce bilinse dahi beyan edilmesine gerek bulunmadığı, davacılardan … yönünden ise gastroözafageal reflü hastalıklarının bulunduğu ve bundan dolayı süprim kullandığı ancak hastalığın sigorta başlangıç tarihinden önce mevcut, teşhisi konmuş ve sigortalı tarafından binip bilinmediği konusunda kanaati varılamadığı belirtilmiştir. Sigorta poliçesi özel şartlarında yer alan ömür boyu yenileme garantisi için 3 dönem üst üste %100 prim oranının aşılmaması şartının geçerli olduğu, davacılardan Nesrin yönünden bu şartın yerine getirilmediği bu nedenle diğer davacıların ömür boyu yenileme hakkı kazandığı, kolestrol yüksekliği, vertigo ve diyabet hastalığı nedeniyle bu hastalıkların poliçede kapsam dışı bırakılmasının veya süprim uygulamasının yerinde olmadığı, meme hastalığı ve hemoroit hastalığı yönünden ise davacı …’in beyan hükümlerini ihlal ettiği, diğer davacıların ise beyan yükümlülüğünü ihlal etmediği davacılara poliçenin 3. döneminden 4. dönemine geçilirken fazladan bir süprim uygulaması yapılmadığı ve iadesi talep edilebilecek bir primin söz konusu olmadığı, manevi tazminat talebinin ise mahkemenin takdirinde olduğu görüş ve tespitinde bulunulmuştur. Davacılar vekilince 13.02.2017 tarihli celsede dava dilekçesinde sağlık sigortasının tüm davacılar yönünden ömür boyu yenileme hakkının iadesinin istenildiği ve bu talebin devam ettiği, ancak 2012/2013 döneminden sonra müvekkillerinin aile sağlık sigortası paketini devam ettirmediği beyan edilmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda Asıl dava dosyasının ve birleşen dava dosyasının reddine dair karar verilmiş davacılar vekilince istinaf yasa yoluna başvurulmuştur 6102 sayılı TTK’nin “Sigorta Ettirenin Beyan Yükümlülüğü” başlıklı 1435. maddesi hükmüne göre, sigorta ettiren sözleşmenin yapılması sırasında bildiği veya bilmesi gereken tüm önemli hususları sigortacıya bildirmekle yükümlüdür. Sigortacıya bildirilmeyen, eksik veya yanlış bildirilen hususlar, sözleşmenin yapılmamasını veya değişik şartlarda yapılmasını gerektirecek nitelikte ise, önemli kabul edilir. Sigortacı tarafından yazılı veya sözlü olarak sorulan hususlar, aksi ispat edilinceye kadar önemli sayılır.Sağlık sigortası genel şartları 6. maddesinde sigortacının bu sigortayı sigorta ettirenin teklifname, teklifname yoksa poliçe ve eklerinde yazılı beyanına dayanarak kabul ettiği, sigorta ettirenin sigorta teklifname ve bunu tamamlayıcı belgelerde kendisine sorulan sorulara doğru cevap vermek ve rizikonun konusunu teşkil eden rizikonun takdirinde etkili olacak hususlardan kendisince bilinenleri beyan etmekle yükümlü olduğu belirtilmiştir. Aynı Yasa’nın 1439. maddesi uyarınca, sigortacı için önemli olan bir hususun bildirilmemiş veya yanlış bildirilmiş olması halinde, sigortacı 1440. maddede belirtilen süre içinde sözleşmeden cayabilir veya prim farkı isteyebilir. Önemli olan bir hususun sigorta ettirenin kusuru sonucu öğrenilememiş olması veya sigorta ettiren tarafından önemli sayılmaması durumu değiştirmez. Rizikonun gerçekleşmesinden sonra, sigorta ettirenin ihmali ile beyan yükümlülüğü ihlal edildiği takdirde, bu ihlal tazminatın veya bedelin miktarına yahut rizikonun gerçekleşmesine etki edebilecek nitelikte ise, ihmalin derecesine göre tazminattan indirim yapmalıdır. Tüm dosya kapsamı bir bütün olarak birlikte değerlendirildiğinde davacılara poliçenin 3. döneminden 4. dönemine geçilirken fazladan bir süprim uygulanmadığı ve iadesi talep edilebilecek bir primin söz konusu olmadığı dosyadaki bilgi ve belgeler ve bilirkişi raporuyla tespit edildiğinden davacılar vekilinin prim iadesi yönündeki talebinin reddine dair karar verilmesinin dosya kapsamına uygun olduğu anlaşılmaktadır. Manevi tazminat miktarı yönünden yapılan incelemede; TBK’nin 58. maddesi uyarınca; “Kişilik hakkının zedelenmesinden zarar gören, uğradığı manevi zarara karşılık manevi tazminat adı altında bir miktar para ödenmesini isteyebilir. Hâkim, bu tazminatın ödenmesi yerine, diğer bir giderim biçimi kararlaştırabilir veya bu tazminata ekleyebilir; özellikle saldırıyı kınayan bir karar verebilir ve bu kararın yayımlanmasına hükmedebilir.” hükmüne yer verilmiştir. 22/06/1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararının gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir. Davaya konu somut olayda gerek asıl dava dosyasında ve gerekse birleşen dava dosyasında manevi tazminat isteminde bulunulmuş ise de, davacıların kişilik hakları ihlal edilmediğinden manevi tazminat şartları oluşmamıştır. İş bu nedenle, İlk derece mahkemesince manevi tazminat isteminin reddine karar verilmesi usul ve yasaya uygundur. Davacıların ömür boyu yenileme hakkının iadesi talebinin incelenmesi; mahkemece yapılan yargılama sonunda tüm davacıların 2012-2013 döneminden sonra poliçelerini yenilemedikleri gerek dosya kapsamından ve gerekse davacılar vekilinin beyanından anlaşıldığı, sözleşme serbestisi ilkesi gereğince davacıların kendi iradesi ile kurmadığı sözleşme ilişkisinin mahkemece kurulmasına olanak bulunmadığı belirtilmiştir.Yukarıda da belirtmiş olduğu üzere davacılar vekilince 13/02/2017 tarihli duruşmada ,davacıların 2012-2013 döneminden sonra poliçeyi yenilemedikleri beyan edilmekle her ne kadar bilirkişi heyetince davacılardan Nesrin dışındaki diğer davacıların ömür boyu poliçe yenileme hakkı kazandığı yönünde tespit yer almış ise de, mahkemenin gerekçesinde yer alan tespitin dosya kapsamına uygun olduğu ve davacılar tarafından yenilenmeyen poliçenin geçmişe yönelik olarak mahkemece yenilenmesine ve sözleşme ilişkisinin kurulmasına hak kazandırmayacağı açıktır. HMK m. 359/3 uyarınca; dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, HMK m. 355/1 gereği incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, re’sen gözetilmesi gereken, kamu düzenine herhangi bir aykırılığın da bulunmadığı anlaşılmakla; kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğunun anlaşılmasına göre; davacılar vekilinin istinaf itirazları yerinde görülmediğinden HMK m. 353/1,b.1 gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine dair karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Davacılarının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nin 353/1-b1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince davacılardan ayrı ayrı alınan 220,70’er TL’nin başvuru harcının hazineye GELİR KAYDINA,3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince davacılardan ayrı ayrı alınan 80,70’er TL’nin istinaf karar harcının hazineye GELİR KAYDINA,4-İstinaf yargılama giderlerinin davacılar üzerinde bırakılmasına, 5-Yatırılan gider avansından kalan kısmın davacılara ilk derece mahkemesince iadesine,6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,7-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362/1.a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 19/10/2022