Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2022/1186 E. 2022/956 K. 21.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/1186
KARAR NO: 2022/956
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU
13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2019/615 Esas
KARAR NO: 2021/382
TARİHİ: 10/06/2021
DAVA TARİHİ: 07/11/2019
DAVA: İtirazın İptali (Sigorta Şirketinin Rücu Alacağına İlişkin)
KARAR TARİHİ: 21/09/2022
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA Davacı, dava dilekçesinde özetle; davacı sigorta şirketinin sigortalısına ödediği hasar tazminatından doğan rücuen tazminat alacağının sağlanması amacıyla davalı aleyhine İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyasında ilamsız icra takibi başlatıldığını, davalının bu takibe itiraz etmesi sonucu takibin durdurulduğunu,18.02.2019 tarihinde meydana gelen yangın olayının davalının sorumluluğunda olan klimadan kaynaklandığının tespit edildiğini, yangının hemen akabinde olay yerine intikal eden itfaiye görevlileri tarafından hazırlanan yangın raporuna göre ”yangın çalışır vaziyette bulunan klimanın iç ünitesinde meydana gelen kısa devre sonucu çıktığı ve etrafa sirayet ederek büyüdüğü kanaatine varılmıştır” denilerek yangının çıkış noktası klima iç ünitesindeki arıza olarak belirtildiğini, mahallinde yangın olayının kesin tespiti amacıyla Adana 8. Asliye Mahkemesi’nin 2019/14 Değişik İş sayılı dosası kapsamında düzenlenen tespit raporunda yangının klima iç devresinde meydana gelen arızadan kaynaklandığının belirtildiğini, 15.05.2019 tarihinde yerinde yapılan ekspertiz raporunda yangının klima iç ünitesi aksamında kıvılcımla alev alarak başlamış olabileceği kanaati olduğundan denilerek hasar sebebiyle davalıya rücu durumunun mevcut bulunduğunun belirtildiğini, tüm bu sebeplerden dolayı hasar ve zarar olayından davalının sorumlu olduğunu, Davacının sigortalısına hasar tazminatı olarak ödediği 12.500,00 TL’nin tahsili talebiyle öncelikle davalı tarafa başvurulduğunu fakat olumlu dönüş alınamayınca davalı aleyhine İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyası üzerinden ilamsız icra takibi başlatıldığını ancak bu takibe davalı taraflarca itiraz edilmesi üzerine takibin durdurulduğunu işbu itirazın iptali davasını ikame etme zaruretinin hâsıl olduğunu belirterek davalının haksız ve dayanaksız itirazlarının iptali ile takibin devamına, yargılama giderleri ve vekâlet ücretlerinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesi talep ve dava etmiştir.
CEVAP Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; 18.02.2019 tarihinde sigortalı …’ın yaşadığı konutta meydana gelen yangında eşyalarda oluşan hasar sonucunda davacı şirketin sigorta limiti dahilinde sigortalıya 12.500,00 TL ödeme yaptığını, yangının davalıya ait klimadan kaynaklı olması sebebiyle ödenen tutarın rücuen davalıdan tahsilini talep ettiğini, davacının bu iddialarının asılsız olduğunu, haksız davanın reddinin gerektiğini, Söz konusu yangının klimadan kaynaklanmadığını kabul etmediğini, … Ltd. Şti.’nden alınan bilirkişi heyet raporunda yangının çıkış sebebinin apartmanın elektrik altyapısı ve topraklama sistemindeki eksikliklerden kaynaklandığının belirtildiği, Davacı tarafından alınan bilirkişi raporunu kabul etmediğini, söz konusu raporda davalıya haber verilmeden açıklama, ispat ve itiraz hakkı tanınmadan alındığından bu raporun hükme esas alınamayacağı, tüm açıklanan bu sebeplerden dolayı yangına klimanın sebep olmadığının açık olduğu, bir an için aksi düşünüldüğünde sigortalının yangın sebebiyle uğradığı maddi zararın miktarının ispata muhtaç olduğunu belirterek davacının haksız davasının reddine yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerine bırakılmasına karar verilmesi talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece ” Dava, Dava dışı sigortalıya ödenen tazminatın rücuen tahsili için başlatılan icra takibine itirazın İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar sebebiyle) istemine ilişkindir. 6102 sayılı TTK’nın 1472. maddesinde düzenlenen halefiyet, yasal, sınırlı ve cüz’î halefiyet niteliğindedir. Bu maddeden doğan halefiyet hakkına istinaden açılacak olan dava, esas itibariyle sigortalının, kendisine zarar verene karşı açacağı tazminat davasının, onun halefi sıfatıyla sigortacı tarafından açılmasıdır. TTK’nın 1472. maddesi uyarınca sigortacı, sigorta bedelini ödedikten sonra hukuken sigorta ettiren yerine geçer ve dava, tazmin ettiği bedel nisbetinde sigortacıya intikal eder. Bu şekilde sigortalısının haklarına halef olan sigorta şirketinin, ödediği tazminat miktarınca hukuken sigortalı yerine geçerek açtığı dava, aslında bir tazminat davası olup, aynı zamanda şahsî nitelikte bir eda davasıdır. Burada sigortacı, sigorta ettiren yerine geçtiği için şahsî ve rücûu ödediği bedelle sınırlı olduğundan dolayı da cüz’î haleftir. Sigortacının, sigortalıya ödediği tazminat oranında sigortalının yerine geçeceği ve onun kanunî halefi olacağı, ilke olarak 31.03.1954 gün ve 1953/18 E – 1954/11 K. sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında da belirtilmiştir. 17.01.1972 gün ve 1970/2 E – 1972/1 K. sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında da, sigortacının, zarara sebebiyet veren aleyhinde açtığı rücû davasının, kanundan doğan halefiyete dayandığı ve halef olanın, halefiyet yolu ile nasıl bir hak iktisap etmiş ise o hakka sahip olacağı vurgulanmış; sigorta ettirenin ne hakkı varsa bunların, şartları gerçekleşince sigortacıya geçeceği; sigortacının, sigorta ettirenin bütün def’ilerini üçüncü şahsa karşı ileri sürebileceği ve Türk Borçlar Kanununun 52. maddesine de dayanabileceği; sigorta ettirenin olayda dava hakkı yoksa, sigortacıya da bu yönde bir hakkın intikal etmeyeceği açıklanmıştır. Diğer taraftan, Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulunun 22.03.1944 gün ve 37 E. – 9 K. sayılı kararına göre de “Sigortacının sigorta poliçesinden münbais olmayıp kanundan aldığı bir salâhiyete istinaden ve haksız fiil sebebiyle alacaklı yerine kaim olarak hareket ettiği dâvada hukuk mahkemesine başvurması gerekir.” Yukarıda anılan yasal düzenlemeler ve yapılan açıklamalar ışığında somut olayda davacı sigorta şirketinin dava dışı sigortalısı … ile yapmış olduğu yangın konut eşya paket sigorta poliçesi kapsamında sigortalısının konutunda meydana gelen yangın sonucu oluşan hasarın ödenmesi ve yangına davalının sorumluluğunda bulunan klimanın sebep olduğunun ve zararın davalı tarafından rücuen tazmin edilmesi gerektiğinin iddia edilmesi karşısında davanın haksız fiil hükümlerine göre genel mahkemelerde görülüp, sonuçlandırılması gerekmektedir. Filhakika uyuşmazlığın TTK’nin 4.maddesine göre mutlak ve nispi ticari dava kapsamında kalmadığı, genel hükümlerden kaynaklandığı anlaşıldığından işbu davada görevli mahkemenin 6100 sayılı HMK’nın 1, 2. maddeleri gereğince genel görevli Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu sonuç ve kanaatine ulaşılmıştır. Binaenaleyh, 6100 sayılı HMK’nın 114/1-c maddesi uyarınca mahkememizin görevli olmaması sebebiyle; davanın, 6100 sayılı HMK’nın 115/1-2 maddesi uyarınca dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili yasal süresi içinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde özetle; görevli mahkeme Asliye Ticaret Mahkemeleri olduğundan, istinaf başvursunun kabul edilerek İstanbul Anadolu 13. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından verilen 10.06.2021 tarihli 2019/615 E. 2021/382 K. Numaralı kararın kaldırılmasına ve yargılamanın görevli mahkemede sürdürülmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE HMK’nun 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, konut sigorta poliçesi kapsamında sigortalısına ödeme yapan davacının, ödediği bedeli zarardan sorumlu olduğu ileri sürülen davalıdan rücuen tahsili için başlattığı takiple ilgili itirazın iptali istemine ilişkindir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda; dava dışı sigortalının konutunda çıkan yangından dolayı oluşan hasarın kusurlu olduğu iddia olunan davalı şirketten rücuen tahsili için başlatılan takibe itiraz üzerine açılan davada davacı sigorta şirketinin dava dışı sigortalının haklarına halef olarak iş bu davanın açıldığı ve davanın haksız eylemden kaynaklanan zarara ilişkin olduğu belirtilerek davanın usulden reddi ile mahkemenin görevsizliğine, görevli ve yetkili İstanbul Anadolu Asliye Hukuk Mahkemesi olduğunun tespitine dair karar verilmiştir. TTK’nun “Halefiyet” başlığı altındaki 1472. maddesinde “Sigortacı, sigorta tazminatını ödediğinde, hukuken sigortalının yerine geçer. Sigortalının, gerçekleşen zarardan dolayı sorumlulara karşı dava hakkı varsa bu hak, tazmin ettiği bedel kadar, sigortacıya intikal eder.” hükmüne yer verilmiştir. 6102 sayılı TTK ‘nun 4/1-(a) maddesinde, her iki tarafın da ticari işletmesi ile ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ile tarafların tacir olup olmadığına bakılmaksızın, bu kanunda öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işlerinin ticari dava ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi sayılacağı açıkça düzenlenmiştir. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu’nun 22.03.1944 tarihli 37 Esas ve 9 Karar sayılı kararında bu husus “sigortacının sorumlu kişi aleyhine açacağı dava, sigorta poliçesinden doğan bir dava değildir. Bu sebeple, halefiyet davası bir ticari dava sayılamaz. Bu dava, aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dava gibidir. Sigortalının muhtelif mahkemelerde dava açma hakkı varsa aynı hak, sigortacının halefiyet hakkına dayanan rücu davası için de söz konusudur” şeklinde vurgulanmaktadır. Görev kuralları kamu düzenine ilişkin olup, yargılamanın her aşamasında mahkemece resen gözetilmesi gerekmektedir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 1472. maddesine göre, sigortacı, sigorta tazminatını ödedikten sonra, hukuken sigortalının yerine geçerek, sigortalının, gerçekleşen zarardan dolayı sorumlulara karşı dava hakkı varsa bu hakkın, tazmin ettiği bedel kadar sigortacıya intikal edeceği, sorumlulara karşı bir dava veya takip başlatılmışsa, sigortacının, mahkemenin veya diğer tarafın onayı gerekmeksizin, halefiyet kuralı uyarınca, sigortalısına yaptığı ödemeyi ispat ederek, dava veya takibi kaldığı yerden devam ettirebilecektir. Bu durumda da, görevli mahkeme, dava dışı sigortalı ile davalı arasındaki ilişkinin hukuki içeriğine göre belirlenecektir. 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 3/k ve l maddelerinde, tüketici ve tüketici işlemi tanımlanmıştır. Buna göre tüketici, ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi, tüketici işlemi ise, mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere, ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere, her türlü sözleşme ve hukuki işlemi ifade eder. Yine aynı yasanın 73/1. maddesi, “Tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemeleri görevlidir.” hükmünü, 83. maddesi ise, “Bu Kanunda hüküm bulunmayan hâllerde genel hükümler uygulanır. Taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili, diğer kanunlarda düzenleme olması, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu Kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemez.” hükmüne amirdir. Somut uyuşmazlığın incelenmesinde, dava dışı sigortalı … ile davacı arasında Doğa Yangın Konut Eşya Paket Sigorta Poliçesi ile sigortalıya ait konutun sigortalandığı, 18.02.2019 tarihinde klimanın aksamından alev çıkması ile yangın çıktığı ve konuttaki eşyaların zarar gördüğü, yangının çıkış sebebinin davalı firmanın üretimindeki klimadan kaynaklandığının iddia edildiği, bu haliyle dava dışı sigortalı ile davalı arasında 6502 Sayılı Yasanın 3., 73. maddeleri gereğince tüketici ilişkisi olduğu anlaşılmaktadır. Kaldı ki, 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Kanunun 83/2 maddesindeki ” Taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olması ,bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu Kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemez.” hükmü uyarınca sigorta ile ilgili düzenlemenin 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunda düzenlenmiş olmasına rağmen bu durumun görevli mahkemenin tüketici mahkemesi olduğu gerçeğini değiştirmeyeceği de sabittir. Buna göre de davacının, tüketici olan sigortalısına halefen bu davayı açmış olması sebebiyle 22/03/1944 tarihli Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulunun kararı uyarınca davaya bakma görevi ne Asliye Ticaret Mahkemesinde ne de Asliye Hukuk Mahkemesindedir. Görevli mahkeme zikredilen sebeplerle Tüketici Mahkemesidir. İstinaf edilen kararda, ilk derece mahkemesince kendilerinin görevli olmadığı kanuna uygun bir şekilde tespit edilmiş olmasına rağmen, asıl görevli mahkemeyi tespitte hataya düşüldüğü, buna göre de kararı istinaf eden davalı tarafın istinaf talebinin HMK nın 353/1.a.3 maddesi gereğince kabulü ile ilk derece mahkemesinin kararı kaldırılarak görevli mahkemenin Tüketici Mahkemesi olduğunun tespitine ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun sair istinaf sebepler incelenmeksizin KABULÜ ile İstanbul Anadolu 13. Asliye Ticaret Mahkemenin 2019/615 E. 2021/382 K. sayılı 10/06/2021 tarihli kararının 6100 sayılı HMK’nun 353/1.a.3 bendi uyarınca KALDIRILMASINA, 2-HMK’nun 114/1-c maddesindeki görev dava şartı yokluğundan HMK’nun 115/2.maddesi uyarınca görevsizlik (davanın usulden reddi) kararı verilerek dosyanın görevli İstanbul Anadolu Tüketici Mahkemesine gönderilmesi kararı verilmek üzere dosyanın mahkemesine İADESİNE 3-Davalı tarafından yatırılan 121,30 TL istinaf başvuru harcının Hazineye irat kaydına, davalı tarafından yatırılan 44,40 TL istinaf karar harcının ilk derece mahkemesince iadesine, 4-Davalı tarafın yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 5-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 6-Yatırılan gider avansından kalan kısmın davalıya ilk derece mahkemesince iadesine, 7-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1.a.3 ve 362/1.c bendi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 21/09/2022