Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/114
KARAR NO: 2022/171
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 19. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2020/188 Esas
KARAR TARİHİ:18/11/2021
TALEP: İhtiyati tedbir
KARAR TARİHİ: 16/02/2022
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili ihtiyati tedbir talepli dava dilekçesi ile; müvekkilinin, davalı kooperatifin üyesi olup halen taşınmazına kavuşmadığını, taraflar arasında davalı kooperatifin merkez adresi Zonguldak da iken açılan 2009/446 esas sayılı Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 2016/5633 Esas , 2019/3154 Karar, 02/07/2019 tarihli bozma kararından sonra 2020/47 Esas sayılı Zonguldak 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2020/47 esas tapu iptali tescil davası ile davalı kooperatifin merkezinin İstanbul’a alınmasından sonra açılan İstanbul 13.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/353 E. Sayılı tazminat davasının derdest olduğunu, devam eden tapu iptal tescil davasına rağmen kooperatifin 23.02.2020 tarihli Genel Kurulunda, kooperatife ait dört konutun boş olduğu boş olan dört konuta kayıt olacak ortakların bahçe dubleksi olan konut için en az 900.000,00-TL, dört artı bir ara kat konut için en az 800.000,00-TL, iki adet çatı dubleksi konutun her biri için en az 900.000,00-TL ödeme yapılması şartı ile ortak kayıt edilmesi kararı alındığını, tapu iptali ve tescil dosyasında 2009 yılında davalı kooperatifin davalı kabul etmesine rağmen ve ilk başta kurulan tedbir hükmünün bu kabule ve mahkemenin de ferdileştirme yapılması şartı ile tedbiri kaldırmasına rağmen davalı kooperatifin gereğini yapmadığını on yıldan fazla zamandır müvekkilinin mağduriyetinin giderilmediğini, Kooperatifin, yüklenici ile muhatap eski yönetiminin basiretsizliği sebebi ile kooperatif çok büyük zarara uğratıldığını, nitekim yüklenici ruhsata uygun anahtar teslimi yapamadığı halde kurulmuş tahkim ile kooperatif borca mahkum edildiğini, yüklenici alacak elde ettiğini, devamla yüklenici kooperatifin taşınmazlarını teminat göstererek kredi kullandığı, yine devamla yüklenici iflas erteleme başvurusu yaparak iflas etmiş bu başvuruyu yapmadan kurulmuş tahkim ile elde ettiği alacakları üçüncü kişilere temlik etmiş kooperatifi borç sarmalı ile baş başa bırakıldığını, kooperatifin genel kurul kararında belirtilen beş taşınmazını üçüncü kişilere satan yükleniciye ‘çok iyi yapmışsın bizim taşınmazlarımızı satmışsın’ der gibi taşınmazların üçüncü kişilere 150.000,00-TL üzerinden devri kararı alındığını, kooperatifin zarara uğratıldığını, kooperatif ortaklarına ek yükümlülükler getirildiğini, Davalı kooperatifin kanuna, anasözleşme hükümlerine ve iyi niyet esaslarına aykırı 23.02.2020 tarihli Genel Kurul kararlarının iptalini, alınan kararların yürürlüğünün durdurulmasını ve kararların icra takibine konu edilmesinin önlenmesi için ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etmiştir. Mahkemenin 24/06/2020 tarihli ara kararı ile Genel kurul kararlarının icrasının ve yürütmesinin durdurulması talepleri doğrudan Genel Kurul kararının iptali dava sonucunu etkileyeceğini yargılamayı gerektirdiğinden ve de yaklaşık ispat koşulları için HMK 389. maddesi uyarınca yeterli delil olmadığından davacı vekilinin ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiştir. Verilen ara karara karşı davacı vekilince yasal süresi içerisinde istinaf yasa yoluna başvurulmuş olup dairemizin 06/01/2021 tarihli kararı ile ” TTK’nın 449. maddesine göre, genel kurul kararı hakkında iptal ya da butlan davası açıldığı takdirde mahkeme, yönetim kurulu üyelerinin görüşünü aldıktan sonra dava konusu kararın yürütülmesinin geri bırakılmasına karar verebilir. Somut olayda, mahkemece TTK’nın 449. maddesi hükmü değerlendirilip, anılan madde uyarınca yönetim kurulu üyeleri dinlenmediği gibi, kooperatife ait … blokta boş konutlara kayıt edilecek üye konusunun görüşülmesine ilişkin gündemin 15. Maddesine yönelik alınan kararın yürütülmesinin durdurulmasına ilişkin tedbir talebinin, Yargıtay 23. HD 2016/5633 Esas 2019/3154 K 02/07/2019 tarihli bozma ilamı ve devam eden tapu iptal tescil davası dikkate alınmadan, diğer yandan davacının iddiaların, iptali talep edilen genel kurul kurulun hangi gündem maddelerine ilişkin olduğu davacı vekiline sorulmak suretiyle belirlenmeden ve HMK’nın 389. maddesinde düzenlenen ihtiyati tedbir şartları konusunda da dava konusu edilen her bir gündem maddesi hakkında ayrı ayrı herhangi bir değerlendirme yapılmadan karar verildiğinden, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1.a.6 maddesi uyarınca kabulü ile TTK 449. Maddesine uygun kooperatif yöneticilerine şerhli davetiye çıkartılarak yargılaması devam edenYargıtay 23. HD 2016/5633 Esas 2019/3154 K 02/07/2019 tarihli bozma gerekçesi de dikkate alınarak buna göre yapılacak bir değerlendirme sonucunda karar verilmesi gerektiği” gerekçesiyle ilk derece mahkemesinin ara kararının kaldırılmasına karar verilmiştir. Mahkemece, dairemizin kararına uygun şekilde davalı kooperatif yönetim kurulu üyelerinden …, … ve … 25/03/2021 tarihli duruşmada dinlendimken sonra davacı vekilinin 09/11/2021 tarihli ek bilirkişi raporu ve ihtiyati tedbir taleple dilekçesi ile 23.02.2020 tarihli genel kurulun gündemin 15. sırasında görüşülerek kabul edilen kooperatife ait 4 dairenin satılmasına ve alanların özel statülü ortak olarak kooperatif ortaklığına kabulüne dair kararın butlan sebebi olarak emredici kanun hükmüne aykırılık ve iptal sebebi olarak kanuna ve dürüstlük kuralına aykırılık koşullarının sağlanmış olduğu tespiti doğrultusunda tedbir kararı verilmesini talep etmiştir. Mahkemenin 18/11/2021 tarihli ara kararı ile ” Zonguldak 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’ nin 2020/47 esas sayılı dosyasında mevcut Yargıtay bozma ilamının gerekçesi ve davacının ihtiyati tedbir talebinin reddine dair mahkeme ara kararının kaldırılmasına ilişkin İstanbul BAM 45.HD’nin 14.12.2020 tarih tarihli kararının gerekçesi ve mahkememizce aldırılan 03.11.2021 tarihli bilirkişi ek raporu içeriği göz önüne alınarak davalı kooperatifte davacıya tahsisi mümkün en az 4 dairenin bulunduğu sabit olmasına rağmen, 23.02.2020 tarihli genel kurulda alınan bu dairelerin henüz kooperatif ortağı olmayan kişilere devredilmesine yönelik 15 nolu kararla sınırlı olarak davacının ihtiyati tedbir talebine yönelik iddiasını yaklaşık olarak ispatladığı ve hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağı anlaşıldığından dava konusu 23/02/2020 tarihli genel kurulun 15. Maddesinin TTK md 447 ve Kooperatif Kanunu md 27 uyarınca icrasının ve yürütmesinin durdurulmasına” karar verilmiştir. Verilen ara karara karşı davalı kooperatif vekili tarafından istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. İstinaf nedenleri olarak: davacı üyenin şu anda kendisine tahsis edilecek bağımsız bölüm ile ilgili herhangi bir hak kaybı yaşaması durumu olmadığını, kendisine özgülenen daire bulunduğunu ve davacı üye ile müzakere sonucu giderilmeyecek bir durum da söz konusu olmadığını, üyelerimizin açtığı tapu iptal ve tespit davalarında müvekkil kooperatif hiçbir şekilde üyeleri zor durumda bırakacak bir hukuki tutum içinde olmadığını, kabul anlamına gelmemekle beraber bir an için bir mağduriyet olduğunu kabul etsek dahi, bu durumda da müvekkil kooperatifin borcunu ödemek için satışa arz ettiği tüm gayrimenkullerin üzerine konulan ihtiyati tedbir hukuka, hakkaniyete ve ölçülülük ilkesine uygun olmayacağını, davacı üyenin bir daire talebine karşılık, özel statülü üye kaydı ile (Kaldı ki 20/11/2021 tarihli son Genel Kurulda özel statülü üyelik Genel Kurul kararıyla doğrudan Kooperatif üyeliğine çevrilmiştir.) satışa arz edilen 2-4-9 ve 10 No’lu dairelerin hepsinin üzerine ihtiyati tedbir konulmasının hukuka aykırı olduğunu, davacı yaklaşık ispat şartını yerine getiremediğini, ilk derece mahkemesinin ihtiyat-i tedbir kararını teminatsız vermesi hukuka uygun olmadığını, söz konusu işlem ile müvekkil kooperatifin borçlarını ödeyememesi durumunda, bu durum açıkça kooperatifin ve 245 üyenin zararına bir sonuç doğuracağını, söz konusu zararın teminat altına alınmaması, yasanın amacına aykırı olduğunu ileri sürmüştür. Dava, davalı kooperatifin 23/02/2020 tarihli Olağan Genel Kurulu’nda alınan kararların iptali istemine ilişkin olup talep kooperatifin 23/02/2020 tarihli genel kurulun 15. Maddesinin icrasının ve yürütmesinin ihtiyaten durdurulması istemine ilişkindir. TTK’nun 449. Maddesindeki, “genel kurul kararının yürütülmesinin geri bırakılmasına” ilişkin düzenleme, sadece dava açıldıktan sonra ve yönetim kurulu üyelerinin görüşü alındıktan sonra verilebilen kararlardan olup, özel geçici hukuki korumalardandır, yani bir başka anlatımla özel bir ihtiyati tedbirdir. İhtiyati tedbire ilişkin genel düzenleme, HMK’nın 389-399. maddelerinde düzenlenmiştir. Gerek Yargıtay 11. Hukuk Dairesi, gerekse de Yargıtay 23. Hukuk Dairesince, prosedür ve kanun yolu bakımından HMK’nın ihtiyati tedbire ilişkin hükümlerine tabi olacağı kabul edilmiştir. Geçici hukuki korumaların bir türü olan ihtiyati tedbirin şartları 6100 sayılı HMK’nun 389 uncu maddesinde düzenlenmiş olup, anılan düzenleme “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir.” hükmünü haizdir. Anılan hükümde de açıkça belirtildiği üzere, ihtiyati tedbir kararı, bir hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında uygulanacak geçici bir hukuki korumadır. İhtiyati tedbir verilebilmesinin en önemli şartlarında biri, ihtiyati tedbir sebebinin mevcut olmasıdır. Kanunda bu husus genel olarak düzenlenmiş, hâkime oldukça geniş bir takdir alanı bırakılmıştır.(m. 389/1). Kanun, burada “mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından” söz etmektedir. Bu hüküm dikkate alındığında, mevcut durumun değişmesi hâlinde,hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşması,hakkın elde edilmesinin tamamen imkânsız hâle gelmesi,gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğması tehlikesi varsa, ihtiyati tedbir sebebi var kabul edilecektir. Hâkim kararında somut sebep gösteremiyor, bunu en azından açıklayacak veya asgari ölçüde ikna edecek delil değerlendirmesi yapamıyor, yaklaşık ispat ölçüsünü yakalayamıyorsa tedbire karar vermemelidir. Ancak bu da hiçbir zaman tam bir ispat seviyesinde ispat şartına dönüşmemelidir.(Pekcanıtez,Hakan/Atalay,Oğuz/Özekes Muhammet; Hukuk Muhakemeleri Kanunu Hükümlerine Göre Medeni Usul Hukuku, 11. Bası, Ankara 2011-Sh.715-717) (Yüksek Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin 24/04/2012 gün ve 2011/15388 esas,2012/6651 karar sayılı ilamında belirtildiği gibi) Kooperatifin 23/02/2020 tarihli Olağan Genel Kurulu’nun 15. Gündem maddesinin, Açelya Blokta halen oturmakta bulunan 5 daire sahiplerinin her birinden en az 150.000,00 bedelle özel statüde üye/ortak olarak alınmasına, diğer 4 boş dairenin de en az belirtilen bedeller karşılığında özel statüde üye/ortak alınmasına ilişkindir. Zonguldak 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2009/446 Esas sayılı (bozma sonrası 2020/47 Esas) dosyası incelendiğinde; davacı vekili, davacının davalı kooperatifin üyesi olduğunu, hak sahibi olduğu ve kur’a zaptında belirtilen … ada… parsel üzerinde inşaatı yapılacak olan … numaralı dairenin henüz inşaatının tamamlanmamış olduğunu ileri sürerek yüklenicinin kendi hissesine düşen aynı esvaf ve nitelikteki bir dairenin tapu iptalinin tesciline ve geç teslim nedeni ile cezai şart ve fazla ödeme nedeni ile fazla ödenen miktarın tahsiline karar verilmesini, birleşen 2013/583 E. sayılı davada davacı vekili, asıl davada davalı olan yüklenicinin yargılama sırasında … ada … parsel sayılı taşınmazda bulunan … blok … Kat … nolu dairenin inşaatının tamamlandığını ve dairenin kullanılabilir hale geldiğini, taşınmazın iş bu birleşen dosya davalısına devredildiğini ileri sürerek bu taşınmazın tapu iptal ve tescilini, birleşen 2014/539 E. sayılı dosyada davacı vekili asıl ve birleşen 2013/583 sayılı dosyalarda tapu iptali ve tescil talep edildiğini, yargılama sırasında yapılan keşif sonrası hazırlanan bilirkişi raporunda ifraz neticesinde davacıya verilmesi gereken dairenin … ada … parsel sayılı taşınmaz üzerindeki … numaralı daire olduğu ve bu dairenin birleşen 2013/583 E. sayılı dosya davalısı tarafından iş bu dava dosyası davalısına satıldığını ileri sürerek davalı adına kayıtlı taşınmazın tapu iptali ve tescilini talep emiştir. Mahkemece, kooperatifin davacıya karşı edimini yerine getirmediği, davacıya tahsis edilen daireler ile yargılama aşamasında kooperatifin tahsisini talep ettiği daireler arasında değer farkı olduğu, davalı yüklenici şirketin kooperatif ile imzaladığı sözleşme şartlarına uymadığı, davalı …’nın iyiniyetinin korunmayacağı gerekçesi ile tapu iptali ve tescil talebinin kabulüne davacının beyanı doğrultusunda tazminat talepleri hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş, verilen karar, davalılar vekilleri tarafından ayrı ayrı temyiz edilmiş olmakla Yargıtay 23. HD 2016/5633 Esas 2019/3154 K 02/07/2019 tarihli ilamı uyarınca “Dava, kooperatif üyesi davacının kur’a sonucu kendisine isabet eden taşınmazın tapu iptali ile kendi adına tescili istemine ilişkindir. Davacı kooperatif ile davalı … A.Ş. arasında arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi olup, davalı kooperatif edimini yerine getirmesi karşılığında davalı yüklenici şirket … A.Ş.ye dava konusu olan bağımsız bölümün de içinde olduğu taşınmazları devretmiştir.Davalı kooperatif, davalı yüklenici şirket … İnş. A.Ş.nin edimlerini yerine getirmediğini iddia ve ispat etmemiştir. Bu durumda kooperatif üyesi olan davacı, davalı yüklenici şirketten tapu iptal ve tescil talebinde bulunamayacağı gibi yükleniciden taşınmaz satın alan davalı …’dan da tapu iptal ve tescil talebinde bulunamaz. Kooperatif kura çekimi sonucunda kooperatif ortağına sağlanan imkan kura sonucu isabet eden taşınmazın kooperatife ait olması veya kooperatif üyesi başka bir ortağa tahsis edilmiş olması halinde talep hakkı sağlamaktadır. Bu durumda kooperatif adına kayıtlı başka bir taşınmazın olup olmadığı araştırılıp davacıya kur’a sonucu tahsis edilen taşınmaz ile arasındaki değer farkı da gözetilerek sonucuna göre bir karar verilmesi” gerektiği gerekçesiyle bozma kararı verilmiş, bozma sonrası dosyanın yeniden esasa kaydedildiği ve yargılamanın devam ettiği anlaşılmıştır. Mahkemece aldırılan 03.11.2021 tarihli bilirkişi ek raporunda neticeten; ” Davacının da aralarında bulunduğu 3 kişi dışında davalı kooperatif ortaklarına konut tahsis edilmiş olması, davacının dairesini almaya yönelik davalar açmış ve takip ediyor olması, Zonguldak 1. AHM’nin 2020/47 E dosyasında verilen 02.07.2019 tarihli Yargıtay Bozma İlamının gerekçesi ve huzurdaki davada davacının ihtiyati tedbir talebinin reddine dair ara kararının kaldırılmasına dair İstanbul BAM 45.HD’nin 14.12.2020 tarih tarihli kararının gerekçesi sonucunda davacı lehine oluşan hukuki durum dikkate alındığında, davalı kooperatifte davacıya tahsis edilebilecek en az 4 dairenin bulunduğu sabit olmasına rağmen, 23.02.2020 tarihli genel kurulda alınan, bu dairelerin henüz kooperatif ortağı olmayan kişilere devredilmesine yönelik 15 nolu kararla sınırlı olarak, davacının gerek iptal davası gerekse butlan davası açabileceğinin değerlendirildiği, davacı tarafından kooperatife karşı açılan ve derdest olan Zonguldak 1.AHM’nin 2020/47 E. dosyasına konu tapu iptali ve tescil davasında, Mahkemesi tarafından uyulmasına karar verilen Yargıtay 23.HD’nin 02.07.2019 tarihli Yargıtay Bozma İlamı’nın gerekçesi ve huzurdaki dosyada iptali istenen kararların yürürlüğünün durdurulması yönündeki ihtiyati tedbir talebinin reddine dair Mahkeme kararını kaldıran İstanbul BAM 45.HD’nin 14.12.2020 tarihli kararının, davanın esasına yönelik gerekçeleri dikkate alındığında, kooperatife ait bağımsız bölümün bulunması halinde davacıya tahsis edilmesi gerektiği, davalı kooperatifin 23.02.2020 tarihli genel kurulunda gündemin 15. Sırasında görüşülerek kabul edilen kooperatife ait 4 dairenin aslında satılmasına ve alanların özel statülü ortak olarak kooperatif ortaklığına kabulüne dair kararın, söz konusu Yargıtay Bozma İlamına ve BAM Kaldırma Kararına aykırı olabileceği, davacıya henüz dairesi verilmemişken, dava konusu 23.02.2020 tarihli genel kurul gündeminin 15. Sırasında görüşülerek oy çokluğuyla kabul edilen, kooperatife ait 4 dairenin satılmasına dair kararın, emredici nitelikteki Kooperatifler Kanunu m.23’de düzenlenen hak ve vecibelerde eşitlik ilkesine aykırı olması ve TTK.m.447/1.a’da düzenlenen “vazgeçilemez nitelikteki hakları sınırlandıran veya ortadan kaldıran” nitelikte olması, ayrıca kooperatifin tarafı olduğu davalarda verilen Yargıtay Bozma İlamına ve BAM Kaldırma Kararına aykırı ve onları etkisiz kılacak nitelikte olması sebebiyle, butlan sebebi olarak emredici kanun hükmüne aykırılık ve iptal sebebi olarak kanuna ve dürüstlük kuralına aykırılık koşullarının sağlanmış olabileceği, davacının iddialarının kooperatif ortağı olarak, kendisine kurada isabet eden dairenin veya onun yerine başka bir dairenin verilmemesi bağlamındaki iddia ve taleplere ilişkin olduğu, 23.02.2020 tarihli genel kurulun, yalnızca yukarıda irdelenen 15. Maddesinin doğrudan bu konularla ilgili olduğu, diğer kararların bir kısmının zaten davacının da iştirakiyle oybirliğiyle alınan kararlar olduğu, bir kısmının ise davacının iddia ve talepleriyle doğrudan ilgili olmadığı gözetilerek, butlanı veya iptali istenen diğer kararlar yönünden, davacının KoopK.m.53/1 ve TTK.m.446/1.a-b hükümleri yönünden aktif husumet ehliyetinin bulunmadığı ve ayrıca diğer kararların butlanını veya iptalini gerektirecek bir sakatlığın tespit edilmediği kanaatine varıldığı” bildirilmiştir. Somut olay incelendiğinde; davacının, davalı kooperatif üyesi olduğu, davacının da aralarında bulunduğu 3 kişi dışında davalı kooperatif ortaklarına konutların tahsis edilmiş olmasına rağmen davacıya herhangi bir konut tahsisi yapılmadığından davacı tarafça açılmış tapu iptal tescil davası bulunduğu, Yargıtay 23. HD 2016/5633 Esas 2019/3154 K 02/07/2019 tarihli bozma gerekçesi de dikkate alındığında kooperatifin 23/02/2020 tarihli Olağan Genel Kurulu’nun 15. Gündem maddesi hakkında tedbir kararı verilmemesi halinde telafisi imkansız zararların doğma ihtimali bulunduğu ve davacı vekilinin dava dilekçesine eklediği deliller ve iddiaları talep edilen tedbir için bu aşamada yaklaşık ispat koşulunu gerçekleştirdiği anlaşılmakla verilen ihtiyati tedbir kararın TTK 449. maddesine ve 6100 sayılı HMK’nun 389 ve devamı maddelerine uygun olduğu görülmüştür. Davalı vekili diğer bir istinaf nedeni olarak teminatsız ihtiyati tedbir kararı verilmesinin hukuka aykırı olduğunu ileri sürmüş ise de HMK 392. Maddesinde, talep, resmi belgeye, başkaca kesin bir delile dayanıyor yahut durum ve koşullar gerektiriyorsa, teminat alınmamasına da karar verilebileceği düzenlemiş olmakla somut olayın özelliği, dosyadaki bilgi ve belgeler ile tedbirin niteliği göz önüne alındığında teminattan muaf tutulmasında hukuka aykırılık görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle ilk derece mahkemesinin ara kararında usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığından, HMK 353/1.b.1 bendi uyarınca davalı vekilinin istinaf başvusunun esastan reddine karar verilmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1.b.l bendi gereğince REDDİNE, 2- Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davacı tarafından yatırılan 162,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL istinaf karar harcından, davalı tarafından yatırılan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 21,40 TL’ nin istinaf eden davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin davalı üzerinde bırakılmasına, 5-Yatırılan gider avansından kalan kısmın davalıya ilk derece mahkemesince iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1.b.1 bendi ile aynı Kanunun 362/1.f maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.16/02/2022