Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2022/1031 E. 2023/322 K. 01.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/1031
KARAR NO: 2023/322
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2022/111
KARAR NO: 2022/329
DAVA TARİHİ: 19/01/2022
KARAR TARİHİ: 24/03/2022
DAVA: İflas (Doğrudan Alacaklı Tarafından Talep Edilen İflas)
KARAR TARİHİ: 01/03/2023
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili davalı şirket bünyesinde işçi olarak çalışmaktayken iş akdi işveren tarafından haksız nedenle feshedilmesi ve işçilik alacaklarının ödenmemesi nedeniyle açılan dava neticesinde Bakırköy 28. İş Mahkemesinin 2018/597 E. sayılı dosyasında işçilik alacağının hüküm altına alındığını, mahkemece verilen ilamın İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyasından takibe konu edildiğini, icra emri borçluya tebliğ edilmesine rağmen dosya borcunun ödenmediğini belirterek, İİK m. 177/4’e uyarınca davalı şirketin iflasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; arabuluculuk dava şartı yokluğundan davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, şirketin borcunun olmasının iflasını gerektirmeyeceğini, davalı şirketin kar eden bir şirket olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece; “…İş bu davada da davacı tarafından Bakırköy 28.İş Mahkemesinni 2018/597 Esas sayılı dosyasında işçilik alacağının hüküm altına alınması için dava açtığını, açılan dava sonucuda alacağı ilişkin İstanbul … Müdürlüğü … Esas sayılı dosyasından işleme konulduğunu ve belirtilen icra dosyasında icra emri 06/11/2020 tarihinde tebliğ edilmesine rağmen dosya ile ilgili olarak herhangi bir ödeme yapılmadığı tarafların da kabulündedir. Davalı şirket yetkilisine İİK 177 son uyarınca yapılan tebligata uyarınca mahkememizde hazır bulunmuş beyanı alınmıştır. İcra ve İflas Kanunun 177/1-4. bendinde, ilama müstenit alacağın icra emriyle istendiği halde ödenmediği takdirde, Türkiye’de bir yerleşim yeri veya mümessil, bulunan borçlunun dinlenmek için kısa bir müddetle mahkemeye çağırılacağı düzenlenmiştir. Somut davada, davacı alacağı ilama dayanmakla birlikte, davacı söz konusu ilama dayanan alacağın ödenmesi için İcra takibi başlatmış ve yapılan tebligatlara rağmen davalı borcu ödediğine dair beyanda bulunmamıştır. Eldeki davada davacı alacaklı İİK 177/4 uyarınca bendine göre doğrudan doğruya iflas talebinde bulunmuştur. Tüm bu nedenlerle; davanın kabulü ile İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünün … sicil numarasında kayıtlı … Yolu … Mevkii … Cad. No:… Avcılar/İstanbul adresinde kain … Sanayi Ve Ticaret Limited Şirketi’nin İİK’nun 177/4 Maddesi uyarınca iflasına, iflasın 24/03/2022 günü, saat:11:03 itibariyle açılmasına, davalı şirketin iflasına karar verildiğinin ve gerekli işlemlerin başlatılmasının Bakırköy … İcra ve İflas Müdürlüğüne Uyap üzerinden derhal bildirilmesine, davalı şirketin iflasına karar verildiğinin İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğüne de bildirilmesine…” karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili yasal süre içerisinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde özetle; mahkemece davalı şirket temsilcisinin sunduğu evrakların incelenmediğini, ödeme yapılamamasının şirketten kaynaklanmadığını açıklamasına izin ve fırsat verilmediğini, şekli bir merasim yerine getiriliyormuş gibi dinlendiğini, şirkete ait tüm menkullerin haczedilerek satıldığını, haciz ve satış işlemlerinin davacı vekilinin talebiyle yapıldığını, icra dosyasında bir kısım satış gelirinin mevcut olduğunu ancak mahkemece bu hususun araştırılmadığını, şirketin borca batık olmadığını, gayrimenkuller üzerinde banka ipoteği olması nedeniyle malları üzerinde tasarruf yetkisi olmadığı için satılamadığını ve ödeme yapılamadığını bu nedenle doğruda iflas kararı verilemeyeceğini beyan ederek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında inceleme; 6100 sayılı HMK’nın 355.maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılmış, kamu düzenine aykırılık olup olmadığı ise re’sen gözetilmiş ayrıca HMK’nın 357. maddesindeki “İlk derece mahkemesinde ileri sürülmeyen iddia ve savunma istinafta dinlenemez ve istinafta yeni delillere dayanılamaz” kuralı nazara alınmıştır. Dava, ilama dayalı alacağın icra emriyle istenilmesine rağmen ödenmemesi sebebiyle 2004 sayılı İİK’nın 177. maddesi uyarınca açılan iflas davasıdır. İİK’nın 177. maddesinde; “1-Borçlunun malum yerleşim yeri olmaz, taahhütlerinden kurtulmak maksadıyla kaçar, alacaklıların haklarını ihlal elen hileli muamelelerde bulunur veya bunlara teşebbüs eder yahut haciz yolulyla yapılan takip sırasında mallarını saklarsa, 2-Borçlu ödemelerini tatil eylemiş bulunursa, 3-308 inci maddedeki hal varsa, 4-İlama müstenit alacak icra emriyle istenildiği halde ödenmemişse” alacaklının, önceden takibe hacet kalmaksızın doğrudan borçlunun iflasını istemesi mümkündür. İlamların icrasına ilişkin hükümler İİK’nın 24 ile 41. maddeleri arasında düzenlenmiş, İİK’nın 32 ve devamı maddelerinde ise para ve teminat verilmesi hakkındaki ilamların icrasına ilişkin hükümlere yer verilmiştir. İİK’nın 32. maddesinde; “Para borcuna veya teminat verilmesine dair olan ilam icra dairesine verilince icra memuru borçluya bir icra emri tebliğ eder. Bu emirde 24 üncü maddede yazılanlardan başka hükmolunan şeyin cinsi ve miktarı gösterilir ve nihayet yedi gün içinde ödenmesi…” hükmü, “Haciz veya iflas istemek yetkisi” başlıklı 37. maddesinde; “İcra emrinde yazılı müddet geçtiği halde borcunu ödemeyenlerin malları haczolunur yahut borçlu iflasa tabi eşhastan olup ta alacaklı isterse yetkili ticaret mahkemesince iflasına karar verilir.” hükmü yer almaktadır. İlamı icraya koyarak borçluya icra emri gönderen alacaklı, icra emrine konu alacağın ödenmemesi üzerine haciz yolu ile takibe devam edebileceği gibi haciz yolu ile takibini İİK 43/2’ye göre iflas yoluna çevirmeden ticaret mahkemesine başvurarak borçlunun doğrudan doğruya iflasına karar verilmesini isteyebilir. İİK’nın 177/1.4 maddesi gereğince doğrudan doğruya iflas davası açmak için kural olarak ilamın kesinleşmesine gerek yoktur. Ancak, takibin dayanağı ilam için istinaf mahkemesinden ya da Yargıtay’dan “icranın geri bırakılması” kararı alınması halinde ticaret mahkemesi, ilamın kesinleşmesini “bekletici mesele” yapmalıdır (Mahmut Coşkun, Konkordato ve İflas, 2. Baskı, sayfa 726). İflas davasında yetkili mahkeme, İİK’nın 154/3 maddesi uyarınca borçlunun muamele merkezinin bulunduğu yerdeki ticaret mahkemesidir. Bu yetki, kamu düzenine ilişkindir. Davalı şirketin muamele merkezi Avcılar/İstanbul olup, dava görevli ve yetkili mahkemece açılmış, davacı tarafından İİK’nın 160.maddesi uyarınca iflas avansı yatırılmıştır. İİK 177/son maddesi göndermesi ile İİK 178/2 ve İİK 166.maddesi uyarınca Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde 22/02/2022 tarihinde, … Gazetesinde 19/03/2022 tarihinde yasal ilanlar yapılmıştır. Bakırköy 28. İş Mahkemesi’nin 24/09/2020 tarihli 2018/597 E. 2020/245 K. sayılı kararıyla; davacının iş akdinin davalı tarafça haksız olarak feshedildiği gerekçesiyle, 101.103,99 TL net kıdem tazminatının 31/12/2016 tarihinden itibaren mevduata uygulanan en yüksek banka faiziyle birlikte, 15.117,22 TL net ihbar tazminatının 28/08/2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte, 35.55,88 TL ücret alacağının 28/08/2018 tarihinden itibaren mevduata uygulanan en yüksek banka faiziyle birlikte, 102.973,56 TL net yıllık izin ücreti alacağının 28/08/2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir. İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı takip dosyasında; Bakırköy 28. İş Mahkemesi’nin 24/09/2020 tarihli 2018/597 E. 2020/245 K. sayılı kararıyla hükmedilen alacaklar ile işlemiş faiz, yargılama gideri ve vekalet ücreti toplamı olan 396.362,07 TL alacağın ödenmesi için 30/10/2020 tarihinde düzenlenen icra emri, davalı şirket yetkilisine 06/11/2020 tarihinde tebliğ edilmiş, ödeme yapılmamıştır. İİK’nın 177/1.4. bent 2. cümlesi, ”Türkiye’de yerleşim yeri veya mümessili bulunan borçlu dinlenmek için kısa bir müddette mahkemeye çağırılır” hükmü uyarınca davalı şirket temsilcisinin dinlenilmek üzere meşruhatlı davetiye ile çağrılması, davetiyeye uyarak gelmesi halinde dinlenmesi gerekmektedir. Bu hüküm emredici nitelikte olduğundan mahkemece re’sen gözetilmesi zorunludur. Dosya kapsamı incelendiğinde; davalı şirket yetkilisi … adına davetiye tebliğ edildiği, şirket yetkilisinin duruşmaya katılarak “dilekçemi aynen tekrar ediyorum” şeklinde beyanda bulunduğu, mahkemece yasa hükmünün yerine getirildiği anlaşılmıştır. Davalı vekili istinaf dilekçesinde, başlatılan icra takibinde, davacı vekilinin talebiyle icra dosyası kapsamında şirkete ait malların satışının gerçekleştiğini, takip dosyasında alacakların bir kısmını ödeyecek satış geliri olduğunu ileri sürmüş ise de icra dosyası incelenmiş olup, herhangi bir tahsilat yapılmadığı tespit edilmiştir. Yine davalı vekili, davalı şirketin borca batık olmadığını, mallarının satışı halinde borcun ödeneceğini ancak malları üzerinde tedbir şerhi olduğunu ileri sürmüş ise de; doğrudan iflası düzenleyen İİK’nın 177/1.4 maddesinde yer alan şekli düzenleme nedeniyle davalının aciz halinde olup olmaması önem taşımadığı gibi icra emrine rağmen borcun ödenmemesi karşısında, bu aşamadan sonra ödeme kabiliyetinin bulunması yada tasarrufu dışında sebeplerle ödeme yapılamaması ise bir önem arz etmemektedir. Sonuç olarak, istinaf başvurusunda bulunan davalı, icra emri tebliğine rağmen ilama bağlı alacağı ödemediğinden, İİK’nın 177/1.4. Maddesi uyarınca iflas kararı verilmesinde isabetsizlik bulunmamaktadır. İlk derece mahkemesince hukuki nitelendirmenin dosya kapsamına uygun olarak belirlendiği, ihtilafa uygulanması gereken yasal mevzuatın doğru olarak tespit edildiği, taraflarca ileri sürülen iddia ve savunmaların tartışılarak gerekçeli kararın oluşturulduğu, hükmün yasal unsurları taşıdığı, karar gerekçesiyle hüküm fıkrasının birbiriyle uyumlu olduğu belirlendiğinden ve re’sen yapılan incelemede kamu düzenine aykırı herhangi bir husus tespit edilemediğinden, usul ve yasaya uygun olan karara karşı davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1.b.l bendi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-Davalı tarafından yatırılan 220,70 TL istinaf başvuru harcının Hazineye irat kaydına,3-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 179,90 TL istinaf karar harcından, davalı tarafından yatırılan 80,70 TL’nin mahsubu ile bakiye 99,20 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,4-İstinaf yargılama giderlerinin davalı üzerinde bırakılmasına, 5-Yatırılan gider avansından kalan kısmın karar kesinleştiğinde davalıya ilk derece mahkemesince iadesine,6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 361/1. fıkrası ve 2004 sayılı İİK’nın 181.maddesi yollaması ile İİK’nın 164. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren on günlük süre içerisinde Yargıtay nezdinde temyiz kanun yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 01/03/2023