Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2021/974 E. 2021/764 K. 12.07.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/974
KARAR NO: 2021/764
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 06/03/2018
NUMARASI: 2016/399 2018/154
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ:12/07/2021
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin Mali Müşavir şahıs şirketi olduğunu, davalı yanın muhasebesini tuttuğunu, buna karşılık verilen hizmetin makbuzlandırıldığını 6.150,00-TL tutarındaki bakiyenin 1.950,00-TL ödemesinin yapıldığını, kalan kısmın tahsili için davalı aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosya ile icra takibine başladıklarını davalının haksız ve mesnetsiz olarak bu dosyaya itiraz edip durdurduğunu alacağın tahsili için yapılan itirazın iptaline karar verilmesini davalı aleyhine %20 icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
CEVAP Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacının 950-TL aylık ücret karşılığında müvekkilinin muhasebe işlemlerini tuttuğunu, davacının iddia ettiği gibi 1.025-TL şeklinde aylık bir ücretin olmadığını, 2015 yılı ocak -ağustos ayları arasındaki kısmın ödeme makbuzlarının dosyaya sunulduğunu, davacının görevini layıkı ile yerine getirmediğini, bu sebeple yeni bir muhasebe görevlisi eleman aldıklarını, davacının kendisinden bir alacağının bulunmadığını bu sebeple icra takibine itiraz ettiklerini davanın reddine karar verilmesini, davacı aleyhine kötü niyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece ”… taraflar arasında muhasebe işlemlerinin yapılmasına dair ilişkinin mevcut olduğu, bilirkişi raporu ile belirlenen alacağın davalı tarafından davacı şirkete ödemede bulunulmadığı,bunun üzerine İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası ile takip yapıldığı, itiraz üzerine takibin durduğu, davanın İ.İ.K nun 67. maddesi gereğince bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde açıldığı, yapılan bilirkişi incelemesinde davalının kısmen borçlu olduğunun da belirlendiği ve mahkememizce aldırılan raporun uygulama ve mevzuata göre yerinde olup hükme esas alınmaya elverişli olduğu ve davalının itirazında kısmen haksız olduğu kanaatine varıldığından, takibin raporda belirlenen miktar üzerinden devamı ile itirazın kısmen iptaline karar verilmiştir. İcra İflas Kanunu’nun 67/2 maddesine göre “Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.” İşbu davada davalı mahkememizce bilirkişi raporu ve dosya kapsamı itibari ile haksız görüldüğünden ve talep olduğundan alacağın likit olması sebebiyle %20 icra inkar tazminatına hükmedilmesine ” dair karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili (30.05.2018 tarihli karara yönelik) yasal süresi içinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde özetle; davacının, davalıya verdiği zararın istinaf sınırının üzerinde olduğu, mahkemece istinaf sınırının sadece karar altına alınan miktarla sınırlı tutulmayıp, mahsup talebi de nazara alınarak karar verilmesi gerektiği belirtilerek mahkemece verilen kararın kaldırılması talep edilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE Dava, itirazın iptali ve icra inkar tazminatı istemine ilişkindir. İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyasında; davacı tarafından, davalı aleyhine müşavirlik ücreti serbest meslek makbuzlarından ödenmemiş bakiye 4.200 TL alacağın tahsili istemiyle takip başlatılmış, davalı vekilinin itirazı üzerine takip durmuştur. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, tarafların ticari defterlerinin mali müşavir vasıtasıyla incelendiği ve davalı ticari defterlerinde , davacı tarafa 31.12.2015 tarihi itibariyle kaydi olarak 450,00 TL borçlu göründüğü, anacak davacı tarafın düzenlediği 18.03.2015 tarihli makbuz defterlerine kayıt etmediği, davalının hizmet almadığı yönündeki savunmasının ise, sonraki dönemlerde yaptığı ödeme ve defterlerine işlediği faturalar ile çeliştiği, dolayısıyla kayıt edilmeyen 3.075,00 TL tutarındaki bu makbuzun ilavesi ile birlikte toplam 3.525,00 TL davacının alacağının oluştuğu yönünde tespitte bulunulmuştur. Bilirkişi tarafından düzenlenen ek raporda ise taraf vekillerince sunulan itirazlar değerlendirilerek kök raporda varılan tespitte belirtilen bilgiler tekrar edilmiştir. Bilirkişi tarafından yapılan inceleme ile tarafların ticari defterlerinin incelendiği ve davalı tarafça istinafa konu edilen takas/mahsup talebine dayanak belirtilen itiraz ve iddiaların da bu haliyle gerek bilirkişi raporunda ve gerekse yargılamayı yapan ilk derece mahkemesince gerekçeli kararda tartışıldığı görülmektedir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda ”Davanın kısmen kabulü ile İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip dosyasına davalı tarafça yapılan itirazın kısmen iptali ile takibin 3.525,00 TL asıl alacak üzerinden kaldığı yerden devamına, Asıl alacak olarak kabul edilen 3.525,00 TL ‘nın %20 si oranında tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine, Fazlaya ilişkin talebin reddine, ”dair verilen karara yönelik davalı vekilince istinaf yasa yoluna başvurulduğuna dair istinaf dilekçesi sunulduğu ve mahkemece 30.05.2018 tarihli ek karar ile dosyanın tetkikinde anılan kararın kesin olarak verilmiş olduğu görülmekle HMK 346-366. maddelerine göre istinaf talebinin reddine dair karar vermiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’n 341/2. maddesinde “miktar veya değeri üç bin Türk Lirası’nı geçmeyen mal varlığı davalarına ilişkin kararlar kesindir. Ancak manevi tazminat davalarında verilen kararlara karşı, miktar veya değere bakılmaksızın istinaf yoluna başvurulabilir. Aynı yasanın parasal sınırların artırılması ‘üst başlığı ile ek madde 1’de,’ (1) 200., 201., 341., 362. ve 369. maddelerdeki parasal sınırlar her takvim yılı basından geçerli olmak üzere, önceki yılda uygulanan parasal sınırların; o yıl için 4/1/1961 tarihli ve 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun mükerrer 298. maddesi hükümleri uyarınca Maliye Bakanlığı’nca her yıl tespit ve ilan edilen yeniden değerleme oranında artırılması suretiyle uygulanır. Bu şekilde belirlenen sınırların on Türk Lirası’nı asmayan kısımları dikkate alınmaz. (2) 200. ve 201. maddelerdeki parasal sınırların uygulanmasında hukuki işlemin yapıldığı, 341., 362. ve 369. maddelerdeki parasal sınırların uygulanmasında hükmün verildiği tarihteki miktar esas alınır.” hükümleri yer almaktadır. HMK 341. maddesinde 2018 yılı için kesinlik sınırı olarak 3.560 TL belirtilmiştir. Bu haliyle mahkemece verilen kararın kesin olduğu tespit edilmiştir. Açıklanan yasal düzenlemeler ışığında, kanun yolu başvurusuna konu edilen kararın, karar tarihi itibariyle her iki taraf yönünden kesin nitelikte olması, nedeniyle, istinafı kabil bir karar olmadığı anlaşılmakla; davalı vekilinin mahkemece istinaf talebinin HMK 346-366 maddeleri uyarınca reddine dair verilen karara yönelik yapılan istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK 341/2 ve 352/1.b maddeleri uyarınca usulden red kararı verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1- İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin, 2016/399 Esas, 2018/154 Karar ve 06/03/2018 tarihli kararına karşı davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 341 ve 352/1.b maddeleri uyarınca REDDİNE, 2-Davalı tarafından yatırılan 98,10 TL başvuru harcının Hazineye irat kaydına, 3-Davalı tarafça yatırılan 35,90 TL istinaf karar harcının talep halinde ilk derece mahkemesince iadesine, 4-İstinaf yargılaması için yapılan giderlerin davalı üzerinde bırakılmasına, 5-Yatırılan gider avansından kalan kısmın davalıya ilk derece mahkemesince talep halinde iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 ve 352/1.b maddeleri uyarınca kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.12/07/2021