Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2021/836 E. 2022/28 K. 19.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/836
KARAR NO: 2022/28
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2019/679
KARAR NO: 2021/45
DAVA TARİHİ: 25/11/2019
KARAR TARİHİ: 28/01/2021
DAVA: İflas (Kambiyo Senetlerine Mahsus Takipten Doğan İflas (İİK 173))
KARAR TARİHİ: 19/01/2022
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı şirketin, dava dışı … Ltd. Şti. ile birlikte kısa adıyla … olarak bilinen … Birliği’nin ticari işletmesi olarak kurulmuş 2 şirketten birisi olduğunu, müvekkili şirketin davalı şirketin kardeş şirketi olan … Ltd. Şti. tarafından üstlenilmiş olan İstanbul Arkeoloji Müzeleri 1. ve 2. Kısım Tanzim Teşhir İşleri Projelerini alt yüklenici sıfatıyla gerçekleştirmiş olmasına rağmen sözleşmeden kaynaklanan bakiye 50.000,00 EURO ve 10.244,97 TL alacağının ödenmemesi üzerine borçlu … Ltid. Şti aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı icra takibinin başlatıldığını, ödeme emrine karşı borçlu şirketin herhangi bir itirazda bulunmadığını, borçlu şirket tarafından müvekkilinin icra takibine konu 50.000,00 EURO’luk kısmının 3 adet çek ile ödenmesi teklifinde bulunulduğunu, müvekkili şirket tarafından da bu teklifin kabul edilmesi üzerine adı geçen şirketin kendisinin lehdar, davalı şirketin de keşideci olduğu, … Bomonti Şubesi üzerine çekilmiş sırasıyla 15/02/2018 tarihli … seri no’lu 15.000,00 EURO tutarlı, 15/03/2018 tarihli … seri no’lu 15.000,00 EURO tutarlı ve 25/03/2018 tarihli, … seri no’lu, 25.000,00 EURO tutarlı 3 adet çeki müvekkili şirkete teslim ettiğini, çeklerin tümünün müvekkili şirket tarafından tahsil için bankaya ibraz edildiklerinde karşılıksız çıktığını, davalı şirketin keşidecisi olduğu çeklerin karşılıksız çıkması üzerine 22/10/2018 tarihinde yürürlükte olan … Sayılı Karar uyarınca TL’na çevrilmek suretiyle 281.838,46 TL asıl alacak ve ferileriyle birlikte 312.373,55 TL alacağın “tahsilde mükerrerlik olmamak kaydıyla” İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı kambiyo senetlerine özgü iflas yolu ile takibin davalı şirkete ve dava dışı … Ltd. Şti’ne karşı başlatıldığını, borçlu şirketlerin usulüne uygun bir itiraz yapmaması üzerine takibin kesinleştiğini ve talep doğrultusunda borçlu şirketler hakkında İstanbul … İcra Müdürlüğü tarafından genel haciz kararı alındığını, haciz kararının infazı için yapılan araştırma sonucunda dava dışı … Ltd. Şti.’nin haczedilebilir herhangi bir mal varlığı bulunmadığını, davalı şirketin ise haczedilebilir taşınmazları ve banka mevduatları tespit edilmiş ise de, müvekkillerinden önce gelen alacaklıların sayısı ve alacak tutarları dikkate alındığında alacağın tahsil kabiliyeti gözükmediğinden 21/02/2019 tarihinde takibin haciz yolundan iflas yoluna dönüştürdükten sonra, İstanbul …İcra Müdürlüğü tarafından borçlu şirketlere kambiyo senetlerine özgü iflas yolu ile takipte ödeme emrinin 25/02/2019 tarihinde tebliğ edildiğini, borçlu şirketlerin kendilerine tebliğ edilen iflas ödeme emrine rağmen ödeme yapmamaları üzerine borçlu şirketlerden mal varlığına sahip olan davalı şirkete karşı iflas davası açmak üzerine İstanbul Arabuluculuk Bürosu’na başvurulduğunu ve 02/08/2019 tarihli arabuluculuk tutanağından görüldüğü üzere, davalı şirketin sadece ana parayı ödeme teklifinin taraflarıca kabul edilmemesi üzerine arabuluculuk görüşmelerinin anlaşmazlıkla sonuçlandığını beyan ederek, davalı şirketin müvekkili davacı şirkete karşı ferileriyle birlikte takip tarihi itibariyle 312.373,55 TL borçlu olduğunun tespitiyle birlikte iflasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı alacaklı Tasfiye Halinde … Ltd. Şti’nin dava dışı … Ltd. Şti tarafından üstlenilmiş olan İstanbul Arkeloji Müzeleri 1. Ve 2. Kısım Tanzim Teşhir İşleri Projelesini yüklenici olarak gerçekleştirdiğini, davacının yapmış olduğu işlere ilişkin dava dışı … Ltd. Şti.’ye faturalar kestiğini, davacı tarafından dava dışı … Ltd. Şti’ye 20/08/2015 tarihli … Sıra numaralı 10.000,00 EURO bedelli, 09/06/2015 tarihli … Seri nolu 20.000,00 EURO bedelli, 18/05/2015 tarihli … Seri nolu 10.000,00 EURO bedelli ve 08/03/2015 tarihli … Sıra Nolu 20.000,00 EURO bedelli, 02/06/2014 tarihli … Sıra Nolu 2.457,66 TL bedelli, 28/01/2014 tarihli … sıra nolu 5.450,18 TL bedelli ve 27/11/2014 tarihli … sıra nolu 3.316,46 TL bedelli faturaların düzenlenerek alacak ilişkisi kurulduğunu, dava dışı şirket … Ltd. Şti. tarafından borcun tamamının ödenmemesi üzerine bu şirket aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasıyla 50.000,00 EURO + 10.244,97 TL sözleşmeden kaynaklanan alacağının tahsili amacıyla icra takibi başlatıldığını, davacının dava dilekçesinde belirttiği ve davacı tarafından başlatılan icra takibinde dava dışı şirket … Ltd. Şti tarafından borca itiraz edilmediğini, davacı şirketin İstanbul … İca Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra dosyasıyla hem müvekkil şirket hem de dava dışı şirket aleyhine EURO tutarlı çekleri kambiyo senedine özgü haciz yoluyla icra takibine konu ettiğini, davacı şirket tarafından müvekkili aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasıyla başlatılan kambiyo senedine özgü haciz yoluyla icra takibinin İİK’nun alacaklıya tanıdığı hakkı kötüye kullanmak suretiyle kambiyo senetlerine özgü iflas yoluyla takibe çevirmesinin hukuken kabul edilebilir olmadığını, davacı alacaklı şirketin kötü niyetli ve haksız olarak müvekkiline yönelik tehdit unsuru içerir şekilde iflas yoluyla takibe geçtiğini, müvekkili şirket adına birden çok ve hepsi değerli gayrimenkuller bulunduğunu, davacı alacaklı şirketin müvekkiline yönelik haciz yoluyla takibi denemeden doğrudan iflas yoluyla takibe geçerek müvekkilini zor durumda bırakmayı amaçladığını, taraflar arasındaki iyi niyeti ortadan kaldırmamak adına müvekkili şirket tarafından borca itiraz edilmediğini ancak davacı tarafın uzlaşma zemininden uzaklaştığını, yabancı para alacağı cinsinden düzenlenmemesi gereken faturalar düzenlendiğini davacı alacaklının bir hakkı kötüye kullanmak suretiyle takip tarihinden 2 sene önce EURO cinsinden düzenlediği faturalara ilişkin olarak EURO’nun uluslararası bir krizle 2-3 katına çıktığı bir tarihte ve en yüksek olduğu tarihteki kur üzerinden TL’ye çevrilmek suretiyle iflas yoluyla takibe konu etmesinin hukuka ve iyiniyet kaidelerine aykırı olduğunu beyanla, davacı tarafından yöneltilen kötüniyetli iflas talebinin reddini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece; “Tüm Dosya Kapsamı Birlikte Değerlendirildiğinde; Dava, kambiyo senetlerine mahsus iflas yoluyla yapılan takibin kesinleşmesi üzerine İİK 173/3 maddelerine dayalı olarak açılan iflas davasıdır. İİK 173/1.maddesinde, iflas yoluyla yapılan takipte ödeme emrine borçlu tarafından itiraz edilmemesi halinde alacaklının takip borçlusunun iflasını isteyebileceği belirtilmiştir ve İİK 158.maddesinde de, iflas takibinin kesinleşmesi halinde açılan iflas davasında İİK 166/2. maddesindeki usulle ilanların yapılacağı açıklanmıştır. Anılan madde doğrultusunda yazılı basında ve sicil gazetesinde ilanların yaptırıldığı, davalı şirketin ticaret sicilinde kayıtlı olduğu adresin mahkememiz yargı çevresinde bulunduğu, bu nedenle bu davaya bakma konusunda mahkememizin kesin yetkili olduğu, İİK 176 m. atfı ile İİK 173 ve 156/4. maddesi uyarınca, iflas ödeme emrinin tebliğinden itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içinde iş bu davanın ikame edildiği anlaşılmıştır. Dava, kambiyo senetlerine mahsus iflas yoluyla yapılan takibin kesinleşmesi üzerine açılan iflas davası olup, iflas ödeme emrine itiraz edilmemesi sebebiyle takibin kesinleşmesi halinde artık takibe konu edilen alacağın varlığının araştırılamayacağı, yapılacak incelemenin şekli bir inceleme olup, davaya esas takibin kesinleşip kesinleşmediğinin tespitinden ibaret bulunduğu ve takibin kesinleştiği ve borcun kesinleşen takibe rağmen ödenmediğinin belirlenmesi durumunda artık davalıya depo kararının tebliği ile borcun ödenmesi için yasal sürenin tanınması ve ödeme yapılmaması halinde iflas kararı verilmesi gerektiği ayrıca İİK 166.maddesi gereğince ilanların yapılması üzerine davaya müdahale ederek borçlunun iflasını gerektiren bir hal bulunmadığı yönünde yapılmış bir itiraz bulunmadığı ve depo emrinin davalıya tebliğine rağmen kesinleşen borcun ödenmediği anlaşılmakla İİK 173/3 ve İİK 176 ve İİK 158. maddesi gereği davalının iflasına” karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili yasal süre içerisinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde özetle; Şirket borca batık olmamasına rağmen hatalı olarak iflas kararı verildiğini, karar içeriğinde depo emrinin tebliğ edildiğine dair ifade kullanışmışsa da esasen yargılama sırasında depo emrinin tebliğine dair yapılmış bir işlem bulunmadığını, sadece duruşmada tefhim edildiğini, duruşmaya yetki belgesi ile katılan Av. …’in yetki belgesinin bağlı olduğu vekaletnamede ise adı geçen hiçbir vekilin iflası kabul yetkisi bulunmadığını, yerel mahkemece davalı asile depo emrinin tebliği halinde borcun ödenebileceği hususu gözetilmeden hatalı olarak karar verildiğini, yerel mahkemece tesis edilen hükümde müvekkili şirketin ödemesi gereken toplam tutarın hangi alacak kalemlerinden oluştuğu ayrıntılı bir şekilde belirtilmediğini, kabul anlamına gelmemek kaydı ile bir an için yetkisiz olmasına rağmen borçlu şirket vekiline ihtar yapılabileceği düşünüldüğünde de depo kararının Tebligat Kanunu 11. maddesi gereğince tebliğ edilmesi gerektiğini, yargılama sırasında borçlu vekillerinin hiçbir şekilde borcun ödenmeyeceği yönünde bir bildirimleri olmadığını, bilirkişi raporunda faizin fahiş olarak hesaplandığını, raporun hatalı olduğunu, kambiyo senetlerine özgü iflas yolu ile takibe çevrilmiş olan İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosya üzerinden gönderilen ödeme emrinde çek suretleri yer almadığından bu hususa ilişkin İstanbul … İcra Hukuk Mahkemesi nezdinde ikame edilen şikayetin huzurdaki dosya nezdinde bekletici mesele yapılarak ilgili dosya sonucuna göre karar tesis edilmesi gerekirken yerel mahkemece bu husus göz ardı edildiğini, icra dosyasındaki çek suretlerinin ödeme emri ekinde müvekkiline gönderilmediğini, çeklerde ibraz tarihleri bulunmadığını, alacaklının yetkili hamil sıfatını kazanmadığını, davaya dayanak teşkil eden icra takibinin geçerli bir kambiyo takibi niteliğine haiz olmadığını, kambiyo senetlerine mahsus iflas yoluyla takip devamında iflas davasını inceleyen ticaret mahkemesinin, takibin geçerli olduğunu tespit ederek iflas kararı verebilmesi için, borçlunun iflasa tabi şahıslardan olması ve alacaklı tarafından sunulan senedin kanundaki şekil şartlarını taşıması ve borçlular açısından kambiyo senetlerine özgü bir yükümlülük doğurması gerektiğini, usulüne uygun surette ikame edilmemiş olan kambiyo senetlerine özgü bir takibin ise iflas prosedürüne dayanak teşkil etmesi mümkün olmadığından iflas koşulları oluşmadığını beyanla kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında inceleme; 6100 sayılı HMK’nun 355.maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılmış, kamu düzenine aykırılık olup olmadığı ise re’sen gözetilmiş ayrıca HMK’nun 357. maddesindeki “İlk derece mahkemesinde ileri sürülmeyen iddia ve savunma istinafta dinlenemez ve istinafta yeni delillere dayanılamaz” kuralı nazara alınmıştır. Dava, İİK’nun 167 vd maddelerinde düzenlenmiş olan kambiyo senetlerine özgü iflas yoluyla takip sonucu, borçlunun 5 günlük süre içerisinde borcu ödememesi, icra takibine itiraz veya şikayette bulunmaması nedeniyle İİK 173.maddesi uyarınca açılan iflas davasıdır. 2004 sayılı İİK’nun 154/1. maddesi uyarınca iflas yoluyla takipte yetkili icra dairesi, borçlunun muamele merkezinin bulunduğu yerdeki icra dairesidir. Ancak, İİK’nun 154/3. maddesi uyarınca icra dairesinin yetkisi kamu düzeninden olmadığından bu konuda yetki sözleşmesi yapılabilir. Borçlu ve alacaklı yetki sözleşmesi veya yetki şartı ile borçlunun muamele merkezinin bulunduğu yerden başka bir yer icra dairesini yetkili kılmışlarsa o yerin icra dairesi de iflas takibi için yetkili sayılır. Ancak iflas davaları için yetki sözleşmesi yapılamaz ve iflas davası mutlaka borçlunun muamele merkezinin bulunduğu yer ticaret mahkemesinde açılır. Davalının sicilde kayıtlı adresi “Şişli/İstanbul” olup iflas yoluyla takip yetkili icra dairesinde başlatılmış, dava yetkili ve görevli mahkemede açılmıştır. İİK’nun 43. maddesi uyarınca takip yolunun, iflas yolu ile takiple değiştirmesi halinde, takip yolunu değiştirmek isteyen alacaklının başvurusu üzerine icra müdürünün önceki takip talebi ve ödeme emrine uygun bir ödeme emri düzenleyip borçluya göndermesi gerekmektedir. Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 24/04/2013 tarih 2013/1941 E. 2013/2626 K. sayılı ilamı; “İİK’nın 43. maddesine göre, iflasa tabi borçlu aleyhine haciz veya iflas yollarından birinin seçilmesi mümkündür. Bu yollardan birini seçen alacaklı, bir defaya mahsus olmak üzere takip yolunu değiştirebilir. Bu imkanı kullanmak isteyen alacaklının takip yolunu değiştirdiğine ilişkin dilekçe vermesi yeterlidir. Başvuruyu alan icra müdürü, önceki takip talebi ve ödeme emrine uygun olarak bir ödeme emri düzenleyip borçlu veya borçlulara göndermelidir. Somut olayda davacı, takip yolunu değiştirmişse de kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla takipteki ödeme emrindeki borç miktarı ile iflas ödeme emrindeki borç miktarı aynı değildir. Bu husus gözetilerek davanın reddine karar verilmesi gerekirken hatalı değerlendirme ve yanılgılı gerekçeyle yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.” şeklindedir. Somut dosyada; ilamsız takibe ilişkin ödeme emri ile takip yolunun değiştirilmesi üzerine gönderilen iflas yoluyla takibe ilişkin ödeme emrindeki miktarlar aynı olup, İİK’nun 43/2 maddesinde öngörülen usule uygundur. Davacı vekili; İstanbul … İcra Dairesinin … E. sayılı takip dosyası ile davalı ve dava dışı … Ltd. Şti. hakkında 23/10/2018 tarihinde 281.838,46 TL asıl alacak, 1.505,72 TL işlemiş faiz, 845,52 komisyon, 28.183,85 TL çek tazminatı olmak üzere 312.373,55 TL üzerinden kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takip başlatmış, borcun sebebini 15/02/2018 tarihli … seri no’lu 15.000,00 EURO tutarlı, 15/03/2018 tarihli … seri no’lu 15.000,00 EURO tutarlı ve 25/03/2018 tarihli … seri no’lu 25.000,00 EURO tutarlı 3 adet çek olarak bildirilmiştir. Davalı şirkete çıkartılan ödeme emrinin iade edilmesi üzerine, sicilde kayıtlı adresine TK 35.maddesi uyarınca çıkartılan ödeme emri 09/11/2018 tarihinde tebliğ edilmiş, davalı vekili 12/11/2018 tarihinde icra müdürlüğüne borca ve ferilerine itiraz etmiştir. Davacı vekili 21/02/2019 tarihli dilekçesi ile borçlu şirketler hakkındaki takibi, kambiyo senetlerine özgü iflas yolu ile takip olarak değiştirmiş ve icra müdürlüğünce 21/02/2019 tarihinde aynı miktar üzerinden kambiyo senetlerine özgü iflas yolu ile takibe ilişkin örnek 12 ödeme emri düzenlenerek davalı şirkete çıkartılan ödeme emri 25/02/2019 tarihinde tebliğ edilmiştir. Ödeme emrinin tebliğine rağmen davalı tarafından yasal süre içerisinde itiraz edilmediğinden takip kesinleşmiştir. İİK’nun 176.maddesinin göndermesi ile İİK’nun 156/son fıkrası uyarınca, iflas ödeme emrine itiraz edilsin edilmesin, ödeme emrinin tebliğ tarihinden itibaren bir senelik hak düşürücü süre içerisinde iflasın istenmesi gerekmektedir. Somut olayda, iflaslı takibe ilişkin ödeme emri borçluya 25/02/2019 tarihinde tebliğ edilmiş, dava ise 25/11/2019 tarihinde bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde açılmıştır. İİK’nun 176. maddesinin göndermesi ile İİK’nun 158/1 ve 166/2 maddesinde belirtilen usule göre mahkemece gerekli ilanlar yapılmış, iflas davası 18/02/2020 tarihinde Türkiye Ticaret Sicil Gazetesi’nde, 15/02/2020 tarihinde … Gazetesi’nde ilan edilmiştir. İİK 160. maddesi uyarınca davacı tarafından iflas avansı 04/02/2020 tarihinde yatırılmıştır. İİK’nın 158.maddesinde “Alacaklının iflas takibi kesinleştiğinde l66 ncı maddenin ikinci fıkrasındaki usulle ilan edilir. İflas talebinin ilanından itibaren onbeş gün içinde diğer alacaklılar davaya müdahele veya itiraz ederek iflası gerektiren bir hal bulunmadığını ileri sürerek mahkemeden talebin reddini isteyebilirler. Mahkeme, icra dosyasını celbeder ve basit yargılama usulüne göre duruşma yaparak, gerek iflas talebini gerek itiraz ve defileri umumi hükümler dairesinde tetkik ve intac eder. Şu kadar ki, borçlu takibe karşı usulü dairesinde itiraz etmemiş veya itiraz ve defileri varit görülmemişse mahkeme yedi gün içinde faiz ve icra masrafları ile birlikte borcunu ifa veya o miktar meblağın mahkeme veznesine depo edilmesini borçluya veya iflas davasında kendisini temsil etmiş olan vekiline, dava vicahda devam ediyorsa duruşmada, aksi takdirde Tebligat Kanunu hükümleri dairesinde yapılacak tebliğ ile emreder. Borçlu imtina ederse ilk oturumda iflasına karar verilir.” düzenlemesi ile iflas yoluyla takipte, iflas davasının yargılama usulü belirlenmiştir. İlk derece mahkemesince depo emrine esas asıl alacak, işlemiş faiz, icra harç ve masrafları, icra vekalet ücreti hesabı yönünden bilirkişiden alınan 02/10/2020 tarihli raporunda özetle; duruşma tarihi olan 12/11/2020 tarihi itibariyle depo emrine esas alacağın 312.373,55 TL kesinleşen takip miktarı, 99.004,45 TL takip tarihinden duruşma tarihi olan 12/11/2020 tarihine kadar işlemiş faiz, 14.213,00 TL tahsil harcı, 30.386,15 TL icra vekalet ücreti, 35,90 TL masraf olmak üzere toplam 456.013,05 TL olarak hesap edilmiş, rapor taraflara usulüne uygun tebliğ edilmesine rağmen davalı tarafça rapora ve hesaplamaya itiraz edilmemiştir, bilirkişi tarafından işlemiş faiz hesabı değişen avans faiz oranları üzerinden yapılmış olup, faiz hesabında ise bir hata bulunmamaktadır. Mahkemece 12/11/2020 tarihli celsede “Davalı vekiline kesinleşen takip tutarı 312.373,55 TL, takip tarihinden duruşma tarihi olan 12.11.2020 tarihine kadar işlemiş faiz toplamı 99.004,45 TL, tahsil harcı 14.213,00 TL, icra vekalet ücreti 30.386,15 TL, masraf tutarı 35,90 TL olmak üzere toplam 456.013,05 TL’nin davacı alacaklıya veya vekiline ödenmesi, ödendiğine dair belgenin mahkememize ibraz edilmesi veya 456.013,05 TL’nin mahkememiz veznesine depo edilmesi için 7 günlük süre verilmesine, 7 günlük süre içerisinde ilgili makbuzun sunulmaması veya bedelin depo edilmemesi halinde davalı şirketin iflasına karar verileceğinin (İİK. 173/3 ve İİK. 158/2) davalı vekiline ihtarına (ihtarat yapıldı)” şeklinde ara karar oluşturularak, hazır olan davalı vekiline ihtar edilmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde, depo emrinin Tebligat Kanunu hükümlerine göre tebliğ edilmesinin zorunlu olduğunu ancak mahkemece usulsüz olarak tefhim edildiğini iddia etmiş ise de İİK’nun 158.madde hükmü açık olup depo emrinin tüm masraf kalemleri ile birlikte açıklanarak, duruşmada davalı vekiline ihtar edilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Yine istinaf yoluna başvuran davalı vekili, depo emri kendisine ihtar edilen avukatın yetki belgesi ile duruşmaya katıldığını ve yetki belgesinin bağlı olduğu vekaletnamede iflasa ilişkin yetki verilmediğini belirtmiş ise de ifade edilen husus şirketin kendi iflasını istenmesi halinde gerekli olduğundan ve davalı tarafça iflas davası kabul edilmediğinden bu yöndeki istinaf sebebi de yerinde değildir. Davalı tarafından verilen süreye rağmen depo emri yerine getirilmediğinden davalı şirketin iflasına karar verilmesi usul ve yasaya uygundur. Ayrıca iflas yoluyla takip itirazsız kesinleştiğinden, alacağın esasına ilişkin inceleme yapılmasına ve şirketin borca batık olup olmadığının araştırılmasına ise gerek bulunmamaktadır. Davalı vekili cevap dilekçesinde yer almamasına rağmen istinaf dilekçesinde kambiyo senetlerine özgü iflas yolu ile takibe çevrilmiş olan İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosya üzerinden gönderilen ödeme emrinde çek suretleri yer almadığından bu hususa ilişkin İstanbul 16. İcra Hukuk Mahkemesi nezdinde ikame edilen şikayetin huzurdaki dosya nezdinde bekletici mesele yapılarak ilgili dosya sonucuna göre karar tesis edilmesi gerekirken yerel mahkemece bu husus göz ardı edildiğini, icra dosyasındaki çek suretlerinin ödeme emri ekinde müvekkiline gönderilmediğini, çeklerde ibraz tarihleri bulunmadığını, alacaklının yetkili hamil sıfatını kazanmadığını, davaya dayanak teşkil eden icra takibinin geçerli bir kambiyo takibi niteliğine haiz olmadığını iddia etmiş ise de davanın kesinleşen takibe dayalı olarak açılan iflas davası olup mahkemenin sınırlı inceleme yetkisi bulunması ve HMK’nun 357. maddesindeki “İlk derece mahkemesinde ileri sürülmeyen iddia ve savunma istinafta dinlenemez ve istinafta yeni delillere dayanılamaz” kuralı nazara alınarak bu itirazları yerinde görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle; dosya kapsamına göre ilk derece mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu ulaşılan hukuki değerlendirme usul ve yasaya uygundur. HMK’nun 355. maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık olup olmadığı hususunda re’sen ve istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak inceleme yapılmış, kamu düzenine aykırı herhangi bir husus tespit edilmemiştir. Davalı vekilinin istinaf sebeplerinin yerinde olmadığı anlaşılmakla istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nun 353/1.b.1 bendi gereğince esastan reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1.b.l bendi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Davalı tarafından yatırılan istinaf 162,10 TL başvuru harcının Hazineye irat kaydına, 3-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL istinaf karar harcından, davalı tarafından yatırılan 59,30 TL’nin mahsubu ile bakiye 21,40 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin davalı üzerinde bırakılmasına, 5-Yatırılan gider avansından kalan kısmın karar kesinleştiğinde davalıya ilk derece mahkemesince iadesine, 6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı HMK’nun 361/1. fıkrası ve 2004 sayılı İİK’nun 176. maddesinin yollaması ile İİK’nun 164. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren on gün içinde Yargıtay nezdinde temyiz kanun yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.19/01/2022