Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/805
KARAR NO: 2021/683
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2019/280
KARAR NO: 2020/697
KARAR TARİHİ: 15/12/2020
DAVA: Tazminat (Grup Sağlık Sigortası Poliçesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 23/06/2021
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin 06/08/2018 tarihinde Özel … Hastanesi’nde muayene olduğunu ve yapılan kontroller sonucunda sağ skrote 1 cm apse olduğunun söylendiğini, müvekkilinin aradan geçen altı aylık zaman diliminde bu konu ile ilgili bir rahatsızlık duymadığını ancak 05/02/2019 tarihinde … Üniversitesi … Hastanesi’nden muayene olması neticesinde bunun apse değil kitle olduğunun söylendiğini ve bu kitlenin alınmasının gerektiğinin söylenmesi üzerine operasyon geçirdiğini ve hastaneye 13.924,91 TL ödeme yaptığını, zira davalı firma tarafından 06/02/2019 tarihinde hastaneye provizyon ret formu gönderildiğini, ret sebebinin poliçe başlangıç tarihinden önce var olan ve beyan edilmemiş rahatsızlıkların teminat dışı olduğunun belirtildiğini, müvekkilinin davalı firma nezdinde 02/01/2019 tarihinden beri kesintisiz olarak özel sağlık sigortası ile sigortalandığını, 05/02/2019 tarihinde geçirdiği ameliyat neticesinde ödemek zorunda kaldığı bedelin davalı tarafından ödenmesi gerektiğini, davalı firmaya ödenmesi amacı ile 12/03/2019 tarihinde Bursa … Noterliği’nin … yevmiye numaralı ihtarnamesini gönderdiğini, arabuluculuk görüşmelerinde anlaşma sağlanamadığını belirterek şimdilik 100,00 TL’nin faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesini talep ve dava etmiştir. Davacı vekili 24/08/2020 tarihli ıslah dilekçesi ile dava dilekçesinde talep ettiği 100,00 TL alacağı, 13.824,91 TL arttırarak toplam 13.924,91 TL’nin avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacı müvekkile ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Görevli mahkemenin tüketici mahkemesi olduğunu bu nedenle öncelikle davanın görev yönünden reddi gerektiğini, davacı …’in … sayılı Özel Sağlık Sigortası poliçesi ile sigortalı bulunduğunu, poliçenin sigortalının beyanı esas alınarak akdedildiğini, davacının rahatsızlığının … Hastanesi’nde yer alan 06/08/2018 tarihli tıbbi kayıtlarında rahatsızlığının poliçe başlangıç öncesine dayandığının tespit edildiğini, hastalığının müvekkil şirkete beyan edilmediğini, TTK hükümleri gereğince poliçe başlangıç tarihinden öncesine dayanan rahatsızlıkların poliçe teminat kapsamı dışında kaldığını, bu hususun poliçe genel şartları 5/2 maddesinde yer aldığını, tüm beyan hakkı saklı kalmak üzere TTK 1439 maddesi gereğince mevcut rahatsızlığın poliçe öncesine dayandığının kabul edilmemesi ihtimalinde ise iş bu hüküm gereği dahi tazminat reddi gerekeceğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemenin 2019/280 E. 2020/697 K. sayılı 15/12/2020 tarihli kararı ile; “…Mahkememizce sigorta uzmanı bilirkişiden aldırılan rapora göre; davacı …’in rahatsızlığının … sayılı Grup Sağlık Sigorta Poliçesi kapsamında olduğu, Grup Salık Sigortası ek protokolü 3.2. Maddesine göre poliçe tanzim aşamasında davalı … şirketinin risk değerlendirmesi yapma zorunluluğunun mevcut olduğu ve bu özel şart gereğince risk değerlendirmesi yaparak poliçenin tanzim edildiği, davalı … tarafından davacı … hakkında sağlık beyan formu doldurtulduğuna dair belge sunulmadığından davacı yönünden risk değerlendirmesi yapılmaması halinde ek protokolün 3.2 maddesine göre kusurun davalı … şirketinde olduğu, davacı …’in poliçe tanzim aşamasında kendisinde mevcut tümörü bilmediği ve beyan yükümlüğüne aykırı davranmadığı, davacı … tarafından Özel … Hastanesine ödediği 13.924,91 TL’nin Grup Sağlık Poliçesi teminatı kapsamında olduğu, 13.924,91 TL ameliyat giderini davalı … şirketinden talep edebileceği, dava dilekçesi ile yasal faiz talep edildiği, ıslah dilekçesi ile ise avans faizi talep edildiği, davalının sigorta şirketi olması ve faaliyetinin ticari olması nedeniyle avans faizi talebinin yerinde olduğu” gerekçesiyle; davanın kabulüne karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili yasal süre içerisinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde özetle; Görevli mahkemenin tüketici mahkemesi olduğunu, şirketin risk değerlendirmesi için araştırma yapmak zorunluluğu olmadığını, sigortalının beyan yükümlülüğü bulunduğunu, hastalığının sigortalı tarafından bilinip bilinmemesi fark etmeksizin poliçe öncesine dayanan hastalıklar teminat kapsamında olmadığı için somut olayda davacının hastalığı sigorta öncesinde mevcut olduğundan poliçe kapsamında olmadığını, davanın kabulü anlamına gelmemek kaydıyla tedavi giderlerinin, uygulanan tedavi ile uyumlu olup olmadığı önünde bir inceleme yapılmadığını belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında inceleme; 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı yönü gözetilerek yapılmıştır. Dava; davacının hastalığı nedeniyle yapılan tedavi masraflarının Grup Özel Sağlık Sigortası Poliçesi kapsamında, davalı … şirketinden tahsili istemine ilişkindir. Mahkemenin 10/12/2019 tarihli ön inceleme duruşmasında “davanın TTK’da düzenlenen sigorta poliçesine dayalı olarak açıldığından davalı vekilinin görev itirazının reddine” karar verilmiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 1. maddesinde; “Mahkemelerin görevi, ancak kanunla düzenlenir. Göreve ilişkin kurallar, kamu düzenindendir.” hükmü yer almaktadır. HMK 114/1.c maddesi uyarınca “Mahkemenin görevli olması” dava şartlarından olup, HMK 138 maddesi dikkate alınarak dava şartlarının öncelikle karara bağlanması gerekmektedir. HMK 115. maddesinde ise “Mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler. Mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir…” düzenlemesi yer almaktadır. 28/05/2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 2. maddesi; “Bu Kanun her türlü tüketici işleri ile tüketiciye yönelik uygulamaları kapsar” şeklinde düzenlenmiş, 3. maddesinde tüketici; ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişi olarak, tüketici işlemi ise; mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlem olarak tanımlanmıştır. Aynı yasanın 73/1 bendinde tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemelerinin görevli olduğu, 73/4 bendinde tüketici mahkemelerinde görülecek davalarda 12/01/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun Altıncı Kısmında yer alan basit yargılama usulüne göre yürütüleceği belirtilmiş, 83/2 maddesinde ise taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olmasının, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve 6502 Sayılı Yasa’nın görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engelleyemeyeceğine işaret edilmiştir. Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 08/06/2016 tarih 2016/8164 E. 2016/7025 K. sayılı ilamında; “Davacı vekili, sigorta ettiren …A.Ş. tarafından davalı … şirketine aralarında müvekkilinin de bulunduğu kişiler lehine 50.000,00 TL limitli Grup Ferdi Kaza Sigorta Poliçesi yaptırdığını, müvekkilinin poliçe dönemi içinde 01/04/2013 tarihinde sol elinden yaralandığını ve tüm tedavi imkanlarına rağmen sol el 2. parmağı (işaret parmağı) dibinden kesildiğini, sol elinde daimi hareket kısıtlığı ve kalıca fonksiyon kaybının meydana geldiğini, sigorta poliçesi kapsamında davacıya 21/05/2014 tarihinde 11.000,00 TL 04/02/2015 tarihinde 4.000,00 TL ödeme yapıldığını, bu nedenlerle davacının bu kazadan dolayı sürekli sakat kalması ve yapılan ödeme sakatlık derecesine göre çok düşük olduğunu, davacının daimi sakatlık oranının tespit edilmesi ve fazlaya dair haklarının saklı kalmak koşuluyla 12.000,00 TL daimi sakatlık tazminatının temerrüt tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile davalıdan tahsilini talep etmiştir. Mahkemece, iddia, savunma ve toplanan kanıtlara göre, mahkemenin görevsizliğine, görevsizlik nedeniyle dava dilekçesinin reddine, dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesini talep etmesi halinde dava dosyasının görevli Denizli Asliye Hukuk (Tüketici Mahkemesi sıfatıyla) Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün onanmasına…” karar verilmiştir. Emsal ilamdan, sigorta poliçesinin bizzat sigortalı tarafından yada çalıştığı işyeri tarafından yaptırılması fark etmeksizin, sigortalının tüketici olması nedeniyle davaya tüketici mahkemesinin bakması gerektiği anlaşılmaktadır. Somut dosyada ise dava dışı … Ltd. Şti. tarafından çalışanlarını sigorta teminatı altına almak için davalı … ile … sayılı Grup Özel Sağlık Sigorta Poliçesi imzalanmış olup, davacı bu poliçe kapsamında olan dava dışı şirket çalışanıdır. Davacı ile davalı arasında Grup Özel Sağlık Sigorta Poliçesi Bilgilendirme / Katılım Sertifikası düzenlenmiştir. Sertifikada … Ltd. Şti. sigorta ettiren, davacı … sigortalı, davalı şirket ise sigortacı olarak yer almaktadır. Davacı, 6502 sayılı Kanun’un 3.maddesinde tanımlanan tüketici, taraflar arasındaki ilişkiye konu sigorta poliçesi ise aynı maddede tanımlanan tüketici işlemidir. Bu durumda davanın Tüketici Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerektiğinden, mahkemenin görevsizliği nedeniyle 6100 sayılı HMK’nun 114/1.c ve 115 maddeleri uyarınca davanın usulden reddi yerine yazılı olduğu biçimde işin esası hakkında karar vermiş olması usul ve yasaya aykırıdır. Açıklanan nedenlerle davalı vekilinin sair istinaf sebepleri şimdilik incelenmeksizin kararın 6100 sayılı HMK’nun 353/1.a.3 maddesi uyarınca kaldırılması dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun sair istinaf sebepler incelenmeksizin KABULÜ ile İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemenin 2019/280 E. 2020/697 K. sayılı 15/12/2020 tarihli kararının 6100 sayılı HMK’nun 353/1.a.3 bendi uyarınca KALDIRILMASINA, 2-Dairemizin kararı doğrultusunda işlem yapılması için dosyanın mahkemesine İADESİNE, 3-Davalı tarafından yatırılan 162,10 TL istinaf başvuru harcının Hazineye irat kaydına, davalı tarafından yatırılan istinaf karar harcının ilk derece mahkemesince iadesine, 4-Davalı tarafın yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 5-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 6-Yatırılan gider avansından kalan kısmın davacıya ilk derece mahkemesince iadesine, 7-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1.a.3 ve 362/1.g bendi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.23/06/2021