Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2021/761 E. 2021/1236 K. 01.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/761
KARAR NO: 2021/1236
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2019/873
KARAR NO: 2021/119
DAVA TARİHİ: 21/11/2019
KARAR TARİHİ: 04/02/2021
DAVA: İflas (Doğrudan Alacaklı Tarafından Talep Edilen İflas)
KARAR TARİHİ: 01/12/2021
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket tarafından davalı şirkete karşı Ankara … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyasından başlatılan ilamsız icra takibinin borçlunun haksız itirazı sebebiyle durduğunu, müvekkili şirket tarafından Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2012/459 E. sayılı dosyasında itirazın iptali davası ikame edildiğini, Mahkemenin 23/10/2014 tarihli, 2014/710 K. sayılı ilamıyla davayı kabul ettiğini, kararın Yargıtay denetiminden geçerek kesinleştiğini, icra emriyle istenilen icra inkar tazminatı ve yargılama giderlerinden oluşan alacağın ödenmediğini belirterek, İİK’nın 177/1-4.maddesinde yer alan ilama müstenit bir alacak icra emriyle istenildiği halde ödenmemişse alacaklının evvelce takibe hacet kalmaksızın iflasa tabi borçlunun doğrudan iflasını talep edebildiği hüküm uyarınca davalı şirketin iflasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; İlamsız icra takibinin itirazın iptali yönündeki Mahkeme kararı ile ilamlı takip niteliğine kavuşmadığını, itirazın kaldırılması ile takibin devamına ilişkin kararın ilamsız icra takibine ilişkin olduğunu, icra inkar tazminatı asıl alacağa bağlı fer’i alacak niteliğinde olduğu için fer’i nitelikteki alacağın ödenmemesi ileri sürülerek doğrudan iflasının talep edilemeyeceğini belirterek davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece; “…Davanın İİK.177/4 maddesine göre ilama dayalı olarak doğrudan iflas talebi olduğu, takibin yapıldığı icra dairesinden güncel kapak hesabının celp edildiği, kapak hesabına dair davalı beyanında ödemede bulunulduğunun bildirildiği ve ödemenin güncel kapak hesabı dikkate alınarak yapıldığına dair ödeme dekontunun ibraz edildiği, alacağın esasının kesinleşen ilam sonrası icra emrine dayanağı dikkate alınmış olup kaldı ki davacının da duruşmadaki beyanı ile bunu teyit ettiği, yapılan yargılama sonunda toplanan ve sunulan deliller, celp edilen icra dosyası, güncel kapak hesabı ve tüm dosya içeriği birlikte değerlendirildiğinde; depo emrine esas bedelin davalı tarafça ödendiği dikkate alınarak davacının iflas talebi hakkında karar verilmesine yer olmadığına ve HMK 331.madde ve devamı uyarınca takip tarihi itibariyle davacı dava açmakta haklı olduğundan davalının yargılama giderlerinden sorumlu tutulmasına” karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili yasal süre içerisinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde özetle; Dava İİK 177/1. ve 4. maddelerine dayalı olup 177/1 maddesinde borçlunun malum yerleşim yeri olmamasından söz edildiğini ve bu hükmün gerçek kişilerle alakalı olduğunu, tüzel kişi/şirket olan davalının yerleşim yeri ticaret sicilinde yazılı olduğuna göre bu yasa maddesine dayanılamayacağını, İcra iflas Kanunu Madde 43/2 ilamsız olarak başlatılan takip dosyasının bir kereye mahsus olmak kaydıyla iflas yoluyla takibe çevirilebileceğini düzenlenmiş olup, dava konusu ilamsız takip bakımından bahse konu durumun söz konusu olmadığını, iflas talebe yönelik şartların somut olayda oluşmadığını, Yerel Mahkemenin bu hususu gözetmeksizin yargılamaya devam ederek verdiği ara karar ile ilama konu alacağın ödenmesi için kesin süre tesis ettiğini, kesin süre içerisinde ilama konu tutarın ödenmesi ile davanın reddine karar verilmesi gerekirken konusuz kaldığına hükmedilmesinin hukuka aykırı olduğunu beyan ederek kararın kaldırılmasını talep etmiştir. Davacı vekili yasal süre içerisinde katılma yoluyla sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde özetle; İflas davasının konusunu oluşturan alacak kalemlerinin tahsil edilemediğini, ödemede gecikmiş olan davalının TBK m. 100/1 uyarınca icra dosyasına yaptığı kısmi ödemeyi ana borçtan düşme hakkına sahip olmadığnı, bu sebeple yerel mahkemece verilen karar usule ve hukuka aykırı olduğunu, davalı tarafından icra dosyasına yapılmış olan ödeme iflas davasının konusunu oluşturan alacak kalemlerine mahsup edilemeyeceğinden ancak icra dosyası kapsamındaki faiz ve diğer yargılama giderleri için yapılmış bir ödeme olarak kabul edilebileceğini, ödemenin icra dosyasındaki faiz ve diğer yargılama giderlerini dahi karşılamadığını, verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu beyan ederek kararın kaldırılmasına ve ilama dayalı alacağını kendisinden icra emriyle talep edilmiş olmasına karşın borcunu ödemeyen tacir sıfatını haiz davalının İİK m. 177/1-b.4 uyarınca iflasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE Dava, İİK’nun 177/1-4 maddesi uyarınca iflas istemine ilişkindir. Mahkemece borcun ödendiği gerekçesiyle davanın konusuz kaldığına karar verilmiş olup, karara karşı davalı vekili tarafından yasal süre içerisinde istinaf yoluna başvurulmuş ise de, davalı şirket yetkilisi … 27/04/2021 tarihinde sunmuş olduğu dilekçesi ile istinaf başvurusundan feragat ettiğini bildirmiştir. Davalı şirket yetkilisinin kimlik tespiti yapılmış ve dilekçesine imza sirküleri ile kimlik fotokopisi eklenmiştir. 6100 sayılı HMK’nun 349.maddesinde; “(1) Taraflar, ilamın kendilerine tebliğinden önce, istinaf yoluna başvurma hakkından feragat edemez. (2) Başvuru yapıldıktan sonra feragat edilirse, dosya bölge adliye mahkemesine gönderilmez ve kararı veren mahkemece başvurunun reddine karar verilir. Dosya, bölge adliye mahkemesine gönderilmiş ve henüz karara bağlanmamış ise başvuru feragat nedeniyle reddolunur.” HMK’nun 348/2 maddesinde; “İstinaf yoluna başvuran, bu talebinden feragat eder veya talebi bölge adliye mahkemesi tarafından esasa girilmeden reddedilirse, katılma yolu ile başvuranın talebi de reddedilir.” hükümleri yer almaktadır. Bu durumda davalı şirketin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nun 349/2 maddesi uyarınca feragat nedeniyle reddine, davacı şirketin katılma yoluyla istinaf başvurusunun ise HMK’nun 348/2 maddesi uyarınca reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-6100 sayılı HMK’nun 349/2 maddesi uyarınca davalı tarafın istinaf başvurusunun FERAGAT NEDENİYLE REDDİNE, 2-6100 sayılı HMK’nun 348/2 maddesi uyarınca davacı vekilinin katılma yolu ile istinaf başvurusunun REDDİNE, 3-Davacı ve davalı tarafça ayrı ayrı yatırılan 162,10 TL istinaf başvuru harçlarının Hazineye irat kaydına, 4-Davacı ve davalı tarafından ayrı ayrı yatırılan 59,30 TL istinaf karar harcının talep halinde taraflara iadesine, 5-Taraflarca yapılan istinaf yargılama masraflarının taraflar üzerinde bırakılmasına ve artan gider avansının iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, İİK’nun 181.maddesi yollaması ile İİK’nun 164. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren on günlük süre içerisinde Yargıtay nezdinde temyiz kanun yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 01/12/2021