Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2021/669 E. 2021/1323 K. 15.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/669
KARAR NO: 2021/1323
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2019/319
KARAR NO: 2021/206
KARAR TARİHİ: 04/03/2021
DAVA: Konkordato (Adi Konkordatodan Kaynaklanan (İİK 285 İla 308/h)
KARAR TARİHİ: 15/12/2021
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacılar vekili dava dilekçesi ile; müvekkilinin ödeme güçlüğüne düştüğünden bahisle, İİK 285 vd. maddeleri gereği müvekkili hakkında alacaklarıyla konkordato akdetmesini sağlamak amacı ile konkordato mühleti verilmesini ve konkordatonun tasdikini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece, konkordato komiseri heyeti nihai raporu doğrultusunda borçlu şirketin İİK’nın 305 nci maddesinde belirtilen tüm koşulları yerine getirdiği ve konkordatonun tasdiki şartlarının oluştuğu anlaşıldığından borçlunun konkordato talebinin kabulü ile konkordatonun tasdikine,borçlu şirket tarafından borçların ,2019-2020 yılı ödemesiz,2021 yılından başlayarak;2021 yılı 4 eşit taksitte,Mart,Haziran,Eylül,Aralık ,2022 yılı 4 eşit taksitte, Mart, Haziran, Eylül, Aralık, 2023 yılı 4 eşit taksitte, Mart, Haziran, Eylül, Aralık, 2024 yılı 4 eşit taksitte, Mart, Haziran, Eylül, Aralık şeklinde 4 yılda eşit paylı ve ilave faiz verilmeden borçlu tarafından sunulan ödeme takvimi uyarınca ödenmesine, 24/02/2021 tarihli konkordato komiserleri tarafından sunulan gerekçeli rapora ekli ödeme takviminin kararın eki olduğunun bildirilmesine, konkordato tasdik edildiğinden kesin mühletin sonuçlarının kengiliğinden kalktığının tespitine,borçlu gerçek kişi tarafından sunulan projenin onaylanmaması nedeniyle bu kişi hakkında verilen kesin mühletin kaldırılarak konkordato talebinin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı … vekili yasal süresi içinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde; Müvekkili …, ilgili şirketin, ortağı ve sorumlu müdürü yine şirketi temsil ve ilzama yetkilisi olduğunu, …’in … Sanayi Ve Ticaret Ltd. Şti.’nin tüm kredi borçlarına kefaletleri bulunduğunu, … Ltd. Şti.’nin, konkordato sürecine girmesi ile birlikte, alacaklıların, kefalet ve gayrimenkul ipotekleri nedeniyle … aleyhine takibe başlayacakları aleni olup icra ve haciz baskısı altında, ipotek verilen gayrimenkuller yok pahasına elden çıkacak, teminat verildikleri borçları dahi kapatamayacak, yıllarını şirketinin büyümesi için heba eden bu kişinin evine dahi hacizler geleceğini, böyle bir durumda icra ve hacizlerle uğraşmaktan ticari faaliyetlerini devam ettiremeyeceğinden, hem ticari hayatı sonlanacak, hem de ailesini hayatını dahi idame ettiremeyecek duruma geleceğini, halbuki konkordato talebi ile mühlet verilmesi halinde, ilgili şirketin konkordato ön projesinde de izah edildiği üzere, gerek …’in şahsi mal varlığının satışından elde edilecek gelirin kaynak olarak şirkete konması, gerek yapacağı sermaye artışları, gerekse ilgili şirketin sunduğu konkordato ön projesini de faaliyete geçirerek şirket borçlarının tamamını ödeyebileceğini, … Konkordato talebi ile 2+3 yıllık süreçte, gerek şirketin konkordato ön projesinin hayata geçirilmesi için, gerekse kendi şahsi gayrimenkullerinin satışından şirkete kaynak aktarabilmek için kendisine süre tanınmasını talep etmiş ancak sayın mahkeme tarafından hukuka aykırı bir şekilde bu talep reddedildiğini, konkordato ön projesi hazırlanırken, ilgili şirketin konkordato ön projesi esas alınarak hazırlandığını, … Ltd. Şti.’nin, banka kredi borçlarına …’in hem şahsi kefaleti olup hem de şahsi gayrimenkulleri ipotek olarak verildiğini, şirkete ve bu şahsa imkan tanınması halinde, borçlarının yapılandırılması ve şirketin borçlarının ödenebilir olması durumunda, …’de ödeme güçlüğünden çıkacağını belirterek mahkemenin gerçek kişi müvekkili yönünden kararının kaldırılmasını talebin kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. Müdahil alacaklı … Bankası A.Ş. vekili yasal süresi içinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde; yerel mahkemenin kararında belirttiği gibi konkordato tasdiki sonrası davacı şirketin mali durumunun düzelerek alacaklıların alacağını ödeyebilecek konuma gelmesi mümkün olmadığını, İ.İ.K. 305 maddesinde belirtilen konkordatonun tasdiki şartları mevcut olmadığını, müvekkil bankanın rehinli taşınmazları çoğunlukla 3. kişiler adına kayıtlı olup mahkeme gerekçeli kararının dayanak yapıldığı bilirkişi raporunda 3. şahıs adına kayıtlı olsa bile rehinli alacak sayılması gerektiğini belirtildiğini, ancak mahkeme 3. şahıs adına kayıtlı rehinli taşınmazların konkordato davası kapsamında rehinli alacak olarak sayılmasına karar verirken, müvekkil banka alacağı rehinle tesis edilmiş olduğundan İ.İ.K. 294. maddesi kapsamında bildirim tarihine kadar alacağa faiz iletilmesi gerekli iken faiz işletilmediğini, müvekkil bankanın komiser heyetine yapmış olduğu alacak kaydı başvurusunda yazı tarihimiz olan 13/11/2019 tarihi itibarıyle 4.794.003,00-TL banka alacağının kaydı yapıldığını, müvekkil banka alacağının eksik tespit edilmesi mahkeme kararının yasaya aykırılığını göstermekle birlikte alacaklıların alacağının eksik tespiti halinde, konkordato projesinin onayındaki oylama sonucunun da hatalı hesaplama ile tespit edildiği anlaşıldığını, ayrıca mahkeme kararında açıkça; “… Bankası A.Ş., … Bankası A.Ş., … Bankası A.Ş. ve … A.Ş. tarafından konkordato teklifinin kabul edildiğine dair beyan yazıları sunulmadığı durumda, mülkiyeti üçüncü kişiye ait olan mallarla güvence altına alman alacakların adi mi yoksa rehinli alacak olarak mı değerlendirileceği fark etmeksizin konkordato nisabının sağlanamadığını..” belirtmiş olup konkordato nisabı sağlanamadığı bilirkişi raporu ve mahkeme kararı ile de sabit olduğunu, davacı şirketin konkordato davası kapsamında 4 yıl gibi uzun bir sürede ilave faizsiz ödeme planı sunmuş olması tüm alacaklıları zarara uğratacağını belirterek mahkemenin borçlu şirket yönünden verilen konkordato tasdik kararının kaldırılmasını talep etmiştir. Müdahil alacaklı … Bankası A.Ş. vekili yasal süresi içinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde; Davacı şirket, konkordato ön projesinde iddia ettiği hususları gerçekleştirebileceğine yönelik hiçbir somut veri ibraz edemediğini yalnızca soyut ve genel geçer iddialar ile konkordato talebinde bulunduğunu, bu bağlamda; şirketin konkordato ön projesinde yer alan geleceğe yönelik iddiaları gerçekçi olmayıp, şirketin karlılık oranları ile de bu açıkça ortada olduğunu, davacının konkordato projesinin başarıya ulaşması mümkün gözükmediğini, bu kapsamda; alacaklıların menfaatleri göz önüne alınarak davacının borca batıklığının daha da artmaması, daha fazla borçlanmasına engel olunması ve ödeme gücünün daha fazla azalmaması adına yerel mahkemece verilmiş konkordato talebinin kabulüne ilişkin karar yasaya ve usule aykırı olduğunu, İİK 305.Maddesinde konkordato projesinin tasdiki için gerekli şartlar ve koşulların oluşmadığını, davacı şirket tarafından dosyasına sunulan konkordato projesinin ödeme planı 4 yıllık süreye yayıldığı ve söz konusu ödeme planın ilave faizsiz olarak yapılacağı düşünüldüğünde müvekkil şirket ile diğer müdahil olan alacaklıların davacı şirketten olan yüksek alacak tutarlarının bu denli uzun bir ödeme planı içerisinde çok büyük zararlar doğuracağı açık olduğunu, yerel Mahkemenin müdahillerin çıkarlarını gözetmeden bu şekilde yapılan konkordato projesine onay vermesi hiçbir hukuk ve adalet kavramıyla açıklanamayacağını belirterek mahkemenin borçlu şirket yönünden verilen konkordato tasdik kararının kaldırılmasını talep etmiştir.Müdahil alacaklı SGK vekili yasal süresi içinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde; Konkordato sürecinde yapılan değerlendirme ve verilen kararlarda Kurumumuz alacaklarının da dikkate alınması gerekirken Kurumuz bakımından hiçbir açıklama yapılmamış olup, konkordato projesi tasdik edildiğini, verilen karar müvekkil kurumun mağduriyetine neden olduğunu, bu itibarla; konkordato projesinin onaylanması halinde kurum alacaklarının 6183 Sayılı Kanununun 206. Maddesindeki sıra gözetilerek ve tam olarak ödenmesi gerektiğini belirterek konkordato projesinin tasdiki talebinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE Dava, İİK.nun 285 ve devamı maddelerince açılan konkordato talebine ilişkin olup uyuşmazlık konkordatonun tasdiki şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği noktasındadır. Somut uyuşmazlıkta; davanın İİK.nun 285/3 ve 154/1.maddesinde öngörülen yetkili mahkemede açılmış, mahkemece, davacılar vekilinin vekaletnamesinde eldeki davayı açmak üzere özel yetkisine istinaden konkordato geçici mühleti verilmesi talebi üzerine davacılar hakkında 16/05/2019 tarihinde başlamak üzere 3 ay süreyle geçici mühlet, 03/10/2019 tarihi itibariyle bir yıllık kesin mühlet kararı verilmiş, 7226 Sayılı Yasanın geçici 1. maddesinin b bendi ve 30.04.2020 tarihli 31114 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren Cumhurbaşkanı Kararı ile konkordato sürelerinin 23/03/2020 – 15.06.2020 tarihleri arası (bu tarihler dahil) durdurulmuş olması nedeniyle, kesin mühletin 27/12/2020 tarihine kadar uzatılmasına, 24/12/2020 tarihli duruşmada -Konkordato talebi hakkında kesin mühlet içerisinde karar verilemeyeceği anlaşıldığından İİK’nun 304/2. Maddesi uyarınca karar verilinceye kadar kesin mühletin devamına, 04/03/2021 tarihinde icra edilen tasdik yargılaması duruşmasında davacı şirketin konkordato projesinin tasdikine, davacı gerçek şahsın konkordato talebinin reddine karar verilmiş, konkordato tasdik kararı Ticaret Sicili Gazetesi’nde ve Basın-İlan Kurumunun resmî ilân portalında ayrı ayrı 15/03/2021 tarihinde yayınlanmıştır. Kanun yolları başlıklı 308/a maddesi: “(Ek: 28/2/2018-7101/37 md.) Konkordato hakkında verilen karara karşı borçlu veya konkordato talep eden alacaklı, kararın tebliğinden; itiraz eden diğer alacaklılar ise tasdik kararının ilânından itibaren on gün içinde istinaf yoluna başvurabilir…” hükmünü içermektedir . Buna göre davacıların kararın tebliğden itibaren 10 gün içinde, müdahil alacaklıların son ilan tarihinden itibaren 10 gün yasal süresi içerisinde istinaf yasa yoluna başvurduğu anlaşılmıştır. Alacaklılar toplantısı ve projenin kabulü için gerekli çoğunluk 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 302. maddesinde, konkordatonun tasdiki şartları ise aynı kanunun 305. maddesinde düzenlenmiştir. 2004 sayılı İİK’nun alacaklılar toplantısı ve projenin kabulü için gerekli çoğunluk başlıklı 302. Maddesi: “Komiser alacaklılar toplantısına başkanlık eder ve borçlunun durumu hakkında bir rapor verir. Borçlu gerekli açıklamaları yapmak üzere toplantıda hazır bulunmaya mecburdur. Konkordato projesi; a) Kaydedilmiş olan alacaklıların ve alacakların yarısını veya b) Kaydedilmiş olan alacaklıların dörtte birini ve alacakların üçte ikisini aşan bir çoğunluk tarafından imza edilmiş ise kabul edilmiş sayılır. Oylamada sadece konkordato projesinden etkilenen alacaklılar oy kullanabilir. 206 ncı maddenin birinci sırasında yazılı imtiyazlı alacakların alacaklıları ve borçlunun eşi ve çocuğu ile kendisinin ve evlilik bağı ortadan kalkmış olsa dahi eşinin anası, babası ve kardeşi alacak ve alacaklı çoğunluğunun hesabında dikkate alınmaz. Rehinle temin edilmiş olan alacaklar, 298 inci madde uyarınca takdir edilen kıymet sonucunda teminatsız kaldıkları kısım için hesaba katılırlar. Çekişmeli veya geciktirici koşula bağlı yahut belirli olmayan bir vadeye tabi alacakların hesaba katılıp katılmamasına ve ne oranda katılacağına mahkeme karar verir. Şu kadar ki bu iddialar hakkında ileride mahkemece verilecek hükümler saklıdır. Konkordato projesinin müzakereleri sonucunda oluşturulan konkordato tutanağı, kabul ve ret oylarını içerecek şekilde derhâl imza olunur. Toplantının bitimini takip eden yedi gün içinde gerçekleşen iltihaklar da kabul olunur. Komiser, iltihak süresinin bitmesinden itibaren en geç yedi gün içinde konkordatoya ilişkin bütün belgeleri, konkordato projesinin kabul edilip edilmediğine ve tasdikinin uygun olup olmadığına dair gerekçeli raporunu mahkemeye tevdi eder.” Konkordatonunu tasdiki başlıklı 305. Maddesi “302 nci madde uyarınca yapılan toplantıda ve iltihak süresi içinde verilen oylarla kabul edilen konkordato projesinin tasdiki aşağıdaki şartların gerçekleşmesine bağlıdır. a)Adi konkordatoda teklif edilen tutarın, borçlunun iflâsı hâlinde alacaklıların eline geçebilecek muhtemel miktardan fazla olacağının anlaşılması; malvarlığının terki suretiyle konkordatoda paraya çevirme hâlinde elde edilen hasılat veya üçüncü kişi tarafından teklif edilen tutarın iflâs yoluyla tasfiye hâlinde elde edilebilecek bedelden fazla olacağının anlaşılması. b)Teklif edilen tutarın borçlunun kaynakları ile orantılı olması (bu kapsamda mahkeme, borçlunun beklenen haklarının dikkate alınıp alınmayacağını ve alınacaksa ne oranda dikkate alınacağını da takdir eder). c)Konkordato projesinin 302 nci maddede öngörülen çoğunlukla kabul edilmiş bulunması d)206’ncı maddenin birinci sırasındaki imtiyazlı alacaklıların alacaklarının tam olarak ödenmesinin ve mühlet içinde komiserin izniyle akdedilmiş borçların ifasının, alacaklı bundan açıkça vazgeçmedikçe yeterli teminata bağlanmış olması (302 nci maddenin altıncı fıkrası kıyasen uygulanır). e)Konkordatonun tasdikinin gerektirdiği yargılama giderleri ile konkordatonun tasdiki durumunda alacaklılara ödenmesi kararlaştırılan para üzerinden alınması gereken harcın, tasdik kararından önce, borçlu tarafından mahkeme veznesine depo edilmiş olması. Mahkeme konkordato projesini yetersiz bulursa kendiliğinden veya talep üzerine gerekli gördüğü düzeltmenin yapılmasını isteyebilir.” Bilirkişi … ve Prof. Dr. …’nin 24/12/2020 tarihli raporunda özetle; ” Konkordatoda bir alacaklının alacağının rehinli alacak olarak nitelendirilebilmesi için, rehin konusu malın mülkiyetinin konkordato borçlusuna ait olması gerektiğini, şayet alacaklının alacağı üçüncü kişi tarafından rehinle güvence altına alınmış ise, bu alacağın da konkordato nisabına dahil edileceğini, fakat Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi tarafından tesis edilen 05/11/2020 tarih ve 2020/1403 E., 2020/1401 K. sayılı kararda, rehin kim tarafından tesis edilirse edilsin, rehinli malla güvence altına alınan alacakların rehinli alacak gibi değerlendirilmesi gerektiğinin kabul edildiğini, işbu raporda, mülkiyeti üçüncü kişiye ait olan mallarla güvence altına alınan alacakların hem adi hem de rehinli alacak olarak değerlendirildiği duruma göre incelemelerde bulunulduğunu, komiser heyetinin, alacaklarının tamamı rehinle güvence altına alındığından hareketle … Bankası A.Ş., … Bankası A.Ş., … Bankası A.Ş. ve … A.Ş.’yi konkordatoya tabi alacaklılar arasında göstermediğini, fakat Gayrimenkul Değerleme Uzmanı … tarafından hazırlanan rapordaki rayiç değer tespitleri dikkate alındığında, mülkiyeti üçüncü kişiye ait mallarla güvence altına alman alacaklar rehinli alacak olarak değerlendirilse dahi, ilgili bankaların adi alacak kapsamında kalan alacaklarının mutlaka bulunduğunu, … Bankası A.Ş., … Bankası A.Ş., … Bankası A.Ş. ve … A.Ş.’nin adi alacak kapsamında kalan alacaklarının bulunması sebebiyle, mülkiyeti üçüncü kişiye ait olan mallarla güvence altına alman alacaklar adi alacak olarak değerlendirildiğinde konkordato nisabına ¨ 8.710.243,49 , mülkiyeti üçüncü kişiye ait olan mallarla güvence altına alman alacaklar rehinli alacak olarak değerlendirildiğinde ise konkordato nisabına ¨ 7.520.243,49 eklenmesi gerektiğini, … Bankası A.Ş., … Bankası A.Ş., … Bankası A.Ş. ve … A.Ş. tarafından konkordato teklifinin kabul edildiğine dair beyan yazıları sunulmadığı durumda, mülkiyeti üçüncü kişiye ait olan mallarla güvence altına alman alacakların adi mi yoksa rehinli alacak olarak mı değerlendirileceği fark etmeksizin konkordato nisabının sağlanamadığını, HMK m.74 hükmüne göre konkordatoya muvafakat verilmesinin, davaya vekalette özel yetki verilmesini gerektiren hallerden olduğunu, dosya kapsamı bu yönüyle incelendiğinde, toplam alacak tutarının ¨ 729.566,02 olan 3 alacaklının vekilinin vekaletnamesinde HMK m.74 hükmünde aranan özel yetkiye rastlanmadığını, ilgili alacaklılarca HMK m.74 hükmüne uygun olarak vekaletname sunulmadığı takdirde, bu alacaklıların konkordatoyu kabul eden alacaklılar arasından çıkarılmasının gerekeceğini, komiser heyetince hazırlanan gerekçeli raporda, İİK m.305 hükmünde öngörülen tasdik şartlarının tek tek incelenerek tüm tasdik şartlarının gerçekleştiğinin tespit edildiğini, yani komiser heyetince gerekçeli raporda bütün tasdik şartlarının incelendiğini, bu yönüyle komiser heyetinin raporunda bir eksiklik bulunmadığını, mahkemece komiser heyeti tarafından hazırlanan rapordaki verilere itibar edilmesinin uygun olacağını ” bildirmişlerdir. Konkordato Komiser Heyeti tarafından ibraz edilen 24/02/2021 tarihli tasdike ilişkin nihai ek raporda ” Borçlu şirketin 31.12.2020 tarihi itibariyle kaydi değerlere göre öz kaynaklarının 4.220.944,38 TL olarak hesaplandığı ve dolayısıyla borca batık durumda olmadığı; buna karşın aynı tarihli rayiç değerlere göre öz kaynaklarının -3.243.553,18 TL olarak hesaplandığı ve dolayısıyla borçlu şirketin rayiç değerlere göre borca batık durumda olduğu, Borçlu şirketin revize projede öngördüğü satış hedeflerinin yakalanabilir hedefler olduğu, projede yer verilen kaynakların yaratılması halinde konkordatonun başarıya ulaşabileceği, Borçlu şirketin iflası halinde adi alacaklıların alacaklarının tamamına kavuşmalarının mümkün olmadığı, konkordato talebiyle teklif edilen tutarın, borçlunun iflası halinde alacaklıların elde edebileceği miktardan fazla olduğu, Şirketin mevcut kaynakları ve 4 yıllık sürede yaratabileceği kaynaklar bir bütün olarak değerlendirildiğinde, şirketin konkordato ödeme teklifinin kaynaklarla orantılı olduğu kanaatine varıldığı, şirketin mevcut durumdaki borç rakamları için artı bir faiz ödemesinin mümkün olmadığı, dolayısıyla somut olayda, teklifin kaynaklarla orantılı olması şartının sağlandığı, Şirketin banka kredilerinin bir bölümü üçüncü şahısların verdiği ipotekle temin edilmiş olup, söz konusu alacakların İİK’nın 302’nci maddesi kapsamında yapılacak oylamada hesaba katılıp katılmayacaklarına ilişkin takdirin Sayın Mahkemeye ait olduğu, bunların Saym Mahkeme tarafından adi veya rehinli sayılmaları durumlarına göre Heyetimizce ayrı ayrı hesaplama yapıldığı,Üçüncü şahısların ipoteğiyle temin edilen alacakların mahkeme tarafından adi alacak kabul edilmeleri durumunda, konkordatoya tabi alacaklı sayısının 62 kişi ve bunların alacaklarının toplam tutarının 16.631.930,77 TL olduğu; projeyi kabul edenlerin sayısının 36 kişi ve bunların alacaklarının 6.339.372,57 TL olduğu; bu bilgiler çerçevesinde alacaklıların %58’inin projeyi kabul ettiği, bunların alacaklarının toplam alacağa oranının %38,12 olduğu; bu bilgiler ışığında Kanunun 302’nci maddesinde öngörülen iki nisaptan (1-Kaydedilmiş olan alacaklıların ve alacakların yarısını aşan…, 2-Kaydedilmiş olan alacaklıların dörtte birini ve alacakların üçte ikisini aşan…) hiçbirinin sağlanamadığı, dolayısıyla borçlu şirketin konkordato projesinin Kanunun 302’nci maddesine göre kabul edilmediği ve nihai olarak Kanunun 305/c maddesinde belirtilen şartın gerçekleşmediği, Şirketin, ÎİK’nın 206. maddesinin birinci sırası kapsamında bir alacaklısı bulunmadığı, Şirketin mühlet içerisinde Komiser Heyetimizin izniyle doğan ve halen ödenmemiş olan bir kısım borçlan için alacaklılann teminat isteme hakkından vazgeçtikleri, bunlar dışında kalan mühlet içerisinde komiser onayı ile doğmuş borçlann, şirketin aylık sabit giderlerinden ibaret olduğu, bu olağan işletme giderlerinin ifası bakımından şirketin mali durumunun yeterli olduğu, ödemelerin her ay düzenli olarak yapılmakta olduğu, dolayısıyla, İİK m.305/d bendine ilişkin şirketin yerine getirmediği bir koşul söz konusu olmadığı, takdirin Sayın Mahkemeye ait olduğu, Üçüncü şahısların ipoteğiyle temin edilen alacaklann Sayın Mahkeme tarafından rehinli alacak sayılması durumunda, borçlu Şirket için 302’nci maddede sayılan nisabın sağlandığı, alacaklılara ödenecek para miktannın 9.063.415,29 TL olarak hesaplandığı, bu durumda konkordatonun tasdiki için ödenmesi gereken harç tutannın da 20.573,95 TL olarak hesaplandığı; hesaplanan harç tutan ile Sayın Mahkeme tarafından takdir edilecek yargılama giderlerinin borçlu Şirket tarafından mahkeme veznesine depo edilmek suretiyle ödenmesi durumunda, Kanunun 305’inci maddesinin (e) bendinde belirtilen tasdik şartının sağlanmış olacağı, Hesaplanan tasdik harcının ve Sayın Mahkeme’nin takdir edeceği yargılama giderlerinin yatırılması durumunda, borçlu şirketin “2019-2020 yılı ödemesiz olup, konkordato kapsamındaki borçlarımız 2021 yılından başlayarak; 2021 yılı 4 eşit taksitte Mart, Haziran, Eylül, Aralık; 2022 yılı 4 eşit taksitte Mart, Haziran, Eylül, Aralık; 2023 yılı 4 eşit taksitte Mart, Haziran, Eylül, Aralık; 2024 yılı 4 eşit taksitte Mart, Haziran, Eylül, Aralık; şeklinde 4 yılda eşit paylı ve ilave faiz verilmeden ödenecektir.” şeklindeki konkordato teklifinin tasdikine karar verilebileceği, Borçlu şirketin İİK m.308/h uyarınca rehinli alacaklılarla müzakere yapılması yönünde bir talebi bulunmadığından rehinli alacaklılarla toplantı yapılmadığı, Borçlu …’in konkordato teklifinin, İİK m.302’de öngörülen nisap ile kabul edilmediği, bu nedenle, tacir sıfatını haiz olmayan …’in konkordato talebinin İİK m.308 uyarınca reddedilmesi gerektiği ” yönünde tespit ve değerlendirmesine yer verilmiştir. Mahkemece, üçüncü kişi rehniyle güvence altına alacakların, rehinli alacak olarak kabul edilerek nisaba dahil edilmeden konkordato tasdik şartları değerlendirilmiştir. Üçüncü kişi rehniyle güvence altına alacakların konkordato projesinin kabulüne ilişkin nisapta dikkate alınıp alınmayacağına ilişkin uygulamada ve doktrinde farklı görüşler bulunsa da hakim görüş, alacağı üçüncü kişi rehniyle güvence altına alınan alacaklının, konkordato projesinin kabulüne ilişkin olarak nisaba dahil edileceği yönündedir. Bu görüşünün temel gerekçesi, alacağı üçüncü kişi tarafından sağlanan rehinle güvence altına alınan alacaklının, konkordato nisabına dahil edilmemesi halinde, halefiyet gereği daha sonra alacaklının yerine geçerek borçluya rücu edebilecek üçüncü kişinin zarara uğrayacağı düşüncesidir. Bu düşünceye göre alacaklı nisaba dahil edilmeyerek teminattan mahrum bırakıldığında, üçüncü kişi de buna bağlı olarak rücu hakkının güvencesinden mahrum kalacağı yönündedir ( Prof. Dr. Oğuz Atalay, Prof Dr. Murat Atalı ve Doç. Dr. Ersin Erdoğan tarafından yazılan ve 16.10.2020 tarihinde blog…com.tr’de yayımlanan “Üçüncü Kişi Rehniyle Güvence Altına Alınmış Olan Alacakların Borçlunun Konkordato Nisabında Dikkate Alınıp Alınmayacağı Meselesi başlıklı makale ) Öğretideki hakim görüş, Yargıtay 15. Hukuk Dairesinin 16/02/2021 tarih 2021/1389 Esas 2021/275 Karar sayılı ilamında ifade edildiği şekilde ” İİK 295. maddesi “Mühlet sırasında rehinde temin edilmiş alacaklar nedeniyle rehnin paraya çevrilmesi yoluyla takip başlatılabilir veya başlamış olan takiplere devam edilebilir ancak bu takip nedeniyle muhafaza tedbirleri alınamaz ve rehinli malın satışı gerçekleştirilemez” şeklindedir. 17.07.2003 tarih ve 4949 sayılı Kanunla değişik İİK 289. maddesi de aynı ifadeleri taşımaktadır. 28.02.2018 tarih ve 7101 sayılı Kanun yürürlüğünden önce doktrin maddede belirlenen rehinli malın borçluya ait olması konusunda fikir birliği içindedir. (Gündoğan, Postacıoğlu, Üstündağ Kuru) Yargıtay 19. Hukuk Dairesi 20.10.1993 tarih 6282/6805 karar sayılı ilamında da 3. kişi rehninin konkordato nisabında adi alacak olarak gözönünde bulundurulmasına karar vermiştir. Meseleyi konkordatonun amacı çerçevesinde değerlendirmek gerekir. Konkordato dürüst bir borçlunun belli bir zaman kesiti içerisindeki bütün adi alacaklarını yetkili makamın onayı ve alacaklı çoğunluğunun kabulü ile tasfiyesinin sağlandığı bir icra biçimidir. Bu amacın gerçekleştirilmesi yani konkordatonun başarıya ulaşması için borçlunun malvarlığının korunması gerekir. İİK.nın 295. maddesi de bu amaca hizmet eden bir hüküm içerir. Rehni 3. kişinin vermesi halinde bu rehnin paraya çevrilmesi konkordato talep eden borçlunun pasifine etki etmeyecektir. Bu haliyle 3. kişi tarafından verilen rehnin paraya çevrilmesini konkordato kapsamında engellenmesi kanun koyucunun amaçladığı bir sonuç olarak düşünülemez. İİK 45. maddesi uyarınca alacaklı önce rehne müracaat etmelidir. Maddede rehnin 3. kişi tarafından verilmiş olması durumu ayrık tutulmamıştır. Bu nedenle alacaklının 3. Kişi tarafından verilen rehne öncelikle müracaat etmesi, konkordato talep eden borçlunun malını koruma altında tutacak olup bu husus konkordato kurumunun amacına uygun olacaktır. Bu gerekçeler ışığında alacağı 3. kişi rehniyle temin edilen alacaklının alacağının adi alacak olarak nisaba dahil edilmesi borçlu ve rehin veren 3.kişinin kanunun 303. maddesi çerçevesinde hareket etmesi gerekecektir.” şeklinde benimsenmiştir. Dairemizce de gerek öğretideki hakim görüş gerekse Yargıtay kararı uyarınca üçüncü kişinin malvarlığına dahil malların rehniyle temin edilen alacakların adi alacak sayılarak bu çerçevede konkordato projesinin kabulüne ilişkin nisapta dikkate alınması gerektiği kabul edilmiştir. Bu sebeple yapılan alacaklılar toplantısında üçüncü kişi rehniyle teminat altına alınan alacaklıların alacağı, adi alacak olarak kabul edilerek borçlu şirketin konkordato projesinin kanunun 302. Maddesine göre kabul edilip edilmediği tespiti gerekmektedir. Dosya kapsamına göre, mahkemece atanan Komiser Heyeti tarafından ibraz edilen 24/02/2021 tarihli konkordatonun tasdiki hakkında nihai ek raporda ve 24/02/2021 tarihli bilirkişi raporunda ifade edildiği şekilde borçlu şirket yönünden konkordatoya tabi adi alacak tutarı : 16.631.930,77 TL, adi alacaklı sayısı : 62 olup projeyi kabul edenlerin sayısı: 36, bunların alacak tutarları : 6.339.372,57 TL olduğu, borçlu … yönünden, konkordatoya tabi adi alacak tutarı : 691.411,93 TL, adi alacaklı sayısı : 9 olup projeyi kabul edenlerin sayısı: 2, bunların alacak tutarları : 324.561 TL olduğu, buna göre her bir davacı yönünden İİK 302. maddesinde öngörülen iki nisaptan hiçbirinin sağlanamadığı, dolayısıyla İİK 305/1-c bendi uyarınca tasdik şartları oluşmadığı görülmüştür. İİK 305. maddede belirtilen tasdik şartları gerçekleşmemesi nedeniyle konkordato talebinin reddine karar verilmesi durumunda İİK 308. maddesinde düzenlenen iflas şartının değerlendirilmesi gerekir. Konkordatonun tasdik edilmemesi ve borçlunun iflası başlıklı 308. maddesi ” Konkordato tasdik edilmezse mahkeme konkordato talebinin reddine verir ve bu karar 288. madde uyarınca ilan edilerek ilgili yerlere bildirilir. Borçlunun iflasa tabi şahıslardan olması ve doğrudan doğruya iflas sebeplerinden birinin bulunması halinde mahkeme, borçlunun iflasına karar verilir.” şeklinde düzenlenmiştir. Doğrudan doğruya iflas sebepleri ise İİK 177 ila 179. maddelerde ( İİK m. 179 atfıyla TTK 377 m.) düzenlenmiştir. İİK 179. maddesine göre, ” Sermaye şirketleri ile kooperatiflerin, aktiflerin muhtemel satış fiyatları üzerinden düzenlenen ara bilançoya göre borca batık olduğu idare ve temsil ile vazifelendirilmiş kimseler veya şirket ya da kooperatif tasfiye hâlinde ise tasfiye memurları veya bir alacaklı tarafından beyan ve mahkemece tespit edilirse, önceden takibe hacet kalmaksızın bunların iflâsına karar verilir. Türk Ticaret Kanununun 377 nci ve 634 üncü maddeleri ile 24/4/1969 tarihli ve 1163 sayılı Kooperatifler Kanununun 63 üncü maddesi hükmü saklıdır.” Borca batıklığın tespiti için TTK’nın 324. maddesi uyarınca bir borca batıklık bilançosu hazırlanmalıdır. TTK’nın 324. maddesine göre borca batıklık bilançosunda aktiflerin rayiç değerden bilançoya geçirilerek borca batıklık bilançonun çıkarılması gerekir. Bunun için öncelikle davacının tüm mal varlığı belirlenip varsa taşınmazların dışındaki tüm makine ve ekipmanlarının, stoklarının, bunların güncel rayiç değerlerinin karar tarihine en yakın bir şekilde olacak şekilde ehil bilirkişilerce tespit gerekir. Komiser Heyetince, rayiç değer bilançosuna esas alınmak üzere borçlu şirketin mali tablolarında ve kayıtlarındaki varlıklar içinde yer alan taşıtlar, demirbaşlar ve stoklar ile gayrimenkullerin bilirkişiler marifetiyle rayiç değerleri tespit ettirilmiş, bilirkişilerce hazırlanan 08/02/2021 tarihli raporlar dikkate alınarak borçlu şirketin 31/12/2020 tarihi itibariyle 6102 sayılı TTK’nın 376/3 maddesinde belirtilen değerleme yöntemlerine göre öz kaynağının (-) 3.243.553,18 TL TL borca batık durumda olduğu tespiti yapılmış ise de aradan geçen yaklaşık bir yıllık sürede davacı şirketin rayiç değerlerinde değişiklik olabileceği nazara alındığında son durumu itibariyle rayiç değerler üzerinden borca batık olup olmadığının tereddüte yer bırakmayacak şekilde belirlenmesi için alanında uzman bir bilirkişi heyetinden alınacak raporu sonucuna göre İİK 308. Maddesindeki iflas şartları değerlendirilerek karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olmuştur. Verilen karar müdahil SGK vekilince istinaf edilmiş ise de SGK alacağı, kamu alacağı olup konkordato nisabına dahil edilen adi alacaklardan olmadığından müdahil SGK vekilinin istinaf başvurusu yerinde görülmemiştir. Sonuç olarak; İİK 305/1-c bendi uyarınca konkordato tasdik şartları gerçekleşmemesi nedeniyle davacıların konkordato taleplerinin reddine ve konkordato tasdik şartları gerçekleşmemesi nedeniyle davacı şirketin İİK 308. maddesinde düzenlenen iflas şartının değerlendirilmesi (borca batıklığının tespiti) gerekirken hukuki yanılgı ve eksik araştırma ile yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olduğundan davacı … vekilinin istinaf başvurusunun reddine, müdahil SGK alacağı, kamu alacağı olup konkordato nisabına dahil edilen adi alacaklardan olmadığından müdahil SGK vekilinin istinaf başvurusunun reddine, müdahil alacaklı… Bankası ve …Bankası vekillerinin istinaf başvurularının, HMK 355. Maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık teşkil eden hususlar da dikkate alınarak kabulü ile kararın açıklanan gerekçeler doğrultusunda kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için 6100 sayılı HMK’nın 353-(1).a.6 maddesi gereğince dosyanın mahkemesine iadesine karar verilmiş aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Davacı … vekili ile müdahil SGK vekilinin istinaf başvurularının HMK 353/1.b.1 maddesi uyarınca REDDİNE, 2-Müdahil … Bankası ile … Bankası vekillerinin istinaf başvurularının KABULÜNE, 2-Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin, 2019/319 Esas, 2021/206 Karar ve 04/03/2021 tarihli kararının HMK’nun 353/1.a.6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, 3-Dosyanın, Dairemiz kararına uygun şekilde yargılama yapılmak ve yeniden bir karar verilmek üzere mahal Mahkemesine İADESİNE, 4-Harçlar Kanunu gereğince istinaf edenler tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harçlarının ayrı ayrı hazineye gelir kaydına, istinaf karar harçlarının talep halinde istinaf edenlere iadesine, 5-Davalı Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı, 492 sayılı Harçlar Kanunu ve 5502 sayılı Sosyal Güvenlik Kurumu Kanunu’nun 36. maddesi uyarınca harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına, 6-İstinaf edenlerin yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 7-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 8-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 362/1-g bendi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.15/12/2021