Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2021/532 E. 2022/390 K. 30.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/532
KARAR NO: 2022/390
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2015/640 Esas
KARAR NO: 2020/216
KARAR TARİHİ: 27/02/2020
DAVA: Kayıt Kabul
KARAR TARİHİ: 30/03/2022
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin … A.Ş’den olan işçilik alacakları için İstanbul … İflas Müdürlüğünün … sayılı dosyasına alacak kaydı için başvuru yaptığını, ancak müvekkilinin müflis şirket … A.Ş çalışanı olmadığı gerekçesiyle talebinin reddedildiğini, müvekkilinin çalıştığı … A.Ş ile müflis … A.Ş’nin, … A.Ş’ye ait grup şirketi olup, aralarında organik bağ bulunduğunu, aralarında organik bağ bulunan … A.Ş. ile müflis … A.Ş.’nin “nimet ve külfette eşitlik” ilkesi gereğince şirket borçlarından müteselsilen sorumlu olmaları gerektiğini belirterek Gebze 2. İş Mahkemesinin 2009/440 E. 2012/628 K. Ve Gebze 1. İş Mahkemesinin 2011/178 E. 2012/846 Sayılı ilamlarına dayalı ücret alacaklarının yargılama gideri, avukatlık ücreti ve işlemiş faizi ile birlikte alacaklarının iflas masasına kaydını talep ve dava etmişlerdir.
CEVAP Davalı müflis … A.Ş. İflas idaresi cevabında özetle; davanın 15 günlük hak düşürücü süre içinde açılmadığını, davacı müflis şirkette çalışmadığından, müflis şirkete husumet yöneltilemeyeceğini, davacının, diğer davalı … A.Ş.’de işçi olarak çalıştığını, çalıştığı işyerinin, müflis şirkete ait olmadığını, davacının dilekçesinde belirttiği “tüzel kişilik perdesinin kaldırılması” ya da şirketler arasındaki “nimet ve külfette eşitlik” olarak ifade ettiği ilkelerin olayda geçerlilik ve uygulanabilirliğinin olmadığından müflis şirkete karşı açılan davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece, ” …Emsal nitelikteki İstarbul BAM 17 HD ‘nin 2018/3262 esas 2019/2074 karar sayılı kararında ifade edildiği, müflis şirketler arasında organik bağ bulunduğu, davacının, alacaklarını müflis … AŞ ‘nin iflas masasından talep etmesinde bir hukuka aykırılık bulunmadığı, bilirkişi raporunun hükme esas alınmaya elverişli olduğu kanaatiyle, davacının müflis davalıdan iflas tarihi itibari ile faizi ile birlikte toplam 24,350,08 TL alacaklı olduğu, bu yöndeki talebi reddeden iflas masası kararının kaldırılması ve bu miktarın iflas masasına kaydının gerektiği ” gerekçesiyle davanın kabulü ile Gebze 1. İş Mahkemesi’nin 2011/178 esas 2012/846 karar ve Gebze 2. İş Mahkemesi’nin 2009/440 esas 2012/628 karar sayılı dosyalarında verilen kararlara göre toplam 15.949,15 TL asıl alacak ve davalının iflas tarihine kadar işlemiş 8.400,93 TL faiz olmak üzere toplam 24.350,08 TL davacı alacağının İstanbul … İflas Müdürlüğü’nün … esas sayılı davalı müflis … A.Ş.’nin İflas Masası’na kayıt kabulüne” karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili yasal süresinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde; dosyaya sunulan itiraz ve beyanlarının hiçbir surette nazara alınmadan ve eksik inceleme ile hakkaniyete aykırı karar verildiğini, her şeyden önce şirketlerin yönetim kurullarının birbirinden farklı olduğunu, … A.Ş. ‘nin traktör üreten bir fabrika olmasına rağmen … A.Ş. ‘nin çeşitli kamyon ve otobüs firmalarına yaprak ray üreten bir yan sanayi olduğunu, tek müşterisinin de … A.Ş. olmadığını, iki ayrı tüzel kişilik ve bunun devamında ticari kazanç sağlama hadisesinin söz konusu olduğunu, davacının … A.Ş. de hiçbir biçimde çalışmadığını, davacı gibi müflis şirkette çalışmadığı halde İflas masasına kayıt yaptıran bazı işçilerin mevcut olduğunu, ancak bahsi geçen işçilerin davacı İle aynı konumda olmadığını, işçi protokolü kapsamında yer alan işçiler olduğunu, aralarında davacının yer almadığı protokolde 303 adet … A.Ş. işçisinin bu işverenden doğan alacaklarının protokol kapsamına alınarak … A.Ş. tarafından da bu alacaklara garantör olduğunu, davacının protokol kapsamında ki işçiler arasında olmadığını, aynı durum ve kapsamdaki bir başka İşçinin İstanbul 13 ATM ‘nin 2015/610 Esas, 2017/548 Karar sayılı dosyasında açılan davada mahkeme tarafından red kararı verildiğini, bu kararın incelenmesi taleplerinin reddedildiğini, her şeyden önemlisinin, … A.Ş. nin İflas masasına bu şirketin doğrudan kendi işçilerinden oluşan 1. 000 kişi civarındaki alacaklı çalışanın tarafından alacak kaydı yapıldığını, bu işçilerin şirketin malvarlığından kendilerine işçilik alacağı ödeneceği yönünden beklenti içinde olduğunu, şirketin kendi işçilerinin mağduriyetine sebep olacağı gibi diğer alacaklılarında zararına yol açacağını, Dosyaya sunulan bilirkişi raporu hatalı tespitler içerdiğini, zamanaşımı itirazının bilirkişi raporunda incelenmediğini, raporda faiz hesabının hangi tarihe kadar yapıldığı, uygulanan faiz oranı belli olmadığı, Gebze iş Mahkemesinin hükmettiği alacak içerisinde işlemiş faiz de bulunduğu, faize faiz işletilmesi ve faiz hesabının hatalı olduğunu belirterek mahkeme kararının kaldırılmasını, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE DEĞERLENDİRME: Dava, İİK’nın 235. maddesine istinaden açılmış kayıt kabul davasıdır. Uyuşmazlık, müflis şirket ile davalı şirket arasında organik bağ olup olmadığı, bu anlamda, müflis çalışanı olmayan davacı alacağının müflis masasına kayıt ve kabulüne dair verilen hükmün usul ve yasaya uygun olup olmadığıdır. Dosya kapsamına göre; Müflis … A.Ş’nin İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesinin 12/06/2013 tarihli 2011/415 Esas 2013/124 karar sayılı kararıyla iflasına karar verildiği, iflas işlemlerinin İstanbul … İflas Müdürlüğünün … İflas sayılı dosyasında yürütüldüğü, davacının talebi üzerine … kayıt numarasıyla 15.036,74 TL’lik alacak kaydı yapıldığı, bu alacağa başvuru tarihinden itibaren bankalara uygulanan en yüksek mevduat faizi, takip masrafları ve vekalet ücreti ile birlikte ödenmesi talep edildiği, iflas idaresince, davacının, müflis şirket çalışanı olmadığı, … A.Ş çalışanı olduğu gerekçesiyle alacağın tamamını reddedildiği, ek sıra cetveli 31/05/2015 tarihli … Gazetesinde ve 04/06/2015 tarihli Ticaret Sicil Gazetesinde ilan edildiği, masrafı davacı tarafça karşılandığından ayrıca red kararı 01/06/2015 tarihinde davacı alacaklı vekiline tebliğ edildiği, iş bu davanın İİK’nın 235. maddesi gereği 15 günlük yasal süresi içinde 15/06/2015 tarihinde açıldığı anlaşılmaktadır. Davacı, müflis şirketlerden … A.Ş’de çalıştığını açıkça bildirerek, her iki müflis şirketinde aslında … A.Ş’nin bağlı ortaklığı olduğunu, her iki şirketin ortaklarının aynı şahıslar olduğunu, kardeş şirketler arasında iktisadi bütünlük bulunduğunu, dolayısıyla şirketler arasında organik bağ bulunması sebebiyle, nimet ve külfette eşitlik ilkesi uyarınca her iki şirketin borçlarından müteselsilen sorumlu olduklarını beyanla, Gebze 1. Ve 2. İş Mahkemesi ilamlarına dayalı işçi alacaklarının Müflis … A.Ş iflas masasına kayıt kabulüne karar verilmesini talep etmiş, davalı ise, davacının çalışmasının ve alacağının, … A.Ş.’den olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi gerektiği savunmasında bulunmuştur. Davalı vekili her ne kadar alacağın zamanaşımına uğradığını iddia etmiş ise de davacı alacakları mahkeme ilamına dayandığından TBK 156. Marddesi uyarınca 10 yıllık zamanaşımı süresinin dolmadığı anlaşılmıştır. Mahkemece bilirkişi incelemesi yaptırılmış, olup alınan raporunda, iki şirket arasında organik bağın mevcut olduğu ve birinin borcundan diğerinin sorumlu tutulabileceği davacının toplam işçi alacağı 15.949,00 TL faizi ise 8.400,93 TL olmak üzere toplam alacağı 24.350,08 TL olduğu, davalının iflas tarihi itibariyle faiz dahil bu tutar üzerinden kayıt kabulü yapılabileceği, yönünde görüş bildirilmiştir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 22/09/2021 tarih 2017/(22)9 -31 Esas 2021/1075 Karar sayılı ilamında ifade edildiği şekilde ” Uygulamada işverenler iş hukukundan doğan yükümlülüklerden kaçınmak için bazı durumlarda bir holding veya şirketler topluluğunda ya da bunların dışında kalan şirketlerde işçiler görünüşte bir şirketin işçisi olarak gösterilmektedir. Bu duruma engel olmak için tüzel kişilik perdesinin kaldırılması teorisi geliştirilmiştir. Borçlu şirketin yanında aynı ana şirkete bağlı bir kardeş şirketin sorumluluğuna gidilebilmesi tüzel kişilik perdesinin aralanması suretiyle mümkün olabilmektedir. Bu durum sadece ana ve kardeş şirket için değil, aynı zamanda grup veya holding sistemi içinde yer alan kardeş şirketler arasında da söz konusu olabilmektedir. Tüzel kişilik perdesinin aralanması genellikle kardeş şirketler arasında söz konusu olduğundan, ana şirket ile kardeş şirket ve ortaklar arasındaki karmaşık ilişkiler zinciri net bir şekilde ortaya konulmalıdır. Bu noktada bu şirketlerin ekonomik anlamda bağımsız şirket vasfında olup olmadığının araştırılması büyük önem taşımaktadır. Çünkü kardeş şirketler arasında perdenin aralanması teorisine başvurabilmek için tek bir iktisadi işletmenin yürütüldüğü farklı faaliyetler için birbirinden bağımsız tüzel kişiliklerin kurulmuş olması gerekmektedir. Hukuken iki farklı tüzel kişilik gibi görünen bu şirketler aslında özdeştir, alacaklılardan mal kaçırmak ya da sorumluluktan kurtulmak amacıyla kötü niyetli olarak iki farklı tüzel kişilik gibi kurulmuştur. Ayrıca bunların üretim, pazarlama ve ihracat faaliyetleri birbirini tamamlayıcı nitelikte olup, şirketler aslında tek ve aynı iktisadi işletmeye vücut vermektedir (Öztek, S./Memiş, T.: Şirketler Hukuku ve İcra İflas Hukuku İlkeleri Karşısında Borçlu Şirketin Alacaklılarının Hakim Ortağa Karşı Korunması, Erol Ulusoy (Editör), I. Uluslararası Ticaret Hukuku Sempozyumu, Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi, İstanbul, 2008, s. 209). Tüzel kişilik perdesinin çapraz aralanmasına benzeyen bir başka kavram organik bağ kavramıdır. Tüzel kişilik perdesinin aralanmasında olduğu gibi organik bağ kavramında da bir tüzel kişinin borçlarından bir başka tüzel kişinin sorumluluğuna gidilmektedir. Bu hâliyle organik bağ kavramının da kaynağını TMK’nin 2. maddesinde yer alan dürüstlük kuralı ve hakkın kötüye kullanılması yasağı oluşturmaktadır (Öztek/Memiş, s. 210) Şirketler arasında organik bağ olup olmadığı; şirketlerin adreslerinin aynı olması, ortaklık yapılarının ve yönetim kurullarının benzer olması veya temsilcilerinin aynı olması, faaliyet alanları, hisse devirleri, muvazaalı işlemler gibi hususlar ve somut olayın özellikleri de gözetilerek tespit edilebilir. Ancak tüzel kişilik perdesinin çapraz aralanmasında her iki şirketin faaliyet alanı, ortaklık yapısı, ortakları gibi konularda öyle büyük ve derin bir kesişme vardır ki; bu şirketlerle iş yapan kişiler nezdinde iktisadi bir bütünlük içerisinde tek bir şirketle iş yapılıyor algısı oluşmaktadır.” Yukarıda ifade edildiği üzere, organik bağın genel ve kapsayıcı bir tanımı bulunmamakla birlikte, her somut olayın özelliğine göre tespit edilmesi gerekir. Emsal Yargıtay kararlarında, şirketlerin ortaklarının aynı olması, şirketlerin iç içe geçmiş olarak ticari faaliyet yürütmeleri, firmalar arasında sıklıkla işçi geçişi olması, şirketin faaliyet konularının aynı olması gibi durumlarda şirketler arasında organik bağın bulunduğu kabul edilmektedir. Emsal Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 15.11.2016 Tarihli, 2016/29064 Esas, 2016/20166 Karar sayılı ilamında, tüzel kişilik perdesinin aralanması sureti ile gerçek işveren veya organik bağ içinde olan tüm işverenlerin sorumlu tutulması gerektiği, organik bağın ise şirketlerin adresleri, faaliyet alanları, ortakları ve temsilcilerinin aynı olmasından, aralarındaki hukuki ilişkilerin tespitinden anlaşılacağı, bu şirketler arasında bulunan organik bağ sebebiyle davalının da işçilik alacaklarından sorumlu olduğu belirtilmiştir. Somut olayda, dairemizin 2020/684 Esas … Sayılı kararında ifade edildiği gibi müflis şirket ile davacı şirket ortakları ile şirket adreslerinin aynı olması, şirketlerin birbirini tamamlayan sektörde faaliyet göstermesi, şirketlerin iç içe geçmesi, müflis şirketin davacının çalıştığı ve dava dışı grup şirketlerle ilgili işlemleri, dava dışı grup şirket çalışanları hakkındaki tasarrufları gibi faktörler birlikte değerlendirildiğinde müflis … A.Ş. ve … A.Ş. arasında grup şirketi/kardeş şirketler oldukları anlaşılmakla bu konuda Yargıtay Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin emsal ilamları uyarınca “işveren ile organik bağ içinde olan şirketler de isçi alacaklarından müteselsil olarak sorumlu” olduğu görülmüştür. Davacı vekili diğer bir istinaf nedeni olarak, faiz hesabının bilirkişice hatalı hesaplandığına ilişkindir. Davacı vekili dava dilekçesinde ilama dayalı işçi alacaklarının yargılama gideri, avukatlık ücreti ve işlemiş faizi ile birlikte alacaklarının iflas masasına kaydını talep etmiş mahkemece bilirkişi raporu doğrultusunda hükmedilen işçi alacakları, yargılama gideri ve vekalet ücreti olmak üzere toplam 15.949,00 TL’nin iflas tarihine kadar işlemiş 8.400,93 faizi ile birlikte davacının alacağının masaya kayıt ve kabulüne karar verilmiştir.. İİK’nın 195. maddesinde, iflas masasına yazılacak alacakların iflas tarihi itibariyle hesaplanıp, belirlenmesi gerektiği, iflasın açılması ile ipotekle temin edilen alacaklar hariç, diğer alacaklar muaccel hale geleceği ve iflasın açıldığı tarihe kadar işleyen faizler ve takip masrafları da asıl alacağa eklenerek masaya yazılacağı düzenlenmiştir. Mahkemece davacının talebi doğrultusunda, iflas tarihine kadar işçi alacaklarından kaynaklı faiz hesabı bakımından alınan bilirkişi raporunda, iş akdinin feshedildiği tarihten ve mahkemece hükmedilen faiz oranları üzerinden, iflas tarihine kadar hesaplama yapıldığı, raporun denetime açık, kapsamlı hüküm kurmaya elverişli nitelikte olduğundan davalı iflas idaresi vekilinin istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle ilk derece mahkemesinin kararında usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığından, HMK 353/1.b.1 bendi uyarınca davalı vekilinin istinaf başvusunun esastan reddine karar verilmiş aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-HMK’ nın 353/1.b.1 Maddesi gereğince davalı … Anonim Şirketi’nin istinaf başvurusunun esastan REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince davalı … Anonim Şirketi’nden alınan 162,10 TL’nin başvuru harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL istinaf karar harcından, davalı … Anonim Şirketi’nce yatırılan 59,30 TL’nin harcın mahsubu ile bakiye 21,40 TL’nin istinaf eden davalı … Anonim Şirketi’nden tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-Davalı … Anonim Şirketi’nin yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerine bırakılmasına, 7-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 362/1.a maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.30/03/2022