Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2021/504 E. 2021/469 K. 28.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2021/504
KARAR NO : 2021/469
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2014/584 Esas
KARAR NO : 2021/92
KARAR TARİHİ: 28/01/2021
DAVA: Tazminat (Rücuen Tazminat)
KARAR TARİHİ: 28/04/2021
HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü :TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkil şirkete 03/07/2012-03/07/2013 tarihleri arasında İşyerim Sigorta Poliçesi ile sigortalı olan ve … Avm’de bulunan… San. Ve tic. Ltd. Şti. İsimli işyeri aynı AVM’de bulunan … San. A.Ş.’e ait bina ve tesislerde meydana gelen yangın sonucu hasar gördüğünü, hasar nedeniyle müvekkili şirketin 02/04/2013 tarihinde 41.600,00 TL hasar tazminatı ödediğini, müvekkili şirketin ödediği tazminatı miktarınca sigortalısının haklarına halef olduğunu, davalı tarafın yangının kendi elektrik tesisatından ve binalarında mevcut kombilerin montajından meydana geldiğini kabul ettiğini, ancak kendi kusur ve ihmallerinin olmadığını ileri sürerek sigortalıya ödenen hasar bedelini ödemekten kaçındığını, müvekkil şirketin ödediği 41.600,00 TL tazminatın ödeme tarihinden işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
CEVAP Davalı vekilinin cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin zararın oluşmasında herhangi bir kusurunun bulunmadığını, meydana gelen yangında müvekkil şirketin de zarar gördüğünü, görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğunu, sorumlular aleyhine İstanbul Anadolu 21. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2013/74 esas sayılı dosyası ile dava açıldığını, bu dosyanın bekletici mesele yapılması gerektiğini, itfaiye raporu ile yangın çıkış sebebinin kombilerin elektrik tesisatında meydana gelen arıza veya kısa devre neticesi çıkan kıvılcımların kablo izolasyonlarını tutuşturup gelişerek kombilere sirayet etmesi olduğunun tespit edildiğini, müvekkilinin kombilerin bakımı hususunda üzerine düşen yükümlülüğü yerine getirdiğini, davanın … Tic. Ve San. A.Ş., … Tic. A.Ş. İle … de ihbar edilmesini talep ettiklerini, müvekkilinin ağır kusurunun bulunduğu düşünülse dahi zarar tutarının tamamının müvekkil şirketten talep edilmesinin mümkün olmadığını, olayın haksız fiilden kaynaklanması nedeniyle avans faizi talep edilemeyeceğini savunarak; davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece ”… davacı taraf, davalı yanın faaliyet gösterdiği işyerinde meydana gelen yangın nedeniyle sigortalı işyerinde hasara neden olduğunu iddia etmektedir. Mahkememizce celp olunan tapu kayıtlarına göre, yangın olayının meydana geldiği taşınmazda, kat mülkiyetinin kurulduğu, anılan işyerlerinin yönetim planında bağımsız bölüm olarak belirtildiği, eldeki davada 634 Sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu hükümlerinin uygulanması gerektiği, bu hali ile davaya bakma görevinin genel görevli Sulh Hukuk mahkemelerine ait olduğu ve davanın Mahkememizin görevsizliği nedeniyle usulden reddine ” dair karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili yasal süresi içinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde özetle; tarafların tacir olmasından görevli mahkemenin halefiyet ilkesi uyarınca Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu, Yargıtay ın yerleşik içtihatlarında da haksız fiilden kaynaklı davaların asliye hukuk mahkemelerinde görülmesi gerektiğinin belirtildiği, sigortacının halefiyete dayalı olarak açtığı davada, davanın nitelendirmesi yapılırken davacının sigortalısı ile zarara neden olduğu iddia edilen arasındaki hukuki ilişkiye bakılması gerekir. Buna göre haksız fiilden doğan davada genel görevli mahkeme olan Asliye Hukuk Mahkemeleri görevli olup, davacının halefiyete dayalı olarak açtığı rücuen tazminat davasında da Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğu belirtilerek davanın görevli İstanbul Anadolu Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmesine, tarafların tacir olması sebebiyle iş bölümü gereği Asliye Ticaret Mahkemesinde davanın yürütülmesine ve mahkemece verilen kararın kaldırılmasına karar verilmesi talep edilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE HMK’nın 355. ve 357. maddeleri gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle bağlı olarak ve kamu düzenine aykırılık hususlarını da gözetilerek yapılan inceleme neticesinde; Dava, TTK 1472. maddesi uyarınca davacı sigorta şirketinin, dava dışı sigortalısına 15/02/2013 tarihinde meydana gelen yangın sonucu ödediği tazminatın rücuen tahsili istemine ilişkindir. POLİÇE: … A Ş tarafından işyerim paket Sigorta poliçesi başlangıç ve bitiş 03.07.2012-03.07.2013 tarihli dava dışı sigortalı … San. Ve Tic. Ltd Şti adına 54043928numaralı poliçe düzenlendiği, yangın raporu düzenlenen 15.02.2013 tarihinde poliçenin yürürlükte olduğu görülmektedir. YANGIN RAPORU; 15.02.2013 tarihinde kazan dairesindeki elektrik tesisatı ve kombilerin yanmakta olduğu görülmüş, yanan şeyin son durumu açıklamasında; Kazan dairesindeki elektrik tesisatı ve 8 adet Buderis marka kombi kısmen yanmaktan dahili ıslanmak ve islenmekten dolayı zarar gördüğü, yangının çıkış sebebi olarak; kombilerin elektrik tesisatında meydana gelen herhangi bir arıza veya kısa devre neticesi çıkan kıvılcımların , kablo izolasyonlarını tutuşturup gelişerek kombilere sirayet etmesiyle yangın olayının meydana geldiği kanaatine varıldığı belirtilmiştir. Yangın sonrasında; …San. Ve Tic. Ltd. Şti. firmasına ait mağazanın alt katında bulunan, … mağazasının kazan dairesinde meydana gelen yangın neticesinde oluşan is ve dumanın şap ve havalandırma boşluğundan, … San. ve Tic. Ltd. Şti. firmasına ait mağazaya ulaşması sonrasında ortamda is kokusu ve ürünlerde yağlı kurum oluşarak firmaya ait ürünlerde hasar oluştuğu , Davalı …Tic.ve Gıda San. A.Ş ile dava dışı … San. Ve Tic. A.S. arasında, kazan montaj ve elektrik tesisatlarının döşenmesi konusunda 11.04.2008 tarihinde sözleşme imzalandığı, bu sözleşmenin iş bitim tarihinin 30.06.2008 olduğu ve yangının çıkış yerinin mülkiyetinin davalıya ait olduğu belirtilmiş, dosyaya celbedilen tapu kayıt örneğinde davaya konu taşınmazda kat mülkiyetinin kurulu olduğu belirtilmiştir.Davanın Asliye Hukuk Mahkemesi’nde açıldığı ve İstanbul Anadolu 11.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2013/392 Esas sayılı dosyası üzerinden yargılamanın yapılarak 09.12.2013 tarihinde ” dava iş yeri sigortacısı sigorta şirketi tarafından sigortalıya ödenen yangın hasar bedelinin davalıdan rücu istemi olup, uyuşmazlık Türk Ticaret Kanunu’nun 1401 ve devamı maddelerinde düzenlenen sigorta hukukundan kaynaklandığından, ticaret mahkemesinde görülmesi gerekmektedir. TTK’nun 4. Maddesine göre bu kanunda düzenlenen hususlardan doğan hukuk davaları ticari dava sayılır. 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 6335 sayılı yasayla değişik 5. Maddesinin 3. Fıkrasına göre ” Asliye Ticaret Mahkemesi ile Asliye Hukuk Mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki görev ilişkisi olup, bu durumda göreve ilişkin usul hükümleri uygulanır”. Görev kamu düzenine ilişkin olup, resen nazara alınması gerektiğinden mahkememizce görevsizlik kararı verilerek dosyanın görevli İstanbul Anadolu Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesine” dair karar verilmiş olup, bu kararın taraflarca temyiz edilmeksizin 10.01.2014 tarihinde kesinleştirildiğine dair kesinleşme şerhi düzenlenmiştir. Verilen görevsizlik kararından sonra yargılamaya iş bu dosyanın tevzi edildiği İstanbul Anadolu 2.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/584 E sayılı dava dosyası ile devam edilmiştir. Görevli mahkeme yönünden yapılan inceleme: Davaya konu taşınmazda davalının yangının meydana geldiği yerde malik sıfatının bulunduğu anlaşılmaktadır. Dava, rücu talebine dayanmakta olup, rücu ve halefiyet Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulu’nun 22/03/1944 tarih E. 37, K. 9, R.G. 03/07/1944 sayılı kararında “Sigortacının sorumlu kişi aleyhine açacağı dava, sigorta poliçesinden doğan bir dava olmayıp; aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dava gibidir. Sigortalının muhtelif mahkemelerde dava açma hakkı varsa, aynı hak sigortacının halefiyet hakkına dayanan rücu davası içinde söz konusudur.” şeklinde vurgulanmaktadır. 6102 sayılı TTK’nun “Halefiyet” başlığı altındaki 1472.maddesinde ise “Sigortacı, sigorta tazminatını ödediğinde, hukuken sigortalının yerine geçer. Sigortalının, gerçekleşen zarardan dolayı sorumlulara karşı dava hakkı varsa bu hak, tazmin ettiği bedel kadar, sigortacıya intikal eder.” hükmüne yer verilmiştir. Buna göre; davacı sigorta şirketinin sigortalısı hangi görevli ve yetkili mahkemede dava açabilecek ise, sigorta şirketinin de halefiyet gereğince, aynen sigortalı gibi o mahkemede dava açabileceğine işaret edilmiştir. 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu’nun 19. maddesinde, her kat malikinin ana gayrimenkule ve diğer bağımsız bölümlere, kusuru ile verdiği zarardan dolayı sorumlu olduğu hüküm altına alınmıştır. Aynı Kanun’un Ek 1. maddesinde, “kat mülkiyetinden kaynaklanan her türlü uyuşmazlığın değerine bakılmaksızın Sulh Hukuk Mahkemesi’nde çözümleneceği” düzenlemesine ve 17/3. maddesinde ise “kat irtifakı kurulmuş gayrimenkullerde yapı fiilen tamamlanmış ve bağımsız bölümlerin üçte ikisi fiilen kullanılmaya başlanmışsa, kat mülkiyetine geçilmemiş olsa dahi ana gayrimenkulün yönetiminde kat mülkiyeti hükümleri uygulanır” düzenlemesine yer verilmiştir. Görev kuralları, kamu düzenine ilişkin olup yargılamanın her aşamasında mahkemece re’sen gözetilmesi gereken hususlardandır.Açıklanan tüm bu hukuki ve maddi vakıalar karşısında mahkemece; davalıya husumet yöneltilmesine neden olan bağımsız bölüm ile davacıya sigortalı dava dışı sigortalının kullanımındaki taşınmazda davaya konu hasar tarihi itibariyle kat mülkiyetine geçilmiş olduğu nazara alındığında; uyuşmazlığın çözüm yerinin Sulh Hukuk Mahkemesi olduğu anlaşılmaktadır. Davaya konu somut uyuşmazlıkta ; mahkemece 634 Sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu hükümlerinin uygulanması gerektiği, bu hali ile davaya bakma görevinin görevli Sulh Hukuk mahkemelerine ait olduğu belirtilmek suretiyle Asliye Ticaret Mahkemesinin görevsiz olduğu ve iş bu nedenle davanın usulden reddine dair verilen kararın dosya kapsamına uygun olduğu anlaşıldığından davalı vekilince göreve ilişkin yapılan istinaf sebeplerinin 6100 sayılı HMK’nun 353/1/b.1 maddesi uyarınca reddine karar verilmesini gerektirmiştir. Ancak istinaf eden vekilince kararın Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğu cihetiyle yapmış olduğu başvurusunun HMK 351 ve 329 maddesi gereğince de değerlendirilmesi gerekmiştir. Dava, ilk olarak davalı vekilinin talebi gibi, davacı tarafça Asliye Hukuk Mahkemesinde açılmış ise de bu mahkemece tarafların tacir olması nedeniyle Asliye Tİcaret Mahkemesinin davaya bakmaya görevli olduğundan bahisle verdiği karar davalı tarafça ve davacı tarafça temyiz edilmediğinden Asliye Hukuk Mahkemesinin kararı kesinleştikten sonra bu kez Asliye Ticaret Mahkemesince Sulh Hukuk Mahkemesinin görevli olduğundan bahisle verdiği kararın davalı tarafça , davaya bakma görevinin Asliye Hukuk Mahkemesine ait olduğu yönündeki istinaf talebinin davayı uzatmaya dönük kötü niyetle yapılmış bir istinaf olduğuna kanaat getirilmiş ve bu nedenle de HMK 351.maddenin yollamasıyla HMK 329/2 madde gereği davalını takdiren 3000 TL disiplin para cezası ile cezalandırılmasına karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Davalının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nun 353/1-b1 maddesi gereğince REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davalı tarafından yatırılan 162,10 TL istinaf başvuru harcının Hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince tahsil edilen 59,30 TL istinaf karar harcının Hazineye gelir kaydına 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa, avansı yatıran tarafa iadesine, 6-Davalı taraf aleyhine HMK 351 maddesi yollamasıyla HMK 329/2 . Maddesi uyarınca takdiren 3.000 TL disiplin para cezasına hükmedilmesine 7-Disiplin para cezasının ilk derece mahkemesince tahsilinin sağlanmasına 8-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, HMK’nun 362/1-a maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 28/04/2021 tarihinde oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.