Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2021/500 E. 2022/487 K. 20.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/500
KARAR NO: 2022/487
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 24/12/2020
ESAS NO: 2019/983 Esas
KARAR NO: 2020/1084
DAVA: Sıra Cetveline İtiraz (İflas Tasfiyesinde Düzenlenen Sıra Cetveline Yönelik Kayıt Kabul Ve Terkin Talebi (İİK 235)
KARAR TARİHİ: 20/04/2022
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müflis şirket tarafından keşide edilen; 20.09.2016 tanzim tarihli 1.000.000 USD bedelli, … Bankası’na ait … numaralı, 20.09.2016 tanzim tarihli 2.000.000 USD bedelli, … Bankası’na ait … numaralı, 20.09.2016 tanzim tarihli 700.000 USD bedelli, … Bankası’na ait … numaralı, 20.09.2016 tanzim tarihli 500.000 USD bedelli, … Bankası’na ait … numaralı, 21.09.2016 tanzim tarihli 700.000 USD bedelli, … Bankası’na ait … numaralı, 21.09.2016 tanzim tarihli 600.000 USD bedelli, … Bankası’na ait … numaralı, 21.09.2016 tanzim tarihli 600.000 USD bedelli, … Bankası’na ait … numaralı, çeklerin keşide edildiği ve yetkili hamil müvekkil tarafından bankaya ibraz edildiği, karşılığının bulunmadığının çeklerin arkasına dercedildiğini, müvekkili tarafından yukarıda dökümü yapılan çeklerin karşılıksız kalmasının akabinde, müflis şirket aleyhine 03.10.2016 tarihinde, İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile 6.740.065,35 USD takip çıkış miktarlı takip başlatıldığını, icra takibinin ikamesi esnasında takibin müsteniti çeklerin İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün kasasına teslim edildiğini, Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 03.05.2017 tarihli 2015/976 esas sayılı kararı uyarınca İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasında borçlu şirket olan … Ltd. Şti. hakkında iflas kararı verildiğini, Bakırköy … İflas Müdürlüğü’ne, müflisten olan alacağın bildirildiği ve alacağın kaydının yaptırıldığını, İflas İdaresi tarafından 6.099.33,20 USD asıl alacağın iflas tarihi itibariyle icra takip masrafları ile birlikte ulaştığı 43.887.424,10 TL’nin tamamının reddine karar verildiğini, müvekkilinin müflisten olan alacağı açık ve tartışmasız olmasına karşın müvekkilin alacağına sıra cetvelinde yer verilmemesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, iflas kararından evvel müflis aleyhine başlatılmış olan ve kesinleşmiş bir takip bulunduğunu, müvekkilin, takibe konu edilen ve masaya kaydı talep edilen çeklerde yetkili hamil olduğunu, belirterek Bakırköy … iflas Müdürlüğü’nün … iflas sayılı dosyasından hazırlanan sıra cetvelinin iptalini, Müvekkilin alacağının kabulü ile sıra cetveline kaydına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının şirket iflas masasına alacak kayıt isteminde bulunduğunu, alacak kayıt isteminin, reddine karar verildiğini, iflas İdaresinin kararının haklı ve yerinde olduğunu, sunulan belgelerden alacağın kesin ve tam olarak belirlenmesinin mümkün olmadığını, İ.İ.K. 223 ve 235. maddeleri uyarınca iflas idaresinin ret kararlarına ve sıra cetveline itiraz (kayıt-kabul) davaları tebliğden veya sıra cetvelinin ilanı tarihinden itibaren on beş (15) gün içerisinde ticaret mahkemesinde açılması gerektiği hususunun mahkemece gözönünde bulundurulması gerektiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece; ” davalı müflis … Ltd. Şti.’nin incelenen 2016 ve 2017 mali dönemine ilişkin ticari defter kayıtlarında gerek dava dosyası kapsamına sunulan senetlerin ve gerekse de davacı taraf adına herhangi bir cari hesap hareketinin yer almadığı, davalı taraf ticari defter kayıtlarında, davaya konu senetlerin kaydına rastlanmadığı tespit edildiği, keza iflas tarihi itibari ile yapılan kapak hesabına göre takipteki kesinleşen miktar, faiz ve fer’ileri kalemleri incelendiğinde iflas tarihindeki kur esas alınarak söz konusu çeklerin işlemiş faizden, çek tazminat ve komisyon bedellerinden karşılıksız çıkan çeklerden dolayı kesinleşen icra takibi ve iflas tarihi öncesindeki kesinleşen icra takibi de olduğu, imza müflis şirket yetkilileri tarafından inkar edilmediği, çek asılları icra müdürlüğünde olduğu, sunulan icra yazı cevabına göre incelenen çeklerin kambiyo senedi niteliği taşıdıkları, çek bedellerinin ödenmediği hususları dikkate alınarak iflas tarihinden önce keşide edilen bu çeklerden dolayı davalı şirketin ticari defterlerine kaydedilmemiş olsa bile bu çeklerden dolayı davalının davacıya borçlu olduğu kanaatine varılarak 6.099.133,20 USD asıl alacağın ve alacağın fer’ileri olan işlemiş faiz, tazminat, komisyon bedeli dikkate alınarak iflas tarihi itibariyle 43.887.424,10 TL alacağın iflas tarihi itibariyle icra takip masrafları ile birlikte ulaştığı 43.887.424,10 TL alacağın davalı müflis şirket iflas masasına kayıt ve kabulüne ” karar verilmiştir.”
İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili yasal süre içerisinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde, bilirkişi incelemesindi, davalının incelenen 2016 ve 2017 mali dönemine ilişkin ticari defter kayıtlarında gerek dava dosyası kapsamına sunulan senetlerin ve gerekse de davacı taraf adına herhangi bir cari hesap hareketinin yer almadığı belirtildiğini, şirket kayıtlarında alacağın yer almamasının alacağın varlığına engel olmadığına mahkemece karar verilmiş ise de bu denli yüksek miktarlı bir alacağın taraflar arasında herhangi bir cari ilişki olmadan alacağın temelinin neye dayandığı araştırılmadan alacağın masaya kaydına dair verilmiş olması hatalı olduğunu, davalı şirket hakkında 03.05.2017 tarihinde iflas kararı verildiğini, davacı tarafın iflas tarihinden 7 ay önce 03.10.2016 tarihinde aynı tanzim tarihlerine sahip yüksek meblağlı çeklerin ne amaçla verildiğinin tespiti gerektiğini beyan ederek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE HMK’nın 355. ve 357. maddeleri gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle bağlı olarak ve kamu düzenine aykırılık hususlarını da gözetilerek yapılan inceleme neticesinde; Dava, İİK 235. maddesi gereğince açılmış olan sıra cetveline itiraz (kayıt kabul) davasıdır. İİK 235. maddede, sıra cetveline itiraz edenlerin, cetvelin ilanından itibaren 15 gün içinde iflasa karar verilen yerdeki ticaret mahkemesine dava açmaya mecbur oldukları, 223. maddenin üçüncü fıkrası hükmünün mahfuz olduğu belirtilmiştir. Maddede düzenlendiği üzere, sıra cetveline itiraz davası açma süresi 15 gündür. Süre, sıra cetvelinin ilanından itibaren başlar. İİK 166. maddedeki gazetelerde yapılan ilanlardan en son ilan tarihinden itibaren işlemeye başlar. İflas masasına alacak yazdırırken, tebligatı kabule elverişli adres gösterilerek, Adalet Bakanlığınca çıkarılan tarifede gösterilen yazı ve tebliğ giderlerini avans olarak vermek suretiyle, İflas idaresince alınacak kararların kendisine tebliğ edilmesini istemiş olan alacaklılara, alacaklarının kabul veya ret edildiği ayrıca tebliğ edilir (İİK 223). Bu alacaklılar için sıra cetveline itiraz davası açma süresi, sıra cetvelinin ilanından itibaren değil, bu tebligatın yapıldığı tarihten itibaren işlemeye başlar. Somut olayda, Bakırköy … İcra Dairesi’nin … İflas dosyası dosyası ile ilgili vermiş olduğu 23/01/2020 tarihli cevabı yazısına göre,; Müflis … Ltd. Şti. hakkında, Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2015/976 esas sayılı dosyasından 23/05/2017 tarihinde iflas kararı verildiği, davacı vekili tarafından … kayıt numarası ile iflas masasına 43.887.424,10 TL ( 7 adet çeke istinaden başlatılan takip alacağı olan 6.099.133,20 USD ‘nin iflas tarihi itibariyle takip masrafları ile birlikte ulaştığı bedel) alacak kaydı yaptırıldığı, iflas idaresince alacağın tamamının reddine karar verildiği, tanzim edilen ek sıra cetvelinin 30/11/2019 tarihinde … Gazetesinde, 16/12/2019 tarihide Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi’nde yayınlandığı, sıra cetveli ilanı ve masa kararının davacı vekiline 16/12/2019 tarihinde tebliğ edildiği bildirilmiştir. Davacı vekili tarafından masraf yatırıldığından masa red kararın tebliğ tarihi olan 16/12/2019 tarihinden itibaren yasal 15 günlük hak düşürücü süre içerisinde 25/12/2019 tarihinde davanın açıldığının anlaşılması üzerine işin esasının incelenmesine geçilmiştir. İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası incelendiğinde; davacı tarafından, davalı müflis şirket aleyhine 03.10.2016 tarihinde, 7 adet çeke istinaden çek bedelleri, işlemiş faiz, tazminat ve komisyon bedelleri üzerinden toplam 6.740.065,35 USD üzerinden takip başlatıldığı, takibe itiraz olmadığı ve takibin kesinleştiği görülmüştür. Davacı alacağına dayanağı olarak; 20.09.2016 tanzim tarihli 1.000.000 USD bedelli, … Bankası’na ait … numaralı, 20.09.2016 tanzim tarihli 2.000.000 USD bedelli, … Bankası’na ait … numaralı, 20.09.2016 tanzim tarihli 700.000 USD bedelli, … Bankası’na ait … numaralı, 20.09.2016 tanzim tarihli 500.000 USD bedelli, … Bankası’na ait … numaralı, 21.09.2016 tanzim tarihli 700.000 USD bedelli, … Bankası’na ait … numaralı, 21.09.2016 tanzim tarihli 600.000 USD bedelli, … Bankası’na ait … numaralı, 21.09.2016 tanzim tarihli 600.000 USD bedelli, … Bankası’na ait … numaralı 7 adet çeke dayandığı, söz konusu çekler incelendiğinde; müflis şirketin keşideci olduğu, … adına düzenlendiği, … tarafından önce …’a, …’dan davacı …’a ciro yoluyla temlik edildiği, davacının çeklerin son hamili olduğu görülmüştür. Yaptırılan bilirkişi incelemesi neticesinde tanzim olunan raporda, davalının ticari defter ve kayıtlarında, davaya konu çeklerin kaydına rastlanmadığı tespit edilmiştir. Dava, kayıt kabul istemine ilişkin olduğundan, ispat yükü alacaklı olduğunu iddia eden davacı üzerindedir. Ancak davacı tarafından sadece takibe dayanak yapılan çeklere dayanılmış, alacağın varlığını gösteren başkaca bir kayıt sunulmamıştır. Buna rağmen mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş olması hatalıdır. Nitekim Yargıtay 23. Hukuk Dairesi’nin 08/12/2014 tarihli 2014/10328 E. 2014/7923 K. sayılı ilamında; “…kayıt kabul davalarında, ispat yükü kural olarak, hakkının tanınmasını isteyen davacı alacaklıda olup, davacı alacağının mevcudiyetini gerçek bir hukuki ilişkiye dayandığını sonradan düzenlenmesi mümkün olmayan ve birbirini doğrulayan delillerle ispatlaması gerekir. Kambiyo senetleri kural olarak illetten mücerret sayılsalar da, bunlar tek başına alacağın varlığını ispat yeterli olmayıp, bunlara dayalı olarak iflas masasına kayıt isteyen alacaklının alacağını, yukarıdaki ilkelere göre ispatlaması gerekir. Çeklerin ve bonoların hangi alacak nedeniyle verildiği dayanağı davacı yanca kanıtlanmalıdır. 818 sayılı BK’nın 182. maddesine göre aksine sözleşme ya da örf yoksa satım sözleşmesinde taraflar edimlerini aynı anda ifa ederler. Çek de bir ödeme vasıtası olup, mevcut bir borcun tasfiyesi amacı ile verilir. Davacının davalıya iflasından önce satıp teslim ettiğini bildirdiği mallara ait belgeler sunulmalıdır. Bu durumda kayıt başvurusunda bulunulan çeklerin ve bonoların hangi hukuki ilişkiye dayanarak elinde bulundurulduğuna dair delillerinin ibrazı için süre verilmek ve varılacak uygun sonuç çerçevesinde bir hüküm kurulmak gerekir…” şeklinde ifade edilmiştir. Yukarıda belirtilen emsal ilam ve açıklamalar ışığında, her ne kadar davacı alacağı çeke dayanıyor olsa da, kayıt kabul davalarında, ispat yükü, kural olarak, hakkının tanınmasını isteyen davacı alacaklıda olup, davacı alacağının mevcudiyetini gerçek bir hukuki ilişkiye dayandığını sonradan düzenlenmesi mümkün olmayan ve birbirini doğrulayan delillerle ispatlaması gerekmektedir. Bu nedenle davacının ciro yoluyla devredilen çekler yönünden bu ispat sağlanmalıdır. Bu durumda davacıya, çeklerin hangi hukuki ilişkiye dayanarak elinde bulundurduğuna dair beyanda bulunması ve delillerin ibrazı için süre verilmesi, çeklerin ciro yoluyla temlik aldığı … ile davacı arasındaki hukuki ilişki tespit edilerek varsa tarafların ticari defter ve kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak aralarındaki ilişkinin belirlenmesi suretiyle davacının alacaklı olup olmadığı ve varsa alacak miktarının tereddüte mahal vermeyecek şekilde tespit edilerek sonucuna göre hüküm kurulması gerektiğinden, mahkemece eksik inceleme neticesinde verilen karara karşı davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının 6100 sayılı HMK 353/1.a.6 maddesi uyarınca kaldırılmasına, dairemizin kararına uygun şekilde yargılama yapıldıktan sonra yeniden karar verilmek üzere dosyanın mahkemesine iadesine karar verilmiş aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2019/983 E. 2020/1084 K. Sayılı ve 24/12/2020 karar tarihli kararının 6100 sayılı HMK’nrn 353/1.a.6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, 2-Dosyanın, Dairemiz kararına uygun şekilde yargılama yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere mahal mahkemesine İADESİNE, 3-Davalı tarafça yatırılan istinaf başvuru harcının Hazineye irat kaydına, 4-Davalı tarafından yatırılan istinaf karar harcının talep halinde ilk derece mahkemesince iadesine, 5-Davalının yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 7-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362/1.g bendi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.20/04/2022