Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2021/442 E. 2022/126 K. 09.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/442
KARAR NO: 2022/126
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2011/415
KARAR NO: 2013/124
DAVA TARİHİ: 12/07/2011
KARAR TARİHİ: 12/06/2013
TALEP TARİHİ: 01/11/2018
EK KARAR TARİHİ: 05/11/2018
DAVA: İflas
KARAR TARİHİ: 09/02/2022
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Yargılamanın yenilenmesini talep eden … A.Ş vekili 01/11/2018 tarihli talep dilekçesinde özetle; davacı …’in İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi nezdinde davalı müvekkili aleyhine 25/08/2011 tarihinde huzurdaki iflas davasını açtığını, bu davanın açılmasından önce 10/08/2011 tarihinde İstanbul 40. Asliye Ticaret Mahkemesi nezinde açılan davada ise müvekkili şirketin iflas erteleme talebinde bulunduğunu, iflas erteleme davasında 07/02/2013 tarihinde … AŞ hakkında açılmış bulunan icra takipleri 6183 sayılı Yasanın 1. maddesine göre yapılmış olanlarda dahil olmak üzere, haciz işlemleri baki kalmak kaydıyla HMK 389 ve devam maddeleri ile İİK’nun 179/B maddesi gereğince “Tedbiren Durdurulmasına” yönelik tedbir kararı verildiğini, bu tedbir kararına rağmen İstanbul 10 Asliye Ticaret Mahkemesince 12/06/2013 tarihinde tedbir kararları hiçe sayılarak iflas kararı verildiğini, bu kararın temyiz edilmesi neticesinde süre yönünden temyiz isteminin reddedildiğini, mahkemenin kararında hatalı davranarak temyiz için 10 gün değil de 15 gün süre vermesinin “ağır yargılama hatası” olduğunu, yargılama safahatında da Mahkeme’nin yaptığı ve izah edilemeyecek usul hataları bulunduğunu, mahkemenin Gerekçeli Kararı’nda da yer verildiği üzere söz konusu kararı veren hakimden evvel mahkemece “İstanbul 26 ATM’nin 2011/459 esas sayılı dosyasıyla 05/07/2012 tarihinde saat 11:38 itibariyle iflasın açılmasına karar verildiğinden ve aynı şirket hakkında birden fazla iflas kararı verilemeyeceğinden İstanbul 26 ATM’nin 2011/459 esas sayılı dosyasının kesinleşmesinin beklenmesine, bu nedenle 6100 sayılı HMK’nin 165. Maddesi uyarınca dosyanın duruşmadan çekilmesine” karar verildiğini, Yargıtay 23. Hukuk Dairesi’nin isabetli kararı ile 40. Asliye Ticaret Mahkemesi’nde devam eden İflas Erteleme Davası var iken İflas Kararı verilemeyeceği başta olmak üzere sair temyiz itirazları neticesinde bozma kararı verildikten sonra davacı tarafından Yargıtay İlamı’nın sunulması neticesinde (26 ATM’nin bozmaya uyma kararı beklenmeksizin) yeni duruşma günü verildiğini, duruşma gününün ise tebliğ edilmediğini, yapılan duruşmada dosya incelemeye alınarak karar duruşması günü verildiğini ve bu duruşmanın da Müvekkiline tebliğ edilmediğini, davalı şirketin yokluğunda ve dinlenmeksizin “iflas” kararına hükmedildiğini, hukuki dinlenilme hakkının ihlal edildiğini, dava İİK177/4 maddesi uyarınca açıldığından borçlunun dinlenmesi yasal zorunluluk olmasına rağmen bu hükme uyulmadığını, davaya müdahil olanların müdahilliklerine karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu, davalı …AŞ vekiline tebliğ edilen gerekçeli kararın da tebliğ işlemlerinin usulüne uygun olmadığını, tebligat mevzuatına aykırı olan tebligatın geçersiz olduğunu, açıklanan nedenlerle kesinleşen mahkeme kararı açık ve ağır yargılama ve hukuk kuralları ihlalleri barındırdığından, yeniden yargılama kararı verilmesini, usule uygun tebligatın dahi bulunmadığı dosyada yeniden adli yargılama hakkının davalı şirkete iadesinin sağlanmasını, 1086 sayılı HUMK nun 445 ve 446 maddeleri gözetilerek yargılamanın yenilenmesi gerektiğini, iflas kararının tüm sonuçları ile birlikte kaldırılmasını, davalı Şirket aleyhine İstanbul …İflas Müdürlüğü … esas sayılı iflas dosyasında yürütülen tüm işlemlerin tedbiren durdurulmasını talep etmiştir. Yargılamanın yenilenmesini talep eden 3. Şahıs …vekili 01/11/2018 tarihli talep dilekçesinde özetle; …’nin, … A.Ş’nin %80 paya sahip çoğunluk hissedarı konumunda olduğunu, davacı …’in İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi nezdinde davalı müvekkili aleyhine 25/08/2011 tarihinde huzurdaki iflas davasını açtığını, bu davanın açılmasından önce 10/08/2011 tarihinde İstanbul 40. Asliye Ticaret Mahkemesi nezinde açılan davada ise müvekkili şirketin iflas erteleme talebinde bulunduğunu, iflas erteleme davasında tedbir kararları verildiğini, bu tedbir kararına rağmen İstanbul 10 Asliye Ticaret Mahkemesince 12/06/2013 tarihinde iflas kararı verildiğini, bu kararın temyiz edilmesi neticesinde süre yönünden temyiz isteminin reddedildiğini, mahkemenin kararında hatalı davranarak temyiz için 10 gün değil de 15 gün süre vermesinin “ağır yargılama hatası” olduğunu, davalı şirketin yokluğunda ve dinlenmeksizin “iflas” kararına hükmedildiğini, hukuki dinlenilme hakkının ihlal edildiğini, davacı şirket yetkililerinin usulüne uygun olarak çağrılıp dinlenilmediğini, yönetim kurulu üyelerinin dinlenilmesinin yalnızca usuli bir işlem olmadığını, şirketin son durumu hakkında mahkemenin bilgi sahibi olması gerektiğini, davaya müdahil olanların müdahilliklerine karar verilmesinin de hukuka aykırı olduğunu, 1086 sayılı HUMK’da dava aleyhine sonuçlanan tarafın yerine geçenlerin de yargılamanın iadesi talebinde bulunabilecekleri hususunun belirtildiğini ve davacı … devreden davalıların halefi konumunda olduğu için devralan halef sıfatıyla yargılamanın iadesi talebinde bulunmasının mümkün olduğunu, davalı …AŞ vekiline tebliğ edilen gerekçeli kararın da tebliğ işlemlerinin usulüne uygun olmadığını, açıklanan nedenlerle dosya üzerinden inceleme yapılarak ve duruşmasız olarak yargılamanın yenilenmesi kararının verilmesini, bu süreçte … A.Ş’nin daha fazla zarara uğramaması adına, … A.Ş’ye kayyum atanması yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece; “…Mahkememizce 12/06/2013 günü saat: 10:17 itibari ile davalının iflasına dair kararın verildiği ve kararın taraflara ayrı ayrı tebliğ edildiği, davalı … A.Ş tarafından kararın temyiz edildiği, Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 2013/6833 Esas 2013/8217 Karar sayılı kararı ile temyiz isteminin süre yönünden reddine karar verildiği, yine Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 2014/4381 Esas 2014/7371 Karar sayılı kararı ile de davalının karar düzeltme talebinin reddine dair karar verilmiş olduğu ve mahkememiz kararının Yargıtay denetimi sonrasında 10.04.2015 itibari ile kesinleşmiş olduğu anlaşılmıştır. Yargılamanın yenilenmesi isteminin kabule şayan olup olmadığının tespiti bakımından mahkememizce yapılan ön inceleme sonucunda; Yukarıda da detaylı olarak açıklandığı üzere yargılamanın yenilenmesine ilişkin hüküm ve esaslar HMK 375. 376 ve 377. Maddeleri ile tespit edilmiştir. Davalı … A.Ş vekilinin talep dilekçesi ile kendilerine usulüne uygun bir tebligatın yapılmadığından ağır yargılama ve hukuk kuralları ihlallerini barındırdığından bahisle yargılamanın yenilenmesi talep edilmiş ise de yine aynı talepler hususunda temyiz edilen mahkememiz kararının Yargıtay tetkik ve onayından geçerek kesinleşmiş olduğu, davalı … A.Ş’nin yargılamanın yenilenmesi taleplerinin HMK 375 ve 377. Maddelerinde belirtilen hususlardan olmadığı bu bağlamda yargılamanın yenilenmesinin talep edilemeyeceği anlaşıldığından davalı … A.Ş’nin yargılamanın yenilenmesi talebinin reddine dair karar verilmesi gerektiği anlaşılmıştır. Dava dışı 3. Şahıs … vekili, iflasa ilişkin özel sürenin uygulanmamış olmasının mahkemenin hatası olduğunu, ağır yargılama hatası olduğundan bahisle yargılamanın yenilenmesini talep etmiş olduğu anlaşılmıştır. Dava dışı 3. Şahısların yargılamanın yenilenmesine ilişkin talepleri HMK 376. Maddesi ile belirlenmiştir. Dava dışı 3. Şahıs … tarafından yargılamanın yenilenmesine yönelik taleplerin de yine yukarıda belirtildiği üzere temyiz edilen mahkememiz kararının Yargıtay tetkik ve onayından geçerek kesinleşmiş olduğu ve bu belirtilen hususların dışında HMK 376. Maddesinde belirtilen hususlarda bir yargılamanın yenilenmesi talebinin olmadığı, dava dışı 3. Şahıs … vekilinin yargılamanın yenilenmesi talebinin HMK 376. Maddesinde belirtilen koşulları taşımadığı anlaşıldığından yargılamanın yenilenmesi talebinin reddine dair karar verilmesi gerektiği” yönünde gerekçe oluşturularak, “1-Davalı … A.Ş’nin yeniden yargılama talebinin HMK 375 ve 377 maddelerinde belirtilen koşulları taşımadığı anlaşıldığından yargılamanın yenilenmesi talebinin REDDİNE, 2-Dava dışı 3. Şahıs …’nin yeniden yargılama talebinin HMK 376. Maddesinde belirtilen koşulları taşımadığı anlaşıldığından yargılamanın yenilenmesi talebinin REDDİNE, 3-Ek kararının talep eden vekillerine ayrı ayrı tebliğine, masrafın talep edenlerce karşılanmasına” dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde temyiz yolu açık olmak üzere karar verilmiştir. Karara karşı her iki taraf vekilince temyiz yoluna başvurulması üzerine Yargıtay 23. Hukuk Dairesi’nin 06/02/2020 tarihli 2019/156 E. 2020/764 K sayılı ilamı ile; “davalı … A.Ş vekili ve dava dışı 3. kişi … vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün onanmasına” karar verilmiş, Karar düzeltme yoluna başvurulması neticesinde ise Yargıtay 23. Hukuk Dairesi’nin 25/01/2021 tarihli 2020/1451 E. 2021/201 K sayılı ilamı ile; “Yargılamanın yenilenmesi, 492 Sayılı Harçlar Kanunu’nun 10. ve HUMK’nın 449. ile HMK’nın 381/1. maddelerinde açıkça düzenlendiği üzere bağımsız bir dava niteliğindedir. Bu durumda, mahkemece verilen karar da yeni bir karardır. 5235 sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkındaki Kanunun 25 ve geçici 2’nci maddeleri uyarınca kurulan ve yargı çevreleri belirlenen Bölge Adliye Mahkemeleri, 20/07/2016 tarihinde göreve başlamış olup, İlk Derece Mahkemesince verilen nihai nitelikteki kararın, Bölge Adliye Mahkemelerinin faaliyete geçtiği tarihten sonra verildiği açıktır. Yukarıda açıklanan sebeplerle 05/11/2018 tarihinde verilen nihai hükmün kanun yolu inceleme görevinin Bölge Adliye Mahkemesine ait olduğu anlaşılmış olup, bu kez Dairemiz onama kararının kaldırılarak ilgili Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesine gönderilmek üzere dosyanın mahalli mahkemesine iadesine karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı … A.Ş. vekili ve dava dışı 3. kişi … vekilinin karar düzeltme istemlerinin kabulü ile Dairemizin 06/02/2020 tarihli ve 2019/156 E., 2020/764 K. sayılı onama kararı ortadan kaldırılarak, dosyanın ilgili Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesine gönderilmesi için mahalli mahkemesine İADESİNE” karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı … A.Ş. vekili dilekçesinde özetle; talep dilekçesinde ileri sürdüğü hususları tekrar ederek, yerel mahkeme tarafından daha önce verilen iflas kararındaki usuli hatanın Yargılamanın İadesi talebinin reddi safhasında da sürdürülerek 05/11/2018 tarihli ek kararda da temyiz süresinin 10 gün yerine 15 gün olarak belirtildiğini ve İcra İflas Kanunu’ndaki özel temyiz süresinin dikkate alınmadığını, açıklanan aykırılıkların Anayasa Mahkemesi ve İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi kararlarında da belirtildiği üzere mahkemeye erişim hakkı ve adil yargılanma hakkını ihlal ettiğini beyan ederek yargılamanın yenilenmesi taleplerinin reddine ilişkin ilk derece mahkemesi ek kararının bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir. Dava dışı 3. kişi … vekili dilekçesinde özetle; talep dilekçesinde ileri sürdüğü hususları tekrar ederek ilk derece mahkemesince verilen 05/11/2018 tarihli ek kararda da temyiz süresinin 10 gün yerine 15 gün olarak belirtildiğini ve İcra İflas Kanunu’ndaki özel temyiz süresinin dikkate alınmadığını, açıklanan aykırılıkların Anayasa Mahkemesi ve İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi kararlarında da belirtildiği üzere mahkemeye erişim hakkı ve adil yargılanma hakkını ihlal ettiğini beyan ederek yargılamanın yenilenmesi taleplerinin reddine ilişkin ilk derece mahkemesi ek kararının bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında inceleme; 6100 sayılı HMK’nun 355.maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılmış, kamu düzenine aykırılık olup olmadığı ise re’sen gözetilmiş ayrıca HMK’nun 357. maddesindeki “İlk derece mahkemesinde ileri sürülmeyen iddia ve savunma istinafta dinlenemez ve istinafta yeni delillere dayanılamaz” kuralı nazara alınmıştır. Dava, yargılamanın iadesi istemine ilişkindir. Yargılamanın iadesi, yargılama hataları ve noksanlarından dolayı, maddi anlamda kesin hükmün bertaraf edilmesini ve daha önce kesin hükme bağlanmış olan bir dava hakkında yeniden yargılama ve inceleme yapılmasını sağlayan hukuki yoldur. Yargılamanın iadesi, nihaî bir kararın (nihai kararlar içinde de kesinleşmiş bir kararın) gözden geçirilmesini, denetlenmesini sağlaması bakımından geniş anlamda bir kanun yolu olmakla ve Kanun’da sistematik olarak kanun yolları arasında düzenlenmekle birlikte, aslında kesinleşen kararı yeniden ele almaya yarayan ve dava şeklinde görülen bir hukukî çaredir…Yargılamanın iadesi yolu, kesinleşmiş hükümlere karşı başvurulan istisnaî bir yoldur. Bu sebeple yargılamanın tekrarlanmasının mümkün olmadığı, o konuda yeniden mahkemeye başvurulamayacak, şeklen ve madden kesinleşmiş hükümlere karşı yargılamanın iadesi istenebilir. Eğer mahkeme kararı henüz şeklen kesinleşmemişse veya şeklen kesinleşmiş olsa dahi maddî anlamda kesin hüküm oluşturmuyorsa yeniden ele alınıp incelenmesi mümkünse yargılamanın iadesi yoluna gidilemez. Çünkü ya henüz kesinleşmiş bir karar yoktur, bu sebeple başvuru imkânları tüketilmemiştir veya kesinleşse dahi kararın başka şekilde yeniden ele alınıp incelenmesi mümkündür. (Pekcanıtez Usul, Prof. Dr.Hakan Pekcanıtez, Prof.Dr. Muhammet Özekes, Doç.Dr.Hülya Taş Korkmaz, Doç.Dr.Mine Akkan, Cilt.III, s.2324,2325) Yargılamanın iadesi talebi, kendisine karşı bu yola başvurulan kararın verildiği mahkemeden talep edilecektir (m. 378/1). Yargılamanın iadesi talebi bir dava niteliğindedir. Bu sebeple yargılamanın iadesinin gerektirdiği özellikler dikkate alınarak bir davanın açılmasında verilmesi gereken dilekçe verilecektir. Yargılamanın iadesi bir dava açarak ileri sürülebileceğinden dava şartları ve davaya ilişkin genel hükümler geçerli olacak, yapılması gereken diğer işlemler yapılacaktır. Yargılamanın iadesi talebinin dava dilekçesi şeklinde düzenlenmesi gerekir. Bu dilekçede bulunması gereken unsurlara yer verilecektir. Ancak, içeriğinde talebin bir yargılamanın iadesi talebi olduğu belirtilmeli ve buna uygun açıklamalar yapılmalıdır. Dava açılmasına ilişkin kurallar uygulanarak, bu konudaki gerekli tüm işlemler yerine getirilmeli, gerekli harç ve giderler ödenmelidir. Mahkemece talep edilirse ayrıca bu konudaki teminat da yatırılmalıdır (m. 378/2). Yargılamanın iadesinde talepte bulunan, diğer tarafı karşı taraf olarak göstermeli, üçüncü kişilerin bu yola başvurması halinde ise ilk davanın tarafları karşı taraf olarak belirtilmelidir (Pekcanıtez Usul Cilt.III, s.2343,2344). Ayrıca 6100 sayılı HMK’nun 74.maddesi uyarınca vekil tarafından yargılamanın iadesi davası açabilmesi için, vekaletnamesinde açık olarak “yargılamanın iadesi yoluna başvurma yetkisinin” bulunması gerekir. Yargıtay 1. Hukuk Dairesi’nin 24/05/2021 tarihli 2021/1478 E. 2021/2748 K sayılı ilamında; “…Hemen belirtilmelidir ki, yargılamanın iadesi talebi, ayrı bir dava olarak açılır ve incelenir. Başka bir deyişle, diğer davalarda olduğu gibi harçlandırılmış bir dava dilekçesi ile açılır. Hakkında yargılamanın yenilenmesi istenilen davanın devamı niteliğinde olmayıp bilâkis yeni bir davadır. Bu itibarla mahkemece yargılamanın iadesi istenilen davanın son esas ve karar numarası ile dosya üzerinden “Ek Karar” niteliğinde hüküm kurulmasının isabetli olduğunu söyleyebilme olanağı yoktur. Yargılamanın iadesi, yargılama hataları ve noksanlarından dolayı, maddi anlamda kesin hükmün bertaraf edilmesini ve daha önce kesin hükme bağlanmış olan bir dava hakkında yeniden yargılama ve inceleme yapılmasını sağlayan olağanüstü bir kanun yoludur. Yargılamanın iadesi sonucu verilen karar eski hükmü kaldırdığından geçmişe etkili yenilik doğuran bir karardır. Kural olarak yargılamanın iadesine kararın tarafları başvurabilir. Yargılamanın iadesi olağanüstü bir kanun yolu olsa da, bir üst yargı organından değil aynı mahkemeden talep edilmektedir. Yargılamanın iadesi talebi bir dava niteliğindedir. Bu sebeple yargılamanın iadesinin gerektirdiği özellikler dikkate alınarak talebin dava dilekçeleriyle yapılması gerekir. Yargılamanın iadesi, dava açılarak ileri sürülebileceğinden dava şartları ve davaya ilişkin genel hükümler geçerli olacak, yapılması gereken tüm işlemler yapılacaktır. Gerekli tüm harç ve giderler ödenmelidir. Mahkemece talep edilirse teminat da yatırılmalıdır. Yargılamanın iadesi talebini inceleyen mahkeme tarafları davet ederek dinler ve bir ön inceleme yapar. Yargılamanın iadesi talebinin kabulü halinde, yenileme sebebine göre farklı kararlar verilebilecektir. Yargılamanın iadesi bir dava olduğundan bu davada haksız çıkan taraf, asıl davada olduğu gibi yargılama giderlerine ve vekalet ücretine mahkum edilir. Yargılamanın iadesi talebi bir dava olarak açılıp görüldüğünden, dava hakkında mahkemenin verdiği karara karşı süresi içinde diğer koşulların da bulunması halinde olağan kanun yollarına başvurulabilir.” denilerek, yargılamanın iadesi isteminin ayrı bir dava olduğu, bu nedenle harca tabi olduğu, taraf teşkili sağlanıp ön inceme duruşması yapılarak karar verilebileceğine, ek karar niteliğinde hüküm kurulamayacağına işaret edilmiştir. Somut dosya kapsamı değerlendirildiğinde ise; yargılamanın iadesi talep edenlerin yargılamanın iadesi talep edilen kararın verildiği dosyaya sunmuş oldukları dilekçe ile bu taleplerini ileri sürdükleri, başvuru harcı ve maktu karar harcı alınması gerekirken harç yatırılmadığı, dava dilekçesi niteliğinde olan yargılamanın iadesi talep dilekçesinin karşı tarafa tebliğ edilmediği, taraf teşkilinin sağlanmadığı, ek karar niteliğinde dosya üzerinden karar verildiği anlaşılmaktadır. Mahkemece dilekçenin yeni bir esasa kaydedilmesi, başvuru harcı ve davanın niteliği itibariyle maktu harcın alınması, dava açılmasıyla birlikte HMK hükümleri uyarınca yapılması gereken tüm işlemlerin tamamlanması ve sonucunda yeni bir karar numarası üzerinden nihai karar vermesi gerekirken, bu usule uyulmadan verilen ek karar yasal düzenlemelere aykırı olduğundan, davalı … A.Ş. vekili ve dava dışı 3. kişi … vekilinin istinaf istemlerinin 6100 sayılı HMK’nun 355.maddesi uyarınca kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının 6100 sayılı HMK 353/1.a.6 maddesi uyarınca kaldırılmasına, dairemizin kararına uygun şekilde yargılama yapıldıktan sonra yeniden karar verilmek üzere dosyanın mahkemesine iadesine dair aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Davalı … A.Ş. vekili ve dava dışı 3. kişi … istinaf başvurusunun KABULÜ ile İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2011/415 E. 2013/124 K. Sayılı 05/11/2018 tarihli ek kararının 6100 sayılı HMK’nun 353/1.a.6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, 2-Dosyanın, Dairemiz kararına uygun şekilde yargılama yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere mahal mahkemesine İADESİNE, 3-Davalı tarafça yatırılan istinaf başvuru harcının Hazineye irat kaydına, 4-Davalı tarafından yatırılan 35,90 TL istinaf karar harcının talep halinde ilk derece mahkemesince iadesine, 5-İstinaf yargılaması sırasında yapılan giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 7-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362/1.g bendi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 09/02/2022