Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2021/414 E. 2022/467 K. 13.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/414
KARAR NO: 2022/467
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2018/88 Esas
KARAR NO: 2020/637
KARAR TARİHİ: 25/11/2020
DAVA: Doğrudan İflas
KARAR TARİHİ: 13/04/2022
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde;, taraflar arasında 15.7.2005 tarihinde kat karşılığı inşaat sözleşmesi imzalandığını, ancak 15.10.2008 tarihinde davacı şirketin iflasına karar verildiğini, kararın 13.4.2009 tarihinde kesinleştiğini, işlemlerin Ankara İflas Müdürlüğü’nün … sayılı iflas dosyası üzerinden yürütüldüğünü, ikinci alacaklılar toplantısının 1.9.2009 tarihinde yapıldığını, tasfiyenin devam ettiğini, davacı şirket tarafından davalı şirket aleyhine Gebze 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2012/20 esas sayılı dosyasında açılan davada 24.5.2016 tarihinde 15.7.2005 tarihli kat karşılığı inşaat sözleşmesinin feshine, 3.757.192 TL’nin davalıdan tahsiline karar verildiğini, kararın temyiz edilmeksizin 28.12.2016 tarihinde kesinleştiğini, alacağın tahsili için Ankara … İcra Müdürlüğünün … sayılı takip dosyası ile ilamlı icra yoluyla takibe geçildiğini, takibin itiraz edilmeksizin kesinleştiğini, ancak alacağın 4.448.112,82 TL’sinin tahsil edilemediğini, bu nedenle İİK’nin 177/4. Maddesi uyarınca davalı kooperatifin iflasına karar verilmesini, davalının taşınır ve taşınmaz malları ile 3. Kişilerdeki hak ve alacakları üzerine İİK’nin 159. Maddesi uyarınca iflas muhafaza tedbiri konulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP Davalı vekili cevap dilekçesinde; zamanaşımı defi ve hak düşürücü süre itirazında bulunduğu, ancak bu defi ve itiraza ilişkin gerekçe gösterilmediği, esasa ilişkin olarak da, davacının, taraflar arasındaki sözleşmeye aykırı kusurlu olarak işi yarım bıraktığını, taahhütlerini yerine getirmediğini, kendi kusuruyla iflas ettiğini, bu nedenle davalının ve davalının ortaklarının zarara uğradıklarını, davacı iflas idaresinin, davalı kooperatifi borçlandırarak malvarlığını çok cüzi fiyatlar ile icra yoluyla sattırdığını, buna rağmen davalı borçlu kalmış gözüktüğünden haksız şekilde iflasını istediğini, davacı şirketin işi yarım bırakması nedeniyle davalı kooperatifin dava dışı başka bir şirketle sözleşme imzaladığını, mahkemenin davalının malvarlığını artırması için gerekli tedbirleri alarak 1163 sayılı Kooperatifler Kanununun 63. Maddesinin son fıkrası uyarınca tedbirleri almasını, ayrıca imar affı kapsamında gerekli işlemlerin başlatılarak davalı kooperatifin aktifinin arttırıcı işlemlerin yapılmasını, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece ”… Davacı, İİK’nin 177. maddesinin 4 numaralı bendi uyarınca, ilama müstenit alacağın icra emriyle istenildiği halde ödenmemesi nedeniyle davalının doğrudan doğruya iflasına karar verilmesini talep etmektedir. Talebe konu alacak Gebze 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/20 esas sayılı dosyasındaki davaya ilişkin olup, Mahkemenin 24.05.2016 tarih ve 2016/257 karar sayılı ilâmı ile “Davanın ıslah edilen haliyle KABULÜ ile; taraflar arasında akdedilen davaya konu Üsküdar … Noterliği’nin 15.07.2005 tarih ve … Yevmiye Numaralı Düzenleme Şeklinde Taşınmaz Mal Vaadi ve Kat Karşılığı İnşaat Sözleşmesinin FESHİNE, Teknik raporda da açıklandığı üzere 10.000 TL’si için dava tarihinden, 3.747.192,00 TL’si açısından 22.08.2014 ıslah tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte toplam 3.757.192,00 TL’nin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesi”ne karar verildiği, kararın 28.12.2016 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır. Davacı vekilince bu karar Ankara … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyasında ilamlı icra yoluyla takibe konulmuş olup, ödeme emri davalı-borçlu vekiline 11.08.2016 tarihinde tebliğ olunmuş, takibin itiraz olunmaksızın kesinleştiği anlaşılmıştır. Davacı, bu kesinleşen ilamlı icra takibine konu alacağın ödenmemesi üzerine davalı kooperatifin iflasını talep etmiştir. 16/11/2018 tarihli duruşmanın 4 numaralı “İİK’nın 177/1-4 bent 2. cümlesi, ”Türkiye’de yerleşim yeri veya mümessili bulunan borçlu dinlenmek için kısa bir müddette mahkemeye çağrılır.” hükmünü içermektedir. Bu durumda mahkemece anılan madde uyarınca, davalı şirket temsilcisinin dinlenilmek üzere mahkemeye çağrılması için meşruhatlı davetiye çıkarılması, davetiyeye uyarak gelmesi halinde dinlenmesine,” şeklindeki ara kararı ile davalı kooperatifin temsilcisine meşruhatlı davetiye gönderilmiş, davalı kooperatif temsilcisi … 20/02/2019 tarihli duruşmaya dinlenmiş, “Kooperatifimiz batak değildir, ödemelerini ertelememiştir, karşı tarafa baştan 40 tane daire vermiştik, 10 tane daireyi de iflas idaresi kendisi satılarak aldı, görüşmelerimiz sürüyor, vekilimin geçen celse dediği gibi borcu ödeme imkanımız vardır, sadece zaman gereklidir.” şeklinde beyanda bulunmuştur. Taraf vekillerinin talebi üzerine, 20/02/2019 tarihli duruşmada taraflara sulh görüşmeleri olmaları için süre verilmiş, davacı vekili 04.02.2020 tarihli dilekçesi ile karşı tarafla sulh olma ihtimali kalmadığını beyan etmiştir. Buna göre, yukarıda gösterilen deliller, açıklamalar ve tüm dosya kapsamından davacının ilâma müstenit bir alacağının bulunması ve bu ilâma konu borcun ödenmesine ilişkin icra emri gönderilmesine rağmen ilâma bağlanmış borcun ödenmemiş olması sebebiyle, somut olayda İİK m. 177/1V uyarınca iflas kararı verilebilmesi için bütün şartlarının gerçekleşmiş olduğu tespit olunmuştur. 5.2.2020 tarihli duruşmanın “Davacı vekilinin ihtiyati tedbir talebinin kısmen kabulü ile, İİK’nin 161. maddesi uyarınca borçlunun malvarlığının defterinin tutulmasına, Defterin İst. Anadolu İflas Dairesi tarafından tutulmasına, Defter masraflarının davacı tarafından 10 gün içinde İflas Dairesine yatırılmasına, İİK’nin 159. maddesi uyarınca taktiren davacının teminat göstermesine gerek olmadığına, İhtiyati tedbir talebinin kısmen reddi ile; İİK’nin 159/son maddesi göz önüne alınarak davacı vekilinin davalının taşınır ve taşınmaz malları ile 3. Kişilerdeki hak ve alacakları üzerine İİK’nin 159. maddesi uyarınca iflas muhafaza tedbiri konulmasına karar verilmesi taleplerinin reddine, Karara karşı istinaf kanun yolunun açık olduğunun ihtarına, ara kararın istinaf edilmesi halinde ara kararın karar formatında yazılarak dosyanın bir örneğinin İstanbul BAM ilgili Hukuk Dairesine gönderilmesine ve kararın bir suretinin taraflara tebliğine,” şeklindeki “2” numaralı ara kararı ile davalı aleyhine ihtiyati tedbir uygulanmasına karar verilmiş, ara karar her iki taraf vekili tarafından istinaf edilmiş, dosyanın bir sureti İstanbul BAM 17. Hukuk Dairesi’ne gönderilmiştir. Davacı tarafça, Mahkememizin 29/01/2018 tarihli ara kararına istinaden 4.4.2018 tarihinde 15.000 TL iflas avansı Mahkemeler veznesine yatırılmıştır. d)Sonuç: Yukarıda gösterilen deliller ve tüm dosya kapsamından, davacının alacağı kesinleşmiş mahkeme ilamına dayandığından, “davacının, davalı kooperatiften alacaklı olup olmadığı” konusunda inceleme yapılmasına gerek bulunmadığı, işbu davanın konusu, doğrudan doğruya iflas sebebine dayalı iflas davası olduğundan, bu davada depo emrine mesnet teşkil edecek tutarın hesaplanmasına ihtiyaç olmadığı; zira doğrudan doğruya iflas davalarında depo kararı verilemeyeceği, davacının, Gebze 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/20 esas, 2016/257 karar sayılı ilâmına dayalı olarak Ankara … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyasında ilamlı icra yoluyla takip başlattığı, takip talebi üzerine davalı kooperatife icra emri gönderildiği fakat gönderilen icra emrine rağmen ilâma konu borcun ödenmediği; bu durumda, ilâma müstenit bir alacağın bulunması ve bu ilâma konu borcun ödenmesine ilişkin icra emri gönderilmesine rağmen ilâma bağlanmış borcun ödenmemiş olması sebebiyle İİK’nin 177/4. maddesi uyarınca iflas kararı verilebilmesi için bütün şartların gerçekleştiği anlaşıldığından, İİK’nin 177/4. maddesi uyarınca davanın kabulü ile İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün … sicil numarasına kayıtlı … Yapı Kooperatifi’nin iflasına” dair karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili yasal süresi içinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde özetle; Alacaklının doğrudan doğruya iflas davasında alacağının varlığını ispat etmek zorunda olduğu, davalının ödemelerini tatil edip etmediğini tespiti bakımından davalı kooperatifin kayıtlı bulunduğu vergi dairesine yazı yazılarak vergi kayıtların istememesine karar verilmiş ise de sonuçlarının mahkeme tarafından beklenmediğini, davacının dava dilekçesinde maddi vakaları açıklarken ruhsata bağlanmamış taşınmazların varlığından haberdar olduğundan bahsetmiş bulunması nazara alındığında doğrudan doğruya iflasın şartlarının oluşmadığını yazılı olarak itiraf ettiği, uyuşmazlık konusu olayda doğrudan doğruya iflasın şartları oluşmadığı Gebze 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2012/20 esas sayılı dosyasındaki kararın yanı sıra yönelik yargılamanın yenilenmesi talebinde bulunduğunu ve bu dava dosyasının bekletici mesele yapılması yönünde talepte bulunulduğunu, mahkemenin öncelikle dava konusu olayı çekişmeli yargı olarak belirleyerek buna göre yargılama yapmasının gerektiği, ayrıca davalı kooperatifin borcundan kurtulmasını sağlamak amacıyla Gebze 5. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2019/376 esas sayılı dosyasında tapu tescil davası açıldığı, anılan dosyaya müflis şirketten daire satın alan alıcı müşteriler tarafından verilen cevaplarda daire karşılığı bedellerinin müflis şirkete ödendiğinin yazılı olarak ikrar edildiği, bu durumda müflis şirkete 40 adet tapu bedeli karşılığı borcunun bulunmaması nedeniyle esasen ilama dayalı Ankara … İcra müdürlüğünün … esas sayılı dosyasıyla kesinleştirilen icra emrindeki kadar borçlu bulunmadığını açığa çıkacağı ve huzurdaki davanın konusuz kalacağı, davacı müflis iflas idaresi tarafından davalı aleyhine açılan İstanbul Anadolu 7. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2018/526 sayılı dosyasında tasarrufun davası açıldığı ve davanın derdest olduğu, mahkemenin öncelikle davayı çekişmeli yargı olarak değerlendirilerek alacağın varlığın araştırılması ve doğrudan doğruya iflas davasında maddi vakaların mevcut olup olmadığını tespit etme yükümlülüğünü yerine getirmesi gerektiği, davacı kooperatifin müflis şirkete icra emrinde belirtilen tutar borcunun bulunmadığı belirtilerek mahkemece verilen kararının kaldırılmasına İİK’nun 165/1 maddesi uyarınca iflasının 25.11.2020 günü açılmış olması nedeniyle davalı kooperatifin mağduriyeti bulunduğundan öncelikle ihtiyati tedbir kararı verilmesine karar verilmesi talep edilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE HMK’nın 355. ve 357. maddeleri gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle bağlı olarak ve kamu düzenine aykırılık hususlarını da gözetilerek yapılan inceleme neticesinde; Dava, İİK 177/4. ” İlama müstenit alacak icra emriyle istenildiği halde ödenmemişse… “maddesine dayalı doğrudan doğruya iflas davasıdır. İflas davası için yetkili ticaret mahkemesi, borçlunun muamele merkezinin bulunduğu yerdeki ticaret mahkemesidir ( İİK 154/ III c.2). Bu yetki, kamu düzenine ilişkin ve kesindir. İİK’nın 181. maddesinin aynı Kanun’un 160. maddesine yaptığı yollama nedeniyle, İİK’nın 179. madde hükümü uyarınca doğrudan iflas talebinde bulunan alacaklı ilk alacaklılar toplantısına kadar gerekli masraflar ile iflas kararının kanun yolları için gerekli tebliğ masraflarını avans olarak mahkeme veznesine yatırmalıdır. Somut olayda borçlu şirketin muamele merkezinde iflas davası açılmış, belirtilen masraflar yatırılmış, mahkemece İİK’nın 181. maddesi yollaması ile İİK’nın 166. madde hükmüne uygun olarak ilanlar yapılmıştır. Dava tarihinde yürürlükte bulunan 2004 sayılı İİK‘nun 177.maddesinde, “Doğrudan Doğruya İflas Halleri” üst başlığı altında, “Evvelce takibe hacet kalmaksızın İflas”, “Alacaklının talebi” düzenlenmiştir. 117/1.fıkrada, aşağıdaki hallerde alacaklının evvelce takibe hacet kalmaksızın iflasa tabi borçlunun iflasını isteyebileceği ifade edilmiştir. Yasada belirtilen “4” bent ise sırasıyla, “1-Borçlunun malum yerleşim yeri olmaz, taahhütlerinden kurtulmak maksadıyla kaçar, alacaklıların haklarını ihlal eden hileli muamelelerde bulunur veya bunlara teşebbüs eder yahut haciz yoluyla yapılan takip sırasında mallarını saklarsa; 2-Borçlu ödemelerini tatil eylemiş bulunursa; 3-308 inci maddede ki hal varsa; 4-İlama müstenit alacak icra emriyle istenildiği halde ödenmemişse,..” şeklinde sayılmıştır. İlama dayalı alacağın icra emriyle istenilmesine rağmen ödenmemiş olması halinde İİK’nun 177/4 maddesi uyarınca iflasa tabi bir borçlunun doğrudan iflası talep edilmektedir. Alacaklının ilama dayalı doğrudan doğruya iflas talep edebilmesi için, hükmün kesinleşmesi gerekmez. Ancak borçlu Yargıtaydan icranın geri bırakılması kararı alıp , ticaret mahkemesinde ibraz etmesi halinde ticaret mahkemesi hükmün kesinleşmesini HMK madde 165 uyarınca bekletici mesele yapar. Hükmün onanması halinde iflasa karar verilir, borçlunun borcu olmadığına ilişkin bozma kararı verilmesi halinde ise davanın reddine karar verilir. Nitekim Yargıtay 23. Hukuk Dairesi’nin 22.06.2015 tarih 2014/5069 E. 2015/4774 K. sayılı ilamında ”… Mahkemece, iddia, savunma ve dosya kapsamına göre; davalı şirket temsilcisine İİK’nın 177/son maddesi gereğince dinlenmek üzere tebligat çıkarılarak çağrılan şirket temsilcisinin duruşmaya katılmadığı, davalı şirketin İİK’nın 177/4. maddesine dayalı olarak doğrudan iflasının talep edildiği, davacıların ihbar ve kıdem tazminatlarına ilişkin iş mahkemesi kararlarının icraya konulduğu, icra emirlerinin davalı şirket vekiline tebliğine rağmen borcun ödenmediği, her ne kadar davacılar hakkında verilen kıdem tazminatına ilişkin kararlar kesinleşmemiş olsada bu kararların kesinleşmemiş olmasının söz konusu iflas davasında nazara alınmayacağı, dosyaya sunulan tehiri icra kararı olmadığı gerekçesiyle, davanın kabulü ile davalı şirketin iflasına karar verilmiştir. Kararı, müdahil vekili temyiz etmiştir. Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, müdahil vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.” belirtilmiştir. Diğer doğrudan iflas taleplerinde olduğu gibi ilama dayalı iflas talebinde de depo emri çıkartılmaz. Buna karşılık, ilamlı icranın iflas yolu ile takibe çevrilmesi halinde takip ve iflasa dayanarak iflas istenmesi halinde depolarının çıkartılması gerekir. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu Onursal Başkanı Mahmut Bilgen, Konkordato İflas ve Yargılama Usulü, Adalet Yayınevi, 3.baskı, Ankara ,bkz:643) Nitekim Yargıtay 23. Hukuk Dairesi’nin 16.05.2014 tarih 2014/880 E. 2014/3851 K. sayılı ilamında ”… Doğrudan iflas davalarında iflas şartlarının mevcudiyetinin tespiti yeterli olup, takipli iflas yollarında olduğu gibi borcun ödenmesi için süre verilmesi ya da depo kararı çıkartılmasına gerek bulunmamaktadır. Mahkemenin davalıya borçlarını ödemesi için süre vermesi de kabul şekli itibariyle belirtilen ilkeye aykırıdır.” belirtilmektedir. Benzer nitelikte Yargıtay 23.Hukuk Dairesinin 05.05.2017 tarih 2016/1726 E. 2017/1361 K. sayılı ilamında ”… Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre; davacının alacaklı bulunduğu ve talebine esas olan Antalya … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı icra takibine konu Antalya 5. İş Mahkemesi’nin 2013/88 E., 2014/597 K. sayılı ilamının henüz kesinleşmemekle birlikte davanın açılması için bu mahkeme kararının kesinleşmesine gerek bulunmadığı, takip konusu alacağın borçlu olan davalı tarafından ödenmediği, davalı temsilcinin duruşmada, borcun bir kısmını ödedikleri, geri kalan kısmı da ödeyeceklerine dair savunmasına, davacı tarafın bu savunmanın davanın uzatılmasına yönelik olduğu ve borcun tamamının ödenmediğini bildirilmesi karşısında, davalının doğrudan doğruya iflas koşullarının oluştuğu gerekçesiyle, davanın kabulü ile davalı şirketin iflasına karar verilmiştir. Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir. Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmemiştir. ” dair karar verilmiştir. Dava konusu somut olay nedeniyle ibraz edilen belgeler incelendiğinde; taraflar arasında Üsküdar … Noterliği’nin 15.07.2005 tarih ve … yevmiye numaralı düzenleme şeklinde taşınmaz mal satış vaadi ve kat karşılığı inşaat sözleşmesi yapıldığı, sözleşme konusunun arsa sahibinin (kooperatif) maliki bulunduğu Kocaeli ili Gebze ilçesi … mevkii … ada … parsel nolu taşınmaz üzerinde inşaat yapımına ilişkin olduğunun Gebze 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2012/20 esas numaralı ilamında belirtildiği, sözleşmeyle arsanın %67’si üzerine yapılacak olan bağımsız bölümlerin tamamının yüklenici (Müflis … Ltd Şti) ait olacağının kararlaştırıldığı ancak müflis şirket hakkında Ankara 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2008/55 Esas 2008/483 Karar nolu ilamı ile iflas kararı verildiği ve bu kararın kesinleştiği, devamında tasfiye işlemlerinin Ankara … İcra (iflas) Dairesi’nin … Esas sayıda dosyası üzerinden oluşturulan iflas masasınca yürütüldüğü, yüklenici şirket iflasının sözleşmeyi sona erdirme için düzenleme şeklinde kat karşılığı inşaat yapım ve satış vaadi sözleşmesi fesih konusunda taraflar arasında herhangi bir uzlaşma sağlanamadığı, bu nedenle şirket tarafından yapılmış olan imalat inşaat bedelinin tespit edilerek masa alacağı olarak iflas masasına kazandırılması gerektiği belirtilerek sözleşmenin feshine, 3.757.192,00 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte kooperatiften tahsiline dair açılan davada; mahkemece, davanın kabulü ile taraflar arasında akdedilen davaya konu Üsküdar … Noterliği’nin 15.07.2005 tarih ve … numaralı düzenleme şeklinde taşınmaz mal satış vaadi ve kat karşılığı inşaat sözleşmesinin feshine, 10.000 TL’si için dava tarihinden, 3.747.192,00 TL’si açısından 22.08.2014 ıslah tarihinden itibaren işleyecek avans faizle birlikte toplam 3.757.192 TL’nin kooperatiften tahsili ile müflis şirkete ödenmesine dair karar verilmiş, iş bu kararın temyiz edilmediği ve 28.12.2016 tarihinde kesinleştiği 13.02.2017 tarihli kesinleşme şerhinde belirtilmiştir. Ankara … İcra Müdürlüğü’nün … sayılı takip dosyasında asıl alacak, işlemiş faiz, vekalet ücreti ve yargılama gideri alacağının oluşan toplam 4.742.934 TL nin ( Gebze 1.Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2012/20 Esas 2016/257 K sayılı ilama dayalı olarak ) davalı kooperatiften tahsiline yönelik (örnek4-5) icra emrinin davalıya 11.08.2016 tarihinde tebliğ edildiği ve dosya arasında alınan bilgi ve belgeler arasında takibe yönelik yapılan bir itirazın bulunmadığı anlaşılmaktadır. Davalı vekilince sunulan cevap dilekçesinde davalı kooperatifi maliki olduğu taşınmazda kat irtifakı kullanarak yapılan yolsuz ve muvazaalı tapu tescillerinin iptali ile davalı adına tapu tescilinin yapılması talepleri Gebze 5. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2019/376 esas sayılı dosyası ile bu kişiler aleyhine tapu iptal ve tescil talep ve dava açıldığı ve bu dosya sonucunun bekletici mesele yapılmasına karar verilmesini talep edildiği, yine Gebze 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2019/75 sayılı dosyasında kooperatif adına kayıtlı taşınmaz üzerinde taraflar arasında …İnş.Şti ile yapılan düzenleme şeklinde gayrimenkul satış vaadi ve kat karşılığı inşaat yapım sözleşmesine aykırı davranılması sonucunda aktin geriye dönüp fesih talepli dava açıldığı, iş bu davada ayrıca menfi zararın tespiti talep edildiğinden dava sonucunda elde edilecek maddi değer ve kooperatif borçlarının ödenebilir hale gelecek olması nazara alındığında davanın konusuz kalacağı belirtilerek bu dava dosyasının da bekletici mesele yapılmasına karar verilmesi talep edilmiştir. İstanbul Anadolu 7. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2018/526 esas dolayı dava dosyasında davacı müflis şirket iflas idare memurluğunun kooperatif aleyhine Kocaeli ili Gebze ilçesi … mahallesi … ada bir parsel sayılı taşınmazda 56 adet bağımsız bölümü ihtiyati haciz konulmasını ve bu taşınmazlar yönünden davalılar arasında tasarrufa konu ferdileştirme ve satış işleminin iptali ile alacağın icra takip dosyasını ödenmesine ya da İİK’nun 283 maddesi hükmüne binaen cebri icra yetkisi tanınarak taşınmazlar üzerinde ipotek tesis edilmiş ise ipoteğinde iptaline karar verilmesi talep edilmiştir. Mahkemenin 2012/20 Esas, 2016/257 Karar sayılı dosya örneğinin UYAP’tan eksiksiz bir şekilde gönderilmesi ve ayrıca bu dava dosyasında … Yapı Kooperatifince yargılanmanın yenilenmesi amacıyla başvuruda bulunulduğu belirtilerek; 2012/20 Esas, 2016/257 Karar sayılı mahkeme kararının infazının durdurulmasına yönelik herhangi bir tedbir kararının verilip verilmediğinin, tedbir kararı verilmiş olması halinde, buna ilişkin düzenlenmiş tüm bilgi ve belgelerin eksiksiz bir şekilde gönderilmesi istenmiştir. Mahkemenin dosyasının tüm UYAP kayıtları y ekinde gönderilmiş olup, dosyanın eski esaslı olması nedeniyle tüm evrakların taranamadığı anlaşılmakla dosya fiziki olarak da yazı ekinde gönderilmiştir. Dairemizce Gebze 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’ne müzekkere yazılarak, yargılamanın yenilenmesine dair dava dosyasında infazın durdurulmasına dair karar olup/olmadığı sorulmuş ve gelen cevabi yazıda mevcut hali ile Mahkeme kararının infazının durdurulmasına yönelik herhangi bir tedbir kararı verilmediği belirtilmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda davanın kabulü ile ilgili kanunun 177/1 fıkrasının 4. bendi uyarınca davalı kooperatifin iflasına dair karar verilmiş olup işbu karara yönelik davalı vekilince istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. Taraflarca sunulan tüm deliller yukarıda belirtilen bilgiler ışığında bir bütün olarak birlikte incelendiğinde: dava konusunun doğrudan doğruya iflas sebebine dayalı İİK 177/4 maddesine dayandığı, iflasa tabi borçlunun doğrudan iflas istenebileceği, icra takibine konu ilamın kesinleşmesine dahi gerek bulunmamasına rağmen Gebze 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2012/20 esas numaralı dava dosyasını verilen ilamın 28.12.2016 tarihinde kesinleştiğinin belirtildiği, Ankara … İcra Müdürlüğü’nün … sayılı dosyasında gönderilen icra emrine konu borcun ödenmediği, bu haliyle ilama dayalı borcun ödenmemesi nedeniyle İİK’nun 177/4 maddesi uyarınca depo kararı verilmeksizin davalının iflası için gerekli şartların oluştuğu ve davanın kabulüne dair karar verilmesinin dosya kapsamına uygun olduğu anlaşılmakla; HMK m. 359/3 uyarınca; dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, HMK m. 355/1 gereği incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, re’sen gözetilmesi gereken, kamu düzenine herhangi bir aykırılığın da bulunmadığı anlaşılmakla; kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğunun anlaşılmasına göre; davalı vekilinin istinaf itirazları yerinde görülmediğinden HMK m. 353/1,b.1 gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine dair karar verilmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Davalının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince davalıdan alınan 162,10 TL’nin başvuru harcının hazineye GELİR KAYDINA, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL’nin istinaf karar harcından, davalı tarafından yatırılan 59,30 TL’nin harcın mahsubu ile bakiye 21,40 TL’nin istinaf eden davalıdan tahsili ile hazineye GELİR KAYDINA, 4-İstinaf yargılama giderlerinin davalı üzerinde bırakılmasına, 5-Yatırılan gider avansından kalan kısmın davalıya ilk derece mahkemesince iadesine, 6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 7-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı HMK’nun 361/1. fıkrası ve 2004 sayılı İİK’nun 164. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren on gün içinde Yargıtay nezdinde temyiz kanun yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.13/04/2022