Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2021/356 E. 2021/365 K. 15.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/356
KARAR NO: 2021/365
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2020/844
KARAR NO: 2020/1056
KARAR TARİHİ: 17/12/2020
DAVA: İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
KARAR TARİHİ: 15/04/2021
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacının kooperatife olan borcunu ödememesi üzerine Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyaları ile yasal takibe geçildiğini, davacının kooperatif ticaret merkezinde ortak kullanım alanlarına mal koyarak işgal edenlere site yönetimine aykırı hareket nedeni ile genel kurul kararı ile yönetim kuruluna verilen yetki gereği yönetim kurulu tarafından para cezası kesildiğini, davalı borçlunun kesilen cezaya ve uyarılara rağmen ortak alanları kullanmaya devam ettiğini, davalının borçları ödemediği icra takibi yapıldığını yine herhangi bir ödene yapmadığını, davalının takiplere itiraz ettiğini, bu nedenle yapılan haksız itiraz nedeni ile duran icra takibinin devamı ve davalı borçlunun %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkumiyetini istemiştir.
CEVAP Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkilinin dükkanının önündeki saçakların altına mallarını koyduğunu, ortak alanlara koymadığını, icra takibinin ve davanın haksız, kötü niyetli ve yasal dayanaktan yoksun olduğunu, davacının tamamen keyfi ve eşitlik ilkesine aykırı olarak hareket ettiğini, müvekkili şirket ile aynı konumda olanlara ceza verilmediğini, Yargıtay 23. Hukuk Dairesi’nin 20/11/2018 tarihli 2016/2663 E. 2018/5401 K. sayılı kararında açıkça bu gibi kararların tebliği gerekir anlamı çıkmasına rağmen genel kurul kararının müvekkiline tebliğ edilmediğini beyanla davanın reddine yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesine talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 20120/844 E. 2020/1056 K. sayılı 17/12/2020 tarihli kararı ile; “…Ticari davalarda konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabuluculuğa başvurulmuş olması dava şartı olarak kabul edilmiştir. İş bu davanın 03/12/2019 tarihinde açıldığı, dava tarihi itibariyle arabulucuya başvurulmaksızın dava açıldığı sabit olup, 24/09/2020 tarihinde dava açıldıktan sonra yapılan arabuluculuk başvurusunun iş bu dava yönünden bağlayıcılığı yoktur. Bu itibarla arabulucuya başvurulmaksızın açıldığı sabit olan davanın, dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar vermek gerekmiştir…” gerekçesiyle davanın 6102 sayılı TTK’nın 5/A maddesi ve …nın 115. maddesi uyarınca dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili yasal süre içerisinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde özetle; davanın ilk olarak asliye hukuk mahkemesinde açıldığını, asliye hukuk mahkemesinin görevsizlik kararı vermesinin ardından, dosya ticaret mahkemesine gönderilmeden arabuluculuğa başvurulduğunu, son tutanağın ise mahkemece karar verilmeden önce sunulduğunu, bu nedenle kararın hukuka aykırı olduğunu ayrıca dava 1163 sayılı Kanundan kaynaklanan bir dava olmadığından asliye hukuk mahkemesinin görevli olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE Dava, kooperatif genel kurul kararı gereği kooperatif yönetim kurulu tarafından ortak kullanım alanlarına mal koyarak işgal ettiği gerekçesiyle davalıya kesilen ceza bedelinin ödenmediği iddiasıyla, tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 341/2. maddesinde “Miktar veya değeri üç bin Türk Lirasını geçmeyen malvarlığı davalarına ilişkin kararlar kesindir. Ancak manevi tazminat davalarında verilen kararlara karşı, miktar veya değere bakılmaksızın istinaf yoluna başvurulabilir.”, aynı yasanın “Parasal sınırların artırılması” üst başlığı ile Ek Madde 1’de, “(1) 200 üncü, 201 inci, 341 inci, 362 nci ve 369 uncu maddelerdeki parasal sınırlar her takvim yılı başından geçerli olmak üzere, önceki yılda uygulanan parasal sınırların; o yıl için 4/1/1961 tarihli ve 213 sayılı Vergi Usul Kanununun mükerrer 298 inci maddesi hükümleri uyarınca Maliye Bakanlığınca her yıl tespit ve ilan edilen yeniden değerleme oranında artırılması suretiyle uygulanır. Bu şekilde belirlenen sınırların on Türk lirasını aşmayan kısımları dikkate alınmaz. (2) 200 üncü ve 201 inci maddelerdeki parasal sınırların uygulanmasında hukuki işlemin yapıldığı, 341 inci, 362 nci ve 369 uncu maddelerdeki parasal sınırların uygulanmasında hükmün verildiği tarihteki miktar esas alınır.” hükümleri yer almaktadır. İstinaf incelemesine konu kararın verildiği tarih 17/12/2020, dava değeri 3.628,01 TL’dir. Ancak 01/01/2020-31/12/2020 (bu tarih dahil) tarihleri arasında istinaf kanun yoluna başvuru için parasal sınır 5.390,00 TL olarak belirlenmiştir. Yani bu miktarın altında olan kararlar kesin olup, istinafa konu kararın verildiği tarih itibariyle kararın kesin olduğu tespit edilmiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 346. maddesi gereğince kesin karara yönelik istinaf başvurusu ile ilgili ilk derece mahkemesince karar verilebileceği gibi, bu konuda olumlu ya da olumsuz bir karar oluşturulmadan, istinaf incelemesine gönderilen dava dosyaları ile ilgili olarak aynı yasanın 352/1.b maddesi gereğince, istinaf mahkemesince karar verilir. Açıklanan yasal düzenlemeler gereğince, kanun yolu başvurusuna konu edilen kararın, karar tarihi itibariyle kesin nitelikte olması nedeniyle, istinafı kabil bir karar olmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK 352/1.b maddesi uyarınca reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nun 352/1.b maddesi uyarınca USULDEN REDDİNE, 2-Davacı tarafından yatırılan 148,60 TL başvuru harcının Hazineye irat kaydına, 3-Davacı tarafça yatırılan 54,40 TL istinaf karar harcının talep halinde ilk derece mahkemesince iadesine, 4-İstinaf yargılaması için davacı tarafça yapılan giderlerin davacı üzerinde bırakılmasına, 5-Yatırılan gider avansından kalan kısmın davacıya ilk derece mahkemesince iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 352/1.b bendi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 15/04/2021