Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2021/35 E. 2021/220 K. 03.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/35
KARAR NO: 2021/220
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2020/496 Esas
ARA KARAR TARİHİ: 22/10/2020
DAVA: Sigorta (Yangın Sigortası Kaynaklı)
KARAR TARİHİ: 03/03/2021
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili ihtiyati tedbir talepli dava dilekçesi ile; müvekkilinin … Mah. … Cad. No: … Kadıköy /İstanbul adresinde … isimli işletmenin sahibi olduğunu, ilgili işyerinin yan komşusu olan ve … Mah. … Cad. No: … Kadıköy /İstanbul adresinde bulunan işletmenin ise davalılardan … Ltd. Şti.’ye ait olduğunu, davalının işbu binanın hem maliki olduğunu hem de işbu binanın davalı tarafından restaurant olarak işletildiğini, 11/05/2020 tarihinde işbu davalıya ait işyerinde yangın çıktığını, bu yangının müvekkilinin işletmesine sıçradığını ve büyük bir zarara sebebiyet verdiğini, davalı işyeri ile davalı sigorta şirketi arasında …-…-… poliçe numaralı 17/10/2019 başlangıç, 31/07/2020 bitiş tarihli poliçe bulunduğunu, işbu poliçe kapsamında yangından kaynaklı mali mesuliyet hususunun da teminat altına alındığını ve poliçe kapsamında olduğunu bu nedenle davalı sigorta şirketinin poliçe limiti dahilinde sorumlu olduğunu, müvekkilinin sadece kendi sigorta şirketi olan … Sigorta A.Ş.’den 10.000,00 TL. tazminat alabildiğini, bunun dışında davalılardan herhangi bir şekilde zararın tazminine ilişkin bir ödeme alamadığını belirterek şimdilik 100.000,00 TL geçici ödemenin davalılardan alınarak davacıya ödenmesine, davalılardan … firmasının malvarlıklarını devretmeye çalıştığını, işletmelerinde pos cihazlarına icrai haciz nedeniyle bloke konulduğunu müvekkili tarafından haricen yapılan araştırma sonucu ve davalının komşusu olması nedeniyle öğrenildiğini, davalının mal kaçırma girişiminde bulunması ile müvekkilinin alacağının tahsili bakımından ise ileride müvekkili adına geri dönülemez sonuçların oluşmaması için öncelikle davalı … firmasının maliki olduğu İstanbul ili, Kadıköy ilçesi, … Mah. … ada … parselde kayıtlı taşınmazın yangının meydana gelmiş olduğu bina olması dolayısıyla üçüncü kişilere satış ve devrini önlemek amacıyla teminatsız olarak ihtiyati tedbir konulmasına, aynı zamanda müvekkilinin alacağının taşınmazın aynına ilişkin olmaması ve para alacağı olması nedeniyle davalı … firmasının UYAP sistemi üzerinden adına kayıtlı araç ve taşınmazların sorgulanarak işbu malvarlıkları ile üçüncü kişilerdeki hak ve alacaklarının ihtiyaten haczi açısından teminatsız olarak ihtiyati haciz kararı verilmesini talep etmiştir. Mahkemenin 22/10/2020 tarihli ara kararı ile ” Geçici hukuki korumalardan olan ihtiyati tedbir HMK’nun 389 ve devam eden maddelerinde düzenlenmiş olup, açılan dava sırasında bir ihtiyati tedbir kararının, ancak ihtiyati tedbir kararı verilmesi istenilen hususun uyuşmazlık konusu olması halinde verilebileceği HMK’nun 389 maddesinde düzenlenmiştir. Dava konusu çıkan yangın nedeni ile uğranılan zararın tazmini istemli olup ihtiyati tedbir talep edilen taşınmazın dava konusu ile ilgisinin bulunmadığı, dava ve uyuşmazlık konusu olmayan husus hakkında ihtiyati tedbir kararı verilemeyeceğinden ihtiyati tedbir talebinin ve bu aşamada alacağın varlığı ve muacceliyeti yargılamayı gerektirdiğinden ihtiyati haciz talebinin de reddine, Türk Borçlar Kanunu 76/1. maddesi uyarınca; “Zarar gören, iddiasının haklılığını gösteren inandırıcı kanıtlar sunduğu ve ekonomik durumu da gerektirdiği takdirde hâkim, istem üzerine davalının zarar görene geçici ödeme yapmasına karar verebilir” uyarınca davacı vekilinin talebini destekleyen subut delil ve davacının ekonomik durumunu gösterir belge ve bilgi yer almadığından somut davada davacı vekilinin TBK. mad. 76. uyarınca geçici ödeme talebinin şartları oluşmadığından reddine ” karar verilmiştir. Verilen ara karara karşı davacı vekilince yasal süresi içerisinde istinaf yasa yoluna başvurulmuş olup istinaf nedenleri olarak; Üçüncü kişilere devir temlikini önlemek amacıyla davalı … firmasının maliki olduğu İstanbul İli, Kadıköy İlçesi, … Mahallesi, … Ada, … parselde kayıtlı taşınmaz, yangının çıkmış olduğu taşınmaz olup işbu taşınmazda meydana gelen yangın nedeniyle müvekkilin zararı meydana geldiğini, her ne kadar davanın konusu taşınmazın aynına ilişkin değilse de davaya konu olay, tedbir talep edilen taşınmazda çıkan yangından kaynaklandığından tedbir kararı verilmesinde bir engel bulunmadığını, Alacağın varlığı sabit olmakla birlikte (yangının varlığı, yangının davalı şirkete ait binadan çıktığı, ilgili şirketin sigorta poliçesi olduğu, müvekkilin zararının varlığı, sigorta poliçesi ile yangın mali mesuliyetin teminat altına alındığı, müvekkilin işletmesinde tadilat yaptırdığı) alacağın miktarı açısından bir belirsizlik söz konusu olduğu, ancak tarafımızca da ikame edilen dava belirsiz alacak davası olup; harca esas değer olarak gösterilen miktarın kat be kat üstünde bir zararı mevcut olduğu, muacceliyet hususunda da yangın olayının meydana gelmiş olduğu tarih olan 11.05.2020 tarihi itibariyle müvekkilin tazminat alacağının doğduğu sabit olduğundan ilk derece mahkemesinin gerekçesinin haksız ve hukuka aykırı olduğunu, Geçici ödeme talebi açısından; müvekkilin ekonomik durumuna ilişkin belge bulunmadığı iddiasını kabul etmek imkân dâhilinde olmadığını, nitekim müvekkilin işyerinin tadilatı açısından ödemek zorunda kaldığı faturalar dava dilekçesinin ekinde sunulduğunu, müvekkilin işletmesi şahıs şirketi olup müvekkil işbu borçlara ve zararına ilişkin şahsen sorumluluk altında olduğunu, zaten pandemi nedeniyle büyük zarara uğrayan müvekkil, yangın nedeniyle de ayrıca ve daha büyük bir zarara uğradığını, geçici ödemeye hükmedilmesi için ekonomik durumunun daha ne kadar kötü olması gerektiğini, müvekkilin borç içinde işletmesel faaliyetini devam ettirme çabası bu kadar barizken talebin reddedilmesi hatalı olduğunu belirterek mahkeme kararının kaldırılmasını, TBK 76 maddesi uyarınca; dava değeri olarak belirtilen 100.000,00 TL’nin geçici ödemeye hükmedilmesini ve davalılardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olmaları nedeniyle alınarak müvekkile verilmesini, davalılardan … firmasının mal kaçırma girişiminde bulunması ile müvekkilin alacağının tahsili bakımından ise ileride müvekkil adına geri dönülmez sonuçların oluşmaması nedeniyle öncelikle; davalı … firmasının maliki olduğu İstanbul İli, Kadıköy İlçesi, … Mahallesi, … Ada, … parselde kayıtlı taşınmazın, yangının meydana gelmiş olduğu bina olması dolayısıyla, üçüncü kişilere satış ve devrini önlemek amacıyla teminatsız olarak ihtiyati tedbir kararı verilmesini, müvekkilin alacağının taşınmazın aynına ilişkin olmaması ve para alacağı olması nedeniyle; davalı … firmasının UYAP sistemi üzerinden adına kayıtlı araç ve taşınmazların sorgulanarak, işbu malvarlıkları ile üçüncü kişilerdeki hak ve alacaklarının ihtiyaten haczi açısından teminatsız olarak ihtiyati haciz kararı verilmesini talep etmiştir. Dava, komşu binada çıkan yangının davacılara ait binaya sirayet etmesi nedeniyle uğranılan zararın, davalı yapı malikinden TBK 69. Maddesi, davalı sigorta şirketinden sigorta poliçesi kapsamında müştereken ve müteselsilen tahsili istemine ilişkindir. 6100 Sayılı HMK’nun 389. maddesi “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir.” Tedbir kararının verilebilmesi için 6100 Sayılı HMK’unu 390. maddesi uyarınca “tedbir talep eden taraf dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır. Davacı, alacağını teminat altına almak için davalı adına kayıtlı taşınmaz üzerine ihtiyati tedbir kararı verilmesini istemiştir. Öncelikle, tedbir talep edilen davalının mal varlığı uyuşmazlığın konusu değildir. Uyuşmazlık konusu olmayan mal, hak ve alacaklar üzerine de ihtiyati tedbir konulaması mümkün değildir. İhtiyati haciz, İİK’nin 257 vd. maddelerinde düzenlenmiştir. 257. madde uyarınca, ihtiyati haczin vadesi gelmiş bir para borcu için istenebileceği, vadesi gelmemiş borçtan dolayı ihtiyati haciz istenebilmesi için borçlunun muayyen yerleşim yerinin olmaması veya borçlunun taahhütlerinden kurtulmak maksadıyla mallarını gizlemeye, kaçırmaya veya kendisinin kaçmaya hazırlanması, yahut kaçmış olması veya bu maksatla alacaklının haklarını ihlal eden hileli işlemlerde bulunması gereklidir. İİK’nın 258/1 fıkrasına göre de, alacaklının, alacağı ve icabın- da haciz talepleri hakkında, mahkemeye kanaat getirecek delilleri göstermeye mecbur olduğu hükme bağlanmıştır. Bu hükme göre, ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için, kesin bir ispat aranmamakta, özellikle hukuki bir işlem söz konusu olduğunda, alacağın varlığının ve muaccel olduğunun yazılı bir belgeye veya belgeler zincirine dayanmasının tercih edilmesi gereken bir seçenektir. (Yargıtay 19.HD. 23.01.2014 T. 2023/18723 E.-2014/1804 K.) Somut olayda; haksız bir fiile dayalı olarak bir zararın meydana geldiği açıktır. Davacının iddiaların ispatlanması ile alacağın varlığı ve miktarı yargılama sonucu belirlenebileceği, bu aşamada ibraz edilen belgelerin niteliği ve dosya kapsamına göre, İİK 258/1. Maddesinde düzenlenen kanaat getirecek deliller kapsamında değerlendirilemeyeceğinden mahkemece verilen ihtiyati haciz talebinin reddine dair verilen kararın yerinde olduğu anlaşılmıştır. Geçici ödeme 6098 sayılı TBK’nun 76. maddesinde, ‘Zarar gören iddiasının haklılığını gösteren inandırıcı kanıtlar sunduğu ve ekonomik durumu da gerektirdiği taktirde hakim,istem üzerine davalının zarar görene geçici ödeme yapmasına karar verebilir. Davalının yaptığı geçici ödemeler, hükmedilen tazminattan mahsup edilir. Tazminata hükmedilmezse hakim davacının aldığı geçici ödemeleri, yasal faizi ile birlikte geri vermesine karar verir’ şeklinde düzenlenmiştir. Yargıtay 10. Hukuk Dairesinin 19/01/2021 tarih 2020/8678 Esas 2021/412 Karar sayılı ilamında ifade edildiği şekilde ” Geçici ödeme, haksız fiil sebebiyle meydana gelen zararın karşılanması için açılan tazminat davalarında hükmedilen ve yargılama sonucunda hükmedilecek zarara mahsuben yapılan bir ön ödemedir. Ön ödeme geçici bir karardır. Bu geçici ödemenin miktarı, geçici ödemeler ne HMK.’da düzenlenmiş olan ihtiyati tedbir niteliğindedir, ne de İİK.’nda düzenlenmiş olan ihtiyati haciz niteliğindedir. Tam tersine, aynı ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz gibi ayrı bir geçici hukuki koruma türüdür. Çünkü HMK’nın 389. maddesi gereğince ihtiyati tedbir, sadece dava konusu uyuşmazlıklar hakkında verilebilen bir geçici hukuki koruma türüdür. Dava konusunun para alacağı olması halinde ise kural olarak ihtiyati tedbir kararı verilmesi mümkün değildir. (Kuru/Arslan/Yılmaz (Usul), s. 580-581; Pekcanıtez/Özekes/Atalay (Usul), s. 711- 713.) Geçici ödemelerin Türk Borçlar Kanunu’nda düzenlenmiş olan diğer geçici hukuki korumalardan biri olması sebebiyle, geçici ödeme kararları bir ara karar mahiyetindedir. Bu sebeple de mahkeme iş bu ara kararından yargılama sonuçlanmadan önce her zaman dönebilir. Çünkü mahkemenin vermiş olduğu ara kararlar ile kural olarak taraflardan birisi lehine herhangi bir usuli kazanılmış hak oluşmaz. Yine geçici ödeme ara kararı yargılamayı sona erdirmediği için bu karara karşı doğrudan kanun yoluna gidilmesi de mümkün değildir. Ancak asıl karar ile birlikte kanun yoluna gidilebilir.” (Yargıtay 21. H.D. 20.11.2019 tarih ve 2019/6202 E.- 7058 K., Yargıtay 4. H.D. 05.03.2020 tarih ve 2020/289 E.- 1134 K. Sayılı ilamları da bu yöndedir.). Bu nedenle TBK’nın 76. maddesinde düzenlenen geçici ödeme talebine ilişkin mahkemece verilen geçici ödeme talebinin reddine yönelik kararın ara karar niteliğinde olduğu, bu kararlara karşı ancak esas hüküm ile birlikte kanun yoluna başvurulabileceği anlaşıldığından davacı vekilinin istinaf talebinin 6100 sayılı HMK.’nın 341/1. ve 352. maddeleri uyarınca usulden reddine, ihtiyati haciz ve ihtiyati tedbir talebi yönünden verilen karar usul ve yasaya uygun bulunduğundan HMK 353/1-b.1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiş aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 341/1, 352 ve 353/1.b.l bendi gereğince REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davacı tarafından yatırılan 148,60 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 59,30 TL istinaf karar harcından, davacı tarafından yatırılan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 4,90 TL’ nin istinaf eden davacı taraftan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılaması için davacı tarafından yapılan yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına, 5-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 6-Kararın yerel mahkemece taraflara tebliğine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 362/1.f maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.03/03/2021