Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2021/30 E. 2023/305 K. 22.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/30
KARAR NO: 2023/305
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 14/10/2020
ESAS NO: 2019/457
KARAR NO: 2020/648
DAVA: İTİRAZIN İPTALİ
DAVA TARİHİ: 30/12/2013
KARAR TARİHİ: 22/02/2023
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı … vekili verdiği dava dilekçesinde, dava dışı … A.Ş.’ye ait emtiaları sigortaladıklarını, dava dışı bu firma ile davalı … Hizmetler Yardım Derneği arasında asansör yapım sözleşmesinin yapıldığını, asansörün kurulacağı kuyuya yağmur suyunun dolması nedeniyle dava dışı sigortalıları … Sanayi A.Ş.’ye ait asansörlerin hasar gördüğünü, hasar bedeli olarak kendi sigortalılarına 18.01.2013 tarihinde 6.519,86 USD karşılığı olarak 11.416,27 TL ödeme yaptıklarını, ödeme tarihinden itibaren işleyen 678,11 TL faiz ile birlikte toplam 12.094,68 TL’nin taraflarına ödenmesi için İstanbul … İcra Dairesinin … sayılı dosyasından icra takibi başlattıklarını, takibe davalı şirketin itiraz etmesi üzerine de itirazın iptali davası açtıklarını ve % 20 oranında icra inkâr tazminatı talep ettiklerini belirtmiştir. Davalı … Hizmetler Yardım Derneği davaya cevap dilekçesi vermeyerek 6100 sayılı HMK m.128’e göre dava konusu maddi vakıaları inkâr etmiştir. Dava Asliye Ticaret Mahkemesinde açılmış, İstanbul 35. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2013/371 esas 2013/316 karar sayılı kararı ile Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğundan bahisle görevsizlik kararı verilmiş, kararın kesinleşmesi üzerine dosya İstanbul 22. Asliye Hukuk Mahkemesi’ne tevzi edilmiş, İstanbul 22. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin esasa ilişkin kararının temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 04/12/2018 tarihli 2017/2073 E. 2018/7622 K. sayılı ilamı ile; “…Dava, montaj all risk sigorta poliçesi kapsamında meydana gelen hasarın rücuen tazmini istemine ilişkindir. Mahkemece kararın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Ancak, 6102 sayılı TTK’nın 4. maddesi uyarınca, her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ticari davadır. Aynı Yasa’nın 5. maddesinde, aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın asliye ticaret mahkemesinin tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevli olduğu, 5/3. maddesinde de, asliye ticaret mahkemesi ile asliye hukuk mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olduğu, bu durumda göreve ilişkin usul hükümlerinin uygulanacağı belirtilmiştir. Görev hususu kamu düzenine ilişkin olup, yargılamanın her safhasında re’sen gözetilmelidir. Bu açıklamalar uyarınca, mahkemece, davalı derneğin ticari işletmesi olan öğrenci yurduna 29.02.2012 tarihli sözleşme kapsamında davacının sigortalısı tarafından asansör temin ve tesisi edileceği, bu durumda her iki tarafın ticari işletmesinden kaynaklanan bir uyuşmazlık olduğu nazara alınmak suretiyle görevli mahkemenin asliye ticaret mahkemesi olduğundan bahisle görevsizlik kararı verilmesi gerekirken, işin esasına girilmesi doğru olmamış bozmayı gerektirmiştir….” gerekçesiyle bozulmasına karar verilmiştir. Bozma ilamına uyan İstanbul 22. Asliye Hukuk Mahkemesi”nin 23/05/2019 tarihli 2019/46 E. 2019/234 K. sayılı kararı ile görevsizlik kararı verilmiştir.Dosyanın İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’ne tevzi üzerine, İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2019/457 E. 2020/648 K. Sayılı kararı ile davanın kabulüne karar verilmiştir. Bu karara karşı, davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine dosya Dairemize gönderilmiştir. Emsal mahiyette Yargıtay 6. Hukuk Dairesi’nin 01/11/2022 tarihli 2022/3039 E. 2022/5071 K. sayılı ilamında; “Davacı vekili; müvekkilleri ile S.S. Tariş Pamuk ve Yağlı Tohumlar Birliği arasında danışmanlık sözleşmesi imzalandığını, müvekkillerinin sözleşme gereği üzerlerine düşen tüm hak ve yükümlülükleri yerine getirdiklerini, ücretlere hak kazandıklarını, davalının haksız ve kötü niyetli olarak müvekkillerinin sözleşmeden doğan alacaklarının ödemediğini belirterek sözleşmeden doğan alacaklarının tam ve kesin olarak tespitine, belirlenebilmesinin mümkün olduğu anda arttırılmak üzere fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 10.000,00 TL’nin alacağın doğduğu tarihten itibaren reeskont faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş, davayı ıslah ederek eksik harcı ikmal etmiştir… İlk derece mahkemesince 20.11.2014 tarihli ilamla mahkemenin yetkisizliğine dair verilen karar Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin 25.06.2015 gün, 2015/7131 Esas ve 2015/21752 Karar sayılı ilamıyla bozulmuştur. Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama neticesinde; davacı tarafın danışmanlık sözleşmesinin 4.1 maddesinde düzenlenmiş yükümlülüklerin yerine getirilerek başarı ücretine hak kazanıldığını ispatlayamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi tarafından, taraflar arasında imzalanan 11.03.2010 tarihli danışmanlık sözleşmesi kapsamında davacıların üstlendiği, davalıya ait taşınmazların projelendirilmesi ve davalı birliğin bankaya olan borcun yapılandırılması edimlerini yerine getirdiği, sözleşmede kararlaştırılan toplam proje bedelinin %1 oranında danışmanlık ücretine hak kazandıkları gerekçeleriyle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir. 6100 Sayılı HMK’nın 373/4 maddesi; “Yargıtayın bozma kararı üzerine ilk derece mahkemesince bozmaya uygun olarak karar verildiği takdirde, bu karara karşı temyiz yoluna başvurulabilir” hükmünü, geçici 3/2 maddesi; “Bölge Adliye Mahkemelerinin göreve başlama tarihinden önce verilen kararlar hakkında, kesinleşinceye kadar 1086 Sayılı Kanun’un 26.09.2004 tarihli ve 5236 Sayılı Kanun’la yapılan değişiklikten önceki 427. ve 454. madde hükümlerinin uygulanmasına devam olunur. Bu kararlara ilişkin dosyalar Bölge Adliye Mahkemelerine gönderilemez” hükmünü içermektedir. Yukarıda açıklanan yasa maddelerinin düzenleniş amacı, Bölge Adliye Mahkemelerinin göreve başlama tarihinden önce verilen kararlara karşı Yargıtay yoluna başvurulmasını ve karar kesinleşinceye kadar kanun yolu denetiminin Yargıtay tarafından yapılmasını sağlamaktır. İş bu dosyaya konu dava, 25.06.2015 tarihinde Yargıtay incelemesinden geçtiğine göre, ilk derece mahkemesince verilen kararın HMK’nın geçici 1. maddesi ve geçici 3/2. maddesi uyarınca temyiz incelemesi görevi Yargıtay Dairelerine ait bulunduğundan İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesinin 13.04.2022 tarihli, 2020/2189 Esas ve 2022/456 Karar sayılı yok hükmünde olan kararı kaldırılmak ve istinaf dilekçesi de temyiz dilekçesi olarak kabul edilmek suretiyle ilk derece mahkemesi kararının temyiz incelemesi yapılmıştır…” gerekçesiyle, daha önce sadece usul yönünden incelenmiş olsa bile Yargıtay denetiminden geçmiş dosyalarda, ilk derece mahkemesi tarafından yeniden verilen karara karşı temyiz yasa yolunun açık olduğuna ve inceleme görevinin Yargıtay Dairelerine ait olduğuna işaret edilmiştir. İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2019/457 E. 2020/648 K. sayılı kararında istinaf yasa yolunun açık olduğu belirtilmiş ise de; 6100 sayılı HMK’nın Geçici 3. maddesi; “(1) Bölge adliye mahkemelerinin, 26/9/2004 tarihli ve 5235 sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanunun geçici 2 nci maddesi uyarınca Resmî Gazete’de ilan edilecek göreve başlama tarihine kadar, 1086 sayılı Kanunun temyize ilişkin yürürlükteki hükümlerinin uygulanmasına devam olunur. (2) Bölge adliye mahkemelerinin göreve başlama tarihinden önce verilen kararlar hakkında, kesinleşinceye kadar 1086 sayılı Kanunun 26/9/2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki 427 ilâ 454 üncü madde hükümlerinin uygulanmasına devam olunur. Bu kararlara ilişkin dosyalar bölge adliye mahkemelerine gönderilemez. (3) Bu Kanunda bölge adliye mahkemelerine görev verilen hallerde bu mahkemelerin göreve başlama tarihine kadar 1086 sayılı Kanunun bu Kanuna aykırı olmayan hükümleri uygulanır.” Aynı Yasanın 373/4. fıkrası ise “…Yargıtayın bozma kararı üzerine ilk derece mahkemesince bozmaya uygun olarak karar verildiği takdirde, bu karara karşı temyiz yoluna başvurulabilir…” şeklindedir. Somut olayda, yerel mahkemece Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin bozma ilamına uyularak yargılama yapılıp yeniden karar verildiğinden, HMK’nın 373/4. maddesi gereğince, mahkemece verilen bu hüküm istinaf kanun yoluna değil, temyiz kanun yoluna tabi olacaktır. Yukarıda açıklanan nedenlerle, HMK’nın 373/4 madde ve fıkrasının amir hükmü gereği bozma üzerine ilk derece mahkemesince bozmaya uyularak verilen kararlara karşı, hangi tarihte verildiğine bakılmaksızın temyiz kanun yoluna başvurulabilecek olup, temyiz incelemesini yapma görev ve yetkisi Yargıtay’ın ilgili hukuk dairesine aittir. İlk derece mahkemesinin istinaf kanun yolunun açık olduğu belirtmesi, başvuranın haklarını ortadan kaldırmayacağından, yukarıda yer verilen emsal nitelikte Yargıtay 6. Hukuk Dairesi’nin 01/11/2022 tarihli 2022/3039 E. 2022/5071 K. sayılı ilamı da nazara alınarak, daha önce dosya incelemesinin Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nce yapılmış olması nedeniyle Yargıtay’a gönderilmek üzere İlk Derece Mahkemesine iadesine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarı açıklandığı üzere; 1-6100 sayılı HMK’nun 373/4.maddesi dikkate alınarak Dairemizin GÖREVSİZLİĞİNE, 2-Dosyanın 5236 sayılı kanunla yapılan değişiklik öncesi 1086 sayılı HUMK’nda düzenlenen temyize ilişkin hükümlere göre işlem yapılması için ilk derece mahkemesine GERİ ÇEVRİLMESİNE, 3-Dairemiz esasının bu şekilde kapatılmasına, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 352/1. Maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 22/02/2023