Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2021/290 E. 2021/464 K. 28.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2021/290
KARAR NO : 2021/464
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :İstanbul Anadolu 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2020/113 Esas
KARAR NO : 2020/484
KARAR TARİHİ: 07/10/2020
DAVA: Genel Kurul Kararının İptali (Kooperatif Genel Kurul Kararının İptali)
KARAR TARİHİ: 28/04/2021
HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü :DAVA Davacılar vekili dava dilekçesinde, 18/06/2018 tarihli 2017 yılı olağan genel kurul toplantısında yönetim kurulu üyesi Haşan Gülaçtı’nın, ortaklardan davacılar … ana sözleşmenin 14. Maddesi gereği kooperatifi zarara uğratmak ve kooperatif aleyhine çalışmaktan dolayı ortaklıktan çıkarılmasını istediğini, bu hususun oy çokluğu ile kabul edildiğini, gerekçenin kooperatifler kanunu ve davalı kooperatifin ana sözleşmesine aykırı olduğunu, ortaklıktan çıkarılma kararının davacılara tebiğ edilmediğini, davacıların kooperatifin aile şirketi gibi yönetilmesine muhalefet etmeleri nedeniyle ortaklıktan çıkarıldığının, ortaklıktan çıkarılmaya ilişkin gerekçenin genel kurulca subjektif değerlendirmeyle oluşturulduğunu, bu nedenle davacıların genel kurulun ortaklıktan ihracına ilişkin kararının iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, davacıların aidatlarını ödememeleri, genel kurul toplantılarına iştirak etmemeleri, araçlarını çalıştırmayarak kooperatifi zarara uğratmaları, kooperatif adına yakıt vb. Fatura kestirmek suretiyle kooperatife rakip olarak kurmuş oldukları …. San. Ve Tic. Ltd. Şti. Bünyesindeki araçlarına yakıt aktırımı yapmaları, kooperatifin ihale almasını engellemek için idari mercilere şikayette bulunmaları nedenleriyle ana sözleşmenin 14. Maddesi uyarınca yönetim kurulunun 15.6.2017 tarih ve 2017/2 sayılı kararı ile ortaklıktan çıkarıldıklarını, kararın davacılara İstanbul …. Noterliği’nin 19.6.2017 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile tebliğ olunduğunu, davacıların cevabi ihtarname ile cevap verdiklerini, genel kurulun 18.6.2018 tarihinde davacıların katılımıyla gerçekleştirildiğini, yönetim kurulu kararının oy çokluğu ile onadığını, davacıların 17.9.2018 tarihinde İstanbul 10. ATM’nin 2018/822 esas sayılı dosyasında davacılar hakkındaki ortaklıktan çıkarılma kararının iptali talepli dava açtıklarını, mahkeme tarafından yapılan yargılama sonucunda 10.4.2019 tarih ve 2019/280 karar sarar sayısı ile yetkisizlik kararı verildiğini, kararın davacılara 14.12.2019 tarihinde tebliğ edildiğini, kararın istinaf edilmemesi üzerine 31.12.2019 tarihinde kesinleştiğini, kararın en geç 15.1.2020 tarihinde yetkili mahkemeye gönderilmesinin istenmesi gerektiğini, istenmemesi üzerine 5.2.2020 tarihli ek kararla davanın açılmamış sayılmasına karar verildiğini, davalı kooperatif tarafından verilen ortaklıktan çıkarılma kararının kooperatif ana sözleşmesinin 14. Maddesine uygun olduğunu, davacıların 18.06.2018 tarihli genel kurul kararlarının iptali için yasal süresi içerisinde dava ikame ettiğini, söz konusu davanın açılmamış sayılmasına karar verildiğini, huzurdaki davanın 3 aylık hak düşürücü sürenin sona ermesinden sonra açıldığını, davacıların davaya konu 18.06.2018 tarihli genel kurula bizzat katılmaları nedeniyle kendilerine tebligat yapılmadığına ilişkin savunmalarının mesnetsiz olduğunu, nitekim davacılar tarafından İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi nezdinde açılan davanın genel kurul tarihi olan 18.06.2018 tarihinden 3 ay geçmeden ve yasal süresi içerisinde açılmış olduğunu, bu hususun davacıların 18.06.2018 tarihli genel kurulda alınan kararlardan haberdar olduklarını ortaya koyduğunu, üç aylık süre içinde dava açılmadığından genel kurul kararının kesinleştiğini, bu nedenle davanın hak düşürücü süreye riayet edilmemesi nedeniyle usulden reddine karar verilmesi gerektiğini, aksi halde davanın esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece”….Gerek dosyaya bir örneği celp olan 18/06/2018 tarihli olağan genel kurul toplantı tutanağı, gerekse davacılar vekilinin beyanlarından, davacıların ilgili genel kurul toplantısına katıldıkları ve toplantıda söz alarak muhalefet şerhlerini yazdırdıkları anlaşılmıştır. Yani davacıların tutanağın sahte olduğu iddiaları bulunmamaktadır. Yani davacılar kararının iptalini istedikleri genel kurul toplantısına katılmışlar ve muhalefet şerhi yazdırmışlardır. İşbu dava ise 13/03/2020 tarihinde açılmıştır.Kooperatifler Kanunu’nun 16/3. ve davalı kooperatif anasözleşmesinin 14. Maddesinde; “Ortak çıkarma kararının tebliğ tarihinden itibaren üç ay içinde iptal davası açabilir. Tebliğ edilen karar yönetim kurulunca verilmiş ise ortak üç aylık süre içinde genel kurula da itiraz edebilir. Bu itiraz, ilk toplanacak genel kurula sunulmak üzere, yönetim kuruluna noter aracılığı ile tebliğ ettirilecek bir yazı ile yapılır. Genel kurula itiraz edildiği takdirde yönetim kurulunun çıkarma kararı aleyhine itiraz davası açılamaz. İtiraz üzerine genel kurulca verilecek karara karşı itiraz davası hakkı saklıdır. Üç aylık süre içinde genel kurula veya mahkemeye başvurmak suretiyle itiraz edilmeyen çıkarılma kararları kesinleşir” hükmüne yer verilmiştir.Buna göre, bir üyenin yönetimin ihraç kararına itirazı ihraç iptali davasından önce yönetimce genel kurula intikal ettirilmiş ve üye aleyhine davadan önce karar verilmiş ise, davanın yönetim kurulu kararına karşı açılmadığı, genel kurulca verilen karara karşı süresinde itiraz davası olarak açıldığı kabul edilerek, bundan sonra davanın esasına girilmesi; genel kurulca itirazın kabulüne karar verilmesi halinde, ortaklık devam ettiğinden davanın reddine karar verilmesi; şayet yargılama aşamasında bu itiraz genel kurula intikal ettirilmiş ise, genel kurul kararı sonucu beklenilerek bu karar ortak aleyhine çıktığı takdirde davaya genel kurul kararının iptali olarak devam edilmesi; genel kurulca itirazın kabulüne karar verilmesi halinde davanın konusunun kalmayacağının düşünülmesi; itiraz genel kurula davadan önce ya da sonra intikal ettirilmemiş ve intikal ettirilmeyecekse, üyeliğin askıda ve devam ettiği, yönetim kurulunun ihraç kararına karşı dava açılamayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi gerekir. Genel kurul, üyenin ihraç kararına yaptığı itirazı üzerine esasen yetkisinde olan itirazı görüşerek karar bağlaması halinde, artık itirazın geç yapıldığına bakılmaksızın, davanın ihracı onaylayan genel kurul kararının tebliğinden itibaren üç ay içerisinde açılıp açılmadığı belirlenmelidir.Somut olayda, davacı tarafından 15.06.2017 tarihli yönetim kurulunun ihraç kararına karşı genel kurula itiraz yolu tercih edilmiş olup, 18/06/2018 tarihli genel kurulun 5. Gündem maddesinde davacıların çıkarılmaları hususu oylanmış ve 2 ret oyuna karşılık 7 kabul oyuyla ortaklıktan çıkarılmalarına karar verilmiştir. Bu durumda, yüzlerine tefhim edilen kararın davacılara tebliği gerekmeyip, davacıların tefhimden itibaren üç ay içinde bu kararın iptali için dava açma hakları bulunmaktadır. Davacılar, işbu davayı kararın tefhiminden itibaren 1 yıl 8 ay 25 gün sonra yani üç aylık hak düşürücü süre geçtikten çok sonra açmışlardır. Davalı vekilinin cevap dilekçesinde, davacılar vekilinin ise ön inceleme duruşmasında beyan ettiği gibi, davacılar genel kurul kararının iptali için 17.08.2018 tarihinde yani üç aylık hak düşürücü süre içinde İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/822 esas sayılı dosyasında dava açmış iseler de, Mahkememizde açılan dava, İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/822 esas sayılı davanın devamı niteliğinde değildir. Mahkememizdeki davanın İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/822 esas sayılı dosyasının devamı olabilmesi için o dosyanın süresinde yapılan gönderme talebi üzerine Mahkememize intikal etmesi gerekirdi. Oysa mahkememizdeki dava yeni dava dilekçesi ile açılmış olup, karar ve ek karar örneği dosyamız içine alınan ilgili İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/822 esas sayılı dosyasının incelenmesinde, 10.04.2019 tarihinde yetkisizlik kararı verildiği, Mahkemenin 5.2.2020 tarihli ek kararından anlaşıldığına göre de, davacılar tarafından HMK’nin 20. Maddesi uyarınca kararın kesinleşmesinden itibaren iki hafta içerisinde dosyanın yetkili mahkemeye gönderilmesi talebinde bulunulmadığı, gönderme talebinin iki haftalık yasal süre geçirildikten sonra yapılması nedeniyle davanın açılmamış sayılmasına karar verildiği anlaşılmıştır. Her ne kadar, davacılar vekili, Mahkememizdeki duruşmada, işbu davanın İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/822 esas sayılı dosyasından yetkisizlik kararı verilen davanın devamı niteliğinde olduğunu iddia etmiş ise de, yukarıda açıklandığı üzere, işbu dava, Mahkememize hitaben düzenlenen yeni dava dilekçesi ile açılmış olup, İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/822 esas sayılı dosyasındaki açılmamış sayılma kararının doğru olup olmadığını tartışmak mahkememizin görevinde değildir. Tüm bu nedenlerle, işbu davanın Kooperatifler Kanunu’nun 16/3., davalı kooperatif anasözleşmenin 14/2. ve 3. maddeleri uyarınca hak düşürücü süre içinde açılmaması nedeniyle reddine dair karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili yasal süresi içinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde özetle; Davanın görevsizlikle ve yetkisizlikle sonuçlanmasından sonra yetkili ve görevli mahkemede açılan dava görevsiz ve yetkisiz mahkemede açılan davanın devamı olup, Görevsiz ve yetkisiz mahkemede dava açılması ile kazanılmış haklar saklı tutulmuş olacağından hak düşürücü sürelerinde görevsiz ve yetkisiz mahkemede davanın açıldığı zamana göre hesaplanması hukuksal bir gereklilik olduğu, (Yargıtay 10. Hukuk Dairesinin 02.07.2020 Tarih 2002/5436 E., 2002/6003 K. Sayılı kararı da bu doğrultudadır.) Yerel Mahkemenin davanın açılmamış sayılmasına kadar geçen sürecin kesildiğini dikkate almayarak davanın üç aylık sürede açılmadığı gerekçesiyle davamızı hak düşürücü süre yönünden reddetmesi usul ve yasaya aykırı olmakla ve yine davanın açılmamış sayılmasına karar verildikten ve karar tebliğ edildikten sonra ise zamanaşmı veya hak düşürücü süre dolmuş ise davacı 60 günlük ek süreden faydalanır ve bu ek sürede dava açarsa zamanaşımı ve hak düşürücü süre kesileceği . (Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin 05.07.2005 tarih 2005/7079 E. 2005/11514 K. Sayılı kararı da bu doğrultudadır.) nazara alınarak mahkemece verilen kararın kaldırılması talep edilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE Dava, 18/06/2018 tarihli olağan genel kurulunda davacıların ortaklıktan çıkarılması kararının iptali ve ortaklığın tespiti istemine ilişkindir. 163 sayılı Kooperatifler Kanunun 16. maddesinde “ortaklıktan çıkarılma esasları ve itiraz”, davalı kooperatif ana sözleşmesinin 14. maddesinde ortaklıktan çıkarılma hükümleri düzenlenmiştir. Ortaklıktan çıkarma ( ihraç) ortaklığı sona erdiren yasal olgulardan biridir. Ortaklar anasözleşmede açıkça gösterilmeyen nedenlerle ortaklıktan çıkarılamazlar. İhraç edilen ortağın iki seçimlik hakkı bulunmaktadır. Ortak, ihraç kararının kendisine tebliğ tarihinden itibaren 3 ay içinde mahkemeye başvurarak, verilen ihraç kararının iptalini isteyebilir. Ortak kendisine tebliğ edilen ihraç kararına karşı mahkeme yoluna gitmek istemezse, yine genel kurul nezdinde itiraz edip, ihraç kararının genel kurulda görüşülmesini ve bir karar verilmesini isteyebilir.1163 sayılı K.K ‘nun 16/3. maddesinde belirtilen, üç aylık süre içinde, genel kurula veya mahkemeye başvurmak suretiyle itiraz edilmeyen çıkarılma kararının kesinleşeceğine dair düzenlemede ifade edilen 3 aylık süre hak düşürücü süredir. Mahkemece bu sürenin resen göz önüne alınması gerekir.İşbu davaların ihraç kararının tebliğinden itibaren 3 aylık hak düşürücü süre içinde, kooperatif merkezinin bulunduğu asliye ticaret mahkemesinde, bulunmayan yerlerde ise Asliye Hukuk Mahkemesinde açılması gerekmekte olup, eldeki davada uyuşmazlık konusu davacıların süresi içerisinde dava açıp açmadıkları noktasında toplanmaktadır.Mahkemece yapılan yargılama sonucunda; işbu davanın Kooperatifler Kanunu’nun 16/3., davalı kooperatif anasözleşmenin 14/2. ve 3. maddeleri uyarınca hak düşürücü süre içinde açılmaması nedeniyle reddine dair karar verilmiş, davacı vekilince sunulan istinaf dilekçesinde ise, davanın görevsizlikle ve yetkisizlikle sonuçlanmasından sonra yetkili ve görevli mahkemede açılan dava görevsiz ve yetkisiz mahkemede açılan davanın devamı olup, Görevsiz ve yetkisiz mahkemede dava açılması ile kazanılmış haklar saklı tutulmuş olacağının nazara alınması gerektiği belirtilerek mahkemece verilen kararın kaldırılması talep edilmekle, öncelikle iş bu davanın yetkisiz mahkemede açılan davanın devamı niteliğinde olup olmadığının incelenmesi gerekmektedir.İstanbul 10.Asliye Ticaret Mahkemesinin Uyap sistemi aracılığıyla gönderilen 2018/822 E 2019/280 k sayılı dosyasının incelenmesinde; davacı vekilince mahkemeye sunulan dava dilekçesi ile davalı kooperatifin 18/06/2018 tarihli 2017 yılı olağan genel kurul toplantısında yönetim kurulu üyesi … ortaklardan davacı … ana sözleşmenin 14.maddesi gereği kooperatifi zarara uğratmaktan ve kooperatif aleyhine çalışmaktan dolayı ortaklıktan çıkarılmasını istediğini, ancak davacıların kooperatif aleyhine ne gibi bir çalışma yaptıklarının somut olarak delillendirilmesi gerektiğini, ayrıca 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu 16/3.maddesine göre ortaklıktan çıkarılma kararının davacılara tebliğ edilmediğini, davacıların ortaklıktan çıkarılmasına ilişkin kararın kanuna aykırı olduğunu belirtilerek anılan nedenlerle genel kurulun ortaklıktan ihracına ilişkin kararının iptaline karar verilmesinin talep edildiği ve davanın taraflarının aynı olduğu, mahkemece yapılan yargılama sonucunda ”…. davalı kooperatifin adresinin “… Mahallesi, … Caddesi, … Sokak, No:… Pendik/İstanbul” olup, Pendik İlçesinin mahkememizin yetki alanı içinde bulunmayıp, yargı alanı olarak İstanbul Anadolu Asliye Ticaret Mahkemelerine bağlı bulunduğu, HMK 14/2.maddesi gereği davanın, davalı kooperatifin merkezinin bulunduğu yer mahkemesinde açılması gerektiğinden dava dilekçesinin yetki nedeniyle reddine, davaya bakmakta yetkili mahkemenin İstanbul Anadolu Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesi olduğunun tespitine, talep halinde 6100 sayılı HMKnun 20.maddesi uyarınca kararın kesinleşmesinden itibaren iki hafta içerisinde müracaat edildiğinde dosyanın yetkili İstanbul Anadolu Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine,”dair karar verildiği, iş bu kararın 31/12/2019 tarihinde kesinleştiği anlaşılmaktadır. İstinafa konu İstanbul Anadolu Asliye Ticaret Mahkemesinin 2020/113 E sayılı dava dosyasının incelenmesinde ise; davanın 13/03/2020 tarihinde İstanbul Anadolu Nöbetçi Asliye Ticaret mahkemesine hitaben düzenlenen dava dilekçesi ile açıldığı ve dava dilekçesi içeriğinde yetkisizlik kararına da yer verilmesi görülmektedir.Yukarıda yer alan her iki dava dosyası birlikte incelendiğinde; İstanbul Anadolu 4.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2020/113 E sırasında kayıtlı ve istinafa konu edilen dava dosyasının, yetkisizlik kararı verilen ve kesinleşen İstanbul 10.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/822 E 2019/280 K sayılı dava dosyasının devamı niteliğinde görülmesi mümkün değildir. İş bu nedenle mahkemenin bu yöndeki karar ve gerekçesi yerinde olup,Kooperatifler Kanunu’nun 16/3. ve davalı kooperatif anasözleşmesinin 14. Maddesinde; “Ortak çıkarma kararının tebliğ tarihinden itibaren üç ay içinde iptal davası açabilir. Tebliğ edilen karar yönetim kurulunca verilmiş ise ortak üç aylık süre içinde genel kurula da itiraz edebilir. Bu itiraz, ilk toplanacak genel kurula sunulmak üzere, yönetim kuruluna noter aracılığı ile tebliğ ettirilecek bir yazı ile yapılır. Genel kurula itiraz edildiği takdirde yönetim kurulunun çıkarma kararı aleyhine itiraz davası açılamaz. İtiraz üzerine genel kurulca verilecek karara karşı itiraz davası hakkı saklıdır. Üç aylık süre içinde genel kurula veya mahkemeye başvurmak suretiyle itiraz edilmeyen çıkarılma kararları kesinleşir” hükmüne nazara alındığında davanın süresinde açılmadığı anlaşılmakla; davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nun madde 3535/1-b1 maddesi uyarınca reddine karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nun 353/1-b1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince davacıdan alınan 148,60 TL’lik başvuru harcının Hazineye gelir kaydına,3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 59,30 TL istinaf karar harcından, davacı tarafından yatırılan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 4,90 TL’ nın istinaf eden davacıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına,4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa, avansı yatıran tarafa iadesine,6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 28/04/2021 tarihinde HMK’nun 361/1 maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde Yargıtay nezdinde temyizi kabil olmak üzere oy birliği ile karar verildi.