Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2021/263 E. 2021/396 K. 15.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2021/263
KARAR NO : 2021/396
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL 19. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 05/04/2021
NUMARASI : 2018/454
DAVANIN KONUSU: Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 15/04/2021
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili, tedbir talepli dava dilekçesinde, müvekkilinin, … oyunun geliştiricisi ve dünya çağında yayıncısı olduğunu, Türkiye’de hizmet vermek için teknik ve operasyonel hazırlıklara başladığını, bu doğrultuda oyunun satışlarının Türk Kanunlarına uygun bir şekilde tahsili ve vergilendirilmesi amacı ile Türkiye’de kurulu olan ve diğer oyun firmaları için ödeme ve tahsilat hizmetleri sunan davalı şirket ile 01/09/2017 tarihli Ödeme İşlemi Hizmetleri sözleşmesi imzalandığını, bu iş birliği çerçevesinde davalı, müvekkilinin oyunlarının satışında ödeme ve tahsilat aracılığı hizmetleri sağladığını, verilen hizmet karşılığı sözleşmede kararlaştırılan komisyon bedelini mahsup ederek, bakiye tahsilatı müvekkil hesabına yatırması gerektiğini ancak Aralık 2017 faturasından itibaren gecikmeler yaşandığını, bu tarihten itibaren davalı tarafından yapılan ödemeler müvekkil hesabına yatırılmadığını, ayrıca yapılan araştırmalarda, davalının yasal olarak zorunlu olmasına karşın 6493 sayılı Kanun kapsamında BDDK’dan ödeme hizmetleri lisansının bulunmadığı, bu hususta müvekkile gerçeği aykırı bilgi verilerek sözleşmenin yapılmasını sağladığını sonradan öğrendiklerini, bu nedenle davalının, lisanslı ödeme servis hizmetleri sunan firmalardan olmamasından ötürü müvekkil adına tahsilat yaptığı bedeller yasal koruma altında olmadığını bu nedenle temerrüt tarihinden itibaren bu mümkün olmadığı takdirde ihtarımızın tebliğden itibaren en yüksek mevduaat faizi işletilerek toplam 2.773.454,95 TL fatura alacağının, fazlaya dair haklar saklı kalmak kaydıyla şimdilik 50.000,00 TL davalıdan tahsiline, tahsil kabiliyetinin muhafaza edilmesi için davalının banka hesaplarına işlem yasağı konulmasına karar verilmesini talep etmiş, alınan bilirkişi raporu doğrultusunda ıslah dilekçesi sunarak davanın 2.773.454,95 TL alacak üzerinden kabulüne karar verilmesini talep etmiş, 13/12/2020 tarihli talep dilekçesi ile müvekkilinin dava konusu alacağını HMK uyarınca gerçeğe yakın seviyede ispat edildiğini, dava konusu 2.773.454,95 TL nin bizzat davacıya ait olup şu an davalının banka hesaplarında olduğunu, bu alacağın dava sonunda tahsil edilmesinin risk altında olduğunu, zira davalının 6493 sayılı kanuna aykırı şekilde izinsin 5 milyon TL asgari sermaye koşullarını sağlamadan işlemleri için teminat karşılığı tutmadan TCMB denetimi dışında faaliyet göstermekte bu durumun alacağın tahsili bakımından ciddi bir risk yarattığını belirterek açıklanan nedenler ile davalının banka hesaplarına mahkemenin uygun göreceği teminat mukabilinde müvekkiline ait 2.773.454,95 TL değerinde işlem ve tasarruf yasağı konulması şeklinde ihtiyati tedbire hükmedilmesini talep etmiştir.Mahkemenin 18/12/2020 tarihli ara kararı ile ” …nun 389. maddesine göre mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağı ya da tamamen imkansız hale geleceğinin veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi halinde ihtiyati tedbir kararı verilebilir. …nun 390. maddesine göre tedbir talep eden taraf, davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır. Davacı önceden reddedilen dava konusu olmayan istemin banka hesapları üzerinde istenilen ihtiyati tedbir talebinin reddine ” karar verilmiştir. Verilen ara karara karşı davacı vekilince yasal süresi içerisinde istinaf yasa yoluna başvurulmuş olup istinaf nedenleri olarak; dava konusu alacak sözleşmeye dayandığını, sözleşme dosyaya sunulmuş olup tarafların kabulünde olduğunu, dava konusu ödenmemiş faturalar dosyaya sunulduğunu, alınan bilirkişi raporları ile alacağın varlığı mukarine seviyede ispat edildiğini, davalı 6493 Sayılı Kanuna aykırı şekilde lisansı olmadan ve denetimsiz bir şekilde ödeme hizmetleri sunduğunu, alacağın tahsil edilememe riskinin çok yüksek olduğunu belirterek mahkeme kararının kaldırılmasını, tedbir talebinin kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.Talep, davalının banka hesaplarına dava konu edilen alacak miktarı olan 2.773.454,95 TL değerinde işlem ve tasarruf yasağı konulması yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesine ilişkindir.HMK’nın 389. maddesinde, ihtiyati tedbirin şartları düzenlenmiş olup, 1. fıkrasında “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir. ” hükmü düzenlenmiştir. Buna göre şartların mevcut olması durumunda ancak uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilecektir.Yine HMK’nın 390/3 maddesine göre, tedbir talep eden, öncelikle tedbir istemine ilişkin dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır. Buradaki ispatın ölçüsü, “yaklaşık ispat” kuralına göre belirlenir.Somut olayda; davacı, kendisine ait oyunun satışlarının, Türk Kanunlarına uygun bir şekilde tahsili ve vergilendirilmesi amacı ile bu konuda hizmet veren davalı şirket ile 01/09/2017 tarihli Ödeme İşlemi Hizmetleri sözleşmesi imzalandığını ancak davalının Aralık 2017 tarihinden itibaren yaptığı tahsilatları ödemediğini, toplam 2.773.454,95 TL fatura alacağı bulunduğunu, alacağın tahsili bakımından ciddi bir risk yarattığını belirterek davalının banka hesaplarına dava konu edilen alacak miktarı olan 2.773.454,95 TL değerinde işlem ve tasarruf yasağı konulması yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etmiştir. Davacı, alınan bilirkişi raporu ile alacağın yaklaşık olarak ispat edildiğini iddia etmiş ise de alınan rapora davalı tarafça itiraz edildiği, mahkemece bu hususta banka kayıtlarına ve ürün satış tahsilat raporlarına, yapılan ödemeler ile ilgili kayıtlara ve order ID dökümlerine ilişkin araştırmaların devam ettiği, ilgili kurumlara müzekkereler yazıldığı, henüz bu konuda incelemelerin tamamlanmadığı, bu nedenle davacının, iddialarının ispatlamasının yargılama sonucu belirlenebileceği, bu aşamada yaklaşık ispat koşulu gereçekleşmediği görülmekle, mahkemece verilen ihtiyati tedbir talebinin reddine dair verilen kararın yerinde olduğu anlaşılmıştır. Sonuç olarak, mahkemece verilen karar usul ve yasaya uygun bulunduğundan ihtiyati tedbir talep eden davacı şirket vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi uyarınca esastan reddine vermek gerekmiş olup, aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;1-HMK’ nın 353/1.b.1 Maddesi gereğince davacı tarafın istinaf başvurusunun esastan REDDİNE,2- Başvuru tarihinde Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli olan 162,10 TL istinaf yoluna başvurma harcının Hazineye irat kaydına,3- Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 59,30 TL istinaf karar harcı davacı taraftan peşin alındığından bu konuda bir karar verilmesine yer olmadığına,4- Davacının yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerine bırakılmasına,5-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,Dair dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda tarafların yokluğunda oy birliğiyle …362/1-f maddesi gereğince kesin olarak karar verildi.15/04/2021