Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2021/259 E. 2021/410 K. 15.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2021/259
KARAR NO : 2021/410
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 06/01/2020
NUMARASI: 2020/1 2020/4
DAVANIN KONUSU: Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 15/04/2021
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:İDDİA:Davacı vekili dava dilekçesinde, dava dışı … müvekkili şirket nezdinde sigortalı olduğu, … aynı zamanda davalı şirket nezdinde de sigortalı olduğu, sigortalının 07/12/2015 tarihinde sol dizinde meydana gelen eklem zedelenmesi nedeniyle ameliyat olduğu, 30.128,41 TL tutarındaki tedavi masrafının müvekkili şirket nezdindeki sigorta poliçesinden karşılandığı, Sağlık Sigortası Genel Şartları 12. Maddesi gereğince; tedavi masraflarının birden fazla sigortacı tarafından temin edilmiş olması halinde, tedavi masraflarının poliçelerdeki teminat oranlarına göre sigortacılar arasında paylaşılması gerektiği, TTK 1466 maddesi ikinci fıkrası gereğince, ödemede bulunan sigortacı müvekkilinin aynı sigortalıyı sigortalayan … Sigortaya rücu hakkının bulunduğu, bu sebeple İstanbul … İcra Müdürlüğünün … sayılı icra takibi yapıldığı, ancak yapılan icra takibinden sonuç alınamadığı, bunun üzerine zorunlu arabuluculuk yoluna gidildiği, ancak bu yoldan da bir sonuç alınamadığını belirterek, 18.162,69 TL’nin 14/09/2017 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıdan tahsiline karar verilmesi talep ve dava edilmiştir.
CEVAP:Davalı vekili cevap dilekçesinde; huzurdaki davaya bakmakla görevli mahkemenin Asliye Ticaret Mahkemesi olduğunu beyan ederek görevsizlik itirazında bulunmuş ve icra takibinin derdest olması nedeniyle davanın usulden reddinin gerektiğini savunmuş, esasa ilişkin olarak da; davaya konu hastalığın dava dışı sigortalı ile müvekkil şirket arasında akdedilmiş olan bireysel sağlık sigortası poliçesi kapsamında bulunmadığını, dava dışı sigortalının kazanılmış bir hakkı olmadığını, talep edilen alacak miktarının dav dışı sigortalının müvekkili şirket nezdindeki bireysel sağlık sigorta poliçesinin limit sınırının aştığını, sigortalının bireysel sağlık sigortasının koasüranslı nitelikte olduğunu, özel şartlar ile teminat kapsamı dışında bırakılmış halden dolayı müvekkili şirketin sorumluluğuna gidilemeyeceğini savunmuş, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEME KARARI: Mahkemece, ” davanın, davacı … şirketinin teminat altına almış olduğu sağlık riskinin gerçekleşmesi nedeni ile sigortalısına yapmış olduğu tedavi giderine ilişkin ödemenin, davalı ile dava dışı sigortalısı arasındaki bireysel sağlık sözleşmesi kapsamında, TTK. 1466. Madde gereğince davalıdan rücu edilmesi ile ilgili olduğu, sigortalısına ödeme yapan sigorta şirketinin ödeme yaptığı şahsın haklarına halef olacağı ve açacağı davalarda da sigortalı dava açsaydı görevli mahkeme hangi mahkeme olacaksa o mahkemenin görevli mahkeme olacağı kuralına göre, davacının halefi olduğu dava dışı sigortalı ile davalı arasındaki temel ilişkinin 6502 sayılı TKHK sayılı kanun kapsamında kaldığı anlaşıldığından, davanın tüketici mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerektiği” gerekçesiyle mahkemenin görevsizliği nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ; Karar, yasal süre içerisinde davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir. İstinaf nedenleri olarak, davanın TTK 4. Maddesinde yer alan mutlak ticari davalardan olduğunu, zira davaya konu alacak her iki tarafı tacir olan alacağı ilişkin olduğunu, bu nedenle görevli mahkeme ticaret mahkemesi olduğunu iddia ederek kararın kaldırılmasını istemiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE;Dava, müşterek sigorta kapsamında ödenen tedavi gideri bedelinin %50lik kısmının, TTK 1466 maddesi ve Sağlık Sigortası Genel Şartları uyarınca rücuen tahsili istemine ilişkindir.6102 sayılı TTK ‘nın 1466. maddesinde müşterek sigorta düzenlenmiştir. Maddede, bir menfaatin birden çok sigortacı tarafından aynı zamanda aynı süreler için ve aynı rizikolara karşı sigorta edilmişse, yapılan birden çok sigorta sözleşmesinin hepsinin ancak sigorta olunan menfaatin değerine kadar geçerli sayılacağı, bu takdirde sigortacılardan herbirinin sigorta bedellerinin toplamına göre sigorta ettiği bedel oranında sorumlu olacağı, sözleşmelere göre sigortacıların müteselsilen sorumlu oldukları takdirde, sigortalının uğradığı zarardan fazla bir para isteyemeyeceği gibi, sigortacılardan her birinin yalnız kendi sözleşmesine göre ödemekle yükümlü olduğu bedele kadar sorumlu olduğu, bu halde ödemede bulunan sigortacının diğer sigortacılara karşı haiz olduğu rücu hakkının, sigortacıların sigortalıya sözleşme hükümlerine göre ödemek zorunda olduğu bedeller oranında olduğu ifade edilmiştir.Somut olayda, davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili şirkette Grup Sağlık Sigortası kapsamında bulunan …’ın 07/12/2015 tarihinde sol dizinde meydana gelen eklem zedelenmesi nedeniyle hastanedeki tedavisine ilişkin 30.128,41 TL tutarındaki tedavi masrafının davacı … şirketince ödendiğini, sigortalı … aynı zamanda bireysel sağlık sigortası kapsamında davalı … nezdinde sigortalı olduğunu, Sağlık Sigortası Genel Şartları 12. maddesinin “tedavi masraflarının birden fazla sigortacı tarafından temin edilmiş olunması halinde bu masraflar sigortacılar arasında teminatları oranında paylaşılır” düzenlemesi gereği, poliçe limiti uyarınca ödenen tutarın %50’lik kısmından davalı … şirketinin sorumlu olduğu iddiasıyla işbu davanın açıldığı anlaşılmıştır. O halde davacı, dava dışı sigortalının halefi kapsamında değil müşterek sigortayı düzenleyen TTK’ nın 1466. maddesi kapsamında tazminat isteminde bulunduğuna göre uyuşmazlığın ticaret mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerektiğinden mahkemece verilen görevsizlik kararı usul ve hukuka aykırı görülmüştür. Açıklanan nedenlerle, bu davaya bakmaya Asliye Ticaret Mahkemesi görevli olduğu halde, hukuki ilişkinin tespitinde yanılgıya düşülerek, Tüketici Mahkemesinin görevli olması nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmesi hatalı olduğundan davacı vekilinin istinaf başvurusunun esasa ilişkin hususlar incelenmeksizin HMK 353/1.a.3 maddesi uyarınca kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına dair aşağıda belirtildiği şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Davacı tarafın istinaf talebinin esasa ilişkin hususlar incelenmeksizin KABULÜ ile, HMK’nun 353/1.a.3. maddesi uyarınca İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesinin 06/01/2020 tarih, 2020/1 esas 2020/4 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,2-Dosyanın davaya bakmakla görevli olan İstanbul 9.Asliye Ticaret Mahkemesince Dairemiz kararına uygun yargılamaya devam olunarak bir verilmek üzere mahkemesine İADESİNE,3-Davacı tarafından yatırılan 162,10 TL istinaf başvuru harcının Hazineye gelir kaydına,4-Davacı vekili tarafından peşin yatırılan 59,30 TL karar harcının talep halinde davacıya iadesine, 5-İstinaf başvurusu için yapılan yargılama giderlerinin esas hükümle birlikte ilk derece mahkemesince yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine,6-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nun 362/1-c maddesi uyarınca oy birliğiyle ve kesin olmak üzere karar verildi.15/04/2021