Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2021/23 E. 2021/710 K. 30.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/23
KARAR NO : 2021/710
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2020/140
KARAR NO : 2020/346
KARAR TARİHİ: 17/09/2020
DAVA: İflas (Konkordato Tasdik Yargılamasından Tefrik Edilen)
KARAR TARİHİ : 30/06/2021
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Tek ortaklı 17.000.000,00 TL sermayeli … A.Ş.’nin otel işletme faaliyetinde bulunduğunu, vadesi gelen borçlarını ödeyememe durumuyla karşı karşıya kaldığını ileri sürerek ve konkordatoya başvuru nedenleri de ayrıntılı açıklanmak suretiyle tüm borcun ödenmesi amacıyla konkordato teklif ettiğini, yargılama sürecinde projesini ve ödeme teklifini revize ederek borcun tamamını Mart 2020 tarihinden başlamak üzere aylık eşit taksitler halinde 3 yıl içinde ödeme, ayrıca konaklama borçlarının aynen ifa şeklinde ödenmesine ilişkin konkordatonun tasdikine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/932 E. sayılı dosyasında 21/02/2020 tarihli celsesinde borçlu şirketin doğrudan iflas koşullarının oluşup oluşmadığının değerlendirilebilmesi gerektiği belirtilerek doğrudan iflas yönünden dosyanın tefrikine ilişkin ara karar oluşturulmuş ve konkordato tasdik talebi yönünden yapılan yargılama neticesinde aynı oturumda konkordato tasdik talebinin reddine karar verilmiştir. İflas yönünden tefrik edilen dosya ise İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2020/140 E. sırasına kaydedilmiştir. İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2020/140 E. 2020/346 K. sayılı 17/09/2020 tarihli kararı ile; “… İcra ve İflas Kanunu’nun 292’nci maddesinin birinci fıkrası, madde gerekçesinde de belirtildiği gibi borçlunun mali durumunun düzeltilmesinin mümkün olup olmadığı veya tasdikin sağlanıp sağlanamayacağı noktaları dikkate alınarak yorumlanmalıdır. Öğretide de benimsendiği gibi işletmenin devamına izin verilmesi önemli ve hissedilir ölçüde aktifleri azaltıyor ve/veya pasifleri arttırıyorsa ve bu durum konkordato süreci içinde geri dönüşü mümkün olmayan bir varlık-borç dengesizliğine yol açma ihtimalini gösteriyorsa iflas açılmalıdır. (Budak/Tunç Yücel, Öztek-Yeni Konkordato Hukuku,2018,Ankara,m.292, no.8)Bu haliyle davacı şirket yönünden konkordatonun başarı şansının bulunmadığı, borçlunun mal varlığının korunması açısından iflasın açılmasında bu yönüyle yarar bulunduğu, davacı şirketin borca batık durumda olduğu…” gerekçesiyle,”1-Davacı … Anonim Şirketi (Ticaret Sicil No: …)’nin (eski ünvanı … Anonim Şirketi) iflasına” karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili yasal süre içerisinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde özetle; müvekkilinin ödeme teklifinin kaynaklarıyla orantılı olup, alacaklılar toplantısında oy nisaplarının sağlandığını, iflas haline göre alacaklıların eline geçebilecek miktarların konkordato projesinin tasdik edilmesi halinde daha fazla olduğunu, tasdik harcının yatırıldığını, konkordato tasdiki için gerekli koşullar sağlanmışken mahkemece tasdik isteminin reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu, kesin mühlet içinde karar verilmemesi durumunda eksikliklerin giderilmesi maksadıyla yerel mahkeme tarafından İİK 304 uyarınca kesin mühlet süresinin uzatılmasına karar verilmesi ve raporlar arasındaki çelişkinin giderilmesi gerekirken iflas nedenlerinin varlığının araştırılması için dosyanın tefrik edilmesinin hatalı olduğunu, mahkemece İİK 292/1.a uyarınca iflas kararı verilmiş ise de mahkeme tarafından raporların yanılgılı şekilde hükme esas alındığını, komiser heyetinin sunmuş olduğu konkordato projesinin uygunluğu yönündeki raporlar göz ardı edilerek iflas kararı verilmesinin konkordato kurumunun ruhuna ve getiriliş amacına aykırılık teşkil ettiğini belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında inceleme; 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı yönü gözetilerek yapılmıştır.Talep, İİK’nın 285. vd. maddeleri uyarınca geçici ve kesin mühlet kararları verilmesi ve konkordato projesinin tasdiki istemine ilişkin olup, İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/932 E. Sayılı dosyasında 21/02/2020 tarihinde yapılan duruşmada, İİK 304.maddesi uyarınca konkordato komiserleri dinlenmiş, bilirkişi incelemesi neticesinde alınan raporun daha önceki komiser heyeti raporlarındaki rayiç değer bilançosu ve en son komiser heyetince sunulan ek rapordaki rayiç değer bilançosu arasında çok ciddi farklılıklar bulunup çelişki olması nedeniyle şirketin borca batıklık durumunun sağlıklı olarak belirlenmesi ve davacı borçlu şirketin doğrudan iflas koşullarının oluşup oluşmadığının değerlendirilebilmesi gerektiği belirtilerek doğrudan iflas yönünden dosyanın tefrikine ilişkin ara karar oluşturulmuş, konkordato tasdik talebi yönünden yapılan yargılama neticesinde aynı oturumda konkordato tasdik talebinin reddine karar verilmiştir. İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 21/02/2020 tarihli 2018/932 E. 2020/118 K. sayılı kararına karşı davacı vekili tarafından istinaf isteminde bulunulması üzerine dosya Dairemizin 2020/1644 Esasına kaydedilerek, 30/06/2021 tarihli kararımız ile 6100 sayılı HMK’nun 353/1.a.6 maddesi uyarınca İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 21/02/2020 tarihli 2018/932 E. 2020/118 K. sayılı kararının kaldırılmasına karar verilmiştir. Eldeki dosya ise iflas yönünden tefrik edilerek İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2020/140 Esasına kaydedilen dosyadır.Komiser heyetince sunulan 19/12/2019 tarihli tasdike esas nihai raporda; şirketin toplam borcunun 39.284.535,94 TL olduğu, toplantıya 195 alacaklının katıldığı 185 alacaklının kabul, 8 alacaklının red oyu kullandığı, 2 alacaklının oy hakkını baki tuttuğu, iltihak süresinde 4 alacaklının daha yazılı olarak kabul beyanında bulunduğu ve borçlu şirket lehine kabul beyanında bulunan toplam 189 alacaklı ve 28.114.754,44 TL alacak miktarı ile İİK 302/3-a bendi uyarınca alacaklı ve alacak sayısının yarısı oranında nisap ile konkordato teklifinin kabul edildiği, borçlunun nihai kaynağının 41.898.077,30 TL – 13.724.638,31 TL = 28.173.334,10 TL olduğu, iflas halinde alacaklıların alacağının karşılanma oranı % 26 iken tasdik halinde konkordatoya tabi borçların tamamının ödeneceği ve ödeme teklifinin ise kaynakları ile orantılı olduğu belirtilmiştir. Mahkemece tayin edilen bilirkişiler tarafından düzenlenen 04/02/2020 tarihli raporda özetle; 30/11/2019 döneminde 41.898.077,30 TL olan kaynaklar toplamından 13.565.695,04 TL imtiyazlı alacaklar düşüldüğünde kalan miktar 28.332,382,26 TL olmasına rağmen 31/12/2019 döneminde 41.898.077,30 TL olan kaynaklar toplamından 14.186.694,36 TL imtiyazlı alacaklar düşüldüğünde 27.711.382,94 TL kaldığı, şirketin toplam borcu 39.284.535,94 TL olup bu tutarı karşılamaya yetmediği, Alacaklılar toplantısında 122 adet alacaklı adına vekaleten Av. … tarafından kabul yönünde oy kullanıldığı, söz konusu alacaklıların alacaklarının 31/12/2019 tarihli bilançolarda kayıtlı olmadığı, dolayısıyla ödeme veya temlik yoluyla alacakların ödenmiş olduğu, listede yer alan alacaklıların bir kısmının temlik yoluyla alacaklarını devretmelerine rağmen kendileri tarafından atanan Av. … vasıtası ile oy kullandıkları, ayrıca grup şirketlerden ….AŞ (24.485,00 TL) ve ….Ltd. Şti’nin (3.138.846,00 TL) toplam 3.163.331,00 TL alacakları yönünden de kabul oylarının Av … tarafından kullanıldığı, Av … 122 alacaklı ve 6.389.223,16 TL alacak yönünden kabul oyu kullandığı, borçlu şirkete ait 31/12/2019 tarihli hesap mizanı incelendiğinde Av. …’a masraf ve avukatlık ücreti olarak 49.031,90 TL alacak kaydedildiği, 30.299,49 TL’sinin ödendiği ve 18.732,41 TL alacaklı olduğu bu durumun ise Av. …’ın davacı şirkete de hizmet verdiğini gösterdiği, açıklanan nedenler karşısında Av. … kullandığı oyların geçersiz sayılması halinde 67 kabul oyu ve 21.725.531,28 TL alacak miktarı nedeniyle oranın alacaklılar yönünden % 21,20, alacak miktarı yönünden % 61,89 olduğu bu durumda alacaklıların yarısı koşulunun sağlanmadığı, …AŞ’nin ve …Ltd. Şti’nin davacı şirketten alacaklı olmadığı aksine borçlu oldukları, şirketin 31/12/2019 tarihli kaydi değerlere göre aktif toplamının 72.744.717,16 TL, yabancı kaynaklar toplamının 60.664.632,68 TL olup özkaynak tutarının 12.080.084,48 TL ile borca batık olmadığı, rayiç değerlere göre ise aktif toplamının 19.621.115,27 TL, yabancı kaynaklar toplamının 60.664.632,68 TL olup özkaynak tutarının (-) 41.043.517,41 TL ile borca batık olduğu ancak aktiflerde yer alan tesis, makine, cihaz ve demirbaşların değerinin teknik bilirkişiler vasıtasıyla belirlenerek rayiç değer bilançosunun yeniden hesaplanması gerektiği belirtilmiştir.Komiser heyetinden alınan 19/02/2020 tarihli ek raporda, Konkordato oylamasına ilişkin bilirkişi raporunda ifade edilen hususların yapılan işlemlerin muvazaalı olduğuna işaret ettiği, borçlu şirket tarafından oylamada nisabın sağlanması için bu alacaklılara ödeme yapıldığını gösterdiği, bu işlemler ile borçlu şirketin alacaklılar arasındaki eşitliği bozduğu ve İİK 334.maddesi uyarınca hapis cezası gerektiren eylemler olduğu, İİK 292/1.c maddesindeki komiser talimatlarına aykırılık teşkil ettiği ve talimata aykırı 1 eylem değil 103 eylemin gerçekleştirildiği, bu aşamada talimata aykırılığın sonucunun giderilmesinin mümkün bulunmadığı, borçlu şirket ile bağlantılı şirketler arasındaki tam açıklanamayan para trafiğinin ve konkordato sürecinde bağlantılı şirketlerin alacaklı hale gelmesinin, borçlunun alacaklıların zararına hareket ettiğine delalet ettiği oybirliği ile belirtilmiş ancak şirketin taşıt ve demirbaşlarına ilişkin bilirkişi raporu alındığı, bu rapor da dikkate alınarak rayiç değer incelemesinde şirketin pasifinin 59.621.543,16 TL, aktifinin 39.847.501,80 TL olduğu tespit edildiğinden (-) 19.774.041,36 TL ile borca batık olduğu oyçokluğu ile kabul edildiği belirtilmiş, borca batıklık yönünden muhalif kalan komiser tarafından şirketin rayiç değerlere göre aktif toplamının 72.102.369,99 TL, toplam borçlarının 59.621.543,16 TL olup özvarlığının 12.480.826,83 TL olduğu ve şirketin ödenmiş sermayesinin 23.000.000,00 TL olduğundan özvarlığı sermayeye oranlandığında % 54,26 olup borca batık olmadığı yönünde ayrık görüş sunulmuştur. Tefrik kararından sonra yeni bir bilirkişi heyetinden alınan 13/03/2020 tarihli raporda ise; şirketin 31/12/2019 tarihli verileri ve rayiç değer hesabına göre aktif toplamının 17.431.009,52 TL, pasif toplamının 59.621.543,16 TL ile (-) 42.190.533,64 TL borca batık olduğu, 31/01/2020 tarihli mali tablolarına ve rayiç değer hesabına göre aktif toplamının 17.922.035,63 TL, pasif toplamının 60.447.742,74 TL ile (-) 42.525.707,11 TL borca batık olduğu belirtilmiştir. Mahkemece 2018/932 E. sayılı dosyasında 21/02/2020 tarihinde yapılan duruşmada, bilirkişi incelemesi neticesinde alınan raporun daha önceki komiser heyeti raporlarındaki rayiç değer bilançosu ve en son komiser heyetince sunulan ek rapordaki rayiç değer bilançosu arasında çok ciddi farklılıklar bulunup çelişki olması nedeniyle şirketin borca batıklık durumunun sağlıklı olarak belirlenmesi ve davacı borçlu şirketin doğrudan iflas koşullarının oluşup oluşmadığının değerlendirilebilmesi gerektiği belirtilerek doğrudan iflas yönünden dosyanın tefrikine ilişkin ara karar oluşturulmuş, konkordato tasdik talebi yönünden yapılan yargılama neticesinde aynı oturumda konkordato tasdik talebinin reddine karar verilmiştir.İflas yönünden tefrik edilen işbu dosyada ise İİK’nun 292.maddesi kapsamında değerlendirme yapılarak, iflas kararı verilmiştir. Mahkemenin konkordato tasdiki yönünden değerlendirme yaptığı 21/02/2020 tarihli 2018/932 E. 2020/118 K. sayılı kararının gerekçesinde bir yandan borçlu şirketin muvazaalı işlemleri olduğu, alacaklıların zararına olacak şekilde işlemler yapıldığı, komiser talimatlarına uyulmadığı belirtilerek İİK 292.maddesinde yer alan şartlardan bahsedilmesine rağmen diğer yandan İİK’nun 292 ve 297.maddelerinin tasdik yargılamasında değerlendirilemeyeceği belirtilerek çelişki oluşturulmuş, iflas yönünden tefrik edilen eldeki dosyada ise iflas şartları İİK’nun 292.maddesi çerçevesinde değerlendirilmiştir. İİK’nun 292. maddesi; İflâsa tabi borçlu bakımından, kesin mühletin verilmesinden sonra aşağıdaki durumların gerçekleşmesi hâlinde komiserin yazılı raporu üzerine mahkeme kesin mühleti kaldırarak konkordato talebinin reddine ve borçlunun iflâsına resen karar verir: a) Borçlunun malvarlığının korunması için iflâsın açılması gerekiyorsa. b) Konkordatonun başarıya ulaşamayacağı anlaşılıyorsa. c) Borçlu, 297 nci maddeye aykırı davranır veya komiserin talimatlarına uymazsa. d) Borca batık olduğu anlaşılan bir sermaye şirketi veya kooperatif, konkordato talebinden feragat ederse. İflâsa tabi olmayan borçlu bakımından ise birinci fıkranın (b) ve (c) bentlerindeki hâllerin kesin mühletin verilmesinden sonra gerçekleşmesi durumunda, komiserin yazılı raporu üzerine mahkeme kesin mühleti kaldırarak konkordato talebinin reddine resen karar verir. Mahkeme, bu madde uyarınca karar vermeden önce borçlu ve varsa konkordato talep eden alacaklı ve alacaklılar kurulunu duruşmaya davet eder; diğer alacaklıları ise gerekli görürse davet eder.” şeklindedir. Maddede a, b, c, d bentlerinde yer alan şartlardan birinin gerçekleşmesi halinde mahkemece re’sen borçlunun iflasına karar verileceği düzenlenmiştir. Borca batıklık ise bu dört bentten sadece biridir. Yani fıkranın ilk üç bendindeki hallerin varlığı saptandığında iflasın açılması için ayrıca şirketin borca batık olması öngörülmemiştir.İİK’nun 297. Maddesi ise; “Borçlu, komiserin nezareti altında işlerine devam edebilir. Şu kadar ki, mühlet kararı verirken veya mühlet içinde mahkeme, bazı işlemlerin geçerli olarak ancak komiserin izni ile yapılmasına veya borçlunun yerine komiserin işletmenin faaliyetini devam ettirmesine karar verebilir. Borçlu, mahkemenin izni dışında mühlet kararından itibaren rehin tesis edemez, kefil olamaz, taşınmaz ve işletmenin devamlı tesisatını kısmen dahi olsa devredemez, takyit edemez ve ivazsız tasarruflarda bulunamaz. Aksi hâlde yapılan işlemler hükümsüzdür. Mahkeme bu işlemler hakkında karar vermeden önce komiserin ve alacaklılar kurulunun görüşünü almak zorundadır. Borçlu bu hükme yahut komiserin ihtarlarına aykırı davranırsa mahkeme, borçlunun malları üzerindeki tasarruf yetkisini kaldırabilir veya 292 nci madde çerçevesinde karar verir. Birinci ve üçüncü fıkra kapsamında alınan kararlar 288 inci madde uyarınca ilân edilir ve ilgili yerlere bildirilir.” şeklinde düzenlenmiştir. Bu kapsamda konkordato tasdik talebinin reddine karar veren mahkemenin, şartları mevcut ise yani İİK’nun 292.maddesinde yer alan koşullardan biri gerçekleşmiş ise re’sen iflas kararı vermesi gerekirken, şirketin borca batık olup olmadığının araştırılması için tefrik kararı vermesi hatalıdır. Açılan davanın niteliği ve verilen karar dikkate alındığında; konkordato için başvurmuş olan davacı yönünden iflas şartlarının araştırılması ve sonucuna göre bu kısım yönünden bir karar oluşturulmak üzere iflas hususunun değerlendirilmesi için dosyanın tefrik edilmesinin yasal bir karşılığı bulunmadığı gibi İİK’nun 292.maddesi hükmüne de aykırıdır.Ayrıca ilk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, davacı şirket yönünden konkordatonun başarı şansının bulunmadığı, borçlunun mal varlığının korunması açısından iflasın açılmasında bu yönüyle yarar bulunduğu, davacı şirketin borca batık durumda olduğu belirtilerek, İİK’nun 292 maddesi uyarınca iflasına karar verilmiş ise de; İİK 292/son maddesinde “Mahkeme, bu madde uyarınca karar vermeden önce borçlu ve varsa konkordato talep eden alacaklı ve alacaklılar kurulunu duruşmaya davet eder; diğer alacaklıları ise gerekli görürse davet eder.” hükmü yer almaktadır. İİK 292. maddesi uyarınca karar verilmeden önce, davacı şirket yetkilisine tebligat çıkartılarak, duruşmada dinlenilmesi yasal zorunluluktur. Somut dosyada, şirket yetkilisinin mahkemeye çağrılarak dinlenmediği, kanunun amir hükmünün yerine getirilmediği dosya kapsamından anlaşılmaktadır. Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 23/12/2020 tarih 2019/1873 E. 2020/4516 K. ve 25/11/2020 tarih 2020/877 E. 2020/3824 K., Yargıtay 15. Hukuk Dairesinin 25/02/2021 tarih 2021/1380 E. 2021/508 K. sayılı ilamları da, karar verilmeden önce şirket yetkisinin dinlenilmesi gerektiği yönündedir. Bu durumda konkordato talep eden borçlu şirket yetkilisinin İİK 292/son maddesi uyarınca ihtaratlı tebligat çıkartılmak suretiyle mahkemeye çağrılması, dinlendikten sonra karar verilmesi gerektiğinden, bu usul uygulanmaksızın davacı şirket yönünden iflas kararı verilmesi de doğru görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle, iflas yönünden tefrik edilen işbu dosyanın, Mahkemenin konkordato tasdiki yönünden değerlendirme yaptığı 2018/932 E. bu dosya ile birleştirilmesi, konkordato ve iflas hükümleri bir arada değerlendirilerek karar verilmesi gerektiğinden, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile sair istinaf itirazları şimdilik incelenmeksizin 6100 sayılı HMK’nın 353/1.a.6 maddesi uyarınca kararın kaldırılmasına ve Dairemizin kararına uygun şekilde yargılama yapıldıktan sonra yeniden karar verilmek üzere dosyanın mahkemesine iadesine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2020/140 E. 2020/346 K. sayılı 17/09/2020 tarihli kararının 6100 sayılı HMK’nun 353/1.a.6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,
2-Dosyanın, Dairemiz kararına uygun şekilde yargılama yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere mahal mahkemesine İADESİNE,3-Davacı tarafça yatırılan 148,60 TL istinaf başvuru harcının Hazineye irat kaydına,4-Davacı tarafından yatırılan istinaf karar harcının talep halinde ilk derece mahkemesince iadesine,5-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362/1.g bendi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 30/06/2021