Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2021/19 E. 2021/227 K. 03.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/19
KARAR NO: 2021/227
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 19. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ARA KARAR TARİHİ: 10/11/2020
NUMARASI: 2020/554 Esas (Derdest)
DAVANIN KONUSU: Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 03/03/2021
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; tarafların 2006 yılından beri ticari ilişkileri olduğunu, davalı şirketin marka, patent vb. başvuru işlemlerinin yurt içi ve yurt dışında davacı şirket tarafından davalı şirketin talepleri doğrultusunda gerçekleştirildiğini, taraflar arasında yazılı bir cari hesap sözleşmesi bulunmadığını, “açık hesap” olarak tabir edilen cari hesaba ilişkin olarak ödemelerin yapıldığı bir ticari ilişkileri olduğunu, davacı şirketin davalı şirkete verdiği hizmet karşılığında fatura düzenleyerek davalı şirkete gönderdiğini, bunların cari hesaplarına işlendiğini, davalı şirketin de dönem dönem faturalardan kaynaklı borcuna ilişkin ödeme yaptığını, ödemelerin de cari hesaba işlenerek davalı şirketin borcundan düştüğünü, davacının davalı şirketten bu açık hesap ilişkisinden kaynaklı 2.826,84 TL, 10.299,16 CHF, 7.127,30 EURO, 14.103,27 USD alacağı olduğunu, alacağının fiili ödeme gününde hesaplanacak TL karşılığı ile davalıdan tahsiline, davalının menkul ve gayrimenkulleri ile üçüncü kişilerdeki hak ve alacaklarına ihtiyati haciz konulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İstanbul 19. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2020/554 E. sayılı 10/11/2020 tarihli ara kararı ile; “İhtiyati haciz, alacaklının bir para alacağının zamanında ödenmesini güvence altına almak için mahkeme kararı ile, borçlunun mallarına geçici olarak el konulması olarak tanımlanmaktadır. İhtiyati haciz kararı talep edebilmek için alacağın para alacağı olması, vadesi gelmiş ve rehinle temin edilmemiş olması ya da İİK’nın 257/II. maddesindeki koşulların gerçekleşmiş bulunması gerekir. Anılan yasa maddesinin ikinci fıkrasındaki şartlar vadesi gelmemiş borçtan dolayı yalnız borçlunun muayyen yerleşim yeri yoksa; borçlu taahhütlerinden kurtulmak maksadıyla mallarını gizlemeğe, kaçırmağa veya kendisi kaçmağa hazırlanır yahut kaçar ya da bu maksatla alacaklının haklarını ihlâl eden hileli işlemlerde bulunması olarak açıklanmıştır.İİK’nın 258/I. maddesinin ikinci cümlesinde “Alacaklı alacağı ve icabında haciz sebebi hakkında mahkemeye kanaat getirecek deliller göstermeye mecburdur.” şeklinde yapılan düzenleme ile alacaklının ihtiyati haciz talep edebilmesi ve ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için alacağın varlığı ve istenebilir olduğunun tam ve kesin olarak ispat edilmesi gerekliliği aranmamış, bu konuda mahkemeye kanaat getirecek delillerin sunulması yeterli kabul edilmiştir. İhtiyati haciz talep eden, öncelikle dilekçesinde dayandığı ihtiyati haciz sebebini açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak, yasal delillerle ispat etmek zorundadır. Buradaki ispatın ölçüsü, “yaklaşık ispat” kuralına göre belirlenir. Yaklaşık ispat kuralı uygulanırken, iddianın doğruluğunu kabul etmekle birlikte, aksinin mümkün olduğu ihtimali de gözetilmelidir. Bu nedenle, ihtiyati hacize karar verilirken, talebin haksız olma ihtimali de dikkate alınarak talepte bulunandan kural olarak teminat alınır. Geçici hukuki koruma kapsamında olan ihtiyati haciz kararı verirken hakim, asıl uyuşmazlığı çözecek içerikte bir karar vermemelidir. Bununla birlikte, ihtiyati hacize karar verilirken tarafların çıkar dengesini ve ihtiyati haczin amacını hakimin gözetmesi gerekli ve zorunludur. Her somut olayda ihtiyati haciz şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediğini incelemelidir. İhtiyati haczin şartları mevcut değilse, yasa’nın öngördüğü ölçüde ispat edilememişse, ihtiyati haciz isteminin reddine karar verilmelidir. İİK’nun 258/2 maddesi gereğince tarafları dinleme gereği duyulmaksızın evrak üzerinde karar verilmesi cihetine gidilmiştir. Salt fatura düzenlemesi alacağın varlığını ispata yeterli olmadığı, dosyadaki mevcut bilgi ve belgelere göre yaklaşık ispat koşulunun gerçekleşmediği, talebin yargılamayı gerektirdiği anlaşılmakla talebin reddine karar vermek gerekmiştir.” gerekçesiyle talebin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili yasal süresi içerisinde sunduğu istinaf dilekçesinde özetle; taraflar arasında açık hesap ilişkisi olduğunu, bu ilişki kapsamında davacı tarafça düzenlenen faturaların davalıya gönderildiğini ve faturalara karşı davalı tarafça süresinde itiraz edilmeyerek faturaların kabul edildiğini ancak itiraz süresi geçtikten sonra davalı şirket tarafından, taraflar arasında satış ilişkisi olmamasına rağmen yasaya aykırı olarak “satış faturası” adı altında bir kısım faturalar düzenlenerek müvekkili şirkete gönderildiğini, bu faturaların içeriğine ise itiraz süresi geçmesine rağmen itiraz ettiği faturaları ve fatura tutarlarını yazdığını, müvekkili şirket tarafından kendisine gönderilen faturalara itiraz edilerek noter kanalı ile davalı şirkete ihtarname gönderilerek ayrıca borcun ödenmesinin istenildiğini, buna rağmen davalı tarafça yeniden fatura düzenlenerek müvekkili şirkete gönderilmesi üzerine bu faturaların da iade edildiğini, yeniden ihtarname gönderildiğini, müvekkili şirket tarafından gönderilen faturalara süresinde itiraz edilmemesi sebebiyle kesinleşmesine rağmen davalı tarafça ödeme yapılmadığından açılan dava ile birlikte ihtiyati haciz talep ettiklerini, taraflar arasındaki işlere yönelik; müvekkili şirket tarafından davalı şirkete verilen fiyat teklifleri, davalı şirket tarafından müvekkili şirkete gönderilen onay ve talimat yazıları, taraflar arasındaki anlaşmaya uygun olarak müvekkili şirket tarafından işlerin yapıldığını gösterir evraklar ve söz konusu işlerin yapılmasının akabinde yine taraflar arasındaki anlaşmaya ve usulüne uygun şekilde müvekkili şirketçe kesilerek davalı şirkete tebliğ edilen faturalar ile müvekkil şirketin davalı şirketten 2.826,84 TL + 10.299,16 CHF + 7.127,30 EURO + 14.103,27 USD tutarında döviz ve Türk Lirası alacaklı olduğunun yaklaşık olarak ispat edildiğini, ihtiyati haciz kararı verilmesi için alacağın yargılamayı gerektirmemesi ve kayıtsız şartsız borç ikrarını içeren belgelerin bulunması gibi bir koşulun olmadığını belirterek kararın kaldırılmasını ve ihtiyati haciz kararı verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili istinafa cevap dilekçesinde; Davacının dönem dönem bir takım marka ve patent vekilliği ve dava takip hizmetleri sunduğunu, müvekkilinin onayı dahilinde sunulan tüm hizmetlerin bedellerinin ve masraflarının ödendiğini, buna rağmen davacının neredeyse on yıl kadar geriye giden bir takım işlerle ilgili olarak 2019 yılı ortalarından itibaren bir kısmı yeniden faturalar veya dekontlar göndermeye başladığını, talep edilen tutarlar hakkında inceleme yapıldığında bunların bir kısmının geçmişte faturalanmış ve ödenmiş olduğunu ve mükerrer olarak talep edildiğini veya iddia edilen masraf veya işlemle ilgili müvekkilin hiçbir onayı bulunmadığını veya şişirilmiş olduğunu tespit ettiklerini, müvekkilinin başka bir marka patent firması ile çalışmaya başlaması üzerine davacının işbu davayı açtığını yaklaşık ispat koşullarının oluşmadığını beyanla itirazın reddini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında inceleme; 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı yönü gözetilerek yapılmıştır.Dava, taraflar arasındaki hizmet ilişkisi kapsamında düzenlenen fatura bedellerinin tahsili istemine ilişkin olup, istinaf incelemesine konu talep ise ihtiyati haciz istemine ilişkindir. İİK 257. maddesinde; rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı tarafından, borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz malları ile alacakları ve diğer haklarının ihtiyaten haczettirebileceği, vadesi gelmemiş borçtan dolayı ise borçlunun muayyen yerleşim yeri yoksa ve borçlu taahhütlerinden kurtulmak maksadıyla mallarını gizlemeğe, kaçırmağa veya kendisi kaçmağa hazırlanır yahut kaçar ya da bu maksatla alacaklının haklarını ihlâl eden hileli işlemlerde bulunursa ihtiyati haciz kararı verilebileceği düzenlenmiştir. Yasal düzenleme gereğince ihtiyati haciz talep eden, İİK’nın 257/1. maddesi kapsamında bir para borcunun alacaklısı olduğunu, borcun rehinle temin edilmediğini ve borcun vadesinin gelmiş olduğunu yaklaşık olarak mahkemeye kanaat getirecek tarzda ispat etmek durumundadır. Geçici hukuki koruma yargılamasını, asıl yargılamadan ayıran özelliklerden biri ispat ölçüsü noktasındadır. Geçiçi hukuki koruma yargılamasında yaklaşık ispatla yetinilmiş olması, ispatın aranmayacağı ya da ispat kurallarının tamamen dışına çıkılacağı anlamına gelmez. Yaklaşık ispat durumunda ise; hakim o iddianın ağırlıklı ihtimal olarak doğru olduğunu kabul etmekle birlikte, zayıf bir ihtimal de olsa, aksinin mümkün olduğunu gözardı etmez. Somut olay değerlendirildiğinde; taraflar arasında marka patent işlemleri yapılması yönünde ticari ilişki olduğu sabit olup, bu kapsamda verilen vekaletnameye istinaden, davacı tarafından sunulan faturalara konu işlemlerin 2011 yılından itibaren yapılan bir kısım masraflara ilişkin olduğu ve bu masraflara ilişkin 2019 yılında faturalar düzenlenerek davalıya gönderildiği anlaşılmıştır. Taraflar arasında hizmet ilişkisi olduğundan, davacının varsa alacağının miktarının, taraflarca sunulacak kayıtların incelenmesi neticesinde tespiti mümkün olup, tek başına faturanın düzenlenmiş olması alacağın yaklaşık ispatına yeterli değildir. Açıklanan nedenlerle, İİK 257. maddede öngörülen ihtiyati haciz şartları bu aşamada oluşmadığından İlk Derece Mahkemesi kararı usul ve yasaya uygun olup 6100 sayılı HMK 353/1.b.1 maddesi uyarınca davacı vekilinin istinaf isteminin reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1.b.l bendi gereğince REDDİNE, 2-Davacı tarafından yatırılan 148,60 TL başvuru harcının Hazineye irat kaydına, 3-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 59,30 TL istinaf karar harcından, davacı tarafından peşin yatırılan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 4,90 TL harcın davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına, 4-İstinaf yargılaması için davacı tarafından yapılan giderlerin davacı üzerinde bırakılmasına, 5-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 362/1.f maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.03/03/2021