Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2021/1899 E. 2021/1398 K. 29.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/1899
KARAR NO: 2021/1398
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ:İSTANBUL21. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2021/187 Esas
KARAR NO: 2021/276
KARAR TARİHİ: 29/03/2021
DAVA: Tazminat (Rücuen Tazminat)
KARAR TARİHİ: 29/12/2021
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; dava dış sigortalısı …’ın 21/09/2018 tarihinde geçirdiği trafik kazası sonucunda yaralanması nedeniyle dava dışı sigortalı … ile davalı şirket arasında akdedilen sağlık sigortası poliçesi kapsamında ödediğini, davalı SGK tarafından müvekkil şirket’e ödemenin yapılmadığını, davalı tarafın işbu borcunu ödememesi üzerine tarafınca arabuluculuk başvurusu yapıldığını, ancak taraflar arasında anlaşma sağlamadığını, belirterek müvekkil şirket tarafından tedavi masraflarının davalılar tarafından karşılanması gerektiğini, davalıların ödememe yapılmaması tamamen kötü niyetliği olduğunu, ödenmesi gereken tazminatın geciktirilmesine yönelik olduğunu, davalı sigorta şirketinden mezkur poliçenin limit ve teminatının ve trafik kazasındaki kusur oranının bilinmemesi nedeniyle, fazlaya ilişkin hak ve alacaklarımızı da saklı tutarak şimdilik 5.000,00 TL tazminatın müvekkilin ödeme tarihinden itibaren ticari temerrüt faizi ile davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı tarafça genel şartlarda belirtilen belgelerle başvuru yaptığını iddia etmiş ise de, bu hususun gerçeği yansıtmadığı gibi talep edilen eksik belgelerin müvekkil şirkete iletilmediğini, davaya konu tedavi gideri talebi, yasa değişikliği ile SGK’nın sorumluluğuna eklenen tedavi teminatı kapsamında olduğundan, ilgili mevzuat kapsamında SGK tarafından karşılanması gerekli giderlerden olduğunu, müvekkilinin herhangi bir sorumluluğu bulunmadığını, bunun yanında, uyuşmazlık, poliçe tanzim tarihi olan 09.02.2018 tarihi itibarıyla yeni genel şartlara tabi olup müvekkili şirket’in bu talep hakkında herhangi bir sorumluluğu bulunmadığının sabit olduğunu, dosya yeni genel şartlara tabi olduğundan tedavi gideri teminat dışı olduğunu, bu nedenlerden ötürü, davacı tarafların talebine konu tedavi teminatı kapsamında yer alan tedavi, geçici iş göremezlik ve geçici süreli bakıcı tazminatından SGK’nın sorumlu olduğunu, işbu nedenle bu taleplerin reddine karar verilmesi gerektiğini, davayı kabul manasında olmamak üzere, müvekkili şirketin yalnızca sigortalısının kusuru oranında sorumlu olduğu gözetilerek kusur oranının tespiti bakımından dosyanın Adli Tıp Trafik İhtisas dairesine gönderilmesi gerektiğini, kusur oranının tespiti bakımından dosyanın Adli Tıp Trafik İhtisas Dairesi’ne sevk edilmesini talep etme zarureti doğduğunu, müvekkili şirketin yalnızca sigortalısının kusuru oranında sorumlu olduğunu, gelirin asgari ücret üzerinden hesap edilmesi gerektiğini, kabul manasında olmamak üzere davacının zararın artmasında kusuru bulunması halinde hesaplanacak tazminattan müterafik kusurun tenzili gerektiğini, işbu nedenle bu hususun da araştırılması gerektiğini, bu nedenlerle haksız ve mesnetsiz davanın öncelikle usulden reddine, usulden red sebeplerinin şu aşamada kabul görmeyecek ise yapılacak yargılama sonucunda davanın esastan reddine karar verilerek, yargılama masrafları ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece ”Mahkememizin 2020/578 Esas sayılı dava dosyasının ön inceleme duruşmasında davalı … Sigorta A.Ş yönünden tefrik kararı verilmiş, diğer davalı SGK yönünden halefiyet kuralı gereği Asliye Hukuk Mahkemesine görevsizlik kararı verilmiş, yukarıda adı geçen davalı … Sigorta A.Ş. yönünden dosya mahkememizin yukarıda yazılı esasına kaydedilmiş ve bu esas numarası üzerinden yargılamanın devamına karar verilmiştir. Yargıtay 4. HD’nin 2018/1368 Esas – 2018/7039 Karar sayılı ilamında: “..2918 sayılı Kanun’un 98. maddesinde belirtilen tedavi giderleri yönünden sorumluluğun dava dışı Sosyal Güvenlik Kurumu’na geçtiğinin kabulü gerekir. Buna karşın belgesiz tedavi giderlerinden sigorta şirketinin, işleten ve sürücünün sorumlulukları devam etmektedir…2918 sayılı Kanun’un 98.maddesinde belirtilen tedavi giderleri yönünden sorumluluk “Sosyal Güvenlik Kurumu’na” geçtiğinden, yasal hasmın “Sosyal Güvenlik Kurumu” olması gerekir…” şeklinde belirtilmiş olmakla; davacı sigorta şirketi dava dilekçesinde belgelendirilmiş tedavi masraflarını talep ettiğinden davacının bu husustaki talebini sadece SGK ya yöneltebileceği, karşı taraf ZMMS sigortası ile bağlı olduğu sigorta şirketinden yukarıda anılan Yargıtay kararı doğrultusunda talep edemeyeceği anlaşılmakla; davacı hakkındaki davanın husumet yokluğu nedeni ile usulden reddine ”dair karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili yasal süresi içinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde özetle; davalı sigorta şirketinin dava konusu sağlık giderlerinden sorumluluğu bulunduğu ve bu nedenle mahkemece davanın kabulüne karar verilmesi gerektiği belirtilerek mahkemece verilen kararın kaldırılması talep edilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE: İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında inceleme; 6100 sayılı HMK’nun 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı yönü gözetilerek yapılmıştır. Dava, “… Grup Sertifikası Sigorta Poliçesi” kapsamında trafik kazası nedeniyle karşılanan tedavi giderinin rücuen tahsili istemine ilişkindir. Dosya kapsamından, davacı sigorta şirketi ile dava dışı sigortalı arasında 01/01/2018-2019 tarihleri arasında geçerli … no’lu sigorta poliçesinin düzenlendiği, sigortalının 21/09/2018 tarihli trafik kazası sonucu yaralandığı, tedavisinin gerçekleştirildiği hastaneye, davacı sigorta şirketinin poliçe kapsamında ödeme yaptığı ve ödediği bedelin rücuen tazmini istemiyle eldeki davayı açtığı anlaşılmıştır. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda ön inceleme duruşmasında davalı sigorta şirketi yönünden tefrik kararı verilmiş, diğer davalı yönünden asliye hukuk mahkemeleri görevli olduğu belirtilerek görevsizlik kararı verilmiş ve yargılamaya devam edilmiştir. Mahkemece davacının belgelendirilmiş tedavi masraflarını talep ettiği ve bu husustaki talebinin sadece SGK’ya yöneltilebileceği belirtilerek davacı hakkındaki davanın husumet nedeniyle usulden reddine dair karar verilmiş olup iş bu karara yönelik davacı vekilince istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. Rücu ve halefiyet, Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulu’nun 22/03/1944 Tarih E. 37, K. 9, R.G. 03/07/1944 sayılı kararında “Sigortacının sorumlu kişi aleyhine açacağı dava, sigorta poliçesinden doğan bir dava olmayıp; aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dava gibidir. Sigortalının muhtelif mahkemelerde dava açma hakkı varsa, aynı hak sigortacının halefiyet hakkına dayanan rücu davası için de söz konusudur.” şeklinde vurgulanmıştır. 6102 sayılı TTK’nun “Halefiyet” başlığı altındaki 1472.maddesinde ise “Sigortacı, sigorta tazminatını ödediğinde, hukuken sigortalının yerine geçer. Sigortalının, gerçekleşen zarardan dolayı sorumlulara karşı dava hakkı varsa bu hak, tazmin ettiği bedel kadar, sigortacıya intikal eder.” hükmüne yer verilmiştir. Dosya kapsamında yer alan sigorta sözleşmesi ve ödeme belgesi dikkate alındığında, davacının aktif dava ehliyetinin bulunduğu anlaşılmıştır. 6111 sayılı Yasa, 25.02.2011 tarihinde yürürlüğe girmiş olup somut olayda kaza 21/09/2018 tarihinde meydana gelmiş, dava 10/11/2020 tarihinde açılmıştır. 2918 sayılı Yasanın 98. maddesinde değişiklik yapan 6111 sayılı Yasanın 59. maddesinde, trafik kazaları nedeniyle üniversitelere bağlı hastaneler ve diğer resmi ve özel sağlık kuruluşlarının sundukları sağlık hizmet bedellerinin kazazedenin sosyal güvencesi olup olmadığına bakılmaksızın “Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanacağı”, Yasanın geçici 1. maddesi ile de “Bu Kanunun yayımlandığı tarihten önce meydana gelen trafik kazaları nedeniyle sunulan sağlık hizmet bedellerinin Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanacağı, sözkonusu sağlık hizmet bedelleri için bu Kanunun 59. maddesine göre belirlenen tutarın %20’sinden fazla olmamak üzere belirlenecek tutarın üç yıl süreyle ayrıca aktarılmasıyla anılan dönem için ilgili sigorta şirketleri ve Güvence Hesabının yükümlülüklerinin sona ereceği” öngörülmüştür. Bu düzenlemeler ile trafik kazasından kaynaklanan ve KTK’nun 98. maddesi kapsamında kalan tedavi giderleri bakımından, trafik sigortacısı ile sorumluluğunu üstlendiği araç işleteni ve sürücüsünün sorumluluğu son bulmuştur. (Yargıtay 17 Hukuk Dairesi 22/10/2020 tarih 2020/28 Esas 2020/6095 Karar) Somut olayda, trafik kazasında yaralanan sigortalı olup davacı sağlık sigortacısı onun yerine ödeme yaparak halefiyete dayalı zarar sorumlusundan talep etmektedir. Diğer bir deyişle bu talebi halefiyetin gereği hak sahibi hangi usul ve esaslardan yararlanacak ise haklara halef olanda aynı haklardan yararlanacaktır. Bu durum, sigortalının trafik kazası nedeniyle üçüncü kişilere verdiği zararları karşılayan ZMMS ve Güvence Hesabının yasanın yürürlüğünden önce yaptığı ödemelerin SGK’ya rücu edemeyeceği kuralı ile karıştırmamak gerekir. (Yargıtay 17 Hukuk Dairesi 01/10/2019 tarih 2016/19531 Esas 2019/8790 Karar) Bu nedenlerle, davalı SGK, 6111 sayılı Yasaya göre talep edilen belgeli tedavi gideri bakımından sorumlu olduğu görülmüştür. Öte yandan, 27.08.2011 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan Trafik Kazaları Nedeniyle İlgililere Sunulan Sağlık Hizmet Bedellerinin Tahsiline İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmeliğin 4. maddesinin 1. bendinde de; “trafik kazaları sebebiyle üniversitelere bağlı hastaneler ve diğer bütün resmi ve özel sağlık kurum ve kuruluşlarının sundukları tedavinin gerektirdiği tüm sağlık hizmet bedellerinin, kazazedenin sosyal güvencesi olup olmadığına bakılmaksızın Kurum tarafından Sağlık Uygulama Tebliğinde (SUT) yer alan hükümler doğrultusunda karşılanır” düzenlemesi getirilmiştir. Söz konusu Sağlık Uygulama Tebliği’nin 4. maddesinin 1. Fıkrasının iptali istemiyle Danıştay … Dairesi … Esas sayılı dosya ile dava açılmış, Danıştay … Dairesince “… sayılı Kanun’un 25.02.2011 tarihinde yürürlüğe giren değişik 98. maddesinde, trafik kazaları sebebiyle sunulan sağlık hizmet bedellerinin Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanacağının belirtilmesine rağmen, dava konusu Yönetmelik hükmüyle, tedavi giderlerinin, Kurumun sosyal güvenlik politikaları uyarınca belirlemiş olduğu Sağlık Uygulama Tebliğinde yer alan hükümler doğrultusunda karşılanacağı yönünde kısıtlama getirilmesinde hukuka uyarlık bulunmamaktadır.” gerekçesiyle; Trafik Kazaları Nedeniyle İlgililere Sunulan Sağlık Hizmet Bedellerinin Tahsiline İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmeliğin 4. maddesinin 1. bendinde yer alan “Kurum tarafından Sağlık Uygulama Tebliğinde (SUT) yer alan hükümler doğrultusunda” ibaresinin 14/11/2013 tarihinde yürütmesinin durdurulmasına, 16/03/2016 tarihinde de “Trafik Kazaları Nedeniyle İlgililere Sunulan Sağlık Hizmet Bedellerinin Tahsiline İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmeliğin 4. maddesinin 1. bendinde yer alan “…Sağlık Uygulama Tebliğinde (SUT) yer alan hükümler doğrultusunda” ibaresinin iptaline karar verilmiştir. O halde trafik kazalarına bağlı acil hal teşkil eden tedavi giderlerinden özel veya devlet hastanesi ayrımına gidilmeksizin ve SUT konusunda bir değerlendirme yapılmaksızın “tüm” tedavi giderleri Sosyal Güvenlik Kurumunca karşılanacaktır. HMK m. 359/3 uyarınca; dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, HMK m. 355/1 gereği incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, re’sen gözetilmesi gereken, kamu düzenine herhangi bir aykırılığın da bulunmadığı anlaşılmakla; kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğunun anlaşılmasına göre; davacı vekilinin istinaf itirazları yerinde görülmediğinden HMK m. 353/1,b.1 gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine dair karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;1-Davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince davacıdan alınan 162,10 TL’nin başvuru harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince davacıdan alınan 59,30 TL’nin istinaf karar harcının hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, 5-Yatırılan gider avansından kalan kısmın davacıya ilk derece mahkemesince iadesine,6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,7-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 362/1.g maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.29/12/2021