Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2021/189 E. 2021/535 K. 18.05.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/189
KARAR NO : 2021/535
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2015/517
KARAR NO: 2017/628
KARAR TARİH: 10/07/2017
DAVA: İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 18/05/2021
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacının, … tarafından TTK 402-403 maddesine dayanılarak ihdas edilen intifa senedi sahibi olduğunu, borçlu ile … A.Ş. arasında imzalı üyelik sözleşmesine istinaden borçlunun 2008-2012 yılları arasında 3.875,00 USD üyelik bedeli borcu bulunduğunu, müvekkili … A.Ş. ile … A.Ş. arasında imzalanan 01/01/2012 tarihli temlikname ile … A.Ş.’nin 3. şahıslardan olan doğmuş ve doğacak tüm alacaklarının müvekkili … A.Ş.’ye temlik edildiğini, bu temliknamenin 01/10/2012 tarihli ihbarname ile borçluya bildirildiğini, ödeme yapılmaması üzerine Silivri … Noterliği’nin 14/09/2012 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile ödeme talep edilmiş ise de borcun ödenmemesi sebebiyle, borçlu aleyhine İstanbul …. İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyası ile takip başlatıldığını ve davalının itirazı ile takibin durduğunu ileri sürerek davalının itirazının iptaline, % 20 inkar tazminatına hükmedilmesine, masraf ve ücreti vekaletin davalıya yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; … A.Ş.’nin davacı ile sözleşmesi bulunmadığını, dayanak yapılan sözleşmede müvekkili şirketin taraf olmadığı gibi ortada geçerli bir sözleşmenin de bulunmadığını, sözleşmede bir imza olup, çift imza ile yetkili kılınan şirketin sözleşmede kaşesi de bulunmadığından … Tic. A.Ş.’nin de sözleşmenin tarafı olamayacağını, … Tic. A.Ş.’nin 24/04/2005 tarihli genel kurulda tasfiye nedeniyle feshine karar verilip tescil ve ilan yapıldığını, bu nedenle de dayanak yapılan sözleşmenin geçerliliği kalmadığını, müvekkili şirketin üyelik sözleşmesi bulunmadığını, ortada geçerli bir sözleşme olmadığından müvekkili şirketi sorumluluk altına alacak sözleşmeden bahsedilemeyeceğini, üyelik kaydı yapılmış olsa dahi, sözleşme olmadan tesisten yararlandırma yapılmışsa bile bu durumda sadece ödeme yapılan yıla ilişkin yararlandırmadan söz edilebileceğini, müteakip yıllar için tarafları bağlayan bir durum olmadığını, davacının talep ettiği dönemlerde hiçbir şekilde yararlanma olmadığını, uygulamalara göre tesis sahibinin, üyenin yararlanmasını sağlamak için her yıl geçiş kartı göndermesi gerektiğini, böyle bir kart gelmediği gibi yararlanma da olmadığından davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Dava, Tüketici Mahkemesinde açılmış ise de, İstanbul 4. Tüketici Mahkemesinde 04/02/2013 tarihli 2013/197 E. 2013/40 K. sayılı kararı ile ticaret mahkemelerinin görevli olduğu gerekçesiyle verilen görevsizlik kararı Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 18/02/2015 tarihli 2014/15330 E. 2015/2107 K. sayılı ilamı ile onanması sonucu, dosya İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesine tevzi olunmuştur. İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/517 E. 2017/628 K. sayılı 10/07/2017 tarihli kararı ile; “…Bağımsız Denetçi Mali Müşavir Bilirkişi … mahkememize sunmuş olduğu 26/10/2016 tarihli raporunda özetle; 2007 – 2012 yılları arası davalı ticari defterlerinin açılış ve kapanış tasdikinin süresinde yapıldığını, defterlerin birbirini teyit ettiğini ve defterlerin delil niteliği taşıdığını, davacı … A.Ş. ve dava dışı … A.Ş.’nin inceleme günü ve sonrasında ticari defter ve belgelerini ibraz etmediğini, davalı şirketin davacı … Tic. A.Ş. veya dava dışı ve sözleşme tarafı …San. ve Tic. A.Ş. ile ticari ilişkisi olduğuna ilişkin herhangi bir muhasebe kaydına rastlanmadığını, davalı ….’nin, 2007 yılında dava dışı … A.Ş. ile ticari ilişkisi olduğunu, davalının dava dışı … A.Ş.’ye, 29/05/2007 tarihinde 1.350 USD karşılığı 1.779,57 TL 2006 yılı golf üyelik aidatı olarak ödeme yaptığını, davalı …Ş. tarafından 03/10/2007 tarihinde dava dışı … A.Ş. hesabına 2007 yılı aidatı olarak 812,70 TL EFT yapıldığını, dava dışı … Tic. A.Ş. ile dava dışı …San. ve Tic. A.Ş. arasında bila tarihli … Üyelik Sözleşmesi düzenlendiğini ayrıca dava dışı … A.Ş. tarafından … İşletme ve Üyelik Esasları Hakkında Yönetmelik’in uyma taahhüdü ile 01/11/1996 tarihinde imzalandığını, davalı …Ş.’nin, … İşletme’ye göndermiş olduğu 13/02/1998 tarihli yazıda firma ünvanı / adresi / fatura bilgilerinin değiştiğini bildirdiğini, dava dışı … A.Ş.’nin, davalı ..Ş.’ne 27/02/2008 tarihinde fakslamış olduğu yazıda … A.Ş.’de üyeliği olan …. A.Ş.’ye ait 2008 yılı üyelik aidatı bedelinin 775 USD olduğunu bildirdiğini, davalı …Ş.,’nin dava dışı … A.Ş.’ye 29/02/2008 tarihinde gönderdiğini iddia ettiği yazıda 27/02/2008 tarihli üye aidat talep yazısına istinaden üyeliğinin bu tarih itibariyle sonlandırılmasını bildirdiğini, söz konusu yazının, dava dışı …A.Ş.’ye ulaştığına ilişkin herhangi bir belge ibraz edilmediğini, davalı şirket sözleşmenin tarafı kabul edilerek davacı şirketin 775 USD yıllık aidat / 12 ay = 64,58 USD x 2 ay = 129,17 USD üyelik aidatı talep edebileceğini, davalı şirkete keşide edilen ihtarnamenin tebliğ şehri ibraz edilmediğinden temerrüt tarihinden takip tarihine kadar faiz hesaplanamadığını, davacı şirketin hesaplanan 129,17 USD asıl alacağı ve bu tutar üzerinden, takip tarihinden itibaren 3095 sayılı yasanın 4/a maddesi gereğince Devlet Bankalarının USD ile açmış olduğu bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz oranından temerrüt faizi talep edebileceğini beyan etmiştir.Bilirkişi raporu, dosya kapsamına uygun, ayrıntılı, açıklayıcı ve hükme esas almaya elverişlidir.İtirazın iptali davası yargılama usulü bakımından genel hükümlere tabidir. İspat yükü kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir. Kanuni bir karineye dayanan taraf sadece karinenin temelini oluşturan vakıaya ilişkin ispat yükü altındadır. Kanunda ön görülen istisnalar dışında karşı taraf kanuni karinenin aksini ispat edebilir. (HMK M.190). İtirazın iptali davasında ispat yükü kural olarak davacı alacaklıdadır. Ancak borçlunun itirazındaki beyana göre ispat yükü yer değiştirebilir. Somut olayda, davacı şirket, dava dışı … A.Ş. ile dava dışı … A.Ş. arasında 01/11/1996 tarihinde akdedilmiş sözleşmeye dayanarak 2008–2012 yılları arası 3.875 USD (Aylık 775 USD x 5 yıl) üyelik bedelini talep etmektedir. Davalı …. sözleşmede imzası bulunmamakta ise de, … İşletme’ye göndermiş olduğu 13/02/1998 tarihli yazı ile faturaların unvanına düzenlenmesini istemiştir. Davalı …., dava dışı … A.Ş. tarafından düzenlenmiş 2007 yılına kadarki üyelik faturalarını ödemiş olduğundan mahkememizce davalı ….’nin sözleşmenin tarafı olduğu kabul edilmiştir. Davalı …. 2008 yılından itibaren üyelik aidatlarını ödememiştir. Bu durumda, sözleşmenin E başlıklı maddesinin b fıkrası gereğince, yıllık aidatların ödenmemesi nedeni ile sözleşme fesh olmuştur. Ancak davalı …., dava dışı … A.Ş.’ye 29/02/2008 tarihinde gönderdiğini iddia ettiği yazıda, “…27/02/2008 tarihli üye aidat talep yazınıza istinaden, üyeliğimizin bu tarih itibariyle sonlandırılması…” şeklinde bildirimde bulunduğundan mahkememizce davacı şirketin 2008 yılının ilk iki ayı için üyelik aidatı talep edebileceği sonucuna varılmış, davanın kısmen kabulü ile İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E. sayılı icra dosyasına yöneltilen itirazın 129,17 USD üyelik bedeli asıl alacağı yönünden iptaline ve takibin bu miktar üzerinden devamına, fazlaya ilişkin dava taleplerin reddine, geçerli bir ilamsız genel icra takibinin varlığı, borçlunun yedi günlük süre içerisinde ödeme emrine itiraz etmiş olması, bir yıl içinde açılmış bir itirazın iptali davası bulunması, davacı alacaklının tazminat istemini dava dilekçesinde açıkça talep etmiş olması ve takip konusu alacağın miktarının belli (likit) olması dikkate alınarak borçlunun itirazının haksız olması nedeniyle takip konusu asıl alacağın % 20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, asıl alacak üzerinden takip tarihinden itibaren 3095 Sayılı yasanan 4/a maddesi gereğince devlet bankalarının USD ile açmış olduğu bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz oranından temerrüt faizi talep edilebileceğine karar vermek gerekmiştir.” gerekçesiyle,”Davanın kısmen kabulü ile İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E. sayılı icra dosyasına yöneltilen itirazın 129,17 USD üyelik bedeli asıl alacağı yönünden iptaline ve takibin bu miktar üzerinden devamına, fazlaya ilişkin dava taleplerin reddine, asıl alacağın % 20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, asıl alacak üzerinden takip tarihinden itibaren 3095 Sayılı yasanan 4/a maddesi gereğince devlet bankalarının USD ile açmış olduğu bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz oranından temerrüt faizi talep edilebileceğine” karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili yasal süre içerisinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde özetle; Yerel Mahkemenin gerekçesinde yer alan sözleşmenin üyelik aidatının ödenmeme nedeniyle infisah ettiği ve davalı tarafından 29/02/2008 tarihinde gönderildiği iddia olunan yazı ile bildirimde bulunduğundan bu tarihe kadar olan aidatları ödemesi gerektiği yönündeki kanaatinin hem çelişkili hem de hukuken hatalı olduğunu, üyelik sözleşmesinin E bendinde yer alan yıllık aidatların ödenmemesi halinde üyeliğin sona ereceğine ilişkin maddenin mahkemece hatalı olarak sözleşmeyi kendiliğinden sona erdiren hal olarak nitelendirildiğini, sözleşmenin tamamı incelendiğinde yıllık aidatların ödenmemesi ve Yönetmeliğin 13. maddesine riayet edilmemesi hallerinin taraflara sözleşmeyi feshetme hakkı verdiğinin ancak sözleşmeyi kendiliğinden sona erdirmediğinin açıkça anlaşıldığını, üyelik sözleşmesinin C bendi incelendiğinde sözleşme süresinin sona ermesi halinin herhangi bir ihbara gerek kalmaksızın sözleşmenin kendiliğinden sona ereceği tek hal olarak düzenlendiğini, sözleşme süresinin sona ermesi hali dışında yer alan hallerde sözleşmeyi sona erdirmek isteyen tarafın fesih iradesini açıkça ve usulüne uygun olarak ortaya koymak ve karşı tarafa bildirmek zorunda olduğunu, davalının bu yönde bir iddiasının da bulunmadığını, davalının husumet nedeniyle kendisinin taraf olduğu bir sözleşmenin bulunmadığını bildirmekle birlikte aynı zamanda üyeliğin sonlandırılması için fesih ihbarında bulunduğunu iddia ettiğini ancak sözleşmenin kendiliğinden fesholduğuna dair bir beyanı/iddiası bulunmadığını, mahkemece sözleşmenin taraf iradelerine aykırı olarak yorumlandığını ve tarafların talep, iddia ve savunmaları ile bağlılık kuralına aykırılık teşkil ettiğini, bu nedenlerle yerel mahkemenin sözleşmenin aidatların ödenmemesi nedeniyle kendiliğinden sona ereceği yönündeki tespitinin hukuken kabulünün mümkün bulunmadığını, yine Yerel Mahkemenin davalı şirket tarafından gönderildiği iddia olunan ancak usulüne uygun olarak gönderildiği ispat edilemeyen 29/02/2008 tarihli fesih ihbarı tarihinin göz önünden bulundurulması gerektiğinden bahisle bu tarihin sözleşmenin sona erme tarihi olarak esas alınması gerektiği tespitinin de hatalı olduğunu, davalı tarafından 29/02/2008 tarihinde gönderildiği iddia olunan yazının …Tic. A.Ş.’ye ulaştığına ilişkin davalı tarafça herhangi bir belge sunamadığını, kabul anlamına gelmemekle birlikte bir an için mezkur yazının muhataba tebliğ edildiği kabul edilse dahi davalı tarafından gönderildiği iddia edilen fesih bildirimi eTTK m. 20’de öngörülen usulde yapılmadığı için geçersiz olduğundan hukuken herhangi bir sonuç doğurmayacağını, usulüne uygun ve geçerli bir fesih bildiriminde bulunmayan davalının sözleşmenin sona erdiğine ilişkin iddialarının ve mahkeme gerekçesinin hukuki dayanaktan yoksun olduğunu beyanla kararın kaldırılmasını talep etmiştir. Davalı vekili yasal süre içerisinde sunmuş olduğu katılma yoluyla istinaf dilekçesinde özetle; Husumet yönünden itirazlarını tekrarla, müvekkilinin sözleşmenin tarafı olmadığını, tesislerden fatura karşılığı yararlandığını, 2007 yılından sonra yararlanmak istemediğini … Tic. AŞ’ye bildirdiğini, bu bildirimden sonra yararlanma olmadığını ve 5 yıl boyunca kendilerine fatura dahi gönderilmediğini, müvekkili şirket tarafından davacı ile imzalanan bir sözleşme bulunmadığı için fesih bildiriminin de bir önemi olmadığını, dava dışı …Tic. AŞ’ye gönderilen fesihle ilgili fax yazısına istinaden müvekkili şirketle bir ilişkisi olmayan davacı yararına 2 aylık üyelik aidatı ödenmesi gerektiği yönündeki bilirkişi raporunun hatalı olduğunu, bilirkişi raporuna karşı itirazlarının dikkate alınmadığını, kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu beyanla, kısmen kabule ilişkin kararın kaldırılmasına, kısmen redde ilişkin davacının istinaf taleplerinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında inceleme; 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı yönü gözetilerek yapılmıştır. Dava, hizmet sözleşmesinden kaynaklanan ve temlik alınan alacağın tahsili istemiyle başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.İstanbul … İcra Müdürlüğünün… E. sayılı icra takibi dosyasında, davacı alacaklı tarafından, davalı borçlu aleyhine 01/01/1996 tarihli üyelik sözleşmesi gereği 2008-2012 yılları arası 3.875,00 USD üyelik bedeli, 32,65 USD işlemiş faiz olmak üzere toplam 3.907,65 USD + 117,89 TL ihtar giderinin, takip tarihinden itibaren asıl alacağa işleyecek (21/09/2012 vade tarihli üyelik bedeli için yıllık % 4,1 – USD üzerinden açılan mevduat kredileri faizi, 05/12/2012 vade tarihli ihtar gideri için yıllık % 9 yasal faiz) faizi ile birlikte tahsili istemiyle 06/12/2012 tarihinde başlatılan ilamsız icra takibine ilişkin ödeme emri davalı borçluya 10/12/2012 tarihinde tebliğ edilmiş, davalı tarafından icra takibine 14/12/2012 tarihinde itiraz edilmiş olup, dava İİK 67. maddesi uyarınca bir yıllık yasal süre içerisinde 25/01/2013 tarihinde açılmıştır.Taraflar arasındaki uyuşmazlık, davacının alacağını temlik aldığı dava dışı … ile dava dışı … Tic. A.Ş. arasında imzalanan … Üyelik Sözleşmesi nedeniyle, üyelik aidatlarından davalı şirketin sorumlu olup olmadığı, sorumlu ise borcun miktarı hususlarında toplanmaktadır.Dava dışı … Tic. A.Ş. ile dava dışı … San. ve Tic. A.Ş. arasında imzalanan bila tarihli … Üyelik Sözleşmesinde; … isimli işletmenin tesislerinden faydalanmak üzere dava dışı …. Tic. A.Ş.’nin üye olarak kabul edilmiş, sözleşme hükümleri ile İşletme ve Üyelik Esasları Hakkında Yönetmelik taraflar arasında esas kabul edilmiş ve üye yönetmelik hükümlerine uymayı taahhüt etmiştir. Sözleşmenin “C” maddesinde; sözleşmenin imza tarihinden başlamak ve 31/12/2035 tarihinde sona ermek üzere belirli süreli olduğu, İşletme ve Üyelik Esasları Yönetmeliğinin 14.hükmü saklı kalmak kaydıyla, süre bitiminde herhangi bir ihbara gerek kalmaksızın sona ereceği, “D” maddesinde; üyenin, üye kayıt ücreti ve yıllık aidatı peşin olarak nakden ödemeyi kabul ettiği, “E” maddesinde; a) Sözleşme süresinin sona ermesi, b) Yıllık aidatların ödenmemesi, c) İşletme ve Üyelik Esasları Yönetmeliğinin 13.maddesinde bahsedilen genel çalışma esaslarına uyulmaması hallerinde, gerek özel gerekse tüzel şahısların üyeliklerinin sona ereceği düzenlenmiştir. Üye … Tic. A.Ş. tarafından 01/11/1996 tarihinde … İşletme ve Üyelik Esasları Hakkında Yönetmeliği imzalanmıştır. Yönetmeliğin 4.maddesinde üyeliğe kabul yetkisinin münhasıran Yönetime ait olduğu, 5.maddesinde üyelik türlerinin golf üyeliği ve club üyeliği olduğu, 7.maddesinde üyelik başvurusunun Yönetim tarafından uygun görülmesi halinde üyelik sözleşmesi düzenleneceği ve bu sözleşmenin 31/12/2035 tarihine kadar geçerli olacağı, 8.maddesinde her iki tip üyelik için üye kayıt ve yıllık aidat ile aktivite ücretlerinin yönetim tarafından belirleneceği, 10.maddesinde tüzel kişilerin ve yabancı temsilciliklerin kendilerini temsilen tesisten yararlanma hakkını tanıyacakları iki mensubunu tespit ederek altı aylık devreler halinde Yönetime bildirecekleri ve bu kişilerin üye gibi tesisten faydalanacakları, 11.maddesinde T.C. tabiyetindeki özel ve tüzel kişi üyelerin tesisin resmi açılışını izleyen beşinci yılın sonundan itibaren, yabancıların ise resmi açılışı izleyen ikinci yılın sonundan itibaren üyelik haklarını devredebileceği, üyelik hakkının devri halinde Yönetimin öncelikli alma hakkı bulunduğu, teklifin Yönetime yazılı olarak yapılarak talep edelen devir bedelinin belirtilmesi gerektiği, Yönetimin bu yazılı teklife bir hafta içerisinde olumlu cevap vermemesi halinde üyeliğin, Yönetimin uygun gördüğü kişiye devrinin mümkün olduğu, üyeliği devir yoluyla kazananların üyeliklerinin tescili için teklif edilen değerin % 10’unun Yönetime ödenmesi gerektiği, 14.maddesinde ise sözleşme süresinin sona ermesi, yıllık aidatların ödenmemesi, yönetmeliğin 13.maddesinde bahsedilen genel çalışma esaslarına uyulmaması hallerinde üyelerin üyelik haklarının sona ereceği düzenlenmiştir. Dava dışı üye … Tic. A.Ş.’ye ait Türkiye Ticaret Sicil Gazetesi ilanları incelendiğinde; şirketin 17/12/2003 tarihinde yapılan genel kurul toplantısında tasfiyesine karar verildiği, tasfiye sürecine ilişkin gerekli işlemlerin yapılmasının ardından 28/04/2005 tarihinde yapılan genel kurul toplantısında tasfiye süreci sona erdiğinden şirketin feshine karar verildiği, toplantı tutanağının … ve Bakanlık temsilcisi tarafından imza altına alınarak 09/05/2005 tarihli Türkiye Ticaret Sicil Gazetesi’nde ilan edildiği anlaşılmıştır. Davalı …., … göndermiş olduğu yazıda, firma ünvanı / adresi / fatura bilgilerinin değiştiğini belirterek, yıllık üye aidatları için yeni firma adına fatura kesilmesini, önceki döneme ait üye kartlarını gönderdiği üyeler için yeni firma adı ile üyelik kartı düzenlenmesini ve … çiftinin 04/04/1998 tarihinde dünyaya gelen oğulları … için yeni bir kart çıkartılmasını talep etmiştir. (yazı üzerinde el ile 13/02/1998 tarihli olduğu yazılmış ise de, yazı içeriğinde … çiftinin 04/04/1998 tarihinde dünyaya gelen oğulları … için yeni bir kart çıkartılması talep edilmiş olmakla, yazının gönderildiği tarihin 04/04/1998 tarihinden sonraki bir tarih olduğu açıktır.) Davalı tarafından gönderilen bu yazıya ilişkin üyeliğin devredildiği/devralındığına dair bir kayıt ise bulunmamaktadır. Dava dışı … A.Ş. ile dava dışı …San. ve Tic. A.Ş. arasında 31/07/2000 tarihinde 1 yıl süre ile geçerli ancak süre bitiminden 30 gün önce bildirim yapılmadığı takdirde sözleşme süresinin aynı şartlarla 1 yıl uzatılmış sayılacağına dair golf, binicilik ve turistik tesislerin hasılat kirası şeklinde kiralanmasına ilişkin sözleşme imzalanmıştır. Dava dışı … A.Ş.’nin, davalı ….’ne 27/02/2008 tarihinde faksla gönderdiği yazıda … A.Ş.’de üyeliği olan … San. A.Ş.’nin 2008 yılı üyelik aidatı bedelinin 775,00 USD olduğunu bildirilmiş, davalı ….,’nin dava dışı …A.Ş.’ye 29/02/2008 tarihinde faksla gönderdiği yazıda 27/02/2008 tarihli üye aidat talep yazısına istinaden üyeliğinin bu tarih itibariyle sonlandırılmasını talep etmiştir.
Dava dışı …San. ve Tic. A.Ş. ile davacı arasında imzalanan 01/01/2012 tarihli temliknamede, tesisin … şirketi tarafından davacı şirkete kiralanmış olduğu ve kiralayan … adına doğmuş ve doğacak 3.kişilerdeki alacakların tamamının davacı şirkete temlik edildiği anlaşılmıştır. Silivri …. Noterliğinin 14/09/2012 tarih ve … no’lu ihtarnamesinin, davacı şirket tarafından davalı şirkete keşide edildiği, … San. ve Tic. A.Ş. ile imzalanan temlikname gereğince 2010 üye no’lu apart suite ilişkin 2008-2012 yılları arası her yıl 775,00 USD olmak üzere toplam 3.875,00 USD aidat borcunun ihtarnamenin tebliğinden itibaren 3 gün içerisinde ödenmesi talep edilerek aksi halde icra takibi başlatılacağı ihtar edildiği ve ihtarnamenin davalı şirkete 18/09/2012 tarihinde tebliğ edildiği anlaşılmıştır.Davalı şirket ile dava dışı … San. ve Tic. A.Ş. arasında imzalanan bir üyelik sözleşmesi bulunmamaktadır. Sözleşme dava dışı … Tic. A.Ş. ile imzalanmış olup, bu şirket ise tasfiye sürecine girerek feshedilmiş ve 09/05/2005 tarihli Türkiye Ticaret Sicil Gazetesi’nde ilan edilmiştir. Tesise üyelik şartları ve üyeliğin devrine ilişkin hususlar … üyelik sözleşmesinde ve üyelik esasları hakkındaki yönetmelikte belirlenmiştir. Davacı tarafından, yargılama aşamasında üyeliğin davalı şirkete devredildiği iddia edilmiş ise de yönetmeliğin 11.maddesinde üyeliğin hangi şartlarla devredileceği ve nasıl yol izleneceği açıkça belirlenmiştir. Davalı şirketin üyeliği devraldığına dair bir kayıt bulunmamaktadır. Yine sicilden terkin edilen … Tic. A.Ş. ise, davalı şirketten farklı bir tüzel kişiliğe sahip olup, davalı şirketle birleşme yoluyla tasfiye edilen bir şirket değildir. Bu nedenle iki şirketin aynı olduğundan da bahsedilemeyecektir. Davalı şirket ile imzalanan üyelik sözleşmesi bulunmadığı için davalı şirketin sözleşme kapsamında sorumluluğu bulunamamaktadır. Ancak tesisten, … Tic. A.Ş.’nin üyeliği nedeniyle yararlandırılmış olması halinde, bu yararlanmaya ilişkin bedelleri ödemekle mükelleftir. Davalının 2008 yılına kadar aidat ödediği ihtilafsızdır. Dava dışı … A.Ş., davalı …Ş.’ne 27/02/2008 tarihinde faksla göndermiş olduğu yazıda … A.Ş.’de 2008 yılı üyelik aidatı bedelinin 775,00 USD olduğunu bildirilmiş, davalı …. ise bu yazıya cevaben faksla göndermiş olduğu 29/02/2008 tarihli yazı ile üyeliğinin sonlandırılmasını talep etmiştir. Bu tarihten sonra tesisin davalı şirket tarafından kullanıldığına, sonraki yıllara ilişkin üye kartı gönderildiğine dair bir kayıt ise sunulmamıştır. Bu durumda mahkemece verilen karar yerinde olup, davacı vekilinin istinaf talebinin 6100 sayılı HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca reddi gerekmektedir. Davalı şirket tarafından davanın kabul edilen kısmı yönünden istinaf yoluna başvurulmuş ise de; 2017 yılında istinaf kanun yoluna başvuru için parasal sınır 3.110,00 TL olarak belirlenmiştir. Yani bu miktarın altında olan kararlar kesin olup, davalı vekili tarafından kısmen kabul edilen 228,63 TL yönünden istinaf yoluna başvurulmuş ise de kararın verildiği tarih itibariyle reddedilen miktar yönünden kararın kesin olduğu tespit edilmiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 346.maddesi gereğince kesin karara yönelik istinaf başvurusu ile ilgili ilk derece mahkemesince karar verilebileceği gibi, bu konuda olumlu ya da olumsuz bir karar oluşturulmadan, istinaf incelemesine gönderilen dava dosyaları ile ilgili olarak aynı yasanın 352/1.b maddesi gereğince, istinaf mahkemesince karar verilir. Açıklanan yasal düzenlemeler ışığında, kanun yolu başvurusuna konu edilen kararın, karar tarihi itibariyle davalı yönünden kesin nitelikte olması nedeniyle, istinafı kabil bir karar olmadığı anlaşılmakla, davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK 341/2 ve 352/1.b maddeleri uyarınca reddine karar verilmelidir. Açıklanan nedenlerle, ilk derece mahkemesince reddedilen kısma yönelik davacı vekilinin istinaf itirazları yerinde olmadığından 6100 sayılı HMK’nun 353/1.b.1 maddesi uyarınca istinaf başvurusunun esastan reddine, davalı vekilinin istinaf başvurusunun ise kabul edilen kısmın miktar olarak kesin olması sebebiyle 6100 sayılı HMK’nun 341/2 ve 352/1.b maddeleri uyarınca reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1.b.l bendi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341/2 ve 352/1.b maddeleri uyarınca USULDEN REDDİNE,3-Davacı tarafından yatırılan 218,50 TL başvuru harcından, başvuru tarihi olan 2019 yılı için alınması gereken 121,30 TL istinaf başvuru harcının mahsubu ile bakiye 97,20 TL’nin davacıya iadesine,4-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 59,30 TL istinaf karar harcından, davacı tarafından yatırılan 44,40 TL’nin mahsubu ile bakiye 14,90 TL harcın davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,5-Davalı tarafından yatırılan 218,50 TL başvuru harcından, başvuru tarihi olan 2019 yılı için alınması gereken 121,30 TL istinaf başvuru harcının mahsubu ile bakiye 97,20 TL’nin davalıya iadesine,6-Davalı tarafından yatırılan 44,40 TL istinaf karar harcının davalıya iadesine,7-Taraflarca yapılan istinaf yargılama giderlerinin, taraflar üzerinde bırakılmasına, 8-Yatırılan gider avansından kalan kısmın taraflara ilk derece mahkemesince iadesine,9-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,10-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 362/1.a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.18/05/2021